‘ERUYGUR’UN ÖNÜNE AYIŞIĞI’NI, ÖRNEK’İN ÖNÜNE SERVETİNİ KOYMUŞLAR’
“8 Eylül 2004 Çarşamba..
Memet Abi geldi... Benim Leventle görüşürken, karşıdan resimlerimi çekmişler. Önlerine koymuşlar... Özensiz davranmalar. İstifa etmeyecekmiş bütün gözler Yaşarda... Konuşma çok iyiydi ama, ekime kadar bakmak gerek. Bakalım ne yapacak
Şeney Abinin durumu ilginç. Önüne bilgisayar disketlerini döküp koymuşlar. AY IŞIĞI GİRİŞİMİ... (Nokta dergisinde darbe planı olarak yayımlandı-Tempo24)İndirmek ve yeni yapı oluşturmak... Sonra Yaşarın gelmeyeceği olasılığına karşı onu öne çıkarmaya başlamışlar. O da hemen yeni duruma göre hazırlık yapmış. Beklemiş. Hemen kurumdaki her türlü çalışmayı kaltırtmış. Kırptırmış
Örnek Abinin durumu da biraz karışık. Kendisinden üç defa mal bildirimi istenmiş. Birincisini beğenmemiş tepedeki, ikincisini göndermiş sonra bir defa daha göndermiş. Durum trilyon. O da bu nedenle bir ölçüde geri çekilmek durumunda olabilir..
Beythovenın da görev sırasında bazı kadınsal ilişkiler nedeniyle durumu hoş olmamış. bu da biliniyormuş..”
DEĞERLENDİRME
Açık kaynaklarda yapılan araştırma ve incelemenin genelinde ‘Levent’in belirtilen tarihte Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanı olan Tuğgeneral Levent ERSÖZ,‘Memet’inüst düzey bir askeri personel, ‘Yaşar’ın dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar BÜYÜKANIT, ‘Örnek’in ise dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden ÖRNEK olduğu değerlendirilmiştir.
HURŞİT TOLON: BÜYÜKANIT’IN GÖREVE GELİŞİ ENGELLENEBİLİR
“7 Haziran 2005 İst da Hurşit TOLON'la 3.5 saat görüşme.
- Özkök: kendisini Danimarka genelkurmay başkanı sanıyor
- Büyükanıt: göreve gelişi engellenebilir. Değişik yöntemler var. CB yi devre dışı bırakabilirler.
temel güç sivil toylu
- AKP'nin hedefler
- birinci sorun medy
- beni asacaklarını bilsem doğruları söyleyeceği”
DEĞERLENDİRME
Açık kaynaklarda yapılan araştırma Hurşit TOLON’un belirtilen tarihte 1.Ordu Komutanı olduğu ve 30 Ağustos 2005 tarihi itibariyle emekli olduğu, ‘Özkök’ün dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi ÖZKÖK, ‘Büyükanıt’ın ise dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar BÜYÜKANIT olduğu görülmüştür.
BAŞBUĞ: BALBAY ANLAŞMAYI BOZDU, ÜZÜLDÜK
“13.7.0 Çarşamb
Sabah Taner DÖVENCİ Albay aradı, komutan (Başbuğ) İlhan beyle baş başa görüşmek istiyor, dedi. Şaşırdım. Malum konu olabilirdi. İS'e bilgi verdim. 16.00'da gitti 2 saate yakın görüşmüşler.
Milli Güvenlik Siy Belgesini o açmamış İlhan abi açınca siz açmasayldınız ben de açkmayacaktım demiş devam etmiş
- Balbay anlaşmayı bozdu. Kırıldık. Çok üzüldük. Kimi arkadaşlar biz çekilelim dediler. Tabii kaynağı sormuyoruz. Söylemeyecektir. Bu tür şeyler yapmayacaktı. Yaptı.
İS, bilmiyorum, siz verdiniz sandım demiş. Onlar da bizim böyle bir yöntemimiz yok demiş
Öteki konular
- Çankaya'ya başı türbanlı olmayan ama, beyni türbanlı biri gelirse ne olacak demiş
- Terörü ABD'nin desteklediğine karşı çıkmış. Uzun uzun bu saptamanın yanlış olduğunu söylemiş. İS de yazısın bırakmış. Yazısı o yöndeydi
Ertesi gün İS'le durumu değerlendirdik. Bana şunları söyledi
- Ürktüm... Değişik bir şey var. Senin haberleri inceleyeceğim. Bunlar kendi içlerinde farklı düşüncelere sahipler. Böyle olur. Geçmişte Faruk GÜRLER, Muhsin BATUR... Gürler birden öbür tarafa geçti.... Bunlar böyle olur. Aman dikkat.
-Kaynaklarını bana da söyleye.. (güleerek) bakansın bir şey olur, bana sorarlar bilmeyeyim.
