T24 - Erzincan'daki silahlı terör örgütüne ilişkin, aralarında 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner ve Eskişehir İl Jandarma Alay Komutanı Kıdemli Albay Recep Gençoğlu, Erzincan İl Jandarma Alay Komutanı Albay Ali Tapan ile MİT Erzincan Şube Müdürü Şinasi Demir'in de bulunduğu 10'u tutuklu 14 sanığın yargılanmasına bugün başlandı. Duruşmaya Org. Berk katılmazken, Başsavcı Cihaner ise esas yönünden değil görevsizlik ve Anayasa'ya aykırılık yönünden savunma yapıyor.
Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya tutuklu sanıklar Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, Eskişehir İl Jandarma Alay Komutanı Kıdemli Albay Recep Gençoğlu, Erzincan İl Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Nedim Ersan, Erzincan İl Jandarma İstihbarat Müdür Yardımcısı Üsteğmen Ersin Ergut, Yaylabaşı Karakol Komutanı Murat Yıldız, Astsubaylar Orhan Esirger ve Şenol Bozkurt, MİT Erzincan Şube Müdürü Şinasi Demir ile MİT mensupları Sadri Barkın İnce ve Kıvılcım Üstel ile tutuksuz sanıklar Erzincan İl Jandarma Alay Komutanı Albay Ali Tapan, 3. Ordu İstihbarat Başkanlığı Plan Eğitim Subayı Ahmet Saraçlar ve Erzincan'da av bayiliği yapan Yaşar Baş ile sanık yakınları katıldı.
Tutuksuz yargılanan 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk ise duruşmaya gelmedi.
Duruşmayı CHP Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş, CHP Sivas Milletvekili Malik Ejder Özdemir, CHP Erzincan Milletvekili Erol Tınaztepe ve eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu ile 2 sanık yakını da izledi.
Duruşma sanıkların kimlik tespiti işlemiyle sürüyor.
CHP Sivas Milletvekili Malik Ejder Özdemir, iddianamenin henüz okunmadığını bildirdi. Özdemir, "Avukat Turgut Kazan ve Saldıray Berk'in avukatları, açılan bu davanın hukuksuz dava olduğunu, burada açılmaması gerektiği konusunda usule ilişkin itiraz ettiler. Dava devam ediyor. İçeride henüz iddianame okunmadı. Benim kişisel kanaatim o ki, tıpkı Silivri'de olduğu gibi trajikomik oyun oynanıyor. Hiçbir hukuki delili bulunmayan bu iddianame ile birlikte tutuklanan, hayatta koparılan onurlu insanlar var" dedi.
Protestoya karşı güvenlik önlemi
Bu arada dava nedeniyle olası protesto gösterileri dolayısıyla polis ekiplerince adliye önünde önlem alındı.
Polise ait "Toma" adlı bir aracında hizmet verdiği adliye önündeki önlemler çerçevesinde adliyenin önündeki caddenin bir bölümü araç trafiğine kapatıldı.
Duruşmayı aralarında Anadolu Ajansı'nın da bulunduğu 5 haber ajansının birer muhabirinin izlenmesine izin verildi.
Ayrıca, duruşmayı izlemek isteyen çeşitli televizyon ve haber ajanslarına ait canlı yayın araçları da adliye önünde konuşlandırıldı.
Ceza istemleri
İddianamede, "sanıkların suçlamaları kabul etmediği" belirtilerek, tutuklu sanıklar Başsavcı İlhan Cihaner, Eskişehir İl Jandarma Alay Komutanı Kıdemli Albay Recep Gençoğlu, Erzincan İl Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Nedim Ersan, Erzincan İl Jandarma İstihbarat Müdür Yardımcısı Üsteğmen Ersin Ergut, aylabaşı Karakol Komutanı Murat Yıldız, Astsubaylar Orhan Esirger ve Şenol Bozkurt, MİT Erzincan Şube Müdürü Şinasi Demir ile MİT mensupları Sadri Barkın İnce ve Kıvılcım Üstel ile tutuksuz sanıklar 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk, Erzincan İl Jandarma Alay Komutanı Albay Ali Tapan, 3. Ordu İstihbarat Başkanlığı Plan Eğitim Subayı Ahmet Saraçlar ve Erzincan'da av bayiliği yapan Yaşar Baş'ın "Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olma" suçundan TCK'nın 314/2 maddesi uyarınca 5 yıldan 10 yıla kadar hapsi isteniyor.
Başsavcı Cihaner'in "resmi belgede sahtecilik" ve "tehdit" suçların da cezalandırılması istenen iddianamede, sanıkların Terörle Mücadele Kanunu'nun ilgili maddelerince de cezalandırılması talep ediliyor.
