Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) 2010-2014 yılları arasında Başkanvekilliği görevini yürüten Ahmet Hamsici’nin Etkin Pişmanlık Yasası hükümlerinden yararlanarak yaptığı itiraflara göre, Fethullah Gülen cemaatinin 2010 referandumu sonrasında HSYK üzerindeki planlama iddialarına dair bazı ipuçlarını ortaya koyuyor. Hamsici, serbet kalmasının yolunu açan ifadesinde, cemaat evlerinde İbrahim Okur, Teoman Gökçe, Nesibe Özer, Ömer Köroğlu, Hüseyin Serter, Ahmet Kaya, Birol Erdem, Bülent Çiçekli, Ahmet Berberoğlu, Resul Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu HSYK üyeleri ile sohbetlere katıldıklarını belirterek, "Amaç bizi bir araya getirip maneviyatı yükseltmek ve birlikteliği korumaktı" diyor. Hamsici, 2010 HSYK'sında hangi isimlerin cemaatçi olduğuna dair de itiraflarda bulundu.
Hürriyet'te yer alan haber şöyle:
Türkiye’de “Yetmez ama evet” sloganları altında gerçekleşen 2010 Anayasa referandumu sonrası Türkiye’yi yeni bir bakışla okumak için kritik bir önem taşıyor. Hamsici’nin 31 sayfa tutan ifadesi, Fethullah Gülen cemaatinin referandum sonrasında HSYK’nın oluşumu ve HSYK üzerinden Türkiye’nin yakın tarihi üzerinde icra ettiği rolün anlaşılabilmesi bakımından son derece çarpıcı veriler sunuyor kamuoyuna.
Bu itiraflarda Gülen cemaati ile lise yıllarından itibaren ilişki içinde olan, bu ilişkisi zaman zaman gevşek bir şekilde seyreden ancak özellikle hâkimlik kariyerinde yükselmeye başladıktan sonra giderek kuvvetlenen bir hukukçu profili çıkıyor karşımıza. Özellikle HSYK Başkanvekilliği’ne giden süreçte cemaat ile blok bir şekilde hareket eden bir Ahmet Hamsici görüyoruz. Bu ifadelerde Gülen cemaatinin 2012 yılında MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı hedef alan hamlesinden sonra Hamsici’nin cemaat ile ilişkisinin sancılı bir seyir izlemeye başladığı, kendisinin hükümet ile cemaat arasında sıkışıp kaldığı görülüyor.
Bu itiraflar üzerinden 2010-2014 döneminde cemaatin yargı üzerinde oynadığı rolü, yargı üzerinden tarihin akışına yaptığı müdahaleleri okuyabilmek için önce 2010 referandumundan sonra şekillenen yeni HSYK’nın yapısının bir röntgenini çekmek gerekiyor. Yeni HSYK 22 üyeden oluşuyor. Adalet Bakanı aynı zamanda kurulun başkanı. Bakanlık müsteşarı da üye. İlk dönemdeki uygulamada genel teamül bakan ve müsteşarın toplantılara katılmaması yönündeydi. Bu durumda kararlar büyük ölçüde üç daire halinde çalışan ve hepsi bir şekilde seçilerek kurula gelmiş olan 20 üye tarafından belirleniyordu.
Toplam 20 üyeden 7’si seçimle adli yargıdan, 3’ü ise idari yargıdan seçilmişti. Hamsici’nin itirafları bu gruptaki toplam 10 üyeden 9’unun cemaat kontenjanından seçildiğini ve bir blok olarak hareket ettiklerine işaret ediyor. Yargıtay’ın 3 kişilik kontenjanı var. Bunun için 2’si asil, 1’i yedek 3 kişi seçildi. Yargıtay kontenjanından bir koltuğu ilk iki yıl eski dönemden kalan Ali Suat Ertosun doldurdu. Süresi dolunca yerine 2010’da yedek seçilen üçüncü isim Ulvi Yüksel geldi. 2010 seçiminde Danıştay’dan da iki üye seçildi: Ziya Özcan ve Zeynep Kavlak. Önemli olan nokta, hepsi laik çizgide tanınan bu isimler cemaatçi grup ile birlikte hareket etmedi ve genelde cemaat çoğunluğuna karşı blok muhalefet oyu kullandılar.
