Fehmi Koru*
Biliyorum, bu yazıyı okuduğunuza göre siyasetle yakından ilgilisiniz ve öyle olduğunuz için de seçimlere iki hafta kadar bir süre kalmışken kamuoyu yoklamalarının verdiği sonuçları merak ediyorsunuzdur.
Yalan yok, en az sizler kadar ben de merak ediyorum.
Geçmiş seçimlere nazaran bu defa hemen fark edilen bir durum var: Kamuoyu yoklamaları bu defa pek paylaşılmıyor.
Eskisi kadar sık yapılmıyor, ama yapanlar da sonuçlarını paylaşmıyorlar.
Kamuoyu yoklaması, eğer gerçekten yapılmışsa, hayli yorucu ve masraflı bir iştir. Çok sayıda nitelikli eleman çalıştırmak, onların ham verilerini değerlendirecek bir teknoloji ve kadro alt-yapısına sahip olmak gerekir; bunun masrafını da birileri üstlenmelidir.
Genellikle partilerdir seçime ilişkin araştırmaların finans kaynağı…
AK Parti her dönemde değişmiş olsa da en az üç ayrı kurumu bu amaçla kullandığı gibi, bünyesinde de gelen kapsamlı araştırmaları değerlendirecek bir kadroyu bulundurur.
Meral Akşener ve İYİ Parti’nin de bir araştırma kurumuna görev verdiğini biliyorum.
CHP ve Saadet Partisi’nin çalıştığı kurumlar da mutlaka vardır.
ABD’de her partinin ve her adayın yanında güvendiği bir anketçi vardır; orada seçime az kala günlük hatta saatlik (telefonla) anketler bile yapılır.
Köşelerden telaş hissediliyor
Bu konuya bugün eğilmemin bir gelişmeyle ilgisi bulunuyor; daha doğrusu dün karşıma çıkan iki yazıyla…
Yazılar AK Parti’nin itibar ettiği iki gazetede, parti içerisinden haber alabilecek konumdaki iki kalemden çıktı. İlki (Star‘dan Yalçın Akdoğan) bir ara bakanlık da yapmış olan ve önümüzdeki dönem de milletvekilliği devam etmesi beklenen biri; diğeri de (Sabah‘tan Fahrettin Altun) AK Parti’ye stratejik destek sağlayan SETA‘nın başında ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan‘ın uçağının konukları arasında görmeye alıştığımız bir isim.
Yalçın Akdoğan‘ın yazısının başlığı “Anketler yine çuvallayacak mı?”, Fahrettin Altun‘un yazısının ilgili bölümünün başlığı ise “Kamuoyu araştırmalarına böyle muamele etmeyin!”
Şaşırtıcı.
Kamuoyu yoklamaları yapılıyorsa bile pek paylaşılmıyor, paylaşılanlar da henüz AK Parti’yi alarma geçirecek sonuç bildirmiyor; buna rağmen anketlerin çuvallamasından ve onlara itibar edilmemesi gereğinden söz etmenin bir anlamı olmalı.
Güvendiğim kurumlardan MetroPoll‘ün saha çalışması üç hafta önce (11-17 Mayıs) sonuçlanan, bu ay başında yayımlanan son (Mayıs 2018) raporunda öyle alarma geçilecek bir durum görünmüyordu.
“En az” demem bu rakamların kararsızlar dağıtılmadan önceye ait olması. Yoksa kararsızlar dağıtıldığında AK Parti oyları yüzde 45.8’e çıkıyor.
Deneklerin yüzde 56.8’i cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turda biteceği kanaatinde.
Mayıs ayı ortalarında durum buydu.
AK Parti’nin en az benim kadar anket meraklısı olduğu anlaşılan sözcüsü Mahir Ünal da “Biz cumhurbaşkanımızı yüzde 55’in üzerindeki bir oyla seçmeliyiz ki kimsenin bahanesi kalmasın” gibi bir iddiayı da seslendirdiği son açıklamasında, “İkinci tur ihtimali yok, anketler yüzde 53-56 bandında” cümlesiyle kamuoyuna ‘müjdeyi’ vermiş bulunuyor.
Durum böyleyse, köşe yazılarına yansıdığı görülen bu telaş niye o zaman?
Yoksa AK Parti’nin yaptırdığı son anketlerin sonuçları parti sözcüsünün verdiği oranlardan farklı mı?
İnsanın aklına böyle bir soru da geliyor işte.
Kurumlar değil sözcü konuşuyor, acayip olan bu…
Akla bu sorunun gelmesinin bir sebebi var: Geçmiş sandık tecrübemizde, seçim sonuçlarıyla ilgili açıklamalar genellikle AK Parti’nin araştırmalarını emanet ettiği kurumların başındaki kişiler tarafından yapılırdı.
Referanduma günler kala, o kurumlardan birinin başkanının “Evet oyları yüzde 60 çıkacak”açıklaması yaptığını herhalde hatırlıyorsunuzdur. Sonuç o rakamın çok altında gerçekleşmiş, referandum kıl payı farkla kabul edilmişti.
2014 Ağustosunda yapılan cumhurbaşkanlığı seçimine üç gün kala, yine AK Parti’ye çalışan bir başka kurumun başkanı, sonradan 6 puan aşağısında gerçekleşecek seçim için, yüzde 57 beklentisini açıklamıştı.
Beşer şaşar, bazen anketler de yanılır.
ABD’deki son başkanlık seçiminde anketler Hillary Clinton‘u önde gösteriyordu, Donald Trump kazandı. Bedrettin Dalan İstanbul’a bir kez daha başkan olmaya hazırlandığı seçimde kamuoyu araştırmaları yüzde 60’ın üzerinde sonuç beklerken, CHP adayı Nurettin Sözensandıktan çıkıvermişti.
[Dün gece, bir iftar sohbetinde, ANAP’ta bakanlıklar yapmış bir isim, Dalan’ın beklentisinin yüzde 80’in üzerinde olduğunu kişisel görüşmelerini naklederek anlattı. Bazen gözler körleşebiliyor.]
Bir uyarı daha
Bu seçimde ne olacak?
AK Parti’nin araştırma işini emanet ettiği kurumların yöneticileri yine sonradan kendilerini mahçup bırakan ileri tahminlerde bulunacaklar mı? Yoksa son güne kadar AK Parti sözcüsünün ‘bant aralığı’ ifadesini kullanarak ilettiği tahminlerle mi yetinilecek?
Henüz erken; güvenilir araştırma kurumları seçimlere kadar en az iki kez daha sahaya çıkıp vatandaşın ne düşündüğünü rakamlara dökecektir.
Ancak onların da bir uyarısı var: Bu defa vatandaş görüş açıklamaya pek gönüllü görünmüyor, oturup görüş açıklayanların da gerçek düşüncesini söylediğinden emin olunamıyor…
Belki de AK Parti’nin itibar ettiği köşelerde çıkan uyarılar, bize veya kamuoyuna dönük değil, kendi zihinlerini rahatlatma amaçlıdır.