Dünya

Fayda-maliyet analizi yapılmalı mı?

İklim değişikliği ile mücadelenin maliyeti ne kadar olacak? Hangi harcamaları yapmaya değer? Ekonomistler bu sorulara yanıt arasa da, soruların doğru olup olmadığı da tartışma konusu.

07 Kasım 2017 15:25

Ekonomi mutlak bir bilim dalı değil. Ancak buna rağmen politikacılar, ekonomistlerden iklim değişikliği ile ilgili sorulara kesin yanıtlar vermelerini bekliyor: Olası zararların boyutu ne olur? Bu zararları bertaraf etmenin veya en azından asgariye indirmenin bir yolu var mı?

İngiliz hükümeti tarafından 2006 yılında ekonomist Nicholas Stern'e hazırlatılan iklim değişikliğinin maliyetine ilişkin 700 sayfalık rapor (Stern Review on the Economics of Climate Change) bugüne kadar bu sorulara yanıt arayan en kapsamlı çalışma.

Raporda, "Eğer hiçbir şey yapmazsak, iklim değişikliğinin yol açacağı zararlar nedeniyle yılda Gayrisafi Küresel Hasıla'nın yüzde beşini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalırız" ifadesi yer alıyor. Raporda ayrıca, kötümser yorumlara göre, bu zararın yüzde 20 veya daha yüksek bir orana ulaşma ihtimalinin bulunduğu belirtiliyor.

Raporda, iklim değişikliği ile mücadelenin maliyetinin ise yıllık "Gayrisafi Küresel Hasıla'nın yüzde 1'i dolayında" bir meblağa tekabül edeceğine dikkat çekiliyor. Diğer bir deyişle, iklim değişikliği ile mücadele etmek ekonomik açıdan daha kârlı.

Bazı ekonomistler, meslektaşları Stern'e yönelik risk ve zararlara gereğinden fazla önem verdiği eleştirisinde bulunsa da rapor genel itibarıyla kabul görüyor. Nihayetinde iklim değişikliğinin maliyetinin netleştiği ve siyasi kararları gerekçelendirmede işe yarayabileceği tezi ağır basıyor.

Karmaşık ekonomik modeller

Ekonomistler, maliyet hesaplamaları için karmaşık modeller kullanıyor. Bu modeller kısmen gelecek yüzyılları da kapsayan, olası gelişmelere ilişkin çok sayıda tahmin içeriyor. Bu modellerden her biri iyimser veya kötümser olarak eleştirilebilir.

Dünya nüfusu nasıl bir gelişme gösterecek? Denizlerin seviyesi ne kadar yükselecek ve kıyıları korumanın maliyeti ne olacak? Artan sıcaklıklar kimi bölgelerde bazı bitkilerin yetiştirilmesini imkânsız kılarken, kimi bölgelerde daha elverişli hâle getirirse maliyet-fayda analizi bakımından nasıl sonuçlar ortaya çıkacak? Ve bugünkü borçlarla 300 yıl sonra ortaya çıkması muhtemel maliyetler nasıl kıyaslanır?

Amerikan Yale Üniversitesi uzmanlarından ekonomist William Nordhaus, bu tür modelleri oluşturmanın bir marifet olduğu görüşünde: "BM İklim Konseyi'nin yayımladığı kalın kitaplara bakın, hepsi süzgeçten geçirilmemiş bilgiler: Burada bir tablo, diğer yanda bir grafik, buna ek olarak bir demeç... Bunlardan insanların anlayabileceği sonuçlar çıkarmak, gösterilebilir, denenebilir bir sonuca varmak bu tür modellerin oluşturulmasındaki marifet."

Nordhaus da iklim değişikliğinin sonuçlarını hesaplamaya dönük modeller geliştirmiş. Uzman 1975 yılından bu yana da daha büyük zararların önüne geçebilmek için küresel ısınmanın iki derece ile sınırlandırılması hedefinin de mucidi olarak kabul ediliyor.

Karbondioksitin bedeli ne kadar olmalı?

Ekonomistler, küresel ısınmanın sınırlandırılması hedefine ulaşabilmek için karbondioksit (CO2) emisyonunun fiyatlandırılmasını öneriyor. Örneğin kömür, petrol ve doğalgaz gibi fosil enerjileri kullanılarak açığa çıkan bir tonunluk karbondioksit için bir ücret ödenmesi gerektiği görüşündeler. Zira fiyat arttığında talep düşüyor ve alternatif enerji kaynakları daha avantajlı hâle geliyor.

