CHP’den 2011 seçimlerinde milletvekili seçilerek 7 Haziran 2015 seçimlerine kadar görev yapan Faik Tunay, milletvekilliği süresinde 4 kez Fethullah Gülen’i ziyaret ettiğini belirtti. Ziyaretlerinin ikisinin heyetlerle birlikte olduğuna değinen Tunay, görüşmelerden hem MİT'i hem de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu bilgilendirdiğini söyledi. Tunay, sağ kökenli bir siyasetçi olarak tüm tarikat ve cemaatlerle aynı ilişkiyi kurduğunu, Gülen cemaati ile ilişkisinin cemaat mensubiyetine dayanmadığını söyledi. Tunay, 17 Aralık 2013'ten sonra cemaate karşı tavır aldığını da ifade etti.
Odatv’nin sorularını yanıtlayan Tunay’ın sözleri şöyle:
-15 Temmuz darbesinden sonra "kandırıldım" diyen çok insan var. Siz de "kandırıldım" diyor musunuz?
15 Temmuz darbe teşebbüsünden beri bir iki tip insan var. Bir gerçekten hiçbir şeye karışmamış, olayları tiyatro izler gibi izleyen insanlar. Bir de 'kandırıldık, aldatıldık' diyen insanlar. Ben asla kendim için 'kandırıldım aldatıldım' demiyorum. Ben hiçbir zaman Cemaat'in içerisinde yer almadım. Kim kandırılır, kim aldatılır? Takdir edersiniz ki beraber iş yapan, beraber yürüyen insanlar bir zaman geçtikten sonra derler ki 'kandırıldım, aldatıldım veya ben bunları yanlış tanımışım'. Bugüne kadar ne benim, ne akrabamın Cemaat'le böyle bir ilişkisi yok. Benim öz amcamın oğlu Hava Kuvvetleri'nde Cemaat tarafından mağdur edilmiş, pilot olması engellenmiş ve kalp hastası diye rapor verilmiş bir şahıs. Araştırıp, bakabilirsiniz. Böyle bir akrabalık ilişkisi olan birisinin Cemaat'le içli dışlı olması düşünülemez.
Cemaat okullarına neden gitti?
-Siz CHP'de hep Cemaat'e yakın göründünüz. Hatta kumpas davalarında Başbuğ'u da eleştirdiniz?
Ben zamanında Samanyolu'na da çıktım, Zaman'a da çıktım, Türkçe Olimpiyatları'na da gittim, Afrika'da okullara gittim, bunların hiçbirisini inkar etmiyorum. Ama benim gittiğim zamanda buralara gitmeyeni ayıplıyorlardı. Hatta CHP içerisinde son zamanlarda Atatürkçülüğü tartışılmaz olan Nur Serter bile son yaptığı Afrika gezisinde Cemaat'in okuluna gitti.Bunlar ayrı mesele. Ama ben o dönem, Ergenekon-Balyoz sürecinde ben şunu söyledim: Ordu'nun içerisinde darbe meyillisi insanlar elbette ki var ama kurunun yanında yaş da yanıyor, bir sürü suçsuz insan da atılıyor.
-Kandırılmadığınızı söylüyorsunuz peki neden Cemaat okullarına ya da toplantılarına neden gittiniz?
15 Temmuz'dan çıkarmamız gereken dersler var. Ben sağ siyasetten geliyorum. Sağcı birisiyim. Sağ siyasetin en büyük hatası, biz hep şunu söyledik: 'alnı secdeye değsin'. Bu kavramdan dolayı bu günlere geldik. Bu çok yanlış bir tanım. Ama bugün alnı secdeye değenlerin bizi ne hale getirdiğini gördük. Sol siyasetin de buradan çıkarması gereken bir ders var. Her cuma namazına giden her kafasına takke takan FETÖ üyesi ya da bir Cemaat'in mensubu değildir. Bir Cemaat'in üyesi olmak için o Cemaat'e yardım yapmanız gerekir. O Cemaat'in sohbetlerine gitmeniz gerekir, okullarında dershanelerinde okumanız gerekir. Bir şahıs bunların hiçbirini yapmıyorsa Cemaatçi olmaz. Geçmişte Cemaat'e sempatiyle bakıldı mı bakıldı. Herkes gibi ben de sempatiyle baktım. Neye baktım? Yurtdışındaki okullara baktım. Gittiğim zaman gördüğüm tablo, istiklal marşı, Atatürk'ün resmi, Türkçe bilen çocuklar. Türkçe Olimpiyatlarına gittiğiniz zaman dünyanın değişik yerlerinden gelen ve Türkçe konuşan çocuklar. Bu aldatılmak ya da kandırılmak değil, sempatiyla bakmamıza neden olan bir şeydi. Ama 17 Aralık süreciyle gördüm ki FETÖ, bu Türk okullarını bazı insanlara manipülasyon yapmak için, etkilemek için kullandı.
