Star gazetesi yazarı Fehmi Koru, “Haşim Kılıç’ın Abdullah Gül veya Tayyip Erdoğan’la yarıştığı bir cumhurbaşkanlığı seçimi kişiler arasındaki farklılığı bulmanın hiç de kolay olmadığı o bilmeceye döner” dedi.
Koru, “CHP’nin böylesine bir yarışta Haşim Kılıç’ı desteklemekten kârlı çıkacağını sanmıyorum; Haşim Kılıç’ı Çankaya’ya çıkarmak için çaba gösteren CHP, tabanının gözünde ‘varlık sebebi’ni yitirir. Bugüne kadar sergilediği performansa bakıldığında, Haşim Kılıç da, Çankaya’ya çıkar çıkmaz, CHP’yi pişman edecek tavırlarını peşi peşine sergilemeye başlar zaten” görüşünü dile getirdi.
Fehmi Koru yazısında, “Kızgınlıkla şimdi görülmüyor, ama Haşim Kılıç, Anayasa Mahkemesi’nde geçirdiği 20 yılı aşkın süre içerisinde hep muhafazakâr tavırlar sergilemiş bir hukuk adamıdır. Refah Partisi ve Fazilet Partisi kapatma kararlarına da, başörtüsü yasağı getirmeyle sonuçlanan kararlara da karşı çıkmış, her birine yazdığı karşı-oy yazılarıyla yasakçılığın karşısına cesaretle dikilmiştir” ifadesine yer verdi.
Fehmi Koru’nun, Star gazetesinin bugünkü (27 Nisan 2014) nüshasında yayımlanan “Haşim Kılıç... CHP’den Cumhurbaşkanı adayı?” başlıklı yazısı şöyle:
Haşim Kılıç... CHP’den Cumhurbaşkanı adayı?
Anayasa Mahkemesi başkanı Haşim Kılıç’ın mahkemenin kuruluş yıldönümünü vesile ederek yaptığı konuşma beklendiği sonucu verdi: Sivri ifadelerinin hedefi olan iktidar çevresi işittiğini beğenmedi; buna karşılık, her renkten muhalefet her söylediğine sahip çıktı...
Yorumlara kulak verildiğinde kendisine sahip çıkanların müthiş mutlu olduğu anlaşılıyor. CHP’li kalemler arasında, Haşim Kılıç’a “İşte aranan cumhurbaşkanı adayı” heyecanıyla yaklaşanlar hayli fazla. Ak Parti adayı karşısında ezilmeyecek bir profil peşinde koşulduğu günümüzde, eğer kendisi kabul ederse, muhalefetin ‘ortak aday’ bulma sorunu onunla çözülebilir...
Benim tanıdığım Haşim Kılıç böyle bir konumu üstlenmez; ama insanlık hali bu, bir bakarsınız... Konuşması sonrası, gazetecilerin, “Aday mısınız?” sorusuna verdiği cevap, bazılarınca, gönlünde böyle bir aslanın yattığı biçiminde yorumlandı.
Cumhurbaşkanlığı adaylığı için fazla bir şart aranmadığı biliniyor; 20 milletvekili, yüksek eğitimli, 40 yaşını aşmış herhangi birini aday gösterebiliyor...
Aday belirleme sırasında, her parti içlerinden birini aday gösterirken, muhalefet partilerinden 20 kişi de, Haşim Kılıç’ı ‘ortak aday’ olarak seçim yarışına sokabilir... Seçim ilk turda sonuçlanmazsa, Ak Parti adayı ikinci turda muhalefetin ortak aday çıkardığı Haşim Kılıç’la yarışmak zorunda kalabilir...
Düşünebiliyor musunuz: Haşim Kılıç bir yanda, Tayyip Erdoğan veya Abdullah Gül’den biri diğer yanda...
Gazete eklerinde ‘Bu iki resim arasındaki 7 farkı bulabilir misiniz?’ tarzı beyni çalıştırmayı amaçlayan bilmeceler olur. Bilmeceyi hazırlayan, birbirinin tıpatıp aynısı olan iki fotoğraftan birinde çıplak gözle pek ayırt edilemeyecek farklılıklar hazırlamıştır. Ancak çok dikkatle bakıldığında ve neden sonra görülebilen farklılıklar...
Haşim Kılıç’ın Abdullah Gül veya Tayyip Erdoğan’la yarıştığı bir cumhurbaşkanlığı seçimi kişiler arasındaki farklılığı bulmanın hiç de kolay olmadığı o bilmeceye döner...
CHP’nin böylesine bir yarışta Haşim Kılıç’ı desteklemekten kârlı çıkacağını sanmıyorum; Haşim Kılıç’ı Çankaya’ya çıkarmak için çaba gösteren CHP, tabanının gözünde ‘varlık sebebi’ni yitirir. Bugüne kadar sergilediği performansa bakıldığında, Haşim Kılıç da, Çankaya’ya çıkar çıkmaz, CHP’yi pişman edecek tavırlarını peşi peşine sergilemeye başlar zaten...
Kızgınlıkla şimdi görülmüyor, ama Haşim Kılıç, Anayasa Mahkemesi’nde geçirdiği 20 yılı aşkın süre içerisinde hep muhafazakâr tavırlar sergilemiş bir hukuk adamıdır. Refah Partisi ve Fazilet Partisi kapatma kararlarına da, başörtüsü yasağı getirmeyle sonuçlanan kararlara da karşı çıkmış, herbirine yazdığı karşı-oy yazılarıyla yasakçılığın karşısına cesaretle dikilmiştir.
Aday gösterildiğinde, başörtülü eşiyle kampanya yaptığını, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Nur Serter ve Birgül Ayman Gürel ile birlikte Kılıç çiftiyle sahnede saf tuttuğunu gözünüzde bir canlandırın bakalım...
Muhteşem bir Türkiye manzarası olur, değil mi? Alev Alatlı’nın eski bir romanının adından devşirerek bağırabiliriz: “Okey Musti, Türkiye tamam...”
Olur mu? Bana sorarsanız, olacağını hiç mi hiç sanmıyorum. Ancak ülkemizin gerçekleri de, cumhurbaşkanını halk seçecekse, böyle bir tabloya razı olmadan, CHP’den birinin Çankaya yüzü göremeyeceğine işaret ediyor...