Eski AKP milletvekili ve Yeni Şafak yazarı Mehmet Metiner, bugünkü “Ordunun sivilleşmesi mi, siyasallaşması mı?” başlıklı yazısında orduya siyaset bulaşmaması gerektiğini belirterek "Ordunun sivil otoritenin emrinde olmasını ne kadar savunuyorsam bir o kadar da siyasallaşmasına karşı çıkıyorum" diye yazdı.
1993’te Yeni Zemin dergisinin genel yayın yönetmenliğini yaptığı dönemde ordunun Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanmasını ve sivil otoritenin emrinde olması gerektiğini önerdiklerini ve sivilleşme kavramından kasıtlarının, ordunun sivil otoritenin koşulsuz emrinde olmasını savunduklarını yazan Metiner, bu savunduklarının tepkiyle karşılandığını ifade etti.
Asker ve sivil bürokrasinin, sivil otoritenin her anlamda emrinde olması gerektiğini savunan Metiner, demokratik devletten yana olduğunu belirterek “Demokratik devlet, bize göre, ideolojisi olmayan bir devletti. Evet, demokrasi özü itibariyle ideolojisizdir. Vatandaşların ideolojileri olabilir, ama demokratik devletin kendi vatandaşlarına empoze edeceği bir ideolojisi olmaz. Demokratik devlet doğası gereği farklı ideolojileri ve hayat tarzları olan vatandaşlarına eşit mesafede duran bir devlettir. Biz laikliği de bu demokratik temelde tanımlayıp sahiplenmeyi gerekli gören bir anlayışa sahiptik. Laikliği devlet marifetiyle vatandaşlara dayatılacak bir ideoloji veya hayat tarzı olarak gören laikçi anlayışı demokrasiyi boğan ve toplumsal barışı bozan bir zehirli ideoloji olarak tanımlardık” diye yazdı.
Demokrasi ve demokratik laikliği savunduğu için “Amerikancı İslamcılık” yapmakla suçlandığını ifade eden Metiner, “şimdi CHP’de siyaset yapan eski bir RP’li/Ak Partili siyasi aktörün şahsıma neler neler dediği ise bahsi diğerdir. Demokrasiyi küfür ve şirk, laikliği de dinsizlik olarak kabul edenlere karşı o dönemde demokrasiyi ve özgürlükçü laiklik anlayışını bu şekilde savunmak mangal gibi bir yürek isterdi” dedi.
Metiner şöyle devam etti:
"Ordunun sivil otoritenin emrinde olmasını ne kadar savunuyorsam bir o kadar da siyasallaşmasına karşı çıkıyorum.
Orduya siyaset zinhar bulaştırılmamalıdır. Siyasi tercihlere veya ideolojik mülahazalara göre değil tamamen ehliyet ve liyakat kriterine göre belirlenmiş bir düzene ihtiyacı vardır ordunun. Ordumuzun FETÖ vb. ihanet odaklarından arındırılması bu anlayışın bir gereğidir elbet.
Orduyu beğenmediği sivil otoriteyi devirmesi gereken bir ideolojik/siyasi silah gücü olarak görenler de, orduyu herhangi bir partinin, siyasetin ve ideolojinin emrine koşulması gereken bir güç olarak tasarımlayanlar da bu ülkeye fana halde kötülük etmiş olurlar.
Orduyu siyaseti bulaştırmamak ne kadar gerekliyse, ordu üzerinden tahrikçi ve tahripkar siyasetlerden kaçınmak da bir o kadar gereklidir.
Ordumuz, milletin ordusudur. Millet ise hepimizden ibarettir."
Yazının tamamını okumak için tıklayın