Frankfurter Allgemeine Zeitung genişlemekte olan Avrupa Birliği'nde (AB) fikir birliği sağlamanın giderek zorlaştığına dikkat çekiyor:
"Macron, Almanya ile Fransa arasında asgari görüş birliği sağlanmadan ilerleme kaydedilemeyeceğini söylemekte haklı. Ancak diğer Avrupa Birliği ve Euro Bölgesi ülkelerinin de kendi düşüncelerinin olduğu ve Almanya ile Fransa'nın ortak önerilerini onaylamakla yetinmeyecekleri de unutulmamalı. Şimdilik 28 üye ülkeden oluşan Birlik'te dış, para ve göç politikalarında görüş birliği sağlamak eskisinden çok daha zorlaştı. Macron kendi ülkesinde ve Avrupa çapında tartışma açmak istiyorsa durmasın, açsın. Ancak bu tartışmada karşıt görüşlere de yer verilmeli ve doğru sorular sorulmalı. Verilecek yanıtlar da basmakalıp ‘daha fazla Avrupa' kavramından daha özlü olmalı.”
Die Welt gazetesi Macron'un Strasbourg'daki konuşmasında demokrasiyi tehdit eden gelişmelere parmak bastığını yazıyor:
"Macron ana soruna verilecek yanıtın otoriter demokrasi değil demokrasinin otoriterliği olabileceğini söyledi. Büyük kitle partilerinin erozyona uğradığı görmezden gelinemez. Yerleşik siyasetin ehliyetine güvenmeyenler yeni kurulan partilere üşüşüyorlar. Fransa'daki Ulusal Cephe ve Almanya İçin Alternatif partileri demokrasimizin otorite zaafına yol açmayıp sadece bu zaaftan istifade ettiler. Yönlendirilebilir süreç olmaktan çıkıp, şartlara boyun eğme olarak algılanan kitle göçü kuşkuların katalizörü oldu. Bizdeki demokrasi iç güvenliği göz ardı eden anti-otoriter demokrasi olarak adlandırılabilir. Demokrasi daha otoriter olmayı başaramadığı takdirde kaybolup gidecektir.”
Süddeutsche Zeitung'un yorumunda Fransa Cumhurbaşkanı'nın Avrupa'nın entegrasyonuna ivme kazandırmaya gayret ettiği vurgulanıyor:
"Macron Avrupa politikasıyla ilgili fikirlerini Brüksel ve Strasbourg'da emniyete almak için kolları sıvadı. Almanya Başbakanı Angela Merkel ile görüş birliği içinde olmasının planlarını Avrupa Parlamentosu'na da kabul ettirmeden gerçekleştirmeye yetmeyeceğini o da biliyor. Ayrıca Merkel ile arasındaki yakınlığın gittikçe azaldığı da gözden kaçmıyor. Avrupa Parlamentosu'nun başlıca konularda söz söyleme ve karar verme hakkı bulunuyor. Bu nedenle, kendine ortak arayan Macron Strasbourg'da var gücüyle destek bulmaya çalıştı. Konuşurken konuya hâkimdi, angajeydi, dikkatini dağıtmadan sabırla görüşlerine açıklık getirdi ve parlamenterleri ciddiye aldığını gösterdi. Doğrusu Almanya Başbakanı Merkel'den böyle bir performans beklenemez.”
Handelsblatt gazetesi Emmanuel Macron'un reform planlarının öncelikle kendi ülkesinde direnişle karşılaşabileceğine dikkat çekiyor:
"Macron kalburüstü bir siyasetçi olarak görülüyor. Ancak sadece sözle olmaz, icraat da gerekli. Almanya'nın vergi gelirleriyle Macron'a destek çıkmasının tek nedeni Marine Le Pen'i kontrol altında tutması olabilir. Sağ popülist Le Pen bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimini ancak Macron reformlarını Fransızların reddetmesi durumunda kazanabilir. Bu nedenle reformların can acıtıcı etkilerinin parayla dindirilmesi gerekecek. Brexit yüzünden zaten yükü daha da artan Almanlara bunu kim izah edebilir? Macron'un Avrupa Birliği'ne maliye bakanı atama önerisi, Alman hazinesine uzanabilmek için safça yapılmış bir denemeden ibarettir.”
AG, BÖ
© Deutsche Welle Türkçe