Gündem

FAZ: Trump kendini ABD'nin CEO'su olarak görüyor

Alman basınındaki yorumlarda, FBI eski Başkanı James Comey'nin ABD Senatosu'nda verdiği ifade bağlamında Trump'ın siyaset anlayışı mercek altına alınıyor.

09 Haziran 2017 01:29

Frankfurter Allgemeine Zeitung'da ABD Başkanı Donald Trump'ın FBI'ın eski direktörü James Comey'ye yaptığı muamelenin kendisinin halen bir iş adamı mentalitesine sahip olduğunu gösterdiği yorumunda bulunuluyor:

"Trump Beyaz Saray'da hâlâ iş adamı içgüdüleriyle hareket ediyor. Zira kendisinin Comey'ye yaptığı muamele, üst düzey bir yöneticiye yapılan muameleden başka bir şey değildi. Eğer kendisi ülkesinin en yüksek müfettişinden sadakat bekliyorsa ve hali hazırda sürmekte olan soruşturmalar üzerinde etkide bulunmaya yelteniyorsa, o zaman güçler ayrılığının temel ilkelerini idrak edememiş olduğunu ya da bunları kaale almadığını beyan ediyor. Trump kendisini gücü anayasa vasıtasıyla sınırlandırılmış siyasi bir makamın temsilcisi olarak değil, Amerika'nın CEO'su olarak görüyor. Comey'nin hükümete karalama ve iftira suçlaması yöneltiyor olması, yeniden Trump'ın Washington'da nasıl bir atmosfer yaratmış olduğunu gösteriyor."

Tagesspiegel'da yer alan yorumda, Trump'ın siyaset anlayışının ilk 'kurbanının' iklim koruma anlaşması olduğuna değinilirken, aynı anlayış sürdürüldüğü takdirde serbest ticaretin de zarar görebileceğine vurgu yapılıyor:

"Baskı arttıkça, Trump'ın gözünde, fevri bir hesaplaşma vasıtasıyla görünürdeki gücünü kanıtlamasının cezbediciliği de büyüyecek. Trump'ın iklim koruma anlaşmasından çıkması, gerçekleştirdiği ilk yurtdışı seyahatinde sert eleştirilere neden oldu. Bu anlayışın bir başka kurbanı da serbest ticaret olabilir. Amerika Birleşik Devletleri şimdi yeniden azıcık öngörülebilir hale geldi."

Düsseldorf'ta yayımlanan Handelsblatt'taki yorumda, Trump'ın başkanlığı Watergate skandalıyla karşılaştırılarak, Trump'ın Nixon'dan farklı olarak "beceriksiz olduğu" yorumunda bulunuluyor ve Trump'ın başkanlığının "mahkemelik bir mesele" olduğu vurgulanıyor:

"Watergate'i ölçü alırsak, Kongre'nin hemen bugün Donald Trump'ın görevden alınma sürecini başlatması gerekirdi. Trump yalnızca, bir soruşturma sürecini etkilemeye açık olduğunu göstermekle yetinmedi, işlere burnunu sokmayı bir patron işi haline getirdi. Trump'ı da aynen Nixon'da olduğu gibi alçak içgüdüler yönlendiriyor ama Nixon'da olup Trump'ta olmayan şey, beceriklilik. Trump, Comey'den Flynn soruşturmasını durdurmayı talep ettiği iddialarına kesin bir biçimde karşı çıktı. Şimdi de birbirleriyle çakışan iddialar söz konusu. Güvenilirliği su götürmez olan eski bir FBI direktörünün ifadesine karşı, yemin törenindeki seyircilerin sayısına dair 'alternatif gerçekler' yayan bir başkanın ifadesi. Trump'ın başkanlığı mahkemelik bir mesele."

Die Welt gazetesinde yer alan değerlendirmedeyse, Trump'ın oturduğu koltuğun gerektirdiği davranışlara ve ABD'nin kurumsal yapılarına saygı göstermediği yorumunda bulunuluyor:

"Anın karmaşasının doğurduğu savaş ilanları vardır. Diğer yandan, kapsamlı bürokratik değerlendirmeler sonucu ortaya çıkan savaş ilanları da vardır. İşte bu tür bir savaş ilanı, eski FBI Başkanı James Comey'yi ABD Senatosu'nun istihbarat komitesinin önüne sürükledi. Comey'nin tasviri, yeteri kadar tanıdığımız bir Trump'a işaret ediyor. Kurumsal yapılara ve oturduğu koltuğa yakışacak davranışlara hiçbir şekilde anlayış ve saygı göstermeyen bir Trump. Sadakat ve etrafındaki kişilerin her şeyden önemli olduğu ve hiçbir bağımsız beyne müsamaha göstermeyen bir adam. Bu anlaşmazlığın işin sonunda Trump için nasıl sonuçlar doğuracağı, her şeyden önce kurumların muhafaza edilmesinin ABD Kongresi'ndeki Cumhuriyetçiler ve ABD vatandaşları için ne kadar önemli olduğuna bağlı."

© Deutsche Welle Türkçe

BÜ/CÖ