Fehmi Koru*
AK Parti’nin başarılarıyla konuşulduğu dönemlerde önemli görevlerde bulunmuş Mehmet Şimşek’in ismi haftanın gündemindeydi. AK Parti’nin itibar ettiği gazetelerin birinde muteber bir yazar, CHP yönetiminin ilk yapılacak seçimde cumhurbaşkanı adayı olması yönünde onunla görüştüğünü yazdı.
CHP sözcüleri haberi yalanladı.
Seçim tarihi yaklaştıkça muhalefete yeni cumhurbaşkanı adayları yakıştırılacağını duyacak, okuyacağız.
Hepsi de iktidar cephesine yakın kalemler tarafından duyurulacak o adayların…
Muhalefetin cumhurbaşkanı adayının kim olacağını en çok iktidar cephesi merak ediyor.
Gönüllerinden geçen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olması. O kadar sık bu konuyu gündeme taşıdılar ki, önceleri ‘‘Günü gelince adayı müttefiklerimizle belirleyeceğiz’’ cevabıyla yetinen Kılıçdaroğlu bile, sonunda ‘‘Elbette olabilirim, ama’’ demek zorunda kaldı.
Olacağını sanmam.
CHP’den İstanbul ve Ankara belediye başkanlıklarını kazanmış olan politikacıların isimleri de sıkça yine aynı kalemler tarafından muhtemel adaylar olarak anıldı. Kılıçdaroğlu sonunda, onlar için, ‘‘Bir dönem daha belediye başkanı kalmaları daha doğru’’ çıkışını yaptı.
Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayını şimdiden belirleme konusunda İYİ Parti de baskı altında. Meral Akşener’e ‘‘Ben mutlaka aday olacağım’’ dedirtene kadar baskıyı azaltmayacaklar…
Oysa Millet İttifakı’nın ilk seçimde cumhurbaşkanlığına kimi uygun göreceğini şimdiden belirlemesinin bir anlamı yok.
Adayın ismi olmasa da nitelikleri belli: Millet İttifakı içerisinde yer alan partilerin tabanlarının yadırgamayacağı, arayış içerisinde olduğu görülen AK Partili seçmene de çok sıcak gelecek, ülkeyi tek adam zihniyetiyle yönetmeyeceğine kesin inanılan, parlamenter sisteme dönüş için kararlı olduğu bilinen denenmiş bir isim…
Nitelikler günü geldiğinde bir isme kavuşacaktır.
AK Parti’nin adayı
İktidar cephesinin muhalefetin adayı ile zihin jimnastiği yapması bana yersiz geliyor; onların şimdiden üzerinde kafa yormaları gereken şu soru daha önemli: Yapılacak ilk seçimde Cumhur İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı kim olacak?
MHP ‘‘Bizim adayımız Tayyip Erdoğan’’ diyor, biliyorum.
Peki AK Parti’nin adayı kim?
Kimileri bu soruma çok ama pek çok şaşıracaktır, bunu da biliyorum. Yine de yazacaklarımı ciddiye alsalar iyi olur.
Daha önce yazdığım için ayrıntıya girmeyeceğim: Tayyip Erdoğan’ın yeniden aday olmasının önünde ciddi bir anayasa engeli var. Anayasaya göre, bir kişi, ancak iki dönem cumhurbaşkanlığı yapabiliyor. Tek istisna TBMM’nin seçim tarihini erkene almasıdır; anayasa ancak o zaman iki kez seçilmiş cumhurbaşkanının yeniden aday olabilmesine imkan sağlıyor (Anayasa m. 106). Anayasa metni arada sistem değişikliği yapılmış olmasını bu kuralı geçersiz kılacak bir gerekçe olarak görmüyor. Metnin ifadesi çok açık.
Tek sorun bu değil AK Parti açısından.
Son zamanlarda Tayyip Erdoğan’ın ekranlara da yansıyan bir yorgunluk hali var. 20 yılın ağırlığı ‘doğal aday’ sayılan Erdoğan’ın üzerinde fena halde hissediliyor. Anayasal engeli aşmak için verilecek mücadele sırf bu sebeple bile zorlu geçebilir, başarısızlığa uğrayabilir.
Aday olmayı günü geldiğinde Tayyip Erdoğan’ın kendisi de istemeyebilir.
Özellikle de kamuoyu yoklamaları aday olduğunda seçilmesinin imkansız olduğunu gösteriyorsa…
[Muhalefetin adayının kim olacağını iktidar cephesinin şimdiden merak etmesinin sebebi herhalde budur. Millet İttifakı yukarıda belirlediğim niteliklere en uygun ismi aday olarak belirleyebilirse, Cumhur İttifakı’nın onun karşısına kimi çıkaracağını da belirlemiş olacak. AK Parti yönetiminin merakı bu yüzden gibime geliyor.]
Çekildiler ve kazandılar
Başka ülkelerde en tepe göreve erişmiş politikacılardan bu noktaya gelenler oldu. Başbakanlığının onbirinci yılında, partisinin başında kaldığı takdirde ilk seçimi kaybedebilecekleri, Muhafazakar Parti ileri gelenleri tarafından, Margaret Thatcher’e hatırlatıldı. O da istese direnebileceği halde geriye çekildi (1990). Yerine gelen John Major partiyi yedi yıl daha iktidarda tuttu.
Aynı durum Tony Blair için de söz konusu oldu. O da seçime yeni bir yüzle gidilebilmesi için başbakanlığının onuncu yılında geriye çekildi (2007).
Almanya’dan da benzer örnekler verilebilir.
Örnek isimler ülkelerinin karizmatik liderleriydiler… Zamanı geldiğini anladıklarında veya bu durum kendilerine hatırlatıldığında geriye çekilmeyi bildiler…
Erdoğan da kendisi ve partisi için en gerçekçi tercihin anayasayı zorlayarak aday olmakta ısrar etmek yerine seçilme ihtimali daha fazla bir başka adayı öne sürmenin daha doğru olduğunu düşünebilir.
Cumhurbaşkanlığını elde tutmak ve partisini yeniden iktidara taşımak için başka bir yol kalmamışsa bunu ilk anlayacak kişi Tayyip Erdoğan olacaktır.
O durumda Cumhur İttifakı, karşı ittifak tabanına da sempatik gelecek bir aday arayışı içerisine girecektir.
Adayı, sistem değişikliğini, yeniden parlamenter sisteme dönmeyi de savunabilecek biri bile olabilir.
Sedat Peker mesajlarında hep suçladığı bir bakanın cumhurbaşkanı olmayı kafasına koyduğunu ve çıkışlarıyla bunu kendisinin engellediğini sıkça tekrarlıyor.
Doğruysa AK Parti içerisinde de beklentide olanlar var demektir.
Benim yaptığım hesabı yapan ve cumhurbaşkanı olmayı gönlünden geçiren tek kişi o bakan mı, yoksa başkaları da var mı?
*Bu yazı fehmikoru.com adresinden alınmıştır.