Fehmi Koru*
Gazze’de olanları eskisi kadar takip ediyor musunuz?
Her gün bir yerinde yeni bir olayın patlak verdiği, seçime doğru yol alan bir ülkede, pek çoğumuza abes gelebilecek bir soru bu.
Abes de görünse, önemsediğim bir soru bu. Sonuçta yalnızca Filistinliler ile İsraillileri ilgilendirmekle sınırlı kalmayan savaş beşinci ayında ve ne zaman sona ereceği de bilinmiyor.
Her iki tarafın dünya genelinde taraftarları var.
Bizde birkaç sıradan miting yapıldı, politikacılar akıllarına geldiği zaman İsrail karşıtı laflar ediyorlar, ama dünyada neredeyse her hafta sonu bir yerlerde taraflardan birinin lehine protesto mitingleri yapılıyor.
Dünya medyası her gün yerinden haberlerle gelişmeleri canlı tutuyor.
Joe Biden sonunda Netanyahu’yu dizginler görünürken, ABD Kongresi İsrail’e milyarlarca dolarlık bombalar, füzeler, silah ve teçhizat gönderiyor…
Filistinliler Gazze’de en güneye yığıldılar, akıbetlerini orada bekliyorlar. Netanyahu her an Gazze’nin kuzeyine yığılı askerlerini onların üzerine gönderebilir…
Gazetelerden özet haberler bunlar.
Esas üzerinde durulması gereken ise, Gazze’de yaşananların kalıcı etkilerinin neler olacağı…
Daha ilk günden pek çok yorumcu -aralarında ben de varım- savaşın bütün dünyada İsrail’e ve genel olarak da Yahudilere karşı olumsuz hisleri yaygınlaştıracağı öngörüsünde bulundu.
Netanyahu ve uluslararası dostlarının, dikkatleri 7 Ekim günü Hamas militanlarının Gazze’den çıkıp İsrail’de rehin alma girişimi sırasında olanlar üzerinde yoğunlaştırma çabalarına rağmen hem de…
O çaba amacına ulaşmadı, Gazze’de ölümler katlanarak arttıkça Yahudi-düşmanlığı -anti-Semitizm- yakın tarihte olmadığı kadar arttı. Artmaya da devam edeceğe benziyor.
Yahudiler bile Gazze’de yaşananlara tahammül edemez hale geldiler.
Amerikan medyası ve politikacıları neredeyse bütün renkleriyle, İsrail yanlısı oldukları ve Gazze’de yaşananları tek taraflı değerlendirdikleri halde, Amerikan halkı -özellikle de gençler- giderek karşı tavırda birleşmeye başladılar.
Aralık ayında yapılan Harvard/Harris anketinde, ‘Yahudilerin baskıcı bir sınıf’ olduklarını ve bu sebeple de onlara ‘baskı yapanlar’ muamelesinin uygun görüldüğünü söyleyen genç Amerikalıların oranının %67 olduğu görüldü.
İngiltere’de, yine Aralık ayında yapılan bir ankette de, 18-24 yaş arasındaki genç nüfusun %34’ünün, İsrail’in Filistinlilere Nazilerin Yahudilere layık gördüğü muameleyi uyguladığı görüşünde oldukları ortaya çıktı. Yaşlılarda bu oran %30 kadar.
Her iki ülkede, Almanya’da Nazilerin kendi Yahudi vatandaşlarına yaptıkları ve milyonlarcasının toplama kamplarında hayatlarını kaybettiklerinin ortaya çıktığı olay –Holokost– okullarda ders olarak okutuluyor.
O dersi alanlar, o zaman yapılanlarla Gazze’den dünyaya yansıyanlar arasında münasebet kuruyor olmalılar.
Yukarıda verdiğim anket sonuçları Aralık 2023’e ait. O zamandan bu yana geçen iki ay içerisinde yaşananlar, öyle sanıyorum ki, insanların konuya yaklaşımlarını daha da keskin hale getirmiştir.
İsrail’de çıkan Haaretz gazetesinin birden fazla yazarı da, savaşın başladığı ilk günü takiben, Netanyahu’yu ve hükümetini, dünyada meydana gelebilecek karşı tavır konusunda uyarmaya çalıştılar, ama nafile.
Politikacılar -iktidarda olanlar ile muhalifler birlikte- İsrail’de savaş taraftarlığında birleşmiş durumdalar.
Anti-semitizmin yükselmesinin kimseye yararı olmaz, ama özellikle dünyanın çeşitli ülkelerinde, o ülkelerin vatandaşları olarak hayatlarını sürdürmekte olan Yahudiler için, bu yeni trend, zor günler anlamına geliyor.
İngiltere’de ve ABD’de tasvip edilmeyecek çapta rahatsızlıklar meydana geldiği medyaya yansıyor.
Londra’da çıkan Daily Telegraph gazetesinden Zoe Strimpel sıkça bu konuyu işlediği için haberdar oluyorum. Leeds Üniversitesi’nde, Birmingham Üniversitesi’nde ve Brunel Üniversitesi’nde polisin müdahalesini gerektiren olaylar yaşanmış.
Zoe Strimpel’in dünkü yazısından:
“Üniversitelerimizde, geçtiğimiz aylarda, İsrail ile ilintili sayılan Yahudiler, dışlanma, etkinliklerden uzaklaştırılma ve hatta bazıları fiziki tehdit altına düşme hissine kapılma ile karşı karşıya kaldılar.”
Netanyahu’nun ve İsrailli politikacıların umurunda değil bu gelişme.
Ülkemizde meydana gelen bazı olaylar ve tarihi yakınlaşan seçim, Gazze konusuna vermemiz gereken önemi azaltıyor. Oysa, şu sırada küçücük bir toprak parçasında -Gazze’de- yaşananlar, dünyamızı değiştirecek ve dönüştürecek özellikler taşıyor.
Dikkatimizi Gazze’den ayırmamalıyız.