Frankfurter Allgemeine Zeitung, Volkswagen'in eski yönetim kurulu başkanı Martin Winterkorn hakkında ABD'de dava açılıp tutuklama emri çıkarılmasının Alman adaletini de harekete geçmeye zorladığı görüşünü paylaşıyor:
"Alman hukuk sisteminin Amerikan yargısına benzetilmemesi için yeterli neden var. Ancak rüşvet dağıtan Siemens, manipülasyon ustası Deutsche Bank ve dizel skandalının sorumlusu Volkswagen'in Alman yöneticilerine iltimas gösterilmesi için de herhangi bir neden bulunmuyor. Kendini Amerikalı şirket yöneticileriyle kıyaslamaktan zevk alanlar yargının acımadığı Amerikalı meslektaşlarıyla aynı muameleye tabi tutulmaktan şikâyet etmemeliler. Kim bilir, eski Volkswagen yönetim kurulu başkanı Martin Winterkorn Alman adaletinde yeni bir sayfanın açılmasına vesile olur. ‘ABD'ye karşı hilekârlık komplosuna karıştığı' gerekçesiyle hakkında tutuklama emri çıkarılan Winterkorn'a Almanya'da da dava açılması ihtimali artıyor.”
Neue Osnabrücker Zeitung gazetesinin dizel skandalının sorumluları hakkındaki yorumu özetle şöyle:
"Eski yönetim kurulu başkanı Winterkorn ‘benim hiçbir şeyden haberim yoktu' diyerek dizel skandalından yakasını kurtarmaya çalışıyor. Winterkorn'un prestiji yerle bir oldu. Özgürlüğü ve serveti tehlikede. ABD'de açılan dava Alman adaletini de harekete geçmeye zorluyor. Volkswagen denetleme kurulu eski yönetim kurulu başkanına tazminat davası açmaya kendini mecbur hissedebilir. Şirketten yapılan açıklamada incelemelerin devam ettiği belirtiliyor. Hilekârlığın ortaya çıkarılmasının üzerinden üç yıl sonra yapılan neden bu kadar beklendiği sorusunu akla getiriyor.”
Stuttgarter Zeitung, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i protesto eden kitlelerin "Putin'siz Rusya" istemek dışında programlarının olmadığına dikkat çekiyor:
"Bundan altı yıl önce yüz binlerce Rus kent merkezlerine akmış ama isyan buharlaşıp gitmişti. Çünkü Rusya'nın muktedirleri izledikleri yolun doğru olduğunu copla dikte etmişlerdi. Ancak isyanın eriyip gitmesinde muhalefetin Rusya'nın Putin'den kurtarılmasını talep etmekten başka sözünün olmaması da rol oynamıştı. Kremlin karşıtlarının toplanma hakkını kullanmalarına izin verebilirdi. Kremlin lideri halkın yüzde 80'inin güvenine layık olduğunu düşünerek kendini güçlü hissedebilirdi. Ama bu desteğin tekrar tekrar şiddet yoluyla yaymak zorunda kaldığı korkunun ürünü olduğunu bildiğinden, kendini güçlü hissedemiyor.”
Süddeutsche Zeitung, Filistin lideri Mahmud Abbas'ın Yahudi düşmanı söylemlerinin halktan gördüğü desteğin azalmasının bir sonucu olduğunu öne sürüyor:
"Gerçi Filistin Özerk Yönetim Konseyi Başkanı Abbas, Yahudi soykırımına antisemitizmin değil ‘Yahudi tefeciliğinin' yol açtığı şeklindeki sözlerinden dolayı özür diledi. Bu sözleri daha önce de sıkça sarf ettiğinden, özrü pek inandırıcı gelmiyor. Abbas Filistinlilerin desteğini garantiye almak için hiçbir provokasyondan kaçınmıyor. Filistinlilerin sadece üçte birinin Abbas'ı destekliyor olmasına şaşmamak gerekir. Abbas çevresinde yolsuzluğun başını alıp gittiği kendini beğenmiş bir otokrat olup çıktı. 2009 yılından beri başkanlık seçimi yaptırması gerektiği halde anketlerin kötü çıkması yüzünden buna cesaret edemiyor.”
dpa,AFP/AG,HS
© Deutsche Welle Türkçe