Ankara 1.Ağır Ceza Mahkemesi'nde Faili Meçhul Cinayetler Davası'nda 37 aydır tutuklu bulunan eski Özel Harekatçı Ayhan Çarkın tahliye edildi.
Savcı, Çarkın'ın tutukluluk halininin devamı halinde telafisi imkansız zararlar doğacağı gerekçesiyle eski Özel Harekatçı Ayhan Çarkın'ın serbest bırakılmasını istedi.
Savcının mütalaası
Savcı mütalaasında, sanık Ayhan Çarkın'ın itiraf ve iddialarının birçok kez değiştiği, çelişkili olduğu, soyut olmaktan öteye geçmediği, somut olduğu kabul edilirse itirafta adı geçen diğer sanıklarla ilgili tedbir ve uygulamaların yapılması gerektiğini belirtti.
Sanığın üzerine atılı suçun vasıf değiştirerek iftira ve suç uydurma olarak değişeceği, sanığın 20 yıl öncesine dayanan suçların delillerini değiştirme ihtimalinin bulunmadığını ifade eden savcı, sanığın ve itirazlarında adı geçen sanıkların bu suçu işledikleri konusunda somut deliller olmadığı, iddiaların soyut olmaktan öteye gitmediği, delillerin bu aşamadan sonra toplanabileceği kadar toplandığı, sanıkların savunmalarının defaaten alındığını belirterek tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasını istedi.
Savcı, "Sanıkları tahkir ve tezyif suretine dayanan ifadeleri..." dediği esnada müşteki avukatları, "Sizin yaptığınız savcılık mı, Nasıl başka delil olamaz dersiniz? Böyle bir savcı olamaz. HSYK'ya şikayet edeceğiz. Devletten alınan maaşla sanık vekilliği yapılamaz. Sanık vekillerinin aklına gelmeyen laf devletin maaşıyla söyleniyor." sözleriyle tepki gösterdi.
Ayhan Çarkın oy çokluğuyla tahliye edildi
Mevcut delil durumu göz önüne alan mahkeme bir üyenin hayır oyuna karşılık oy çokluğuyla Ayhan Çarkın'ın tahliyesine karar verildi.
Ayhan Çarkın için adli kontrol hükümleri uygulanacak. Çarkın yurtdışına çıkamayacak. Diğer tüm sanıklar da duruşmaya katılmak zorunda olmayacak.
Duruşma ertelendi
Çarkın dışındaki sanıkların yurtdışına çıkış yasağı da devam edecek. Mehmet Ağar ve Ibrahim Şahin'in sağlık durumlarıyla ilgili raporların da savcılık tarafından incelenmesine karar verildi. Duruşma 17 Ekim saat 10:00'a ertelendi.
Ayhan Çarkın davada ne söyledi?
Davada konuşan Ayhan Çarkın, 90'lı yıllarda işlenen cinayetlerin dönemin Cumhurbaşkanı, Başbakan, MGK, İçişleri Bakanlığı, İstihbarat Daire Başkanlığı ve Başbakanlığa bağlı MİT’in içinde bulunan Kontr-Terör Dairesi’nin bilgileri ve koordinasyonunun yani o dönemki devletin bilgisi dahilinde işlendiğini ve herkesin bilgi sahibi olduğunu söyledi
Çarkın, o dönemde işlenen cinayetlerden MİT Kontr-Terör Dairesi’nin bilgisinde işlendiğini belirtti.
