*Fehmi Koru
AK Parti’nin ‘iktidar’ diye bir sorunu olduğunu düşünüyorum.
Yazımın giriş cümlesi şaşırtıcı gelebilir, ama ne dediğimi açıklayınca meramım anlaşılacaktır.
Elbette her parti iktidara gelme amacı taşır; kimi bunu başarır, kimi o yolda çabalar gösterdiği halde başarısızlığa uğrar.
Ancak her parti iktidara geldiğinde bunun bir gün sona ereceğini, ebediyyen sürmeyeceğini bilir ve buna göre de davranır.
Doğrusu da budur ve bu gerçeğin varlığı partilere iktidardayken belli sınırlar içerisinde kalmayı da sağlar. Her iktidar değişiminde ‘devr-i sabık’ yaratma ihtiyacı bundan dolayı doğmaz.
İktidarların muhalefetle ilişkisini bir gün kendilerinin de muhalefete düşecekleri gerçeği belirler; karşılıklı atışmalar, eleştiriler, ithamlar olur, ancak ilişkilerin ‘düşmanca’ bir zemine kaymasını bu gerçeğin varlığı önler.
Demokrasilerde en uzun süreyle iş başında kalmış iktidarların bile ömrünün 20 yılı bulduğu pek görülmez.
İngiltere’de Muhafazakar Parti Margaret Thatcher (11 yıl) + John Major (7 yıl) ile toplam 17 yıl, İşçi Partisi Tony Blair (10 yıl) + Gordon Brown (3 yıl) ile toplam 13 yıl, Almanya’da Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi değişik dönemlerde Helmut Kohl (16 yıl) ve Angela Merkel (16 yıl) ile uzun sayılabilecek süreler iktidarda kalmışlardı; ancak işte görüyorsunuz, hiçbirinin iktidarı 20 yıla uzanmadı.
Sadece iktidarda 20. yaşını görmekle kalmadı, daha uzun yıllar iktidarda varlığını sürdürme iddiasından da vazgeçmiyor.
Önceleri Cumhuriyet’in 100. yıldönümünü göz önünde tutan 2023 yılı hedefi vardı AK Parti’nin ve birkaç yıl boyunca o hedefle ilgili beklentiler dile getirildi. Sonraları hedef biraz uzaklara kaydı. Herhalde İstanbul’un fethini (1453) hatırlatan 2053, şu yakınlara kadar da Malazgirt zaferini (1071) akıllara getiren 2071 yılları hedef olarak ilan edildi.
Şimdi hedef biraz daha ileri tarihe, 2123’e, uzatıldı.
‘Türkiye Yüzyılı’ adı verilen yeni vizyon ile, gelecek yıl 100. yıldönümü kutlanacak Cumhuriyet’in ikinci yüzyılı AK Parti için iktidar hedefi halini almış oldu.
Düşünün, daha kaç nesil AK Parti iktidarının hedefinde.
Hedefleri belirleyen ve her seferinde biraz daha ileriye taşıyanlar, bunu yaparken, iktidarlarının daha şimdiden 20 yıl sürmüş olmasına bakıp ilk koydukları hedefin yerine geldiği güvencesini taşıyor olmalılar.
Şunun şurasında 2023’e yalnızca iki ay kalmadı mı?
Gelecek yıl içerisinde yapılacak seçimden de iktidar olarak çıkınca 2123 erişilebilir bir hedef görünecektir.
Dışa da vuruyorlar fakat içten içe bu durumla daha güçlü biçimde övünüyor olmalılar.
Heveslerini kırmak istemem ama övünmek yerine muhasebe yapsalar daha yerinde olacak.
Muhasebe önemli.
AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın partisi adına önceki gün açıkladığı ‘vizyon belgesi’, destekçi kalemler tarafından, “AK Parti’nin fabrika ayarlarına dönüşü” olarak yorumlandı.
Bununla kast edilen ‘kuruluş günlerinin değerlerine dönmek’ olmalı.
Destekçi kalemlerin bile, AK Parti’yi fabrika ayarlarından uzaklaşmış, kuruluş günlerinin değerlerine yabancı hale gelmiş bir parti olarak gördükleri anlaşılıyor.
Öyledir de.
Kurucu kadrolarının birkaç istisnayla neredeyse bütünü partinin dışına itilmiş durumda zaten.
Sözcülerinin “Biz yaptık, biz ettik” diye övündükleri geçmişe ait başarılı icraatların icracıları, son beş-altı yıl içerisinde, bir bir kenara itildiler.
2017 yılında yapılan anayasa referandumu ve bir yıl sonraki seçimle birlikte, AK Parti, ülkeyi, kurulduğu dönemde hiç akla gelmemiş farklı bir kulvara oturttu.
Bunu sağlayabilmek için de, geçmişte yaptığı bütün doğrulara karşı çıkmış, yapılanları ‘ihanet’ olarak damgalamış iki partinin desteğini alması gerekti.
O andan itibaren de, AK Parti, istese bile, fabrika ayarlarına dönemez hale geldi.
Bugün AK Parti yalnızca MHP’nin milletvekili desteğine değil, Vatan Partisi’nin propaganda desteğine de muhtaç durumda. Onlarsız iktidarda kalması pek kolay görünmüyor. Onlarla da yolu kısalabilir.
Zaten uzun erimli hedeflerinin önündeki en önemli sorun da bu.
Kendi başına girdiği her seçimde seçmenlerin yarıya yakınının oyunu almış bir parti iken, MHP’nin Meclis varlığıyla iktidarını sürdürebiliyor AK Parti.
MHP ile birlikteliği ikisine de oy kaybettiriyor.
AK Parti’nin oyu %50 dolayındayken bugün %30’larda dolaşıyor; MHP’nin %10 barajını aşabilen oyu da, kendisi için indirilmiş %7 barajını aşmaya yaramayabilir.
Fabrika ayarlarına değilse bile, iktidara geldiği ilk seçimde aldığı oy oranına demir atmış görünüyor AK Parti.
MHP aynı seçimde -2002’de- %10 barajının altında kalmış ve Meclis’te temsil edilemez hale gelmişti.
Yapılacak ilk seçimde benzer bir senaryonun yaşanmayacağı ve üç partinin toplam oylarının iktidar olmaya yetmeyeceği ne malum?
Vizyon yenilenmesiyle 2123 gibi uzak bir tarih hedeflendiği halde, kolay erişilebilecekken zora düşürülmüş 2023 hedefinden de olabilir AK Parti.
Kafa karışıklığı da söz konusu.
Cumhuriyet bayramının kutlandığı dün, kendisini oylarıyla sürekli iktidarda tutmuş geniş kitlelerin uygulanan ekonomik politikalar yüzünden geçim derdine düştüğü bir dönemde, olsa olsa birkaç bin yeni zenginin almayı düşünebileceği elektrikli -pahalı- bir araç için tanıtma töreni düzenlenmesi bir kafa karışıklığı değilse nedir?
AK Parti’nin ‘iktidar’ diye bir sorunu var ve bu da onun iktidarını zorlamaya başladı.