Spor

F.Bahçe'yi sahasında yenmek başka bir haz'

Kasımpaşa Teknik Direktörü Yılmaz Vural, "Fenerbahçe'yi kendi sahalarında yenmiştik bu hissi tekrar yaşamak istiyorum" dedi.

23 Nisan 2010 03:00
T24 - Zirve yarışının kendilerini hiç ilgilendirmediğini belirten tecrübeli çalıştırıcı, “Yüzde 99 ligde kaldık, ancak yüzde bir olasılık da var. Kasımpaşa olarak biz bu küçük olasılığı Fenerbahçe maçında ortadan kaldıracağız. Onları sahasında yenmek başka bir haz vermişti. Bu mutluluğu yine yaşamak istiyorum” diye konuştu.


Kasımpaşa’nın tecrübeli hocası Yılmaz Vural, Süper Lig’in zirvesini yakından ilgilendiren Fenerbahçe maçı öncesi çalışma ofisinin kapılarını Milliyet’e açtı.

5. haftada sıfır puanla teslim aldığı Kasımpaşa’da adeta bir ‘mucizeyi’ gerçekleştiren Vural, stresli bir sezon geçirdiklerini, ligin sonuna rahat girmek istediklerini belirterek, “Çalışma hayatımda bir Antalyaspor olayı yaşadım. Son yedi maçta iki puan aldık, küme düştük. Bu olayı hâlâ unutamıyorum” dedi ve ardından ekledi:


“İkinci bir Antalya faciası yaşamak istemiyorum”...

Yedi aydır gece gündüz Kasımpaşa’nın başarısı için çalışan Yılmaz Vural, zirve yarışının kendilerini hiç ilgilendirmediğini söyledi, “Biz işimize bakıyoruz. Nasıl üç puanı kazanırız onun hesabı - kitabı içindeyiz. Yüzde doksan dokuz ligde kaldık, ancak yüzde bir olasılık da var. Kasımpaşa olarak biz bu küçük olasılığı da Fenerbahçe maçında ortadan kaldırıp, rahat bir nefes almak ve huzura kavuşmak istiyoruz. Ligde kalmayı garantilemek için bir puana ihtiyacımız var, onu da bu hafta sonu almayı planlıyoruz” dedi.


‘Onlar gibi düşünsün’

Fenerbahçe’yi kesinlikle düşünmediklerini kaydeden ve “Asıl onlar bizi düşünsün” yorumunu getiren Vural şöyle devam etti;

“Onların konumundan bize ne? Biz rakibin konumuna bakıp, pozisyon alacak bir ekip değiliz. Herkes kendi sorununu kendi yaşar. Neler çektiğimiz bir Allah bilir, bir de biz.  Kim düşecek, kim şampiyon olacak bize ne? Fenerbahçe’yi ilk maçta yendik, iki de iki yapmak istiyoruz. Bunu başardığımız anda, ki bu potansiyelimiz var, büyük mutluluk yaşarım. Tabii ki Fenerbahçe’yi sahasında yenen bir hoca olmak bana başka bir haz veriyor. Bu mutluluğu öğrencilerim ikinci kez bana yaşatacaklardır, bundan asla kuşkum yok. Biz hoca olarak rakibi iyi analiz ederiz, taktiği belirler, önlemleri alırız. Sahaya çıkıldığı an top öğrencilerimdedir.”

Üç büyükleri yenmenin zorluklarına da değinen tecrübeli hoca, “Onları hem içeride, hem dışarda yenmek kolay değil. Biz bunu da başarmak ve bir ilke imza atmak istiyoruz.

Taraftarlarımızı mutlu etmek istiyoruz. Artı seyirciye kısıtlama getirmedik, serbest bıraktık. Yani iki takımın taraftarlarına kapılarımızı sonuna kadar açtık. Ancak şunu belirtmeliyim; Fenerbahçe bu sahada konsantrasyon sıkıntısı çeker, işleri zor” ifadelerini kullandı.

