Gündem

Eski İstanbul Barosu Başkanı Kazan: Artık 'seçime girmemek daha mı iyi’ sorusu telaffuz edilmeli!

“YSK Başkanı Güven’i seçen 6 kişiden 3’ü FETÖ’den tutuklu”

28 Ağustos 2017 02:56
Gonca Tokyol

Çanakkale - T24

CHP’nin Çanakkale’de düzenlediği Adalet Kurultayı’nın ilk gününde ‘Mahkemede Adalet’ başlıklı paneli yöneten eski İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan, yürüyüşle başlayan ve kurultayla devam eden süreci “adalet talebi” olarak nitelendirerek "sağlıklı bir siyasal iktidarın bu talebe duyarlı davranması gerektiğini" söyledi. Kazan, “Toplumun çok önemli bir kesimi, bir adaletsizlik olduğuna inanıyorsa ve bunu talep etmek için yürüyüş yapıyorsa, kurultay topluyorsa; siyasal iktidarın ‘ya biz ne yapıyoruz’ diye düşünmesi ve bunu çözmesi gerekir ve o talebin önündeki siyasal parti ya da diğer siyasal görüşlerle müzakere etmesi gerekir” dedi.

Yüksek Seçim Kurulu’nun 16 Nisan referandumuyla ilgili olarak oy sayımı başladığı sırada aldığı "mühürsüz oy pusulası ve zarfları geçerli sayma" kararının bundan sonraki süreçte "seçim sonuçlarını siyasal iktidarın açıklaması" anlamına geleceğini savunan Kazan, “Referandumdaki yolsuzluk bence çok açık bir kanunsuzluktur ama ne yazık ki Türkiye’de bir yasal yolu yok. Bu durumda da gelecek seçimlerin hepsi bu şekilde açıklanacaktır. Yani YSK’ya söylenecek, onlar da sayı ve oranları söylendiği gibi açıklayacak” diye konuştu. Gelecekteki seçimlere dair de kaygı duyduğunu ifade eden deneyimli hukukçu, "seçim sürecine dair düzenleme yapılmayacaksa ‘seçimlere girmenin anlamı var mı, seçime girmemek mi daha iyi’ soruları üzerinde düşünülmesi gerektiğini" kaydetti.

 

“Hâkim ve savcı atamaları konusunda temel sorun..."

 

Çanakkale’nin Kocadere mevkiinde gerçekleştirilen Adalet Kurultayı’nda  T24’ün sorularını yanıtlayan Kazan, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ihraç edilen hâkim ve savcıların yerine, genç hâkim ve savcı adaylarının staj süreleri kısaltılarak göreve başlatılmasını ve son yayınlanan 694 sayılı KHK kapsamında da Adalet Bakanlığı taşra teşkilatlarında 4 bin hâkim ve savcı ile 2 bin de hâkim adayı kadrosu oluşturulmasını da değerlendirdi. Olağanüstü hal kararnamesiyle kadro açılmasını gerektiren bir durum olmadığını, ancak eğer bir açık varsa kapatılması gerektiğini ifade eden Kazan, şunları söyledi:

“Temel sorun bu konuda kimlerin seçeceği ve kimlerin belirleyeceğidir. Yani, liyakata dayalı bir seçimin gerçekleştirilmesi önemlidir. Siz, bugüne kadarki uygulamanızda yaptığınız gibi, dün FETÖ’cülere teslim ettiğiniz tercih, seçim işini, bugün de doğrudan siyasal iktidara teslim ediyorsunuz. Kimleri aldığınızı görüyoruz, biliyoruz. Bu yüzden dört bin hâkim daha AKP’li ve üstelik doğrudan kim bilir AKP’nin yönetim kurullarında falan görev almış, hani televizyonlarda gördüğünüz ‘hukukçu’ yazan insanlar var ya onlardan olacak. İşte onlar ne kadar hukukçuysa, -var ya hani bazıları ‘hukukçu’ diye çağrılıyor, AKP ne diyorsa onun türküsünü söylüyor, o kadar hukukçular. Bir hukukçunun tabii ki bir partiyi desteklemesine bir şey demiyorum ama ‘büyükleri’ ne derse onun arkasından gidiyorlar… Onları seçecekler diye korkuyorum, hatta mutlaka onları seçeceklerine inanıyorum. Bunun da tehlikeli olduğunu ve çok daha tehlikeli günler yaşayacağımızı düşünüyorum."