Fethullah Gülen’le kaç kez görüştü?
-Cemaat’e ne zaman mesafe koydunuz?
17 Aralık'ta bir takım operasyonlar oldu. Türkiye ne söyledi? Yolsuzluk var, yolsuzluğa bulaşan insanlar var. Ama 17 Aralık'ta kendisini Cemaat diye ifade eden bir yapının resmen bir kalkışmasına da şahit oldu. Sen Cemaatsen hayır işiyle uğraşırsın, siyasetle ilgileniyorsan partini kurar boyunun ölçüsünü alırsın. Bu FETÖ'nün en büyük hatası zaten bu oldu. Kendisini bir siyasi parti olarak konumlandırdı, Tayyip Erdoğan'a muhalefet etti, yıkacağını düşündü, CHP'nin içinden de muhalefetin içinden de birçok insan 'ya biz başarılı değiliz, iktidarı deviremiyoruz en azından dinsizin hakkından imansız gelir' algısı içerisindeydi.
Bakın ben 15 Temmuz demiyorum. 17 Aralık diyorum. Ben 15 Temmuz gecesi ise Meclis bombalanırken sosyal medya hesabıma Cumhurbaşkanıyla olan resmimi koydum. Sakarya'da ailece ondan plaket almıştık yaptırdığımız okuldan dolayı. Meclis bombalanırken onu koydum. '18 yaşından beri siyasetçiyim, seçimle gelen seçimle gider benim tarafım belli' dedim.
-Fethullah Gülen'le kaç kez görüştünüz?
(Fethullah Gülen'e) ilki 2012 yılında olmak üzere toplamda 4 kere ziyarete gittim. İkisinde zaten Adalet ve Kalkınma Partili vekillerle birlikte heyet olarak gidildi. Amerika'ya toplantıya gitmiştik, CHP, AKP ve MHP'li vekiller vardı. Oradan oraya gidildi. 2004 yılından beri Amerika'ya giden bir insan olarak 2012'ye kadar oraya hiç gitmemişsem burada niyet sorgulanmaz. İki, ben yaptığım bütün ziyaretleri, MİT'e ilgili bölümlere haber vererek yaptım. Ben Dışişleri Komisyonu üyesi olduğumda odama gelen yabancı misafirleri bile devlete haber veriyordum. Ben 18 yaşında siyasete girdiğimde rahmetli Demirel bana şunu söylemişti: 'ne yaparsan yap devletin haberi ve onayıyla yap'. En son ziyaretimi ne zaman yaptım? Eylül 2013'te yaptım. O tarihten sonra bir daha Fethullah Gülen'i ziyaret etmedim.
-Ne konuştunuz görüşmede?
Ben Fethullah Gülen'i ziyarete gittiğimde, zaten ikisinin heyet olarak olduğunu söylemiştim, diğer iki görüşmede biri 10 dakika diğeri yarım saat. Ne siyaset konuşuldu ne bir şey. Tamamen dini konular. Oradaki usul şudur: O görüştüğü yerde odası var, kimseyle birebir görüşmez. Gittiğiniz zaman gazeteci var, işadamı var, futbolcu var. İçeriye üçerli, beşerli, onarlı alırlar çay-kahve ikramını yaparlar, havadan sudan konuşulur, nasılsın iyi misin, Türkiye nasıl gidiyor, Amerika nasıl gidiyor, 10-15 dakika oturur kalkarsınız. Oraya o zamanda inanılmaz bir insan yığını gidiyordu. Orası adeta türbeye çevrilmiş bir yerdi.
Kılıçdaroğlu ne dedi?
-Kemal Bey ne söyledi görüşmelerinize?
Tabii Kemal Bey'in de haberi vardı. Efendim 'bir sakıncası var mı' dedim. 'Dini siyasete alet etmediğiniz sürece bir sakıncası yok' dedi.
-Sizce Cemaat soruşturması siyasete uzanır mı bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Şu an çok tehlikeli bir süreçten geçiyoruz. Bu kripto FETÖ'cü denilen kimseler kendisini saklayıp, konuyla alakası olmayan insanların üzerine çamur atarak bu işten sıyrılmayı planlıyorlar. Ben de diyorum ki madem askeriyeye uzandı, madem bürokrasiye uzandı, siyasetteki ayağı da incelensin. Bütün partilere bakılsın. Kim bunlardan belge ve bilgi alarak siyaset yapmış? Kim bunların desteğiyle yöneticilik yapmış? Kim mütevelli heyetlerinde yer almış? Kim Bank Asya'ya para yatırmış? Kim bunlara para yardımı yapmış? Bunların hepsi incelensin.
