Gündem

Eylemsizlik kararı MGK'da görüşülecek

Bugün İstanbul'da toplanması beklenen Milli Güvenlik Kurulu PKK'nın eylemsizlik kararını masaya yatıracak...

19 Ağustos 2010 03:00
T24 - Bugün İstanbul'da toplanması beklenen Milli Güvenlik Kurulu PKK'nın eylemsizlik kararını masaya yatıracak. Ayrıca bu toplantı Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un katıldığı son MGK toplantı olacak...


Bugünkü köşesinde bu konuya yer veren Radikal gazetesi yazarı Murat Yetkin'in (19 Ağustos 2010) yazısı:


Ateşkes MGK'da

PKK’nın 12 Eylül’deki referanduma dek ilan ettiği ve devamını taleplerinin yerine getirilmesine bağladığı ‘eylemsizlik’ kararı, bugün İstanbul’da toplanacak Milli Güvenlik Kurulu’nda (MGK) özel madde olarak görüşülecek.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül başkanlığında Harp Akademileri’nde yapılacak toplantıda, PKK’nın şartlı ateşkesiyle ortaya çıkan duruma bağlı olarak PKK’nın içinde bulundu durum, PKK’nın Irak’ta Amerikalıların çekilmesi ardından karşılaşabilecekleri ve referandum öncesi güvenlik durumu da ele alınacağı, güvelik kaynak tarafından Radikal’e bildirildi.

Kaynakların verdiği bilgiye göre, ateşkes ve bağlantılı diğer süreçler üzerine Emniyet Genel Müdürlüğü, Türk Silahlı Kuvvetleri, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), MGK Genel Sekreterliği ve Kamu Güvenliği Müsteşarlığı’nın ayrı ayrı sunumlar yapması bekleniyor.

Kurulması doğrultusunda Genelkurmay ve Milli Savunma Bakanlığı’nda hazırlık yapılan özel hudut birlikleri konusunun gündeme gelip gelmeyeceği konusundaysa bilgi alınamadı.

Ateşkes sürecinin ve Ankara’nın bundan böyle izleyeceği hareket hattının da ele alınacağı MGK toplantısı, hükümetle askerler arasında Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) nedeniyle çıkan ve hükümetin istediği yönde sonuçlanan gerilim ardından iki kesimin toplu bir araya geleceği ilk toplantı olma özeliğini taşıyacak. Bu, aynı zamanda Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un katıldığı son MGK toplantı olacak.

Toplantının hemen öncesinde PKK’nın fiili lideri Murat Karayılan’ın, eylemsizlik kararını Türk hükümet yetkilileriyle görüşmelerden sonra aldıklarını açıklaması, toplantıyı daha da ilginç hale getiriyor.

Geçtiğimiz hafta, temmuzun son haftasında PKK ile hükümet yetkilileri arasında görüşme yapıldığı haberleri, MİT kaynaklarınca da, hükümet kaynaklarınca da yalanlamıştı.
Aradan geçen sürede, Cumhurbaşkanı Gül (Azerbaycan seyahati sırasında) terörle mücadelenin çok değişik yöntemleri ve devletin değişik kurumları bulunduğunu söyleyerek temas noktaları olabileceği hususunu akla getirmişti.

Gerçi MİT’in hâlâ PKK’nın İmralı’daki kurucu lideri Abdullah Öcalan ile kendilerinin görüşmediği konusunda ısrarlı. Öcalan’ın avukatlarına bu yönde bilgi vermediği konuşuluyor, öte yandan Diyarbakır’da gelişmelere yakın kaynaklar böyle bir konuda görüşüldüyse ancak Öcalan ile görüşülmüş olabileceği kanısında.

Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ise, Karayılan’ın açıklamasını takiben, talepleri olanın önce halkoylamasına sunulan Anayasa değişikliğiyle gelen kazanımlara ‘evet’ deyip, sonra silahı eline almadan talepleri dile getirebileceğini söylemişti.

Bu sözler, PKK’nın ateşkes açıklamasında dile getirdiği talepler, sırasıyla Öcalan, BDP sözcüleri ve Karayılan’ın taleplerin karışlanmasına göre boykot kararını son gün dahi ‘evet’e çevirebilecekleri sözleriyle birlikte değerlendirildiğinde ortaya şu soru çıkıyor: PKK ateşkesinin sürmesiyle BDP’nin referandum boykotundan vazgeçip ‘evet’e dönmesi arasında hükümet düzeyinde bir bağ mı kuruluyor?

Bu konuklar MGK’da hangi ayrıntılarla görüşülür bilinmez. Ancak PKK’nın ateşkesin sürmesi için taleplerinin; 1- Askeri operasyonların durması, 2- Öcalan’ın siyasi çözüm muhatabı alınması, 3- KCK tutuklularının serbest bırakılması ve 4- Yüzde 10 seçim barajının düşürülmesi olduğu biliniyor.


Siyasi çözüm arayışı

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın daha öne CHP ve MHP ile birlikte ‘Ruh üçüzü’ ilan ettiği BDP’nin referandumda AK Parti ile birlikte ‘evet’ demeye dönmesi koşulları az çok ortaya çıkıyor. Bu koşullarda KCK ve yüzde 10’a ek olarak en ilginç olanı, 12 Eylül halkoylaması gününden önce, hükümetin içinde etnik kimlikleri dikkate alan bir vatandaşlık tanımı ve ana dilde eğitimi de içeren yeni bir Anayasa için takvim açıklaması koşulu.

Başbakan Erdoğan’ın kampanya sırasında ‘Asıl anayasa 12 Eylül’den sonra’ demiş olmasının BDP ve PKK’yı ne kadar tatmin edeceği meçhul. Çünkü BDP’liler bu koşulu, Başbakan’ın sözleri ardından öne sürmeye başladı.

Peki, AK Parti hükümeti 12 Eylül halkoylamasından sonra Kürt meselesinde, Anayasa’da etnik odaklı değişiklikler yapacak denli radikal adımlar atabilir mi? Cengiz Çandar’a bakacak olursanız, atacak (ve bu yüzden Çandar da ‘evet’ atacağını açıkladı.) Fikret Bila’ya bakacak olursanız, zor; çünkü en geç 2011 yazında genel seçim var ve Erdoğan’ın Doğu’dan alacağı oyların yanı sıra, Batı’dan alacağı oyları da hesap etmesi gerekecek.

Bugün MGK’da AK Parti’nin ne oy alacağı konuşulmayacak kuşkusuz. Ancak Türkiye’nin bu bir numaralı sorununun çözümünün artık siyasi zeminde de aranmaya başladığı görülüyor.