 

“Bu, birilerinden kurtulmak ve yerine kendi adamlarını koymaktır”

 

"Hâkimliğin bu kadar liyakat dışı, bu kadar deneyim dışı, bu kadar öğrenmiş olma aranmadan gerçekleştirilmesi, ‘kendi adamını oraya koymak’ demektir. Bir gazetede '23 yaşındaki hâkimi İstanbul’a, 55 yaşındakini Van’a gönderiyorlar' diye bir tepki okumuştum, bu belli ki birilerinden kurtulmak ve yerine kendi adamlarını koymaktır. Türkiye, yargı açısından çok ciddi ve tehlikeli bir yara açmıştır. Bunun kapatılması ve onarılması zaman alacaktır. Ama ne yazık ki bu açılan yaradan demokrasimiz çok şey kaybetmiştir, çok da şey kaybedecektir. Zaten hukuk devletinin zerresi kalmamıştır, hukuk devletinin zerresi kalmayınca da demokrasinin de zerresi kalmamıştır.”

 

“Gelecek seçimlerin hepsinin sonuçlarını siyasal iktidar açıklayacak”

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim sonuçlarına yapılan itirazlara yönelik olarak “Atı alan Üsküdar’ı geçti” ifadesini kullandığı 16 Nisan’daki referandum sürecine ilişkin olarak da konuşan Kazan, “Büyük olasılıkla bundan sonra seçim sonuçlarını siyasal iktidar açıklayacak. YSK Başkanı’nın tavrını ve referandumdaki sonucu ben öyle yorumluyorum. Referandumdaki yolsuzluk bence çok açık bir kanunsuzluktur ama ne yazık ki Türkiye’de bir yasal yolu yok” ifadelerini kullandı. 

2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün 1946’daki seçimlere dair değerlendirmelerini aktaran Kazan, yaşananları ‘rezillik’ olarak nitelendirirken şunları söyledi:

“O dönemde yapılana ‘açık oy, gizli sayım’ derler. Cumhuriyet Halk Partili valiler, kaymakamlar, belediye başkanları il başkanları, seçimi yürütürdü. Tabii seçimden sonra birden rezillik çıktı. Çok kötü bir şeyi de görmen gerekir, ‘Ben siyasal iktidarım, nasıl olsa buradayım, atı alan Üsküdar’ı geçti’ diye düşünülemez. İsmet Paşa, seçimin o kadar kötü bir şekilde gerçekleştiği için düşünmüş ki; bir sonraki seçimlere girmezlerse biz rezil oluruz. Dünyaya nasıl anlatırız bunu? O sebepten de talimat vermiş, ‘Oturun görüşün, iyi bir seçim kanunu yapın’ demiş. Oturuyorlar onlar da, o zamanki Yargıtay Başkanı’nı başkan seçiyorlar, çalışma ekipleri kuruluyor, dünyadaki seçim kanunları taranıyor, üzerinde çalışmalar yapılıyor ve 1950 seçimi için iyi sayılabilecek bir seçim kanunu yapılıyor. Demokrat Parti iktidar oluyor sonrasında, hatta o çalışmayı yöneten Yargıtay Başkanı’nı da bakan yapıyorlar."

 

“YSK, ‘karar aldık’ diye yalan söylüyor”

 

Referandumda Yüksek Seçim Kurulu'nun, yasadaki emredici hükme rağmen  mühürsüz oy ve zarfları son anda geçerli saymasına "karar" denemeyeceğini kaydeden Kazan,  “Çünkü karar, ilçeden ile, ilden Yüksek Seçim Kurulu’na gelir, orada karara bağlanır. Onlar bir karar vermediler, bir duyuru yaptılar. Yalan söylüyorlar karar diye. Seçimin ortasında onların önüne bir şey gelmedi. Oradaki AKP temsilcisinin yazdığı, normalde ‘sabıka kaydı bile verilmeyecek’ bir kâğıtla anlı şanlı Yüksek Seçim Kurulu toplandı, karar verdi. Böyle bir karar verilemez. Zaten nasıl karar verebilirsin ki? Kanun yazmış, sen kanun koyucu yerine geçip nasıl karar alabilirsin” dedi. 

