Fehmi Koru*
Önce şu Twitter mesajını okuyunuz:
“TV100’deyiz… Fehmi Koru’ya göre Abdüllatif Şener’e bu açıklamayı CHP ile dindarlar-muhafazakarlar arası zaten zayıf olan bağ tamamen kopsun diye Derin Devlet içinden bir el yaptırmış… İlk kez Fehmi Koru’nun bir komplo teorisi mantıklı ve gerçekçi mi? Tv100’de tartışıyoruz…”
Ne mutlu bana.
Demek ki, bir TV kanalı birkaç itibarlı yorumcuyu davet edip onlara benim bir tezimi tartıştırmış…
Sevinmeli miyim?
Tartışılacak bir tezi bulunan ve tezi tartışılan kim sevinmez?
Fakat ben sevinmedim.
Nedeni şu: O kadar kişi bana ait olduğu zannıyla bir tezi tartışmışlar; oysa benim öyle bir tezim yok. Konuyla ilgili ne yazdığıma biraz önce yeniden göz attım; hayır, yazımın içinde ‘derin devlet’ kalıbı hiç geçmediği gibi, ‘CHP ile dindarlar arasında zaten zayıf olan bağ tamamen kopsun’ anlamına gelebilecek bir gerekçeden de söz etmemişim. Abdüllatif Şener’e birilerinin o açıklamayı yaptırdığı gibi bir iddiam da söz konusu değil.
Yani?
O akşam o kanalda boşu boşuna bir tartışma yapılmış…
Keşke bana ait olmayan uyduruk bir tezi tartışacakları yerde, yazımın bütününü sesli olarak okusalar veya aklı başında biri yazdıklarımı özetlese ve gerçekte ne söylediğim üzerinde çene yarıştırsalardı…
İzleyiciler yararlanırlardı.
Yazımda dediğimin özeti şu: Abdüllatif Şener geçmişte AK Parti içerisinde iken partisinin kendi içlerinden birini –Abdullah Gül’ü- cumhurbaşkanı adayı gösterdiği 2007 yılında da anlaşılmaz bir tavır sergilemiş, cumhurbaşkanlığı seçiminin Meclis’te gerçekleşmesinin önüne engeller çıkartıldığı için tarihi erkene alınan milletvekili seçiminde ısrarlara ve adaylık ücreti Abdullah Gül tarafından yatırılmasına rağmen adaylığını koymamış, ardından da partiden istifa etmişti.
Şimdi yaptığı da bana o dönemde yaptığını hatırlatmakta.
Muhtemelen 2007 seçiminde de kurucusu olduğu AK Parti’ye oy vermemiştir Abdüllatif Şener…
Yazımdan okurların çıkartmasını beklediğim sonuç şuydu: Partileri -2007’de AK Parti ve 2023’te CHP- kendisini aday gösterselerdi büyük ihtimalle kendisine oy verirdi.
Ne demek istediğim bu kadar açık.
‘Derin devlet’ veya CHP-muhafazakar kesim arasındaki bağlar, Şener’e birilerinin açıklamayı yaptırtması…
Hiçbiri benim yazımda yer almıyor.
Kanal, izleyicilerini, bana ait olduğu zannıyla tartışma konusu yapılan bir programa maruz bırakmış…
[Madem bana ait olduğu iddiasıyla bir konu kanalda tartışılacaktı, neden bana haber verilmedi, neden bana katılma davetinde bulunulmadı? Anlamış değilim.]
Abdüllatif Şener dün TV5’e çıkıp daha önce bir başka kanalda -NTV’de-, cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda oyunu üçüncü aday için kullandığı, ikinci turda ise geçersiz oy kullandığı yolundaki sözlerine açıklama getirmiş.
Şöyle demiş: “Yav çapraz mapraz, sorular morular yaparken, ben de ‘biraz rahatlatayım onları’ dedim. Gürültüsü ne kadar olur? Bu kadar gürültü beklemiyordum. Biraz rahatlatmak için beni sorgulayanları, biraz da kafa bulmak için söyledim.”
Haydi, alın bir de buradan yakın bakalım.
Eskilerin böyle durumlarla karşılaştıklarında anlatmaktan hoşlandıkları, kıssadan hissesi ‘özrü kabahatinden büyük’ olan, bir dokundurmaları vardır.
Padişah hikayesidir.
Burada anlatarak zihinlerinizi boşuna bulandırmak istemem.
Sadece şunu sormak hakkımdır sanırım: Acaba bu son açıklamayla da kafa bulmak istemiş olabilir mi Abdüllatif Şener?
Neyse.
İşte böyle tuhaf bir ülke olduk: Birine ait olduğu iddiasıyla aslında o kişinin -bu ben oluyorum- yazısında kenarından bile geçmediği bir tez saatlerce bir TV kanalında tartıştırılıyor… Tezin sahibi olarak ilan ettikleri kişinin -bu yine benim- tartışmadan, katılımcılardan birinin attığı Twitter mesajını bir dostunun kendisine göndermesinden haberi oluyor…
Yaraşır…