Vural’a, maçın zorluk derecesinin yüksek olacağını anımsatmak istedik ancak cevabı ilginçti;

“Valla bizim açımızdan hiç de zor değil. Yükümüz yok. Baskı altında kalmamız da söz konusu değil. Ben bunları aştım. Nedeni de yaşamımda hep küme düşmeye oynayan takımların başında olmam. Antalyaspor küme düştüğünde bana kimse acımadı. O gün beni hiç kimse teselli etmedi, ben de kimseye acımam. Futbol vefasız bir oyundur, bir bakarsınız zirvedesiniz, bir bakarsınız ki diptesiniz. Büyük bir takımı yenmenin hazzı bir başka olur. Bu maç Fenerbahçe ile değil, bir başka takımla da olsaydı farketmezdi. Aynı düşüncelerimi ortaya koyardım. Biz önümüze ve alacağımızı puanlara bakıyoruz.”


‘Modern gladyatörüz’

“Futbol çok önemli, sosyal tabanı olan bir iştir. Stadlara niye arena diyorlar? Dönün Romalılar dönemine; kölelerin çocukları alınır, ayaklarına zinci vurulur, haftalarca çalıştırılırdı. Elinde mızrak - kalkan. Kral gelir, halk gelir, kral öldür işaretini verir, köle öldürür ve özgürlüğünü kazanır. Futbolda da böyle. Evet, adam öldürme diye bir şey yok. Çünkü İngiliz çıkıp bu işi topla yapın demiş.

Yani bizler modern gladyatörüz. Halkın negatif enerjisini toprağa gömen insanlarız. Çok önemli bir sosyal görev yapıyoruz. Futbol her kesimden insanı arenalara çeken en büyük branştır. Böyle bir dal var mı, insanları toplayan, bağırtan? Futbolcular da bir anlamda köle. Niçin mi? Bizler onları buluyoruz, menajerler onları getiriyor, arenalara sürüyoruz. Bir hafta çalıştırıp, halkın önüne atıyoruz. Kazandıkları paralarla sınıf atlatıyoruz.”


Zengin çocukları top oynamazlar

“Türk futbolcuları çok büyük para almıyorlar. Çoğunluğu böyle. Büyük parayı Alex alıyor!Düşünün bizde en baba oyuncu 400 bin liraya oynuyor. Bunun yüzde 25’i peşin, kalanı da oynarsa. Dikkat ederseniz zengin çocukları top oynamıyor. Futbolcuların akranları, tatil, kayak yaparken; onlar kar, yağmur, çamur demeden çalışıyorlar. Bir oyuncu günde altı bin kalori harcıyor. Futbolcunun her gün binlerce hücresi ölür. Futbolu bıraktıktan sonraki fotoğrafları gözönüne getirin, ne demek istediğimi anlarsınız.”


Size hayır desem bana küserdiniz

“Düşünün ben ülkemizin tarihini, herşeyini iyi biliyorum. Türkçeyi de iyi konuştuğuma inanıyorum. Buna karşın zaman zaman oyuncularıma derdimi anlatamıyorum. Ben bu zorluğu çekiyorsam, yabancı hocalar düşüncelerini onlara nasıl anlatıyorlar? Bunu merak ediyorum. Buna şaşırıyorum. İnsanla çalışmak zordur. Bugün size hayır desem bana küserdiniz, tavır koyardınız. Ama aynı tavrı maalesef yabancıya gösteremezsiniz.”


Milli Takım bir vitrin

“Tabii ki Milli Takım’da çalışmak en büyük hayalim, hedefim. Türk antrenörü niye dışarı gidemiyor, işte bu yüzden. Terim, Denizli ve Güneş gitti. Neden, Milli Takım’da görev yaptıkları için. Elbette başarılı oldular. Ama Milli Takım önemli bir vitrin. Bu arenada bize şans verilmezse biz nasıl gideriz Avrupa’ya? Böyle bir şans bana verilmezse, ben Avrupa kariyerini nasıl yakalarım? “


İnşallah Ertuğrul olur

“Ben bir teknik adamım, halkın içinde olan birisiyim. Şimdi kalkıp zirve ile ilgili yorum yapmam yanlış olur. Her takımın yüzlerce taraftarı var. Yorum yaparsam o taraftar kitlesini karşıma alırım. Ancak inşallah Ertuğrul Sağlam şampiyon olur. Bunu niye mi söylüyorum? Olsun da, bizim de bir iki kelime söyleme şansımız doğsun. Bunun için Sağlam’ın şampiyonluğunu isterim.”