Eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı ve Yeni Şafak yazarı Bülent Orakoğlu, 2009 yılında Emniyet İstihbarat Dairesi Başkan Vekili görevini yürüten FETÖ davasının firari sanığı Recep Güven'in eski TBMM Başkanı ve Yüksek İstişare Kurulu üyesi Bülent Arınç tarafından önemli görevlere atanmasındaki referansının önemli olduğunu kaydetti. Orakoğlu, "Peki Arınç bu şahsın devlet aleyhindeki faaliyetleri ve devlet içinde devlet olma (paralel devlet) yönündeki eylemlerini test etmesinden haberdar mıydı? Ben sanmıyorum. Ama şüphesiz takdir yüce milletimizin!" düşüncesini dile getirdi.
Orakoğlu, "Recep Güven bir devlet büyüğümüzün(!) araya girmesi ile Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’ne atandı. 2012 yılı Ekim ayında dağda ölen teröriste yaptığı ağıttan dolayı bu kez kendisini yüzde yüz hatırlayacağınızdan eminim. Ne demiş önce tekrar bir hatırlayalım 'Dağda ölen teröriste ağlayamıyorsanız insan değilsiniz. ‘Benim yitik evladım dağa çıkmış keşke ulaşabilseydim, keşke ona normal bir hayat sunabilseydim. Keşke terörize olmasına mani olabilseydim’ diye ağlarım. Yani her teröriste de içim ezilir…' Türk askerini, polisini kundaktaki bebeğini gözünü kırpmadan şehit eden terörün muhibbi bu FETÖ’cü alçağın Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’ne atanmasına aracılık edenler utansın. Zira, vatan uğruna hayatını kaybeden şehitlerimizin kemiklerini sızlattınız.Maalesef bu devlet millet düşmanı sözde emniyet müdürünün icraatları henüz bitmemişti. Devlet hiyerarşisinde bir il emniyet müdürü görünümümde olan Recep Güven FETÖ terör örgütü hiyerarşisi içinde siyasi iradenin almış olduğu açılım süreci kararlarını tatbik etmediği gibi bu kararı değiştirmek için ekibi ile birlikte devletin üst katları içinde temaslara başlamıştı bile." ifadesini kullandı.
Orakoğlu yazısında şunları kaydetti:
Bu gücü ve emri direkt olarak Pensilvanya’daki terörist başından aldığı kesin gibiydi. Zira görev yapıyor görüntüsü içinde hedefi KCK operasyonlarını 30 Mart 2009’daki yerel seçimlerden önce yapmak uğraşı içindeydi. Türkiye ilk defa bir il emniyet müdürü bağlı olduğu İçişleri Bakanı’nın başında olduğu bir sürece karşı bir çalışmayı ‘ekibiyle’ başlatmıştı. Başbakan, Cumhurbaşkanı ve muhalefet lideri ile görüşmeye giden bir polis şefi görünümlü bir üst düzey teröristle karşı karşıya kalınmıştı. FETÖ terör örgütü mensubu olmaktan dolayı cezaevine kapatılan bu meczup bir gazeteye yazdığı mektubunda tüm bu olayları detayları ve analizleri ile anlatıyordu. Hedefi devleti en basitinden aşağılamaktı. Bütün bu gelişmeler, paralel devlet nedir, nasıl çalışmıştır, KCK operasyonları nasıl başladı, kim başlattı, çözüm süreçlerini kim sabote etti, sorularının cevaplarını mı veriyordu yoksa Türkiye aklı başında olmayan bir meczup ile karşı karşıya mı kalmıştı? Bu soruların cevabını Recep Güven’in cezaevinden yazdığı mektupta arar hale gelmiştik. Zira Recep Güven mektubunda 2009 yılında ekibi ile birlikte bu kez muhalefet partisi lideri Kılıçdaroğlu’nu ziyaret ettiğini iddia etmişti. Kılıçdaroğlu ile 3-4 saat görüştüğünü iddia eden kumpas Ergenekon’un mimarlarından olduğu düşünülen Güven, Kılıçdaroğlu ile hangi konuları görüşmüştü. Bu süreçte FETÖ’nün Ergenekon operasyonlarını yerden yere vuran Kılıçdaroğlu Recep Güven’i neden kabul etmişti? Recep Güven’in mektuptaki açıklamalarından Erdoğan’dan “siz kendi işinize bakınız” cevabını alıp terslendiğini biliyoruz. Bu süreçte Emniyet İstihbarat Dairesi Başkan Vekili görevini yürüten Güven’in devletin üst katları tarafından önemli bir istihbarat ilgisinin paylaşılacağı nedeni ile kabul edildiği açık.
2009 yılları FETÖ’nün cemaat maskesi altında İslami değerleri istismar ederek Türkiye aleyhine casusluk, cinayet ve her melaneti işlediğinin henüz deşifre edilmediği dönemler olduğunu unutmayalım. Üstelik bir de bu hainin Bülent Arınç tarafından önemli görevlere atanmasındaki referansı da önemli. Peki Arınç bu şahsın devlet aleyhindeki faaliyetleri ve devlet içinde devlet olma (paralel devlet) yönündeki eylemlerini test etmesinden haberdar mıydı? Ben sanmıyorum. Ama şüphesiz takdir yüce milletimizin!
Yazının devamı için tıklayın