Korkusuz yazarı Ahmet Takan bugünkü yazısında eski AKP İstanbul Milletvekili Emin Şirin’in eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile Zülfü Livaneli’nin açıklamalarına ilişkin değerlendirmelerini aktardı.
“CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bir süredir, kendisinin Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda kuvvetli mesajlar veriyor. CHP Genel Başkan Yardımcıları da 'Cumhurbaşkanı adayımız sayın Kemal Kılıçdaroğlu…' anonslarına başladı. Zülfü Livaneli’nin Deniz Baykal’ı hedef alan açıklamalarının ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Kılıçdaroğlu’na hapis cezası isteyen çıkışının zamanlaması da bana çok manidar geldi. Şifreleri çözmek için siyasetin tecrübesine başvurma ihtiyacı hissettim” diyen Takan, Şirin’in şu değerlendirmelerine yer verdi:
“Tartışmaların odağında Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun olmasını anlamakta zorlanıyorum. Konu daha ziyade sayın Baykal etrafında gelişiyordu ve sayın Baykal’ın 2003 senesinde sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi yasağının kaldırılması ile Türk siyaseti hayatını şekillendirme etrafındaydı. Sayın Baykal, 2003’deki tavrı demokrasi çerçevesinde isabetli ve bu izahatı bence yeterli ve tutarlı bir izahat.
Kemel Kılıçdaroğlu açısından Deniz Baykal’ın değerlendirilmesi gereken başka bir icraatı daha var. Baykal, 2010 senesinde istifa ettiğinde yerine gelebilecek CHP içinde çok önemli isimler varken Kemal Kılıçdaroğlu’nun ismini işaret ederek CHP’nin geçtiğimiz 11 senesini şekillendirdi. Kongreye Kemal Kılıçdaroğlu, Baykal’ın desteği ile tek aday olarak girdi ve CHP Genel Başkanı oldu. Yani Baykal, 2002’de Recep Tayyip Erdoğan’ın önünü açarak iktidarı, 2010’da Kılıçdaroğlu’nu işaret ederek muhalefeti şekillendirmiş oldu.
Deniz Baykal’ın bu icraatlarının Türkiye’ye ne getirip ne götürdüğüne tarih karar verecek. CHP açısından bakılırsa; CHP bugün çok önemli ölçüde şekil değiştirmiş olmasına rağmen oy oranı itibarıyla 2002’deki oy oranından farklı bir yerde değil. 2002’de yüzde 19’daydı bugün yüzde 20-21’lerde. Yani ana muhalefet partisi olmasına rağmen tek başına iktidar alternatifi olamıyor. 2010 senesine dönersek CHP genel başkan adayı olmayacağını söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu neden 24 saatte karar değiştirdiğini, kimlerin teşvik ve telkinlerine muhatap olduğunu bilmek herhalde tarih açısından önemli.”
Emin Şirin’e Zülfü Livaneli’nin açıklamalarının zamanlamasına ilişkin sorusuna da şu yanıtı verdiğini aktardı:
“Bilmiyorum neden şimdi yaptı. Ama Livaneli’nin 2003 senesinde yapılmış olan Baykal-Erdoğan görüşmesini ancak 2007’de yazmış, açıklamış olması çok gecikmiş bir açıklama. 2021 senesinde yapmış olduğu açıklamalarda hangi hedefe matuf olduğunu bilemem.”
“Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı kesinleşti”
Yaşanan bu gelişmelerden sonra Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığının kesinleşip kesinleşmediğini de sorduğunu belirten Takan, Şirin’in şu yanıtını aktardı:
“Evet kesinleşti. Zaten bir süredir Kılıçdaroğlu, ’ben iktidara geldiğimde…’ şeklinde, birinci tekil şahıs konuşmalarıyla adaylığını ortaya koymuştu. Zaten ana muhalefet genel başkanının böyle bir iddiası olması gerekir. Ana muhalefet partisinin iddiası olamayan bir genel başkanı olamaz. Başarılı olup olmayacağı ayrı bir konu.”
Yazının tamamını okumak için tıklayın.