Gül'ün seçimi...
Bir kontenjan Adalet Akademisi’ne ayrılmış. Buradan seçimle HSYK’ya gelen kişi, akademinin başkanı olan Ahmet Hamsici’den başkası değildi. Böylelikle cemaat blokunun oyu 10’a çıkmış oldu.
Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de yeni 4 üye seçti HSYK’ya. Altı çizilmesi gereken nokta, bu 4 üyeden 3’ü muhafazakâr olmakla birlikte kurulda cemaat bloku dışında kaldı. Ancak Hamsici’ye bakılırsa, bu 4 isimden biri katıksız cemaatçi çıktı: Polis Akademisi’nde öğretim üyesi olan Prof. Bülent Çiçekli. Bu üye de cemaatçilerle tam bir uyum içinde hareket etti. Bu durumda blokun sayısal gücü 11’e çıkıyor. Yani bakan-müsteşar hariç tutulduğunda, kalan 20 kişilik kurulda çoğunluk 11/9 dengesiyle cemaate geçiyor.
Pensilvanya'dan eşarp gelen 2. Daire Başkanı
İşte bu denge içinde cemaat her üç dairenin başkanlıklarını da ele geçirdi. Birinci dairenin başına İbrahim Okur, İkinci Daire’nin başına Fetullah Gülen’in Pensilvanya’dan eşarp ve imzalı kitap gönderdiği Nesibe Özer ve Üçüncü Daire’nin başına da Ahmet Hamsici geldi. Hamsici, aynı zamanda Başkanvekilliği’ni üstlendi. Ancak HSYK’nın işleyişinde asıl ipleri elinde tutan operasyonel aktörün İbrahim Okur olduğu anlaşılıyor.
Hamsici’nin itiraflarını okuduğumuzda şu ilginç durumlarla karşılaşıyoruz.
Birincisi, referandumdan sonra 17 Ekim 2010 tarihinde yargıda yapılacak seçimlere katılacak olan iktidar yanlısı listenin belirlenmesinde, bunun kulisinin yapılmasında yine Hamsici’nin ifadesinde adı geçen bu isimler belirleyici olmuş. Listenin hazırlanmasında başı çekenler İbrahim Okur, Teoman Gökçe, Ahmet Kaya, Ahmet Berberoğlu, Birol Erdem ve Resul Yıldırım olarak görünüyor. Bu isimler bir anlamda kendi önlerini de açmış oluyorlar.
İkinci önemli saptama, HSYK’da Yargıtay’ın 160 yeni üyesinin belirlenmesiyle ilgili hazırlıklarda bu 11 kişilik blokun birlikte hareket ettikleri ortaya çıkıyor. Örneğin cemaat yöneticisi konumundaki abilerin evlerinde yapılan ve onay için Pensilvanya ile irtibat kurulan toplantılarda yine bu isimler bir araya geliyor. Daha çarpıcı bir durum, bu isimlerin aynı zamanda resmi toplantılar dışında evlerde de düzenli cemaat toplantılarına katılmaları. İşin ilginç tarafı, bu cemaat toplantılarını HSYK’nın Genel Sekreteri Muzaffer Bayram’ın düzenliyor olması. Yani Genel Sekreter, yalnızca kurulun idari işlerini görmüyor, cemaat çerçevesindeki toplantıları da organize ediyor.
Evde sohbetler...