- Ben kimsenin adını vermemiştim. Yıllar sonra bana bir yemek verdiler. Konuştuk uzun uzun.
- Yine benzer durum olabilir. Aman dikkatli ol. Şimdi senin yaptıkmlarından benim haberim yok. Onlar da sevinmiştir. Bunların da arasında ikilik var diye
- Acaba Hilmi Paşacı CB yapıp öyle mi dönüştürmek istiyorlar. Bunu yazıp sormalı”
DEĞERLENDİRME
Söz konusu yazıda yıl belirtilmediğinden dolayı takvim üzerinde yapılan incelemede 13 Temmuz 2005 tarihinin Çarşamba gününe rast geldiği ve bu nedenle söz konusu görüşmenin “13 Temmuz 2005” tarihinde yapıldığı,
Açık kaynaklarda yapılan araştırma ve incelemenin genelinden ‘İS’ ve ‘İlhan’ın Cumhuriyet Gazetesi imtiyaz sahibi İlhan SELÇUK, ‘Başbuğ’un ise dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı İlker BAŞBUĞ olduğu değerlendirilmiştir.
ustafa
BALBAY: GEREĞİNİ YAPIYOR MUSUNUZ?
“24 Mayıs Cumartes
Atila ATEŞ aradı, bu ne dedi? görevini yaptın dedi.
Bir numara için: ya görevini yapar ya gider. Bunun ortası olmaz. İşin özeti budur
Ben sizler emekli olup elbiseyi çıkarırsınız ama beynen emekli olmazsınız deyince evet öyledir dedi. Gereğini yapıyor musuzun deyince, evet dedi. Yapılıyordur dedi. Herkes böyle gitmeyeceğini görüyor, dedi”
DEĞERLENDİRME
Söz konusu yazıda yıl belirtilmediğinden dolayı takvim üzerinde yapılan incelemede 24 Mayısın 2003 tarihinde Cumartesi gününe rast geldiği ve bu nedenle söz konusu görüşmenin “24 Mayıs 2003” tarihinde yapıldığı değerlendirilmiştir.
Açık kaynaklarda yapılan araştırmada Mustafa BALBAY’ın 23 Mayıs 2003 tarihli Cumhuriyet Gazetesinde ‘Genç subaylar tedirgin’ başlıklı bir yazı yazdığı, ayrıca Atilla ATEŞ’in Kara Kuvvetleri Komutanlığı yaparken Ağustos 2000 tarihi itibariyle emekli olduğu görülmüştür.
KESİN ÇÖZÜM İÇİN KAÇ YIL KALMAK GEREKİR? 2-3 YIL YETMİYOR
“16 Mayısta ve 19 Mayısta Tanju ERDEM geldi. 45 er dakika konuştuk. Ona ulaşanlar
- Böyle gidemez diyorlar. Bu kez daha farklı diyorlar. Mesela, kesin çözüm için kaç yıl kalmak gerekir sorusuna yanıt arıyorlar. bugüne kadar 2-3 yıl kalındı yetmedi, acaba daha uzun mu kalmak gerekiyor diye düşünüyorlar” demek ki bu durum tartışılıyor. Öncekiler olmadı ne olur? Geçmişte denenip başarını olunmayanı başarmak diyorlar. Aydınlanma... Güvnelik kavramının içine her şeyi koymak? Enflasyon da güvenlik kavramının içindedir, ekonomi ülke güvenliğini ilgilendirir... Aydınlanma hareketini başarıya ulaştıracak, bugünkü olumsuzlukları kökünden silip süpürecek bir durum. gidiş, bundan sonraki adımların CHP’siz atılacağını gösteriyor gibi.”
DEĞERLENDİRME
Söz konusu yazıda yıl belirtilmediğinden dolayı diğer notların tarih akışı dikkate alındığında görüşmelerin ‘16 ve 19 Mayıs 2003’ tarihlerinde yapıldığı değerlendirilmiştir.
Ayrıca açık kaynaklarda yapılan araştırmada Tanju ERDEM isimli emekli bir Amiral olduğu görülmüştür.
‘AMA PAŞAM HERKES SİZDEN BİR ŞEY BEKLİYOR’
“18 Aralık 200
KKK ile makamda 11.05-12.45 arası 100 dakikalık görüşme... Hemen arkamızda Kosova meydan muharebesini gösteren dev bir tablo... Kremit rengi koltuklar...Biz ikilide o teklide.
- Her şeyden önce şunu söyleyeyim, tatsızım, gerginim, huzursuzum. Gidiş iyi değil
- 80 yılda adım adım bir yerlere getirdiğimiz Türkiye Cumhuriyeti'nin önümüzde mum gibi eridiğini görüyorum. Buna tahammül etmek çok zor.
