Fehmi Koru*
Ekonomiden aile bütçemi döndürmeye yarayacak kadar anlarım; üzerinde kafa yorduğum esas ilgi alanlarım siyaset ve dış politikadır. Ancak ilgi alanlarımla kesiştiği noktada ekonomi üzerinde de düşünme ihtiyacı duyarım.
Şimdilerde benim düşünmeme sebep gerektirmeden ekonominin siyaset ve dış politikayla kesiştiğini hatırlatan açıklamalarla karşılaşılıyor.
Muhalefetin “128 milyar dolar nerede?” sorusu söz gelimi…
Ona birazdan gelirim; önce devleti yönetenlerin açıklamalarına bakalım.
Dün AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan partisinin yurtdışına uzanan kolu mesabesindeki Uluslararası Demokratlar Birliği üyelerini kabülünde bayağı kapsamlı bir konuşma yaptı. Konuşmasının büyük bölümü muhataplarını ilgilendiren konulardaydı. Bugünkü gazetelere internet sitelerinden baktığımda ise, ekonomik içerikli ‘müjdelerin’ öne çıkarıldığını fark ettim.
Emeklilerin bayram ikramiyelerinin ilk ödemesinin Mayıs ayı başında yapılacağını, emeklilerin hayat şartlarının daha da iyileşmesine hazırlandıklarını açıklamış Cumhurbaşkanı Erdoğan.
Devletin tepelerinde de ‘ekonomik durum’ birinci konu belli ki…
Yalnızca emeklilerin durumu değil, henüz çalışma ve üretme çağındaki işsiz insanlarımızın durumu da gözden kaçırılmamalı.
Resmi rakamlar bile işsizliğin tahammül edilmez boyutlara ulaştığını, özellikle çalışma hayatına atılmaya hazır genç nüfusun -onlar içerisinde de diplomalıların- iş bulmakta zorlandıklarını gösteriyor.
Bunun büyük çapta Korona yüzünden olduğunu biliyorum elbette. Korona iş-güç sahiplerinin küçümsenmeyecek bölümünün hayatlarını da olumsuz etkiledi. Bir an önce salgının etkisini sıfırlamış bir ülke haline dönüşmemiz gerekiyor. Bunun için de aşılamaya hız vermemiz şart.
Aşılamada bir tutukluk var gibi; bu da alınan tedbirlerin daha da sıkılaştırılmasına ve vaka-ölüm sayılarının artmasına sebep oluyor.
Aşı konusu da ekonomiyle ilgili
Bir ara dünyada Korona ile en ciddi mücadeleyi yürüten ülkeler arasında sayılan Türkiye’nin, ne olduysa, birdenbire listenin gerilerine düştüğü görüldü.
“Ne olduysa” dememe bakmayın, herkes gibi ben de bu ters gidişe neyin sebep olduğunu biliyorum. Ancak bugün üzerinde düşünüp paylaşmak istediğim konu bakımından olayın bu yönü fazla önemli değil.
En önemli yön, aşılamada gecikmenin ve Korona mücadelesinde arkaya düşmenin ekonomiyle ilişkisi.
Ülkemize gelen yabancıların bıraktığı dövizlere her zamankinden daha fazla ihtiyacımız olan bir dönemdeyiz ve turist gelmez, onların bırakacağı dövizlerden mahrum kalırsak bunun ekonomiye vuracağı darbeyi düşünmek zorundayız.
Yabancıların harcamalarıyla oluşan döviz girdisi yılda 40-50 milyar dolar civarında. Geçen yıl bu rakamın bayağı altında kalındı; salgını yenememiş görüntüsünün etkisiyle bu yıl ne olacak?
Birileri aşılamada yaşanan gecikmenin ödemenin zamanında yapılamamasıyla ilgili olduğu iddiasında. Bedeli zamanında ödenemediği için satıcının aşı göndermediği iddiası bu.
İddia doğru mu, bilmiyorum; ancak aşılama geciktiği için Korona mücadelesinin zaafa uğrayabileceğini biliyorum.
İşte sağa sola asıldığında rahatsızlık veren ve engellenmek istenen “128 milyar dolar nerede?” sorusu bu noktada önem taşıyor.
