Fehmi Koru*
Siyasi suikastlara yabancı olmayan ülkemizde, geride bıraktığımız Pazar günü meydana gelen kilise saldırısını, ben yine de tuhaf buluyorum.
Hem oluş biçimi, hem seçilen hedef, hem de ardından ortalığa yayılan bilgiler açısından…
Ne olduğunu resmi özetten öğrenelim:
“İstanbul-Sarıyer’deki Santa Maria İtalyan Kilisesi’nde dünkü (28 Ocak) pazar ayini sırasında silahlı saldırı düzenlendi. Saldırıda Tuncer Cihan hayatını kaybetti. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Rus ve Tacik asıllı iki katil zanlısının yakalandığını, saldırıyı IŞİD’in yaptığını düşündüklerini söyledi.”
Ne öğrendik?
Bu bir silahlı saldırı…
Hedef İstanbul-Sarıyer’deki Santa Maria İtalyan Kilisesi…
Saldırıyı biri Rus diğeri Tacik iki kişi yapmış ve yakalanmışlar…
Yakalanan Rus ve Tacik IŞİD militanı imiş, eylemi IŞİD düzenlemiş…
Hem resmi özet, hem de benim ondan maddeleştirdiğim ayrıntılar -evet hepsi- bana tuhaf geliyor…
IŞİD denen örgüt bayağı yakın takip altında tutulduğu halde Türkiye’de hâlâ eylem yapabiliyormuş demek ki… Demek IŞİD artık kilise baskını yapmaya da başlamış… Silahlı iki kişiyi -bir Rus ile Tacik’i- eylem için İstanbul’a göndermiş IŞİD ha…
Eylemi yapanlar yakalandıklarına göre mesele bitmiş demektir.
Zaten, bir internet sitesi de, eylemden birkaç gün önce, IŞİD’in Türkiye kolunun, İstanbul’daki Hollanda ve İsveç’in başkonsolosluklarına baskın yapmaya hazırlandığını haberleştirmişti.
Başkonsolosluklara baskına niyetlenmiş IŞİD, militanları herhalde oraya doğru yol alırken, Pazar ayini sebebiyle kapısını açık gördükleri kiliseye girip silahlarını orada boşaltmışlar… Bir kişi tesadüfen eylemde hayatını kaybetmiş…
IŞİD’in Türkiye’yi hedef seçmesi için herhangi bir sebep var mı?
Ya da Hollanda ile İsveç’i hedef alması için?
Veya Katolik kilisesini?
Rus ve Tacik eylemcilerin Türkiye’deki eylem için seçilmesi de ilginç…
Eminim, bu tür konuları meslekleri gereği yakın takip altında tutan kadrolar da, eğer ellerinde benim buraya aktardıklarımdan fazla bilgi ve istihbarat yoksa, yukarıdaki sorularımdan da öte garipliklerin farkına varmışlardır.
Bir an akıl yürütelim:
Türkiye’de gerçekleştirilen eylemin herhalde bir sebebi vardır.
Şu sıralarda Türkiye’nin kiliseye karşı bir eylemle anılmasını isteyecek yabancı adresler olması da doğal.
Planlayanlar eylemi üstlenmesi için Rus ve Tacik’i görevlendirirken de buna bir anlam yüklemişlerdir.
Öyle mi? Kuşkuluyum.
En başta ülkemizin terör eylemlerine alışkın olduğunu belirtmiştim.
IŞİD ve ondan önce el-Kaide vardı, onların eylemlerine bakalım:
El-Kaide 15 Kasım 2003 tarihinde İstanbul’daki iki Sinagog’a saldırı düzenlemişti. Patlayıcı yüklü kamyonetlerin patlatılmasıyla…
Yine El-Kaide, o eyleminden beş gün sonra, yine İstanbul’da, ilki İngiltere Başkonsolosluğu’na, diğeri de HSBC binasına, yine patlayıcı yüklü kamyonetlerle saldırdı.
Adeti, ikiz eylemlerdi El-Kaide’nin…
Tıpkı 11 Eylül’de New York’taki ikiz kuleler saldırısı gibi…
Bir de 2017 yılbaşı gecesi İstanbul’daki Reina eğlence kulübüne yapılan baskın var. Saldırıyı gerçekleştiren, içerideki herkesin üzerine açtığı ateşle 70 kişinin ölümüne sebep oldu. Özbek asıllı saldırganın IŞİD militanı olduğu Reuters tarafından duyuruldu.
El-Kaide ve IŞİD tarafından yapıldığı bilinen/düşünülen bu iki eylem ile, üç gün önce İstanbul’da bir kiliseye düzenlenen ve bir kişinin katledilmesiyle sonuçlanan eylem arasında, benzerlikten çok farklılık görüyorum.
Bana bu eylem hesaplaşma amaçlı imiş gibi geliyor. IŞİD değil de Rus mafyası türü bir örgüt bu eyleme daha çok yakışıyor.
Yorumcular neredeyse tek ses halinde ilk açıklamaları benimsemiş görünüyorlar.
Farklı düşünen bir benim galiba.