 

“YSK Başkanı Güven’i seçen 6 kişiden 3’ü FETÖ’den tutuklu”

 

Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Sadi Güven’in seçiminin de ‘şüpheli bir durum’ yarattığını savunan Kazan, bu konuda şu görüşü dile getirdi:

“Yüksek Seçim kurullarında yeni bir başkan seçilecekse, deneyimli olan seçilir. Hep öyle olmuştur. Oranın bir işleyişi vardır ve yeni gelen biri tüm kararlara hakim olamaz. Deneyimli olan seçilir ki duruma hakim olsun. Ama ilk kez yeni gelen biri, yeni gelenler tarafından seçildi. O YSK Başkanı 6 oya karşı 5 oyla seçildi, şu anda o 6’nın 3’ü FETÖ’den tutuklu. E o zaman başkan kim? Adıyaman Başsavıcısı, sorgulandı, tutuklandı. ‘Sen nasıl başsavcı oldun’ dendi, o da ‘Sadi Güven elimden tuttu’ diye cevapladı.* Bırakıldı. Kendileri için kıymetli bir şey söyleyenleri bırakıyorlar. Hakkında öyle bir şey söylenen adamı da makamda tutuyorlar. O zaman aklıma şu geliyor; FETÖ’cülerin bir kısmı teslim alındı, her yerde kullanılıyor. Ne yazık ki, böyle bir Türkiye’de yaşıyoruz.”

 

“Seçim sonuçlarıyla ilgili tehlikeli bir durum ayyuka çıkacaksa…”

 

Referandum sürecinde YSK tarafından alınan kararın gelecekte gerçekleştirilecek seçimler konusunda da ‘şüphe’ yarattığını ifade eden Turgut Kazan, şöyle devam etti:  

“Gelecek seçimlerin hepsi de son yaşadığımıza benzer şekilde açıklanacaktır. Yani YSK’ya söylenecek, onlar da sayı ve oranları söylendiği gibi açıklayacak. Bu, ciddi bir tehlikedir. Siyasal iktidar İsmet İnönü’nün duyarlılıklarına sahip olsa, ‘Ya bir dakika, böyle olmaz cidden. Böyle bir ihtimal doğacak, biz bunu ortadan kaldıracak şekilde hareket etmeliyiz. Ortamı yumuşatmalı ve muhalefetle birlikte yasal düzenleme yapmalıyız’ der. Demezse soru işaretidir. 

Ben gelecekteki seçimlere dair yukarıda bahsettiğim kuşkuları duyuyorum ne yazık ki. Hatta bu kuşkuya karşı, gerçekten de önlem alınamayacaksa, seçim sonuçlarıyla ilgili tehlikeli bir durum çok ayyuka çıkacaksa; o zaman, ‘o koşullarda seçime girmenin bir anlamı var mı yok mu, seçime girmemek mi daha iyi olur’ gibi soruların telafuz edilmesinin düşünülebileceğine inanıyorum.”

_______________________________________

* "FETÖ üyesi olduğu" iddiasıyla tutuklanan eski Adıyaman Cumhuriyet Başsavcısı Faruk Büyükkaramuklu, 16 Kasım 2016 tarihinde mahkemede verdiği ifadede, "2011 yaz kararnamesi ile Adıyaman Cumhuriyet Başsavcısı olarak atandım. Halen YSK Başkanı olan Sadi Güven, Fethiye'de stajdan tanıdığım birisiydi. Kendisine başsavcılık yapmak istediğimi söyledim. O da beni seven bir kişiydi o vesile ile Adıyaman Başsavcılığı'na atandım" demişti.