Deniz Kılınç / İstanbul, 1 Ocak (DHA) – Euro Bölgesi’ndeki 19 ülkenin resmi para birimi ve dünyanın en çok kullanılan ikinci para birimi euro, bugün 20’nci yaşını doldurdu.
Finansal piyasalara egemen olan dolardan sonra şu an en yaygın para birimlerinden olan euro, 1 Ocak 1999 yılında doğdu. Piyasaya finansal işlemlerde kullanılmak üzere bir sanal para birimi olarak sunulan euro, üç yıl sonra ilk kağıt ve madeni paraların basılmasıyla Avrupa’da günlük yaşamda da kullanılmaya başlandı. Bu dönemde, yalnızca 11 ülke euro kullanırken, ülkelerin euro kullanabilmek için belirlenen borç, ticaret açığı ve enflasyon sınırlarına uymaları talep ediliyordu.
Piyasaya sürülmesinden 20 yıl sonra dünyanın en yaygın para birimlerinden biri olan euroyu şu an Avusturya, Belçika, Kıbrıs, Estonya, Finlandiya, Fransa, Almanya, Yunanistan, İrlanda, İtalya, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Malta, Hollanda, Portekiz, Slovakya, Slovenya ve İspanya olmak üzere 19 AB üyesi ülkede 340 milyondan fazla kişi kullanıyor.
Euro, Avrupa’daki bazı ülkelerin AB’ye yönelik şüpheleri sebebiyle hiç olmadığı kadar yaygın bir para birimi haline gelirken, Kasım’da AB ülkeleri kapsamında gerçekleştirilen bir ankette katılımcıların yüzde 64’ü euronun ülkeleri için iyi olduğunu ve dörtte üçü euro’nun Avrupa için iyi olduğunu belirtirken, yalnızca Litvanya ve Kıbrıs’taki katılımcılar euronun ülkeleri için iyi olmadığını düşündüğünü söyledi. Söz konusu anketin 2010 yılı sonuçlarında, katılımcıların yüzde 51’i euronun ülkeleri için iyi olmadığını düşünüyordu.
Piyasaya ilk sürüldüğünde, Avrupa Merkez Bankası (ECB) politikalarının çok “sert” olması sebebiyle başarısız olacağı öngörülen euronun, kullanıldığı ülkelerde çeşitli mallarda fiyat artışı oluşturabileceği görüşü sebebiyle kabul edilmesi zaman alırken, piyasaya sürülmesinden neredeyse iki yıl sonra, 1.1747 dolar olan euro, yüzde 30 değer kaybederek 0.8240 dolara gerilemiş ve ECB acil durum önlemleri alarak euronun daha fazla değer kaybetmesini engellemişti. Uzmanlar, borç krizinin euro projesinin hatalarını gösterdiğini söylerken euro, ECB’nin olumsuz faiz oranları gibi aldığı çeşitli önlemleri sayesinde 2008 ekonomik krizini atlatabilmişti.
ECB Başkanı Mario Draghi, 2012 yılında bankanın euroyu kurtarmak için “ne gerekiyorsa yapacağını” söylemesinin ardından euroyu kurtaran kişi unvanını alırken, bazı uzmanlar bankanın esnekliğinin herhangi bir olası ekonomik krizle başa çıkabileceğini ve son 20 yılda yaşanan finansal kargaşanın ECB’yi olası krizler için hazırladığını düşünüyor. Bazı uzmanlar ise 19 üye ülkenin dayanıklı bir mali politika ve olası gerilemeler için gerekli politik reformlar için yeterince çabalamadığı görüşünü savunuyor.