2008-2012 yılları arasında Fransa’nın Erbil Konsolosluğunu yapan Frederic Tissot, IKBY Başkanı Mesud Barzani'yi yanlış yönlendirdiklerini söyledi. "Haklılar" diyen Tissot, "Referandum sonrasında Kürt halkı için ortaya çıkan sonuca bakın. Yapılan analizler, verilen akıllar yanlıştı. Benim için bu bir onur değil artık, utanç" ifadesini kullandı.
HaberTürk'ten Nalan Koçak'a konuşan eski diplomatın açıklamalarının bir kısmı şöyle:
- Kimine göre, Kerkük ve diğer bölgelerin kaybı Kürt tarihindeki en büyük trajedilerden biri. Katılır mısınız?
Kerkük halkı için kesinlikle öyle. 1920’lerden beri ilk kez Kürt liderler Kerkük’ü kaybetti. Bu Kürtler için hayal edilemezdi. Ve şimdi daha da kötüsü Kerkük’ü geri almak mümkün görünmüyor.
- Kürt halkının özgüveninin azaldığını söyleyebilir miyiz?
Evet. Kerkük çoğuna göre Kürdistan’ın Kudüs’ü. Biliyorsunuz, İngiliz İmparatorluğu Kerkük’ü Kürtlerden aldı. Bu nedenle Kerkük’ün yeniden ele geçirilmesi Kürtler için çok önemliydi. Bu kayıp sadece petrol meselesi değil. Pek çok aile evini kaybetti.
- Peki başarısızlıkta en büyük sorumluluk kimin?
Amerikan işgalinden sonra anayasa yazıldı. 140’ıncı maddesine göre tartışmalı bölgelerde referandum yapılacak, halk Kerkük’ün Bağdat’a mı yoksa Erbil’e mi bağlanacağına karar verecekti. Fakat madde uygulanmadı. Şimdi de 2014’e gidelim. DEAŞ Kerkük, Musul, Mahmur’a saldırdı. Irak ordusu oraları savunamadı, kaçtı. Kürt güçleri onların yerini aldı ve bölgeyi kurtardı. Ve orada kaldılar. Bence bu adaletsiz değildi. Çünkü Irak yönetimi oraları savunamadı. Bu, diplomatik yanıtımdı.
- Kişisel yanıtınız?
Kerkük’ün kapılarını Irak ordusuna, Şii milislere kim açtı?
- Biliyorsunuz, Talabani Ailesi’nin bazı fertleri suçlanıyor.
Evet, herkes ihanetten bahsediyor. Yargılayacak kişi ben değilim. Gerçek olan tek şey, ortada bir sorunun olması.
‘Kerkük'ün kapısını KYB açtı'
- 3 yıl önce Kerkük’ten Irak ordusu kaçarken, bu sefer peşmerge kenti terk etti...
Terk etmekten çok kapıları açtılar. Biliyorsunuz, Kürdistan Yurtseverler Birliği’ne (KYB) bağlı peşmergelerin bir kısmı kaldı. Tabii ki iki durum arasında fark var. Ordu korkup kaçtı. Fakat ikinci vakada anlaşarak çekildiler. Kapıyı açan da KYB’ye bağlı peşmerge.
Hatası ABD'yle anlaşma yapmamak
- Bu süreçte Barzani’nin en büyük hatası neydi?
Referandum sürecini ABD’yle anlaşma hatta yazılı bir anlaşma yaparak yürütmedi. Şimdi düşünün, bölgede pek çok güç var; milisler, peşmerge, ordu. Hepsinin Amerikan silahı, zırhlı araçları var. Peki koalisyon güçleri, Amerikalılar, Fransızlar nerede? ABD güya hem Erbil’in hem Bağdat’ın dostu. Düşünün, peşmerge Bağdat’a saldırmaya kalksaydı ABD “Lütfen yapmayın” derdi. Ama şimdi bunu söylemiyor.
- ABD, Erbil’e “Referandumu ertele” çağrısına uymadığı için kızmış olabilir mi?
Olabilir ama bazı Amerikalı senatörlerin “Artık yeter, Amerikan ordusu duruma müdahil olmalı” dediğini duydum.
