“İlhan Cihaner bana sık sık ‘Türkiye’nin en büyük tehlikesi Fethullah Gülen’dir. Usame Bin Ladin ve örgütüyle aynı kefededir’ derdi.”
Bu sözler, 2010'da dönemin Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner'in tutuklanmasının önünü açan, Ergenekon davasında 'Efe' kod adıyla gizli tanık olarak ifade veren, 17-25 Aralık sonrası meslekten ihraç edilen ve 'FETÖ' üyeliğinden 25 yıl hapis cezasına çarptırılan eski İliç Savcısı Bayram Bozkurt’a ait. Bozkurt, 23 Mayıs 2011’de dönemin özel yetkili mahkemesi 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘gizli tanık’ olarak verdiği ifadesinde, Cihaner’in, TBMM, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, hükümet ve Genelkurmay Başkanlığı tarafından 15 Temmuz darbe girişimini planlayan "Fethullahçı Terör Örgütü/FETÖ” lideri olarak suçlanan Fethullah Gülen hakkındaki düşüncelerini anlattı. ‘Gizli tanık Efe’nin mahkeme tutanaklarına geçen sözlerine göre, Cihaner, Gülen’in, ABD’nin en kanlı günü olarak tarihe geçen 11 Eylül saldırısını planlayan Usame Bin Ladin’le aynı kefede olduğunu söylüyordu. O dönem ‘İrtica ile Mücadele Eylem Planı’nı uygulamakla suçlanan Cihaner, Erzincan Başsavcılığı’ndaki makam odası basılarak tutuklanırken, aradan geçen 6 yıl sonra ‘Bin Ladin’ benzetmesi tekrar gündeme geldi. Bu kez Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, ABD’den iadesi istenen Gülen hakkında, “El Kaide’nin lideri Usame bin Ladin ABD için neyse, Fetullah Gülen de Türkiye için, Türk halkı için odur” ifadesini kullandı.
“Tek derdi Gülen’le Bin Ladin’i
aynı kefeye sokmaktı”
15 Temmuz sonrası ‘FETÖ’ üyeliği suçlamasıyla tutuklanan eski savcılar Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın tarafından o dönem ‘gizli tanık’ olarak ifadesine başvurulan Bayram Bozkurt, mahkeme tutanaklarına geçen ifadelerine göre, Cihaner hakkında şunları söyledi:
“İlhan Cihaner bana sık sık şunu söylerdi; 'Türkiye’nin en büyük tehlikesi Fethullah Gülen’dir. Bu da Usame Bin Ladin olmayı hak etmiştir' şeklinde ben kendisinden çok defa beyanlar duydum. İlhan Cihaner’in üç tane hedefi vardı. Bir, Fethullah Gülen cemaatini Usame Bin Ladin örgütüyle aynı kefeye sokmak istiyordu. Bu sekilde Türkiye’de ve tüm dünyada bu cemaati göçertmek istiyordu. Tek derdi buydu. İkinci olarak, cemaatin iktidara destek verdiğini de biliyordu, iktidarı da yozlaştırmak ve yıpratmak istiyordu. AK Parti’ye yakın, AK Parti’nin direkt atadığı veya cemaat mensubu olan il başkanlarını fişlememi istedi. Erzincan Devlet Hastanesi’nde görevli başhekimle ilgili benden ihalelerde fesat karıştırıp karıştırmadığına dair bilgiler getirmemi istedi. Ben bunu yapmadım. Gittim Sağlık Bakanlığına, İl Sağlık Müdürü Mesut Bey’e dedim ki; İlhan Cihaner’in sizinle ilgili böyle böyle fikirleri var. İlhan Cihaner'den ben bunları bizzat defaatle duydum. Fethullah Gülen'in Ladin'le hiçbir farkının olmadığı, onun gerçek yüzünün gösterilmesi gerektiği, onun silahlı terör örgütü olduğunun ispatlanmasının zor olduğunu ama ispatlayabileceklerini söylüyordu."
İktidar yıllar sonra Cihaner'le aynı noktada
Aradan geçen 5 yılda Ergenekon davalasından hapis yatanlar tahliye olurken, 17-25 Aralık süreci ile cemaat-iktidar kavgası başladı ve bu süreç cematin, 15 Temmuz darbe girişiminin planlayıcısı olmakla suçlanmasına kadar geldi. 'Gizli tanık Efe' adıyla bir dönemin en çok konuşulan isimlerinin başında gelen eski İliç Savcısı Bayram Bozkurt da, darbe soruşturması kapsamında İzmir'de yakalanarak gözaltına alındı ve çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Bozkurt, yakalanmadan önce polisten kaçmaya çalışırken çıkmak istediği bir duvardan düşerek ayağını kırdı. Tarih 8 Ekim 2016’yı gösterdiğinde Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, iktidarın CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner'le aynı noktaya geldiğini ortaya koyan sözleri dile getirecekti. Ankara’da bir grup gazeteci ile bir araya gelen Bakan Bozdağ, Gülen'in iadesine ilişkin olarak ABD'ye tepki gösterirken, şöyle konuştu:
"Fethullah Gülen’in iadesi konusunda resmi iradenin ortaya çıkmaması, ABD’nin Gülen’in dostluğunu Türkiye’nin dostluğuna tercih ettiği anlamına gelir. Bu çok açık. Halkın ABD’ye tepkisine yol açar. Olumsuz bir karar çıkarsa, Türkiye-ABD ilişkilerinde karar öncesi ve karar sonrası arasında çok önemli farklar çıkacaktır. El Kaide’nin lideri Usame bin Ladin ABD için neyse, Fetullah Gülen de Türkiye için, Türk halkı için odur."
