Fehmi Koru*
Dün yapılan seçim yerel yönetimleri yenilemek için yapıldı ama ortaya çıkan sonucun yerelden öte bir anlamı var ve etkileri önümüzdeki günlerde daha iyi ortaya çıkacaktır.
CHP uzun yıllardır rüyasını görse inanamayacağı bir başarıya imza attı. Geçen yerel seçimde kazandığı büyükşehirlere yenilerini eklediği gibi, daha önce hiç kazanamadığı bazı illerde de belediye başkanlıklarını elde edebildi.
AK Parti kurulduğundan bu yana girilen çok sayıdaki seçimden sürekli geride çıkmışken, CHP, ilk kez bu seçimde, aldığı oyla onun önüne geçebildi.
İstanbul adayları Ekrem İmamoğlu rakibine 10 puan, Ankara adayları Mansur Yavaş ise rakibine neredeyse bir misli fark attı. Her iki ilde ilçelerin büyük bölümü CHP’ye geçti, belediye meclisinde muhalefet çoğunluğa sahip oldu.
Türkiye haritası CHP’yi temsil eden kırmızı renkle donandı, İstanbul da ilk kez ilçeleriyle kırmızılaştı.
Sonucun böyle çıkacağını, bir dip dalgaya dönüşeceğini AK Partililer öngöremiyorlardı, CHP’liler de bu kadarını muhtemelen beklemiyorlardı.
Nasıl oldu da bu oldu sahi?
Dün gece, seçim sonuçlarını değerlendirmek için daha çok iktidara yakın kanalları izlemek üzere televizyon karşısına oturdum. Normalde ve kampanyalar boyunca hiç izlemediğim kanallar arasında dolaşıp durdum.
Bu tercihi yapmamın sebebi, birkaç gün önce, bir muhalif kanalda haberleri izlerken, ekrana gelen bir vatandaşın söyledikleriydi. Kendisine mikrofon uzatılan sıradan vatandaş, seçim sonuçlarının yakıcı olacağına güvendiğini belli ederek, “AK Partili kanallarda her gece akıl satanlar var ya, sandıklar açıldıktan sonra ne söyleceklerini merak ediyorum” diyordu.
Ben de aynı meraktaydım ve kanal kanal gezerek merakımı giderdim.
Meğer o yorumcuların hepsi, aslında, işin AK Parti açısından kötüye gittiğini görüyorlarmış. Babasının oğluymuş gibi isimlerini sayarak her ilde kimlerin daha doğru adaylar olabileceğini belirten de, partiyi belli konularda uyardıklarını söyleyenler de vardı.
[Başbakanlığı döneminde, Tayyip Erdoğan, kendisine yakın bildiği gazetelerde çıkan olumsuz haberlerden duyduğu rahatsızlığı dışa vururken, ‘Yazacağınıza bize aktarın, düzeltelim’ derdi. Bu arkadaşlar o uyarıya uymuşlar.]
Yorumculardan biri, ‘Bizim ağzımıza yasak koyacaklarına doğru bildiklerimizi yazmamıza izin verselerdi” gibi bir cümle de kullandı. Trollerden ve onları yönlendiren karargahtaki görevlilerden şikayet etti.
Anketçi de olan bir yorumcu ise, AK Partili medyanın yenilgide büyük pay sahibi olduğunu ileri sürdü.
İzlemeyenleriniz için yazıyorum, emin olun, dünkü seçimin sonuçları AK Partili bilinen yorumcuları olağanüstü açık sözlü hale getirmiş.
O kadar saatimi verdim izlemem boşuna gitmesin diye, İletişim Başkanlığı’nı buradan uyarayım dedim.
Muhalif yorumcuların hepsinin ağzında aynı terane vardı: “Bu seçimin sonucunda AK Parti kaybetti ama CHP de kazanmış değil.” CHP’nin seçimden kazançlı çıkmadığı savlarına gerekçe olarak da, sandığa CHP için düşen oyların bir bölümünün aslında CHP’li olmayan seçmenlerden geldiğini söylüyorlardı.
Bence CHP’nin -daha doğrusu yeni genel başkanı ile yönetim kadrosunun- sağladığı en büyük başarıydı bu.
Partilerini milliyetçilerin de muhafazakarların da oy verebildiği bir duruma getirdiler.
Kampanya öncesinde partilerini tanıtmak için belirledikleri, Özgür Özel’in ilk balkon konuşmasına da yansıyan anlayışı, sürekli hale getirirler ve yönetimi ellerine emanet edilmiş belediyelerde hak ve adalete uygun politikalar sergilerlerse, başarıları neden devam etmesin?
Tabii bu arada CHP’li seçmenleri de oyverenleri arasında tutabilmeleri gerekiyor.
Bu seçimde kökten CHP’li seçmenlerin önemli sayılabilecek bir bölümü sandık başına gitmedi. İşi, bir başka partiye oy vermeye kadar vardıranları olmuş mudur, bilemem, ancak o kitlenin seçimden partilerinin yenilerek çıkmasını beklediklerine eminim.
Bitirirken geceyle ilgili iki gözlemimi daha aktarayım.
Ekrem İmamoğlu’nun gece yarısından sonra Saraçhane’de yaptığı konuşmasını dinlemeye gelenlerin sayısı ve ekrandan evlere taşınan heyecanı ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın genel başkanı olduğu AK Parti önünde yaptığı konuşmayı dinlemeye gelenler arasında, büyük fark gördüm.
Cumhurbaşkanı, İstanbul mitingindeki kalabalığı beğenmemişti ya, dün geceki kalabalık da beğenilecek bir kalabalık değildi.
Konuşmasının içeriğine gelince… Cumhurbaşkanı Erdoğan, orada, partililere hitap ediyordu ama, aklında ekonomide bugün meydana gelebilecek olumsuz gelişmeleri engelleme düşüncesi olduğu belliydi.
İktidar açısından zor bir dönem başlıyor.