T24 Dış Haberler
Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, cuma günü Beyrut'taki büyük bir İsrail saldırısıyla öldürüldü. Nasrallah, 2006'da İsrail-Hizbullah savaşı sırasında üç kez suikastten kurtulmuştu. İsrail istihbaratı yıllar içinde hem Hizbullah ile ilgili hem de üst düzey isimleriyle ilgili terabaytlarca bilgi topladı. Son saldırıların yıllar içinde toplanan bu istihbarata dayandığı değerlendiriliyor.
İsrail ordusu, Beyrut'un güney banliyölerindeki bir apartmanın altında inşa edildiği iddia edilen bir sığınağa kadar Nasrallah'ı takip etti ve her biri 1 ton ağırlığında yaklaşık 85 adet sığınak delici bomba kullanarak Nasrallah'ı öldürdü.
Britanya merkezli the Financial Times gazetesi, Hizbullah'la yaklaşık 40 yıldır savaşan İsrail'in son dönemde gidişatı değiştirecek hamleler yaptığını yazdı. Mevcut ve eski yetkililerin FT'ye aktardığına göre; eskiye göre değişen şey Nasrallah'ın sağ kollarından Fuad Şükür'ün 30 Temmuz'da cuma günü bombalanan alandan çok uzak olmayan bir yerde bir arkadaşını ziyaret ederken öldürülmesiyle başlayan son 2 ayda İsrail'in dayanabildiği istihbaratın derinliği ve kalitesi oldu.
FT'ye konuşan yetkililere göre 2006'da militan gruba darbe indirmede başarısızlığa uğrayan İsrail ordusu, Hizbullah'a yönelik istihbarat toplama çabalarında geniş şekilde yeniden organize oldu.
Sonraki 20 yıl boyunca İsrail'in özelleşmiş sinyal istihbarat birimi 8200 ve Aman adlı askerî istihbarat müdürlüğü, İsrail'in kuzeyde hızla büyüyen ve sayıları artan militanlarının haritası çıkarmak için çok büyük miktarda veri topladı.
"Esad'a verdikleri desteğin bedeli"
Eski bir üst düzey istihbarat subayı olan Miri Eisin, 2006'daki zafiyetin, İsrail'in Hizbullah'a bakışında temel bir değişim gerektirdiğini söyledi. Eisin'e göre; İsrail istihbaratı Hizbullah'ın askerî kanadının ötesine geçerek İran Devrim Muhafızları ile artan bağlantılarını ve Nasrallah'ın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile olan ilişkisini de göz önünde bulundurarak Hizbullah'ın tamamını görebilmek için "açıklığını" genişletti.
Hizbullah militanları Suriye'deki savaşta sertleşirken, militan grubun güçleri de uzun süren çatışmalara ayak uyduracak şekilde büyüdü. FT'ye göre; bu katılım onları İsrail casuslarının ajan yerleştirmesine ya da olası sığınmacıları aramasına karşı daha savunmasız bıraktı.
Washington'daki Orta Doğu Enstitüsü'nde program direktörü olan Randa Slim, “Suriye, Hizbullah'ın genişlemesinin başlangıcıydı. Bu durum iç kontrol mekanizmalarını zayıflattı ve büyük çapta sızmalara kapı açtı" değerlendirmesinde bulundu.
Suriye'deki savaş aynı zamanda İsrail istihbaratının ve algoritmalarının kullanması için çoğu kamuya açık bir veri kaynağı yarattı.
Hizbullah tarafından düzenli olarak kullanılan “Şehit Posterleri” şeklindeki ölüm ilanları bunlardan biriydi ve militanların hangi şehirden olduğu, nerede öldürüldüğü ve sosyal medyada haberi paylaşan arkadaş çevresi gibi küçük bilgi kırıntılarıyla doluydu.
Cenazeler aracılığıyla bazen üst düzey liderler kısa süreliğine de olsa "gölgelerden" çıkıyordu.
"Olması gerekenden çok daha fazla insanı içeri aldılar"
Lübnanlı bir siyasetçi, İsrail ya da ABD istihbaratının Hizbullah'a sızmasının “Esad'a verdikleri desteğin bedeli” olduğunu söyledi.
“Suriye'de kendilerini ifşa etmek zorunda kaldılar” diyen Carnegie Orta Doğu Merkezi'nde kıdemli bir araştırmacı olan Yezid Sayigh, gizli grubun birdenbire Suriye istihbarat servisiyle ya da Amerikalılar tarafından düzenli olarak izlenen Rus istihbarat servisleriyle iletişim halinde olmak ve bilgi paylaşmak zorunda kaldığını söyledi.
Sayigh, “(Esad'ı savunurken) son derece disiplinli ve saf bir gruptan, olması gerekenden çok daha fazla insanı içeri alan bir gruba dönüştüler. Kayıtsızlık ve kibir, üyelerinde bir kaymayı da beraberinde getirdi, gevşekleşmeye başladılar" dedi.
İsrail verileri nasıl topluyor?
Konuya aşina iki kişiye göre, 1990'ların sonlarında bir noktada İsrail, Hizbullah'ın o zamanlar şifresiz olan insansız hava aracı yayınlarını ele geçirdiğini ve İsrail Savunma Kuvvetleri'nin kendi hedefleri ve yöntemleri hakkında bilgi edindiğini fark etti. FT'ye göre İsrail'in bölgede Hizbullah'a daha fazla odaklanmasına; casus uydular, sofistike insansız hava araçları ve cep telefonlarını dinleme cihazlarına dönüştüren siber korsanlık yetenekleri gibi giderek artan ve sonunda aşılamaz hale gelen bir teknik avantaj eşlik etti.
İsrail'in, en ufak değişiklikleri bulmak için terabaytlarca görüntüyü eleyen algoritmalar yazan ve yol kenarındaki bir el yapımı patlayıcıyı veya bir tünelin üzerindeki bir havalandırma deliğin, ani bir beton takviyesini tespit etmeyi amaçlayan Unit 9900 adında özel bir grubu bulunuyor.
Bir Hizbullah mensubunun kimliği tespit edildiğinde, günlük hareketleri, eşinin cep telefonu, akıllı arabasının kilometre sayacı ya da bulunduğu yer gibi cihazlardan elde edilen geniş bir bilgi veri tabanına aktarılıyor.
Bazı İsrailli yetkililere göre bu bilgiler, tepesinde uçan bir insansız hava aracı, yanından geçtiği hacklenmiş bir CCTV kamera görüntüsü ve hatta modern bir televizyonun uzaktan kumandasının mikrofonuna yakalanan sesi gibi farklı kaynaklardan tespit edilebiliyor.
Bu rutinden herhangi bir sapma, bir istihbarat subayının gözden geçirmesi için bir uyarı haline geliyor. Aynı zamanda bu, İsrail'in sınırın ötesinden IDF birliklerini taciz eden iki veya üç savaşçıdan oluşan tanksavar timlerinin orta düzey komutanlarını tespit etmesini sağlayan bir teknik haline dönüştü.
Yetkililerden biri, İsrail'in bir saldırı beklentisiyle aniden geri çağrılıp çağrılmadıklarını görmek için bireysel komutanların programlarını izlediğini söyledi.
FT'nin aktardığına göre İsrail ordusunun yıllar içinde topladığı istihbarat çok geniş bir tablo oluşturdu. IDF'nin kamuoyuna yaptığı açıklamalara göre, hava harekâtının ilk üç gününde savaş uçakları en az 3 bin şüpheli Hizbullah hedefini vurmaya çalıştı.