Ayhan Çarkın'ın daha önce yaptığı itiraflar
Bir bölümünü "uyuşturucu" alarak söylediği için reddettiği, bir bölümünde önceki yıllarda yaptığı açıklamalarla yer yer tutarsızlığa düştüğü daha önceki itiraflarında Ayhan Çarkın; Başbağlar, Pınarcık, Perpa, Çiftehavuzlar, Gazi Mahallesi, Bolu-Sapanca-Düzce üçgeni ve daha pek çok katliam ve cinayette yer aldığını anlatmış, özetle şunları söylemişti:
"Ben 1986’da Güneydoğu’ya ilk gönderilen 320 kişilik Özel Harekât grubu içindeydim. 1990’a kadar bölgede kaldım. Hepimiz kana bulaşmıştık. Öyle korkunç şeyler yapıldı ki o halka. Gittiğimizde baktık adamın biri gelmiş, çoluğun çocuğun içinde adamın birini çırılçıplak soymuş. Milleti köy ortasında toplamış dayak atıyor. Bir Kürt’ü PKK'lı diye çırılçıplak soyan bir zihniyet nedir? Bunlar Atatürk'ün askeri olamaz. Bunun adı terörle mücadele değildi, bunun adı ihanetti. Ben bu halka (Kürtler) uçak kullanıldığını gördüm. Top kullanıyorsun, tank kullanıyorsun, mayınlar kullanıyorsun halkına karşı. Bu ateş hepimizi yakacak. B.. yedirdik bu millete. Tırnaklarını söktük, dilini yasakladık, biz bunu yaptık… Kürt halkı bizim onurumuz, omurgamız, gururumuz. Bir özür dilememiz lazım Kürtlerden... Şimdi her tarafta toplu mezarlar çıkıyor. İster gerilla de, ister terörist. Bu toplu mezarlar bu ülkenin ayıbıdır.
Dehşet şeyler yaşandı o bölgede. 1986’da gittik oraya. Bir yıl sonra Mardin Ömerli’ye bağlı Pınarcık Köyü’nde bir katliam yaşandı. 16’sı çocuk 30 kişi katledilmişti. O köye gittim, kan barut kokusu vardı her tarafta. Pınarcık katliamını provokasyon amaçlı JİTEM’in oluşturduğu gruplar yaptı. Çoğu çocuk 30 insan. Bir çocuğun cansız bedeni kollarımdaydı… O insanları örgüt öldürmedi. Bu kanı döken başkasıydı. Başbağlar katliamı, Bilan kazası olayı, Jave köyleri…Aynı ekip yaptı bunları. Başbağlar katliamı kesinlikle Ergenekon zihniyeti ürünüdür.
(…)
Öcalan’ın önerdiği hakikatleri araştırma komisyonu açılsın, namusum ve şerefim üzerine yemin ediyorum gider her şeyi anlatırım. Benimle birlikte olanları, bu ülkeye ihanet edenleri söyleyeceğime yemin ediyorum. Ama o komisyona başkaları da gelmeli. Mehmet Ağar, İbrahim Şahin ve daha başkaları da gelmeli.
Ben İstanbul’daki her baskında vardım. Perpa baskınında bir kız öldü, infaz edildi. Ben silahlı çatışmadaydım o esnada. Orada başka bir Ayhan vardı, o vurdu kızı. Sabahat Karataş olayında (Çiftehavuzlar) ben vardım. İbrahim Şahin’in yanındaydım. Bahçelievler’deki çatışmada imzamı attım. 15 kişi ölmüştü orada. Hata yaptıysam bedelini ödemeye hazırım. Ama emri kim veriyorsa katil odur. Ben tiksindim bu olanlardan.
Şimdi o dönem bize başkanlık yapan İbrahim Şahin’in (dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekât Dairesi Başkan Vekili) şu anki halini görüyorum da çıldırıyorum. Adli Tıp’ta rapor peşinde. Hafıza kaybı yaşıyormuş. Biz onun odasına girmeden önce salavat getirirdik. Şimdi düştüğü duruma bakın! Beni kandıramazsın İbrahim Şahin. O alacağın deli raporunun arkasına sığınamazsın. Çünkü tüm cevaplar onda. Mehmet Ağar da çıksın hesabını versin."
Salonda kavga çıktı, sandalyeler kırıldı
Faili Meçhul Cinayetler Davası'nda izleyicilerle, sanıkların sivil korumaları arasında kavga çıktı, salondaki koltuklar kırıldı.
Duruşma savcısının görüşünü açıkladığı sırada müşteki avukatları savcıya tepki gösterdi.
Yaşanan tartışmanın büyümesi üzerine Mahkeme Başkanı duruşmaya ara verdi. Bu sırada bazı izleyiciler salonda çıkarken “Halkın adaleti ensenizde olacak” şeklinde sloganlar attı.
Bu sırada sanıkların sivil korumalarından biri slogan atanlara, “Sıkıysa gelip benim enseme dayansana” diye tepki gösterdi.
Karşılıklı tartışma büyünce duruşma salonundaki koltuklar kırıldı, yumruklu kavga yaşandı.