‘Bölge Türkiye'nin kolonisi gibi’
- İlişkiler iyiydi ancak artık eskisi gibi değil...
Erdoğan neden kızıyor anlamıyorum. Kim bölgedeki en büyük petrol, inşaat şirketlerinin sahibi? Türkiye. Binlerce Türk şirketi faaliyet gösteriyor. Bölge Türkiye’nin kolonisi gibi. Mesela Türk Konsolosu, Kürt yetkililere diğer konsolosluklardan daha kolay erişiyordu. Erdoğan’ın Barzani’yi Türkiye’ye davet edişini hatırlıyorsunuzdur. Şivan Perver şarkı söylemişti.
- İlişkiler bu kadar iyiyken Ankara’yla neden aynı noktada buluşulamadı? Barzani “tarih yazan lider” olma isteğinin mi kurbanı oldu?
Belki. Aklından bunu geçirmiş olabilir. Biliyorsunuz, tıpkı Barzani gibi bağımsız Kürdistan’ın ilk lideri olmak isteyen biri daha var.
- Kim?
Siz daha iyi biliyorsunuz.
- Öcalan’dan mı bahsediyorsunuz?
Tabii ki o. Biliyorsunuz, Barzani’nin arasının iyi olduğu biri değil.
- Bu süreç sonrasında PKK-KDP yakınlaşması olur mu?
Hayır. Ama mesela Bafel Talabani’nin PKK’yla iyi ilişkileri var.
"Yolsuzluk nedeniyle halkın Barzani'ye saygısı azaldı"
- Bölgesel yönetimle ilgili pek çok yolsuzluk iddiası da var. Referandum başarısızlığının yanı sıra bunun da rahatsızlık yarattığı söyleniyor.
Halk yolsuzluk iddiaları karşısında “Yolsuzluk olabilir ama kamu hizmetleri sağlanıyor” diyebilir. Ama yeterince hizmet verilmiyorsa burada çok büyük sorun çıkıyor. Erbil için de sorun, Bağdat maaşları ödemediği zaman büyüdü. Halk bazı kesimlerin çok güzel araçlarını, evlerini görmeye başladı. Çok zengin bazı aileler var, büyük bir kesim de çok fakir. Yavaş yavaş halkın Barzani’ye saygısı azaldı. Aynı şey Talabani Ailesi için de geçerli.
- Bölgede Barzani ve Talabani döneminin kapanmaya başladığını söyleyebilir miyiz?
Evet bitti. Siyasi olarak bitti ama buna halk karar vermeli. 8 ay sonra seçim yapılacak. Barzani Ailesi bir monarşi değil ki 1. Barzani, 2. Barzani, 3. Barzani olsun.
"Erdoğan ilk benim elimi sıktı"
- Peki Türkiye’nin tepkisi?
Barzani’yle çok iyi ilişkiler vardı... Bir anımı anlatayım. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2011’de Erbil’e havalimanı açılışı için gitmişti. Fransa’nın Erbil Konsolosu’ydum. İlk kez bir Türk Başbakanı Kürdistan’a gidiyordu. Bütün diplomatlar oradaydı, ben de... Tekerlekli sandalye kullanıyorum. Bu nedenle beni protokolde hep ön sıraya koyuyorlar. Bekledik, bekledik... Birden bir hengame yaşandı, Barzani ve Erdoğan içeri girdi. Tabii ki Erdoğan tekerlekli sandalyede bir adamı görünce herkesi pas geçti ve eğilip ilk benim elimi sıktı.
- Çok konuşulan bir fotoğrafınız vardı. Siz ve daha pek çok Batılı diplomat, Barzani’nin yanındaydınız. Erdoğan, tepki gösterdi, “Herhalde bu isimlerden güç alıyor” dedi. Barzani’yi yanlış yönlendirdiğiniz eleştirisi de yapıldı...
Evet, yanlış yönlendirdik. Haklılar. Referandum sonrasında Kürt halkı için ortaya çıkan sonuca bakın! Yapılan analizler, verilen akıllar yanlıştı. Benim için bu bir onur değil artık, utanç. Fotoğrafa gelince... Referandumun ertesinde çekildi. Selahaddin’de öğle yemeği için buluşmuştuk.