Ankara ’daki Gezi Parkı eyleminde Ethem Sarısülük’ü ateş ederek öldüren polis Ahmet Şahbaz’ın, “Yargıtay tarafından usul yönünden bozma kararı verilmiş olması, dosyanın nakli sebebiyle yargılamanın uzun sürebileceği, sanığın tutuklu kaldığı süreler ve duruşmaları da devamlı takip etmesi göz önüne alınarak” tahliye edildiği ortaya çıktı.
Sarısülük ailesinin avukatı Kazım Bayraktar, bugün tahliye kararına itiraz etti. Radikal'den İsmail Saymaz'ın haberine göre, Bayraktar, itiraz dilekçesinde, mahkemede korsan bir karar verildiğini, yargıya müdahale edildiği izlenimi verildiğini savunarak, “Nakil talebi ile birlikte ceza yargılama hükümleri cüretkar bir biçimde ihlal edilmeye başlanmış ve sonunda sanığın gayrımeşru biçimde tahliyesi sağlanmıştır” dedi.
Şahbaz'ın tutukluluk halinin gözden geçirilmesi için de 7 Ağustos’a gün verildiği kaydedildi. Bu tarihte de tutukluluğun sürmesi yönünde karar çıktığı ve sanık tarafından yapılan itirazın üst mahkemece reddedildiği ifade edildi.
'Mahkemenin yargılama yetkisi son bulmuştu'
Sanık avukatlarının adli tatil sırasında, kamu güvenliği gerekçesiyle davanın nakli talebinde bulunduğu belirtilen dilekçede, oluşturulan geçici heyetin de bu amaçla Yargıtay’a başvurduğu hatırlatıldı. Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 31 Ağustos’ta davanın Aksaray’a nakline karar verdiği anlatılarak, bu tarihten itibaren Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin yargılama yapma yetkisi ve görevinin son bulduğu kaydedildi. Görülen duruşmada, savcılığın “Tutukluluk hali devam etsin” yönündeki görüşüne rağmen Şahbaz’ın salıverildiği, bu kararın yok hükmünde ve korsan nitelikte olduğu savunuldu. Esasen Şahbaz’ın tutukluluk halinin 4 Eylül diye kararlaştırıldığı, buna rağmen mahkemenin bir gün önce tutukluluğu inceleyerek, kendi kararını çiğnediği belirtildi.
'Tahliye aşamasında değildi'
Bu duruşmanın da taraflara bildirilmediği anlatılarak, şöyle denildi:
“7 Ağustos’taki inceleme sonucunda verilen tutukluluk halinin devamına dair karardan bu yana sanığın hukuki durumunda bir değişiklik olmadığı gibi Yargıtay’ın bozma kararı sadece usule ilişkindir ve sanık lehine sonuç doğuracak nitelikte bir karar değildir. Yedi yıl dokuz ay on gün hapse mahkum edilen sanığın tutuklu kaldığı süre yaklaşık 14 aydır. Bu açıdan bakıldığında da tahliye kararı verilecek bir aşamada olunmadığı açıktır. Mahkeme heyeti dosyayı incelememiş, tahliye kararı dosya Yargıtay’dan gelmeden verilmiştir. Olayların gelişimi mahkemeye yasa dışı bir müdahalede bulunulduğu izlenimi vermektedir. Sanık vekillerinin nakil talebine kadar her şey normal olarak işlerken, nakil talebi ile birlikte ceza yargılama usul hükümleri açıktan ve cüretkar bir biçimde ihlal edilmeye başlanmış ve sonunda sanığın gayrı meşru biçimde tahliyesi sağlanmıştır. Hiçbir hakim görev suçu niteliği taşıyan böyle bir eylemde bulunmaz. Mahkeme heyeti hakimleri görevlerini kötüye kullanmışlardır.”