Habertürk yazarı Fatih Altaylı, Deutsche Welle'de Nevşin Mengü'nün sunduğu programa konuk olan Ayşegül Arslan'ın, "Hayırlı Cumalar diye başlıyorlar mesela Cuma günleri programa... Cumanın kutsal bir gün olduğunu zannederek... Cuma günü kutsal bir gün falan değil, eskiden Cumaları topluca beraber olunurmuş, tatil niyetine... Bu kadar şuur kaybına uğradık artık..." sözlerine ilişkin olarak, "Ahmet Hakan benden önce davrandı. Televizyonlara çıkıp Türkiye’nin kimi dini, kimi folklorik birtakım geleneklerine karşı çıkmayı, modernlik, laiklik, ilericilik zannedip bunları eleştirmek, hatta aşağılamak kadar Türkiye’deki muhafazakâr iktidarların ekmeğine yağ süren başka bir şey yok" dedi.
Altaylı'nın "Delirtmeyin beni" başlığıyla yayımlanan (30 Mart 2018) yazısının ilgili bölümü şöyle:
Ahmet Hakan benden önce davrandı.
Ben de aynı meseleyi ele almak isterim.
Televizyonlara çıkıp Türkiye’nin kimi dini, kimi folklorik birtakım geleneklerine karşı çıkmayı, modernlik, laiklik, ilericilik zannedip bunları eleştirmek, hatta aşağılamak kadar Türkiye’deki muhafazakâr iktidarların ekmeğine yağ süren başka bir şey yok.
Birileri çıkıyor ve “Cumaya illet oluyorum” olarak algılanabilecek bir cümleyi televizyonda sarf ediyor.
Bunun muhafazakâr kesim üzerindeki tek etkisi “konsolidasyon” oluyor, bunu bilmeyecek kadar aciz, cahil ve zekâ yoksunu olmak için özel eğitim almak lazım.
Pek çok şey gibi cuma, bu ülkenin önemli bir bölümünün geleneğidir.
Ramazanda oruç tutmak gibi.
Adam bir yıl boyunca içer ama ramazanda içkiye ara verir ve orucunu tutar.
Namaz kılma alışkanlığı yoktur ama senede 52 kez camiye gidip namaz kılar. Bilmiyorsa da kılıyormuş gibi yapar.
Bunlar inançtır, gelenektir.
Buna kızılmaz da sövülmez de.
Benim rahmetli dedem, bir gün namaz kılmadı. Bir gün camiye gitmedi, bir gün Kuran okumadı.
Ama birisi gelip cami yaptırmak için yardım isteyince ederdi.
Cumaları namaza gitmezdi ama o saatte işyerini kapar, “Namaza gidenlerin hakkını yemeyeyim” derdi.
Buna saygı denir.
Başkalarından kendi hayat tarzlarına haklı olarak saygı bekleyenlerin, başkalarının hayat tarzına saygı göstermesi beklenir.
Küfretmesi değil.