Hamsici, ifadesinin 17’nci sayfasında bakın neler söylüyor:
“Muzaffer Bayram’ın çağrısı üzerine sohbet yapılacak bir kurul üyesi arkadaşın evine gidiyorduk. Bu sohbetlere İbrahim Okur, Teoman Gökçe, Nesibe Özer, Ömer Köroğlu, Hüseyin Serter, Ahmet Kaya, Birol Erdem, Bülent Çiçekli, Ahmet Berberoğlu, Resul Yıldırım katılıyordu. Bu sohbetler çoğunluk yemekli oluyor, eşler katılmıyordu. Sohbet toplantıları daha önce katıldığım Fetullah Gülen cemaat toplantıları ve sohbetleri şeklinde değil, daha çok dini sohbetler, Fetullah Gülen sohbetleri şeklinde gelişiyordu. Risalei Nur okunmuyordu. Namaz kılma bu sohbetlerde topluca yapılmazdı. Ancak bunların Fetullah Gülen sohbetleri olduğunu hepimiz bilirdik. Amaç bizi bir araya getirip maneviyatı yükseltmek ve birlikteliği korumak olduğunu anladım. Muzaffer Bayram bana gelip ‘Abi sizin evde bu akşam toplanabilir miyiz’ diye sorardı. Ben de eşime sorardım, müsaitse Bayram’a bildirirdim. Evde mutlaka yemek yenmezdi, pasta-börekli şeklinde de yapılmaktaydı.”
15 Temmuz sonrası tutuklanan Hamsici, 4 Kasım tarihinde bu ifadeyi verdikten sonra serbest bırakıldı. Bu yazıda adı geçen Hamsici’nin “Cemaatçi” olarak adını verdiği isimlerin büyük çoğunluğu bugün tutuklu. İstisnalar kimler diye merak edilebilir. Biri Birol Erdem’den başkası değil. 17-25 Aralık sonrası cemaatten koptuğu ve hükümet safına geçtiği anlaşılan Birol Erdem, Başbakanlık Başmüşavirliği’nden sonra Adalet Bakanlığı’na geçti. Diğer istisna ise adı ‘firariler’ listesinde yer alan Prof. Bülent Çiçekli.
Hamsici, cemaatin maneviyat toplantılarında “Mutlaka yemek yenmediğini, zaman zaman pasta - börek ikram edildiğini” anlatıyor. Cemaatin ev toplantılarında Fetullah Gülen’in en sevdiği yemek olan maklube ikram edilip edilmediği hususunda Hamsici’nin ifadelerinde herhangi bir bilgi yer almıyor.
2010 HSYK’sının üyeleri
Adalet Bakanı: Sadullah Ergin
Müsteşar: Ahmet Kahraman
Adli yargıdan seçilenler
1- İbrahim Okur / CEMAATÇİ
2- Teoman Gökçe / CEMAATÇİ
3- Nesibe Özer / CEMAATÇİ
4- Ömer Köroğlu / CEMAATÇİ
5- Hüseyin Serter / CEMAATÇİ
6- Ahmet Kaya / CEMAATÇİ
7- Edirne Hâkimi İsmail Aydın
İdari yargıdan seçilenler
1- Ahmet Berberoğlu/ CEMAATÇİ
2- Birol Erdem/ CEMAATÇİ
3- Resul Yıldırım/ CEMAATÇİ
Yargıtay kontenjanından seçilen üyeler:
1- Zeynep Nilgün Hacımahmutoğlu
2- Ahmet Karayiğit
3- Ulvi Yüksel (2012’ye kadar eski üye Suat Ertosun)
Danıştay kontenjanından seçilen üyeler:
1- Ziya Özcan
2- Zeynep Kavlak
11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün seçtikleri
1- Prof. Dr. Ahmet Gökçen
2- Prof. Dr. Bülent Çiçekli / CEMAATÇİ
3- Ali Aydın
4- Rasim Aytin
Türkiye Adalet Akademisi'nden seçilen:
1- Ahmet Hamsici / CEMAATÇİ
(NOT: Ahmet Hamsici’nin itirafları esas alınmıştır)
NOT: 2010’daki seçimde adli yargıdan 7’nci sıradan HSYK’ya giren hâkim İsmail Aydın, Hamsici’nin ifadesinde cemaatçi olarak gösterilmiyor. Buna karşılık 2014 sonrası HSYK’da görev yapan ve 15 Temmuz darbe girişiminden sonra tutuklanan Kerim Tosun, itirafçı olduktan sonra 2010 seçiminde İsmail Aydın’ın da cemaatin adayı olarak seçildiğini ileri sürmüştü.