Davanın detayları
Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek davanın 61 sayfalık iddianamesinde, tutuklu sanıklar Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, Eskişehir İl Jandarma Alay Komutanı Kıdemli Albay Recep Gençoğlu, Erzincan İl Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Nedim Ersan, Erzincan İl Jandarma İstihbarat Müdür Yardımcısı Üsteğmen Ersin Ergut, Yaylabaşı Karakol Komutanı Murat Yıldız, Astsubaylar Orhan Esirger ve Şenol Bozkurt, MİT Erzincan Şube Müdürü Şinasi Demir ile MİT mensupları Sadri Barkın İnce ve Kıvılcım Üstel ile tutuksuz yargılanan 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk, Erzincan İl Jandarma Alay Komutanı Albay Ali Tapan, 3. Ordu İstihbarat Başkanlığı Plan Eğitim Subayı Ahmet Saraçlar ve Erzincan'da av bayiliği yapan Yaşar Baş "şüpheli" sıfatıyla yer alıyor.
Orgeneral Berk'in şüpheli sıfatıyla ilk sırada bulunduğu iddianamede, "Ergenekon silahlı terör örgütüne" yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yapılan soruşturmalar sonucunda İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde davalar açıldığı anımsatılarak, iddia olunan söz konusu örgütün bugüne kadar yurt çapında yapılan operasyonlarla elde edilen örgütsel dokümanları incelendiğinde, "amaçlarına ulaşmak için naylon terör örgütlerinin oluşturulması, mafyanın ve uluslararası uyuşturucu ticaretinin kontrol altına alınması, medyanın ve sivil toplum kuruluşlarının kontrol altına alınması, siyasi partilerin kontrol altına alınarak siyaset dünyasına yön verilmesi, gerektiğinde siyasilere suikast düzenlenmesi, örgüte eleman kazandırmak ve gelir sağlamak için illegal tüm yolların kullanılması gibi eylemlerin araç olarak benimsenmiş olması, ülkemizin bu örgüt nedeniyle karşı karşıya kaldığı tehlikenin boyutunu bir kez daha gözler önüne serdiği" anlatılıyor.
İddianamede, örgütün, Türk Silahlı Kuvvetleri içinde "son derece gizli bir yapılanma" içinde olduğu da savunularak, amaçlarına ulaşmak için istihbarat örgütünde de kadrolaşmaya çalıştığı öne sürülüyor.
Erzincan yapılanması
İddianamede, yapısına ilişkin de değerlendirmeler yapılan örgütün Erzincan yapılanmasıyla ilgili şu ifadeler kullanılıyor:
"Halen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hakkında 'Ergenekon silahlı terör örgütü' kapsamında devam eden soruşturma kapsamında bulunan Dursun Çiçek tarafından imzalanmış bulunan 'İrticayla Mücadele Eylem Planı', Erzincan ilinde hayata geçirilmek istenmiş, bu amaçla Ergenekon silahlı terör örgütüne bağlı olarak faaliyet gösteren Saldıray Berk liderliğindeki yasa dışı oluşum faaliyetlerde bulunmuştur.
Bu çerçevede Gülen cemaatinin Erzincan'daki evlerine veya okullarına silah, uyuşturucu vs. suç unsurları ile yasa dışı illegal dokümanlar konularak sonrasında bu yerlerde eş zamanlı olarak operasyonlar yaptırılması ve böylece Gülen cemaatinin silahlı terör örgütleri kapsamına alınmasının sağlanmasının hedeflendiği ortaya çıkmıştır. Dursun Çiçek imzalı bu belgedeki ifadeler ile Erzincan İl Jandarma Komutanlığı istihbarat şubesinde görevli üsteğmen Ergut'un ajandasındaki birbiriyle örtüşen el yazısı ve ifadeler bunun açık kanıtıdır"
"Plan uygulanmak istendi" iddiası
İddianamede, "İrticayla Mücadele Eylem Planı"nın Erzincan'da uygulanmak istenmesinin nedenleri ise 5 madde halinde şöyle sıralanıyor:
1- Erzincan'da hem alevi, hem de Sünni vatandaşlarımızın yoğun olarak bulunması, diğer taraftan hem Kürt, hem de Türk kökenli vatandaşlarımızın oturması nedeniyle kötü niyetli kişilerce bu durumun suistimal edilmesinin kolay
olduğunun düşünülmesi.
2- Şüpheliler Saldıray Berk'in 3. Ordu Komutanı olarak elindeki tüm yetkileri mensubu bulunduğu terör örgütünün illegal amaçları doğrultusunda kullanmaktan çekinmemesi, bilakis bu konuda diğer şüphelilerin mevki olarak üzerinde bulunması durumunu da kullanarak onlar üzerinde etkinlik sağlaması.
3- Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, mensubu bulunduğu örgütün illegal amaçları doğrultusunda yaptığı faaliyetlerde yol gösterme, hukuki koruma sağlayacak konumda bulunması, Erzincan'ın farklı etnik kimlikleri barındıran yapısından yararlanarak huzursuzluklar çıkartılması ve dolayısıyla buradan başlatılacak olayların tüm ülke çapında yayılmasının mümkün görünmesi.
4- Erzincan'da gerek önceki İl Jandarma Alay Komutanı Recep Gençoğlu ve gerekse halen görevde bulunan İl Jandarma Komutanı Ali Tapan'ın elinde bulundurduğu kolluk gücünü örgütün amaçları doğrultusunda kullanmaktan çekinmemeleri, örneğin jandarma tarafından Erzincan'da yapılan İsmailağa ve Gülen grubuna yönelik soruşturmalar öncesi bu gruplarla ilgili mahkemeden önce dinlenmesi talep edilirken, bu grup mensubu olduğu iddia olunan kişiler hakkında suç olarak silahlı terör örgütleri arasında olduğu bu şüphelilerce bilinen (Hizbullah) ve (İBDA/C) terör örgütlerinin isimlerinin belirtilmesi, böylece bu silahlı terör örgütlerinin isimlerinin kullanılması halinde telefon dinleme kararlarının rahatlıkla alınabileceğini, sahip oldukları mesleki birikim sayesinde gayet iyi bilen şüphelilerin yetkilerini örgütün amacı doğrultusunda bu şekilde kullanmaları.
5- MİT Müdürü Şinasi Demir başta olmak üzere, diğer tutuklu MİT mensuplarının devletin ve yasaların kendilerine verdiği ülke çapında ve özellikle yabancı ülkelere yönelik istihbarat toplama ve değerlendirme yetkilerini kötüye kullanmaktan çekinmeyerek, bu anlamda kullanmakta oldukları bir haber elemanına illegal olarak kişi/cemaat hakkında bilgi-belge getirmesi talimatı verdikleri, bu elemanla ilk ilişkiye girerken elemanın PKK konusunda yardımcı olmak istemesine rağmen sonraki süreçte haber elemanını cemaat ve tarikatlar konusunda sevk ettikleri, bu konularda elemandan illegal olarak birçok bilgi ve belgeyi temin ettikleri, bu bilgi-belge nedeniyle bir yüzbaşının ordudan atılmasını sağladıkları tespit edilmiştir.
Cihaner'in suçu "kişisel suç" değerlendirmesi
İddianamenin, "Yetki ve Göreve İlişkin Değerlendirme Bölümü"nde, İlhan Cihaner'in, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı olarak görev yaparken suç tarihinde birinci sınıfa ayrıldığı anlatılarak, "Cihaner'e ait silahlı terör örgütüne üye olma suçu TCK'nın 314/2 maddesinde düzenlenmiş bulunan ve cezası 5 yıldan 10 yıla kadar olan bir terör suçudur" ifadeleri kullanılıyor.
Silahlı terör örgütüne üye olma suçu, görevle hiçbir şekilde bağdaşmayan, ilişkili olmayan ve görev nedeniyle işlenemeyecek olan "mütemadi bir suçtur" denilen iddianamede, "Cihaner'in işlemiş olduğu silahlı terör örgütüne üye olma suçu tamamen kişisel suçtur" deniliyor.
İddianamede, muvazzaf askerlere ilişkin açıklamalarda da, iddiaların, askeri suç olmadığı belirtilerek, "Silahlı örgüt kurmak veya yönetmek veya bu şekilde kurulmuş bir örgüte üye olma" suçlarının kim tarafından işlenirse işlensin, adli yargının görev alınandaki suçlardan olduğu vurgulanıyor.
Şüphelilerin bireysel durumlarına da yer verilen iddianamede, şüphelilerin, İstanbul'da örgüte karşı yürütülen başka bir dosyanın şüphelisi Çiçek'in hazırlandığı Adli Tıp Kurumu raporuyla sabit olan bir planı icraya koyduklarının anlaşıldığı ifade edilerek, "Soruşturma kapsamında ulaşılan deliller nedeniyle Ergenekon silahlı terör örgütünün Erzincan yapılanmasının en üst düzeydeki yöneticisi olduğu değerlendirilen 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk'in savunmasının alınmasının mümkün olmadığı" kaydediliyor.
İddianamede, Orgeneral Berk'in ayrıca, şüpheli Recep Gençoğlu'nun gözaltına alınarak Erzurum'a getirildiği gün Erzincan'da 3. Ordu Komutanlığına ait askeri araçlardan oluşan bir konvoyu önce şehir içinde dolaştırıp, Erzurum istikametindeki Üzümlü ilçesi kavşağına kadar intikal ettirerek geri döndürmesinin bir gözdağı verme girişi olarak algılandığı da ileri sürülüyor.