Bayram Bozkurt'un 2011 yılında 'Efe' kod adıyla 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne verdiği ifadeye ilişkin mahkeme tutanakları şöyle:
Davayı kurgulamakla suçlanarak
hapis cezasına çarptırıldılar
‘Erzincan’daki Ergenekon’ olarak bilinen, dönemin Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, 3’üncü Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk ve bir grup asker ile üç MİT yöneticisi ve görevlisinin yargılandığı davayı kurgulamakla suçlanan Erzincan Emniyet Müdürlüğü eski TEM Şube Müdürü ve beşi gizli tanık yedi kişi hakkındaki iddianame, 17 Haziran 2016’da Erzincan Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
Sanıklar hakkında ‘FETÖ/PDY terör örgütü üyesi olmak’, ‘üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek’, ‘iftira’, ‘yalan tanıklık’, ‘kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma’, ‘kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması’, ‘özel hayatın gizliliğini ihlal’ suçlarından 14 yıl ile 39 yıl arasında hapis cezası isteniyor.
Erzincan Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın iddianamesinde örgütle ilgili şu ifadeler yer aldı:
“FETÖ/PDY adlı yapılanma, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 1 ve 7. Maddelerinde ifade edilen, Anayasa’da belirtilen, Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla kurulmuş bir terör örgütü olarak kabul edilmektedir.”
İddianamede ‘Erzincan’daki Ergenekon’ kovuşturmasını dönemin Erzurum Özel Yetkili Savcısı Osman Şanal ile birlikte yürüten Erzincan Emniyet Müdürlüğü eski TEM Şube Müdürü Murat Günbeyi, Ahmet Demir, gizli tanıklar İbrahim Baydaş (Gizli Tanık Ethem), Kemal Günay (Gizli Tanık Can), Yasin Güllü, Hüseyin Rıdvan Güllü (Gizli Tanık Kalem) ve Abdulvahap Güllü (Gizli Tanık Erzincan) sanık olarak yer alıyor.
Gizli tanık ifadeleri ‘dedikodu’ gibi
İddianamede şüpheli gizli tanıkların ifadeleri için “Dedikodu niteliğinde olduğu, abartılı ve kasıtlı oluşturulmuş sorulara verilmiş, birbirinin tekrarı cevaplar niteliğinde olduğu, ifade verenlerle, aleyhine ifade verilenler arasında kişisel husumetten kaynaklanan kızgınlık, kin garaz gibi duyguların altında verildiği izlenimi doğurduğu” değerlendirmeleri yapılıyor. Savcı iddianamede “Sanıklar gizli tanık yapılmak suretiyle gerçeğin ortaya çıkmasına engel olunmuş, müştekilerin adil yargılanma hakları ihlal edilmiştir” dedi.
İddianamede, Ahmet Demir’in Osman Şanal’a teslim ettiği gizli çekim kayıtlarıyla ilgili şu ifadeler yer aldı:
“Görüşme içerikleri gözetildiğinde, söz konusu görüşmelerden bir kısmının mağdur İlhan Cihaner’in tutuklandığı 17 Şubat 20190 tarihinden sonraki bir tarihte, bir kısım konuşmaların da bu tarihten önce yapıldığı, değişik tarihlerde yapılan konuşmaların teknik imkânlar kullanılmak suretiyle bir araya getirildiği, konuşmaların içerikleri bir bütünlük oluşturmadığı, şüpheli Ahmet Demir tarafından Erzurum Cumhuriyet savcılığına vermiş olduğu dilekçe ve ifade beyanı içerikleri ile konuşma içeriklerinin büyük bölümünün benzer nitelikte olduğu, bir konudan başka bir konuya atlamak suretiyle oluşturulan konuşma içerikleri gözetildiğinde, şüphelilerden Murat Günbeyi’nin öncülüğünde ve diğer şüpheliler Ahmet Demir ile Abdulvahap Güllü’nün eylem ve fikir birliği içinde mağdurlar İlhan Cihaner, Saldıray Berk ile müştekiler K.Ü, S.B.İ, Ş.D aleyhine olacak şekilde yönlendirici sorular sorulmak suretiyle alınan cevaplardan oluşan konuşma içerikleri bir araya getirilmek suretiyle sahte delil üretildiği anlaşılmıştır…”