-Bildiğiniz isimler var mı?
Bunlara girersek doğru olmaz. Ama sorumluluk üzerimden atmak değil 1980'den bugüne kaç dönem geçti, devletin elinde tüm kayıtlar var. Milletvekilliği, bakanlık yapmış herkesin incelemesi yapılsın, her şey ortaya çıkar zaten. Odatv aracılığı ile Türkiye'ye haykırıyorum. Benim dokunulmazlığım yok, ben dahil tüm siyasetçiler araştırılsın, kim bunlarla beraberse en ağır cezayı alsın.
Ruanda'ya gittik İHH ile beraber, ben Süleymancıların da okulunu ziyaret ettim orada. Fakat sol bir gazete beni 'Fethullah Gülen'in okulunu ziyaret etti' diye sürmanşetine taşıdı. Sağ siyasetin içinden geliyorsanız Cemaatlerle tarikatlerle haşır neşir oluyorsunuz. Ama bu onların üyesi olmanız, onlarla bir organik bağınız olması anlamına gelmiyor. Puslu dönemlerde en kolay olan insanları hedef göstermektir. Elinde bir belgesi bilgisi olan varsa açıklasın. Zaman gazetesine gitmek, Samanyolu TV'ye çıkmak, Türkçe Olimpiyatlarına gitmek, yurtdışında okulları ziyaret etmek FETÖ üyesi olmak demekse Türkiye'de siyasetçi kalmaz.
-Yurtdışında Cemaat'in gücü hakkında tanıklığınız için ne dersiniz?
Bizi Dışişleri Komisyonu olarak gittiğimiz ülkelerde büyükelçilikten önce bu yapı karşılıyordu. Bunlar programların çoğunu yapıyordu. Cemaat'in yurtdışında büyük bir örgütlenmesi ve gücü var. Hala dış basında Türkiye aleyhindeki yoğun propagandanın sebebi de bu.
Kamer Genç ne söyledi?
-Peki siz bir siyasetçisiniz. Toplumun herhangi birinden farklı imkanlara sahipsiniz. Yıllardır Cemaat tehlikesine dikkat çeken, yazan çizen insanlar vardı. Onlara neden kulak vermediniz?
Birgün bizim milletvekilimiz çıkmış Cemaat'i eleştirmiş, 'Cemaat devleti ele geçiriyor' demiş, Adalet Bakanı da çıkmış kürsüde Cemaat'i savunuyor. Ben de rahmetli Kamer Genç'in yanına oturdum tesadüf eseri, sohbet ediyoruz. O üsreçte de Dışileri Komisyonu olarak bir yurtdışı ziyareti yapmıştık, Türk okullarını ziyaret etmiştik, yeni gelmiştik. 'Ya Kamer Abi hakkını yemiyor musunuz? Bu Türk okulları iyi. Ben de gittim yeni geldim'. Bana dedi ki 'bak ben hiçbir zaman o okulların samimi olduğuna inanmadım. Bu okullar siyaset kurumuyla, Türk insanının halisane duygularıyla oynamak için kurulmuş birer manipülasyon araçlarıdır.' Şimdi bunu başından böyle görenler vardı. Üçe ayırmak lazım insanları: Bir, en başından bunu görenler, sizin gibi insanlar. Başından beri bunu yazanlar. Bu yapı tehlikeli diye başından beri söyleyenler. Siz, Hanefi Avcı, Nedim Şener, farklı kanallarda olmamıza rağmen Aydınlık grubu. Ama çok üzülerek söylüyorum ki siz bu toplumda çok azınlıktasınız. İki, bunların içinde olmayan ama yapılan işlerden dolayı bunlara sempatiyle bakanlar, onlar sonradan uyandılar. Üç, hala onların yolunda gidenler. Bir de tabii dördüncü bir grup var aslında onlarla olup onlarla değilmiş gibi hareket edenler, en tehlikelisi de bunlar.
-Bundan sonra AKP ya da başka bir partiyle siyaset düşünüyor musunuz?
Bu konuşmaları siyaset için yapmıyorum. En yakın seçim 4 yıl sonra. Şu an ne yerel seçim var ne genel seçim var. Ben şu an işlerime bakmak istiyorum. 30 yaşında milletvekili oldum, hep de ön planda oldum. Benim şu an hiçbir siyasi oluşumda yer almak gibi niyetim yok. İşimle, gücümle, ticaretimle uğraşıyorum.