Gündem

Esed: Başım beladayken PKK'ya karşı sizi koruyamam, sorunum size yansıyacak

Beşşar Esed, Türkiye'nin Suriye ile ilişkilerinin iyi olduğu dönemde de PKK'nın eylem yaptığını söyleyerek, 'Türkiye 30 yıldır savaşıyor PKK ile. Benim göndermeme gerek yok ki' dedi

06 Temmuz 2012 11:40

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed, PKK’nin son dönem saldırılarının ardında Suriye parmağı olduğu iddialarını konusunda “Benim kendi başım beladayken sizi koruyamam. Benim sorunum size yansıyacak” diye konuştu. Esed bölgede bağımsız bir Kürt devleti kurulmasının başka devletler de kurulmasına tetikleyici etki yapacağını da ileri sürdü. Ancak Esed bölge ülkelerinde bir ayrılık hareketi yaşanacağını beklemediğini dile getirdi.

Esed, ülkesine uygulanan ambargo için, "Üç-beş dolar için teslim olacak halimiz yok. İstedikleri kadar ambargo koysunlar asla sonuç alamayacaklar. Sokaktaki vatandaş bu işin bilincinde" dedi.

Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Utku Çakırözer'e konuşan Esed, röportajın dördüncü bölümünde (6 Temmuz 2012), PKK - Suriye bağlantısı iddialarına ilişkin görüşlerini açıkladı. Esed şöyle konuştu şöyle:


‘Güvenlik boşluğu teröre yarar’


- PKK’nın ülkenizde başka bir isim altında örgütlendiği biliniyor. Türkiye’de bir süredir tırmanan terör eylemlerinin ardında da yönetiminizin parmağı olduğu iddiası var. Bu gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu iddialar doğru değil. Belki böyle düşünenler bizi gaddar göstermek istiyor. Biz gaddar değiliz. Bunu söyleyenlerin, dillendirenlerin kendi içindeki gaddarlığın dışa vuruşu bunlar. Çünkü aynı mantıkla düşünürsek biz de Suriye’de faaliyette bulunan El Kaide elemanlarını bir yerden birilerinin gönderdiğini düşünmemiz gerekir. Şunu demek istiyorum; sorun şu: Eğer sizin bir güvenlik meseleniz varsa o her zaman farklı yorumlara açıktır. Yani böyle bir ortamda eğer bir boşluk varsa, terörist grupların hareket etme kabiliyeti daha fazla olur.

Düşünün bir kere; Biz Suriye’de kendi içimizdeki olaylarla uğraşırken işimizi gücümüzü bırakacağız ve birilerini götürüp Türk halkına zarar vereceğiz. Bu ne kadar mantıklı ki? Türkiye’de bir güvenlik boşluğu var. Bu da AKP hükümetinin iç ve dış politikalarının sonucu. Sorununuzu dışarıya ihraç ederek başkalarını suçlamak kolay bir söylemdir. Benim yaşadığım bir sorun varsa bu sana da yansıyacaktır komşum olarak. Senin yaşadığın bir sorun varsa o da bana yansıyacaktır. Bu da gayet doğal.


‘Başım beladaysa sana saldırı artar’


Biz bu büyük sorunlarla uğraşırken kendi başımız beladayken çıkıp size bu konuda yardım edebilecek durumda değiliz.


- Yardım derken neyi kastediyorsunuz, biraz açar mısınız?

Sizle birlikte PKK’ya karşı savaşmayı kastediyorum. Sizi PKK’dan koruyabilmem için kendi kendimi koruyabilmem lazım önce. Kendimi korumazken nasıl yardımcı olacağım.


‘Kanıtı olan ortaya koysun’


- Birlikte mücadelenin ötesinde eylem yapan PKK’lıların Suriye’den destek aldığı iddialarını sormak istemiştim.

- Kanıtı varsa ortaya konsun. Türkiye 30 yıldır savaşıyor PKK ile. Benim göndermeme gerek yok ki. Bizim Türkiye ile aramızın en iyi olduğu, Türk ordusu ile işbirliğimizin sürdüğü dönemde bile PKK eylem yapıyordu yine. Şimdi hele bizim başımızda bu bela varken bir boşluk ortaya çıkmışken Türkiye’ye yönelik faaliyetin artması çok daha kolay.


‘Etnik farklılıkları zenginlik görmeliyiz’


- Kürt meselesi nereye doğru gidiyor?

- İçinde bulunduğumuz bölgenin ne kadar iç içe ve karmaşık olduğunu biliyorsunuz. Her toplum, grup, kendi kültürel varlığını yaşamak ister. Bu da bir zenginlik ve sağlıklı bir yaklaşım aslında. Buradaki sorun şu: Birileri geldi ve bundan yararlanmak istedi. Ama bu kültürel farklılıklarımız ulusal çıkarlarımızla çatıştı. Ne olacak? Benim düşüncem şu: Bir ülkenin gücü içindeki etnik, mezhepsel ve kültürel toplumsal yapıların zenginliği ve birlikteliği ile sağlanır. Bunu, hiçbir devletin bunları, korku ve endişe kaynağı gibi görmemesi gerekir. Bunu bir zenginlik faktörü gibi algılamalı ve ona göre davranmalıdır. Ancak tabii ki bu davranış, ayrılıkçı düşünceler için söz konusu değildir.


‘Artık ticaret değil terör geliyor’


- Son kriz iki ülke ticari ilişkilerini nasıl etkiledi?

Ne yazık ki bir zamanlar ticaretle zenginleşen sınır boylarımızda artık Türkiye tarafından bize gelen silahlı teröristler var. Oysa hükümet ile üzerinde konuştuğumuz büyük bir proje vardı. Sınır boyunun ikimiz için de kalkınma altyapısı oluşturacağı projeler planladık. Ancak maalesef kalkınma ile terör yan yana gelmiyor.


‘Başka devletler de doğar’


- Orta ya da uzun vadede bölgemizde bağımsız bir Kürt devleti öngörüyor musunuz?

- Hiçbir ülkede bu tür bir ayrılık olacağını sanmam. Eğer öyle bir olasılık ortaya çıkarsa, bir değil birkaç devlet olacaktır zaten o zaman. Yani her etnik grup, her mezhepsel grup kendi devletini isteyecektir. Ben halklarımızın böyle bir yönelim içinde olduklarını, bundan çıkar umduklarını sanmıyorum. Binlerce yıldır beraber yaşıyoruz. Niye bunu son dönemde yaşıyoruz ona bakmak lazım. Çünkü sömürgeci ülkeler araya giriyor. Lawrence’dan bu yana yaşananları bilirsiniz. Biz karşılıklı saygıya dayalı biçimde birlikte yaşamak zorundayız. Tüm coğrafyamızda eşitlik ilkesi doğrultusunda hareket edersek bu kriz atlatılır. Emperyalistlerin çizdiği sınırları ortadan kaldırırız.


‘Sonuna kadar direneceğiz’


- Ülkenize karşı ekonomik ambargo sizi nasıl etkiliyor? Nereye kadar dayanabileceksiniz?

İstedikleri kadar ambargo uygulasınlar, herkes şunu bilmeli ki biz asla onurumuzu, ulusal egemenliğimizi ve kişiliğimizi bir ekmek parçası için satmayacağız. Sonuna kadar direniriz. Bunu herkes görecek. Üç-beş dolar için teslim olacak halimiz yok. İstedikleri kadar ambargo koysunlar asla sonuç alamayacaklar. Sokaktaki vatandaş bu işin bilincinde.