İddianamede, "Cihaner'in, Ergenekon terör örgütünün Erzincan yapılanması içerisinde, örgütün faaliyetleri çerçevesinde diğer şüphelilerle birlikte faaliyette bulunduğu, şüpheli Ali Tapan'ın Erzincan İl Jandarma Komutanı olması nedeniyle jandarma istihbarat şube müdürlüğü personeli olan tutuklu şüpheliler üzerinde denetim, gözetim, emir-komuta yetkilerinin bulunduğu, bu yetkileriyle şüpheliler Berk ve Cihaner'in verdiği illegal talimatları yapma yaptırma görevi üstlendiği, yapılan suni (yalancı) gizli tanık bulma işlemini bizzat yürüttüğü" öne sürülüyor.
Çatalmurat Barajı'nda ele geçirilen el bombaları
Erzincan Çatalarmut Baraj Gölü'nde 27 Ekim 2009'da bir ihbar sonucu 13 adet el bombası, çeşitli çap ve nitelikte 350 civarında merminin bulunması üzerine, Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı'nca gerekli soruşturmanın başlatıldığı hatırlatılan iddianamede, şu ifadelere yer veriliyor:
"Çatalarmut barajındaki mühimmatlar konusunda başta İl Jandarma Alay Komutanı Tapan olmak üzere, Ergut, Esirger ve Ersan'ın birlikte komplo kurup plan yaptıkları, bu plan dahilinde bulunan mühimmatları Erzincan Emniyeti ile suni olarak irtibatlandırmaya çalıştıkları, bunun için de yalancı tanık ayarlamaya çalıştıkları, bu kapsamda sözde tanık ile gizli bir şekilde şehir dışında görüşüp çeşitli vaatler karşılığında ikna etmeye çalıştıkları, ancak gizli tanığın (gizli tanık X) komplonun aracı olmak istememesi nedeniyle kabul etmediği tespit edilmiştir.
Hatta başta Tapan olmak üzere adı geçen şüphelilerin tanığı gerçeğe aykırı anlatımlarda bulunması konusunda tanıklık yapması için iknaya çalışırken, bu olaydan Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı olan Cihaner'in de haberinin olduğu, hukuki korumanın ve desteğin bizzat şüpheli başsavcı tarafından yapılacağı vaat edilmiştir."
Şüphelilerin amacı
İddianamede, "Şüphelilerce varılmak istenen illegal amacın da şu olduğu değerlendirilmiştir" başlıklı bölümde ise, şunlar kaydediliyor:
"Çatalarmut barajında bulunan ve el konulan mühimmatların emniyetin olaydan önce oraya koydurulup bilahare de yine anlaşma ile mühimmatlar emniyet tarafından bulunmuş gibi gerçeğe aykırı bir senaryo üretilerek, Ergenekon terör örgütü soruşturması ve kovuşturmasında adli kolluk görevinin ağırlıkla emniyet teşkilatı tarafından ifa edilmekte olması nedeniyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen bu soruşturmayı zayıflatmak, ele geçen yasal deliller hakkında kamuoyunda şüpheler yaratmak ve emniyet teşkilatına gözdağı vermek amacıyla hareket edildiği değerlendirilmiştir."
"Gerek İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan, gerekse İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamındaki sanıkların, şüphelilerin ve avukatlarının basına yansıyan beyanlarında, çıkan mühimmatlarla bir ilgilerinin bulunmadığı, bulunan ve el konulan mühimmatların emniyet görevlilerince gömüldüğünü iddia etmeleri dikkate alındığında, uygulanmaya çalışılan bu senaryonun vahameti daha iyi anlaşılacaktır" ifadelerine yer verilen iddianamede, "Bu illegal amacı gerçekleştirmek için şüpheliler var güçleriyle çalışma yapmışlardır. Şüpheliler Cihaner, Tapan, Ergut ve Esirger'in irlikte hareket ederek yalancı tanık bulma ve suni olarak delil oluşturma şeklinde gelişen faaliyetleri tespit edilmiş, bu faaliyetlerin 3. Ordu Komutanı sıfatı taşıyan Berk'in himayesinde ve koordinasyonunda gerçekleştirildiği değerlendirilmiştir" deniliyor.
Elde edilen 14 klasörden oluşan deliller ile aralarında "Munzur", "Efe", "X" kod adlı gizli tanıkların da ifadelerine yer verilen iddianamede, gizlik tanıklar üzerinde baskılar olduğu ileri sürülüyor.