Nordhaus, "Peki fiyat ne kadar olmalı? 1 dolar? 10 dolar? 100 dolar? 1000 dolar?" diye soruyor ve "Emisyon fiyatlarının iklim hedeflerine ulaşmada nasıl bir rol oynadığını görmek için modeller bu kullanılıyor" açıklamasını yapıyor.

2015 yılında Paris'te düzenlenen İklim Konferansı'nda 195 ülke küresel sıcaklık artışının iki derece ile sınırlandırılması hedefi üzerinde uzlaşmıştı. Ancak ülkeler bu hedefe ulaşmak için atılması gereken adımlar konusunda taahhütte bulunmaktan kaçınmıştı.

Hedefler ve gerçekler

Çevre ekonomisti Robert Mendelsohn, "İki derece hedefine ulaşmak için bir ton karbondioksitin başlangıç fiyatının 100 dolar civarında olması gerekir" diyor. Yale Üniversitesi uzmanlarından Mandelsohn'un yanı sıra Nicholas Stern ve Nobel Ekonomi Ödülü sahibi Joseph Stiglitz'in başkanlığında uzmanlardan oluşan bir komisyon da benzer görüşleri paylaşıyor.

Ne var ki karbondioksitin fiyatı hali hazırda ton başına 5-10 dolar düzeyinde. Mendelsohn, "Bu fiyatla küresel ısınma sadece 4 derece ile sınırlandırılabilir" şeklinde konuşuyor.

Çevrecilere göre bu tam bir felaket. Ancak Mendelsohn, biraz daha soğukkanlı bir değerlendirmede bulunuyor. Uzman, "Bir tarafta zararların maliyeti, diğer tarafta da bu zararların sınırlandırılmasının maliyeti var. Her toplum, bu maliyetlerin toplamının olabildiğince asgari düzeyde tutulması için uğraşmalı" diyor.

Dünya Bankası Başkanı Jim Jong Kim, 2012 yılında iklim değişikliğinin olası sonuçlarına ilişkin açıklamasında, "Dört derece daha sıcak bir dünya engellenebilir ve engellenmek zorunda" demişti. Jim, böyle bir durumda su ve gıda kıtlığının oluşabileceğine dikkat çekerek, "Bundan yoksul ülkelerin yoksul insanları en olumsuz şekilde etkilenecek" uyarısında bulunmuştu.

Ekonomist Mendelsohn, iklimdeki dört derecelik bir ısınmanın yol açacağı yıllık ekonomik zararın 100-200 milyar dolar dolayında olacağını tahmin ediyor. Ancak ekonomik kaybın daha yüksek düzeyde olacağına işaret eden araştırmalar da var.

Maliyet-fayda hesabı yapılmalı mı?

En geç bu aşamada maliyet-fayda hesaplamaları yeniden gündeme geliyor. Cambridge Üniversitesi'nden İklim Araştırmacısı Mike Hulmes, "İklim değişikliğini paraya indirgemek çok sakıncalı" diyor. Uzman, bu şekilde insanlarda iklim değişikliğinin ekonomik bir sorun olduğu algısının yaratıldığını belirtiyor.

Hulmes, iklim değişikliğinin daha temel meselelerle ilgili olduğunu belirterek şunları söylüyor: "Bu gezegende nasıl yaşıyoruz? Adalet, refah paylaşımı, ahlak ve insan doğası ile ilgili bir konu bu. Bunlar parasal değerlerin çok ötesinde."

Ekonomistlerin kısıtlı bakış açısının bu modellerde de kendini gösterdiğini belirten Hulmes, "Piyasası olmayan her şey ihmal ediliyor" şeklinde konuşuyor. Uzman, "Doğa nasıl değerlendirilebilir? Ekosistemlerin farklı kültürlerdeki yeri ne?" gibi soruların da sorulması gerektiği kanaatinde.

Zengin ülkelerde açığa çıkan maliyetlerle yoksul ülkelerde oluşan zararları birbiriyle kıyaslamak, ekonomik karşılaştırmalardaki adaletsizliği gösteriyor.

İklim Konseyi'nin daha önceki raporlarına işaret eden Hulmes, "Ekonomistler bir dönem bir ABD'linin hayatının bir Kenyalıdan 100 kat daha değerli olduğu hesaplamasını yapmıştı" eleştirisinde bulunuyor. Hulmes'e göre, bu nedenle iklim tartışmasında maliyet-fayda analizlerinin ön planda yer almaması gerekiyor.

Andreas Becker

© Deutsche Welle Türkçe