Oyuncu Farah Zeynep Abdullah'ın, sanatçı Yılmaz Güney hakkında, "Sinemamızın en iyi kadın döven erkeği" sözleri tartışma başlattı, Güney'in ailesi Abdullah'a dava açacaklarını söyledi. Gazeteci Fatih Altaylı da bu tartışmanın başladığı 23 yıl önceki Hürriyet'teki köşesindeki, "Benim için Yılmaz Güney, Türkiye’nin Avrupa’daki imajını yerle bir eden, bunu da kendi menfaatleri için yapan bir katildir." ifadesini bugünkü köşesinde hatırlattı.
9 Eylül 1984’te hayatını kaybeden oyuncu, yönetmen ve senarist Yılmaz Güney’in ölüm yıl dönümü nedeniyle yazar Murathan Mungan X hesabından “Yılmaz Güney’in ölümünün 39. yılı. İyi bir yönetmen, iyi bir oyuncu, iyi bir senarist olmasının yanı sıra sinemamızın en iyi yürüyen erkeğiydi. Bir daha kimse onun gibi boynunu hafifçe yana kırarak hüzünle bakarken içimizin en ücra yerine dokunamadı” paylaşımını yaptı.
Mungan’a yanıt veren Farah Zeynep Abdullah “Sinemamızın en iyi yürüyen erkeği shjs ve kadın döven ve şiddet türleri açısından zengin ve etkili silah kullanan diyelim” ifadelerini kullandı.
Yılmaz Güney’in ailesi Abdullah’ın bu ifadeleriyle ilgili dava açma kararı aldıklarını duyurdu.
Gazeteci Altaylı yıllar önce ne yazmıştı?
Fatih Altaylı, yeniden gündeme gelen konuya 2000 yılındaki yazısıyla dahil oldu. Altaylı söz konusu yazıda şu ifadeleri kullanmıştı ve bazı sanatçılar tarafından günlerce yorumlanmıştı:
“Pazar günü Hürriyet Pazar’da bir röportaj. Konu Yılmaz Güney.
Yılmaz Güney’in ülkesinde sinema yapma olanakları elinden alındığı için yurtdışına kaçmak zorunda kaldığı, büyük bir sinemacı ve düşünce adamı olduğu, bu yüzden Türkiye’yi terk etmek durumunda bırakıldığı anlatılıyor sayfalarda.
Güney’in hayatı film olacakmış. İnci Aral da senaryoyu yazıyormuş. Filme bir itirazım yok da, İnci Aral’ın söylediklerine itirazım var. Yılmaz Güney’in ne olduğunu yeni nesiller bilmediği için bu yutturmacaları yazıp duruyorlar.
Yılmaz Güney kadın döven, entelektüel yönü zayıf, maço bir adam aslında.
İlk eşi Nebahat Çehre’yi dayaktan geçiren, Çehre’nin kaçıp kurtulduğu bir adam.
Hapisten kaçıp yurtdışına gitmesinin ise fikirle mikirle alakası yok.
Adam katil. Bayağı bir katil.
İçki masasında Yumurtalık Hákimi’ni vurmuş.
Siyasi yön falan yok olayda.
Adi bir katil. Sonra hapisten kaçıp yurtdışında tutunmak için kendine siyasi bir hava yaratmış.
Sanki düşünce suçlusu gibi.
Senaryoyu yazan İnci Aral, röportajda bu cinayetten hiç söz etmiyor. Üzerinden, ‘‘Yumurtalık olayı!’’ diye geçiyor. Yumurtalık olayı denen mesele, Yılmaz Güney’in basit bir katil olduğunu ortaya çıkaracağı için atlanıyor.
Kadın döven bir katilden, bir mit yaratmak için gerçekler saptırılıyor.
Benim için Yılmaz Güney, Türkiye’nin Avrupa’daki imajını yerle bir eden, bunu da kendi menfaatleri için yapan bir katildir.
Bugün hâlâ Avrupa’da Yılmaz Güney’in mirasıdır başımıza bela olan…
Gerisi palavra”
Yazının tamamını okumak için tıklayın
TIKLAYIN - Farah Zeynep Abdullah'tan Yılmaz Güney'in ailesine "dava" yanıtı: Ok, hakimi vurmak yok ama