Abbas Güçlü
(Milliyet, 19 Eylül 2012)
Şimdi nasıl 4+4+4’ü konuşuyorsak, geçen yıl da FATİH Projesi’ni konuşuyorduk.
Büyük bir heyecan dalgası yaratmıştı.
“Eğitimde Devrim” diye yeri göğü inletmiştik.
Herkese tablet verilecek, tüm sınıflara akıllı tahta konulacak ve çantasız eğitime geçilecekti.
Tüm ders kitapları ve yardımcı kaynaklar o minnacık tabletin içinde olacaktı. Bilişim Çağı’nı yakalayacağımıza inandık, sevindik, gururlandık ve bir an önce başlasın diye can attık.
Çünkü Türkiye’nin dört bir yanındaki çocuklarımız teknolojinin en son harikası ile tanışacak ve her türlü bilgiye anında ulaşacaklardı.
Böylece, eğitimdeki bölgeler arası fırsat eşitsizliği de son bulacaktı.
Başbakan Erdoğan’ın bu samimi isteği ve desteği, hepimizi heyecanlandırmıştı.
İlk tabletler dağıtıldığında, çok iyi biliyorduk ki, arkası da gelecekti.
Ama ne olduysa oldu, sanki yasaklanmışçasına, artık hiç kimse FATİH, Tablet, Akıllı Tahta sözcüklerini ağzına almıyor.
Üç-beş ay öncesine kadar, bu konuda toplantı üzerine toplantı yapılırken, hepsi zınk diye kesildi.
Oysa FATİH Projesi de, en az 4+4+4 kadar önemli bir projeydi.
Akıbeti ne oldu, öğrenmek isteriz...
En gelişmiş ülkeler için bile FATİH ve 12 yıllık zorunlu temel eğitime hemen geçiş gibi projeler, büyük projelerdir. Hem maliyeti çok yüksek hem de cesaret ister. Ama biraz da Başbakan Erdoğan’ın dayatması ile ne Maliye ne de Milli Eğitim yan çizemedi. Ama arkası da gelmedi.
Benzer projeleri zaafa uğratmaya, öyle ya da böyle hiç kimsenin hakkı yok. Olmamalı da...
Eğitimin çok içinde olmamıza rağmen, bizim haberimiz yoksa başkalarının da yoktur.
Öğretmenlere, müdürlere, ekonomi gazetecilerine, bilişim sektöründeki isimlere, yani ilgili kimi görsem soruyorum ama onların da çok fazla bildiği bir şey yok.
Hep söylentilerden söz ediyorlar. Kimi ihaleler ortada kaldı, kimi eski heyecan yok oldu, kimi de altyapı hazırlanıyor yakında yeniden şaşaalı bir şekilde gündeme gelir diyor.
Oysa beklentiler, bu öğretim yılında her ilde, her okulda olmasa bile pilot illerde, okulların açıldığı gün, sıralarda kitap poşetleri yerine tabletlerin olacağı yönündeydi.
Dileğimiz odur ki eski heyecan aynen korunuyor ve gereği yerine getiriliyordur. Ama ne olur bu konuda kamuoyunu da bilgilendirsinler ki, felaket tellallığı yapanlara gün doğmasın!..
Tıpkı 12 yıllık temel eğitim gibi FATİH Projesi de, bir an önce her yönüyle hayata geçirilmeli ve kalıcı olmalıdır. Çünkü geleceğin dünyasını başka türlü yakalamamız mümkün değil...
İhale ne zaman?
Türkiye’de 60 bine yakın okul, 800 bine yakın da öğretmen var. Merak ediyorum öğretmen ve öğrencilerden ne kadarına tablet dağıtıldı? Kaç dersliğe akıllı tahta takıldı? İnternet bağlantıları gerçekleşti? Her sınıfa göre yazılımlar tamamlandı mı? Daha da önemlisi, çantasız sanal eğitime geçildi mi?
Ne olur, görenler, duyanlar varsa bize de haber versin, bu gururu hep birlikte paylaşalım.
Bu arada MEB’in internet sitesine girip, gözden kaçan bir şey var mı diye baktım ve biraz da şaşırdım.
Sanki tablet ve yazılım ihalesi daha yapılmamış ya da yeni bir ihale söz konusu.
İşte www.meb.gov.tr’deki şartnamenin kapsamı ve tarihine yönelik bilgi aynen şöyle:
“Eğitimde Fatih Projesi Kapsamında Yapılacak Mal ve Hizmet Alımları ile Yapım İşlerine Dair Yönetmeliğin 14. Maddesine Göre Açık İhale Usulü ile Tablet Bilgisayar Donanım ve Yazılım Satın Alınacaktır. İhaleye İlişkin Ayrıntılı Bilgiler Aşağıda Yer Almaktadır. İhale Tarihi ve saati : 02/10/2012 - 14:00”
Zoru başaracağız ama!..
FATİH ve benzeri projeler, Türkiye’nin geleceğine yön veren hayati projeler. Tıpkı teknoparklar gibi. Çok önemli adımlar atılıyor. Ama eksik olan, başlangıçtaki heyecanının, sonuna kadar korunamaması ve sürekliliğinin sağlanamaması.
Böylesi devasa projelerin bir sahibi olmalı. Bakanlar değişse de, çok daha devasa projeler başlasa da gölgede kalmamalı ve başlangıçtaki hedeflere ulaşıncaya kadar takipçisi olunmalı.
Bakan ve bürokratlar, günlük işlerin içinde kaybolup gittikleri için bu hassasiyetlerini doğal olarak koruyamıyorlar. Ama öyle birileri olmalı ki FATİH’le yatmalı, FATİH’le kalkmalı, yeri geldiğinde Maliye ve MEB’le ya da Bilim ve Ulaştırma bakanlıkları ile dişe diş mücadele etmeli, tuttuğunu koparmalı, içinden çıkamadığında da bu projenin asıl sahibi sensin, bana destek çık diye Başbakan Erdoğan’ın kapısının önünde yatmalı.
Var mı böyle biri? Keşke olsa!..
Özetin özeti: Biz, bize vaat edilen FATİH’imizi istiyoruz!..