Muhalefet “Bu dolarlar kimlere verildi?” merakıyla soruyu gündemde tutuyor, oysa üzerinde daha fazla durulması gereken, konunun ‘kim’ yönü değil, ‘neden’ yönü.
Hatta ‘neden’ yönü bile, Hazine’de tutulması gereken yabancı para miktarının eksiye indiği gerçeğinin ülkeyi düşürdüğü durum bakımından, fazla önem taşımıyor.
Ekonominin gerçekleri
Bilinmesi gereken gerçeğimiz şunlar: Her ülke gibi bizim de zamanı geldiğinde ödememiz gereken özel-kamu dış borçlarımız var. Sanayimiz genellikle dışarıdan satın alınan ara mallar üzerine kurulu; ithal edilen maddelerin ödemesi de yabancı paralarla yapılıyor. Aşı da dışarıdan satın alınıyor ve onun için de bedelin döviz cinsinden ödenmesi gerekiyor. Üstelik doğudan batıya bütün ülke doğalgaza kavuşturuldu ve onun faturası da yabancı para cinsinden…
Gerçek bu ve “128 milyar dolar nerede?” sorusu bu gerçek yüzünden hayati önem taşıyor.
[Tedirginliğim, yetmiş sente muhtaç olunan, ithal edilemediği için kahvehanelerde kahve içilemediği, 1 milyon dolar borç için Lüksemburg gibi küçük bir ülkeye el açıldığı günleri yaşadığım için…]
Ekonomik dengelerin bozulmasına bakıp fazla bilmediğim bir konuda ileri çıkarımlar yapmak istemem. ‘Gerçek’ dediğim tablo şu sırada çok yönlü yürütülen dış politika -ve dış askeri operasyonlar- açısından daha da fazla önem taşıyor.
Bir an için ABD’ye dönüp bakalım.
Selefi Donald Trump’ın önceliği ülke içine tanıyan politikasını değiştirme iddiasıyla başkan seçilen Joe Biden ABD’yi dünya sorunlarıyla yakından ilgilenen lider ülke zeminine yeniden geri döndürmek niyetinde. Ancak ilk adımları ekonomi alanında atmayı tercih ediyor. Kısa sürede normale dönmeyi hedefleyerek Korona mücadelesini bu ay sonuna kadar aşılanması gereken herkesi aşılatacak şekilde hızlandırdı. Piyasaları canlandırmak için de geliri ortalamanın altında olan herkese 1400 dolar yardımda bulundu. Şimdi de daha yüklü bir ekonomik canlandırma paketi için rakip partiyle pazarlık halinde.
ABD’de yeni yönetim, dışarıda güçlü muamelesi görebilmek için içeride o gücü taşıyacak bir ekonomik diriliğe sahip olmak gerektiğini hesaplıyor çünkü.
Türkiye’nin de yürüttüğü dışa dönük politikalarda istediği sonucu alabilmesi için ekonomik açıdan güçlü olması şart.
128 milyar dolar Hazine’de kalmaya devam etseydi bugünkünden daha fazla güç yansıtması yapabilecekti ülkemiz. Ekonomik güçle desteklenmeyen dış politikada zaaflar yaşanır ve o durumdaki ülkelerin dışarıdan gelebilecek baskılar karşısında direnci azalır.
Muhalefet “128 milyar dolar nerede?” sorusunu “Kim” veya “Neden” cevabını almak için sormakla yetinir görünüyor; ben o soruyu daha farklı yönleri yüzünden zihnimde çevirip duruyorum.
Emeklilerin durumunun iyileştirilmesi, ikramiyelerinin zamanında ödenmesi kıymetli elbette; ancak ülkeyi yeniden normale döndürmeyi sağlayacak ve ekonomiyi güçlendirecek bir hamle her şeyden daha önemli.
Bu sağlanamazsa dışarıda kurulmaya çalışılan dengeler berhava olabilir.
Hep muhalefete akıl verecek değilim ya, bu yazı da iktidara hediyem olsun…
*Bu yazı fehmikoru.com adresinden alınmıştır.