- Şu anda Türkiye'nin durumu 1920'dir. Hatta şartlar daha zordur. Bu söylediğime dikkat edin, 1920. Atatürk o dönemde ne yaptıysa bizim de onu yapmamız gerekiyor
- AMA PAŞAM BAKIN BİR ADINIZ OLDU, HERKES SİZİ TANIYOR, SİZDEN BİR ŞEYBEKLİYOR.
- Tamam, bir adımız oldu. İnsanlar bizi tanıyor ama keşke ülke normal koşullarda olsaydı da ben bir Meteoroloji Genel Müdürü gibi görevimi yapıp, sessiz sedasız emekli olsaydım
- OLUP BİTENLERİ SİZİNLE PAYLAŞMAYA GELDİK... MEDYAYI.
- Sormayın medya bir felaket, felaket, felaket... Bir tek siz kaldınız. Karım soruyor emekli olunca hangi gazeteleri alacağız diye. Ben tabii ki cumhuriyet diyorum. O da yeter mi diyor, ben de bizim o kadar paramız yok, diyorum. Şimdi 6 gazete okuyor. Ben burada tümünü okuyorum. İşim gereği. Ötekilerin gazetelerini okuyorum. Onlardan birkaç yazarı mutlaka okumak gerekiyor. Onların ne düşündüğünü bilmek için. Fehmi KORU, Taha AKYOL, Ali BAYRAMOĞLU, AKDOĞAN...
YALMAN: MEDYADA AYIKLAMA VAR
Medyada yoğun bir ayıklama dönemi var. Tuncay Özkan'ı tasfiye ettiler. Balbay'ın programını bitirdiler. Üstelik yerine de ne geldi. Ben pazar sabahları sırf Balbay'ın TRT'deki programını izlemek için plan yapıyordum. Tek tek hedef seçiyorlar ve bitiriyorlar. Ben her şeyi biliyorum. Karamehmet teslim oldu. Hükümetle masaya oturdu. Onlara parayı bile hükümet buldu. Londra'dan para buldular. Kara para da aklayan bir yerden para buldular. 5 milyar dolar kredi buldular. Teslim oldular. Ciner de öyle. o da teslim oldu
-PAŞAM CİNER BİZDEN YANA... BİZ KUŞATMAYI YARDIK. KARŞIDA DOĞAN GRUBU VARDI. YANIMIZA CİNER VE KARAMEHMET'İ ÇEKTİK VE BAŞARI KAZANDIK. BUGÜN ÖYLE DAVRANIYORLAR AMA, YARIN DEVRAN ŞÖYLE BİR DÖNSÜN BAKIN FARKLI HAREKET EDECEKLERDİR.
- Söylediğiniz doğru ama, o zamana kadar ne olacak. Verecekleri zarar ne olacak. Bunlar öyle bir kadrolaşıyor ki. 1400 üst düzey yönetici atadılar. Bu rakam Ecevit hükümetinin 3 yılda yaptığı atamaların yüzde 70'i. yüzlerine söylüyoruz. En ağır biçimde söylüyoruz. Önceki hükümetler yapıyordu biz de yapıyoruz diyorlar. Pervasızca gidiyorlar. Bunları demokratik bir sistem içinde engellemenin bir yolu var mı ona bakıyoruz. Buyrun siz söyleyin var mı böyle bir yol... Balbay sen söyle.
-ARIYORUZ EFENDİM. BULSAK, OLABİLİR, DİYE DÜŞÜNÜYORUZ.
-Ben Jandarma Genel Komutanı oldum oradan buraya geldik. Artık kendim için yapabileceğim bir şey yok. Ülkem için, tümüyle ülkem için çalışıyorum. Bundan sonra böyle. Kimileri bizim emekli olunca konuştuğumuzu söylüyor. Ama ben şimdiden söylüyorum. Bunları biz bu durumda söylemeyeceğiz de ne zaman söyleyeceğiz. Ben iyimser olamıyorum.
-PAŞAM, ERDOĞAN'IN İKİ FOTOĞRAFI VAR. BİRİ BUSH'LA BİRİ HİKMETYAR'LA. İKİSİNDEN BİRİNİ TERCİH EDECEK. HANGİSİNİ TERCİH EDERSE KAYBEDECEK... SONRA AMERİKA, SONUÇ OLARAK İSLAMI KARŞISINA ALDI. ADAM İSLAMI KARŞISINA ALMIŞKEN, TÜRKİYE'DE NEDEN ILIMLI İSLAMI DESTEKLESİN... GÖKECEKSİNİZ VAZGECEEK.
‘ABD KÖPEKLEŞMİŞ İKTİDARA İSTEDİĞİNİ YAPTIRIYOR’
-Aynı şey AB için de geçerli. Doğru ama, bir de şu var. Adam köpekleşmiş bir iktidara istediğini yaptırıyor. Bunlar ABD'ye köpekleşiyor. Laik adam köpekleşmez, dik durur. ABD dik duran bir iktidar istemez ki.
Medya çok önemli. Bakın çok önemli hpareketler geçmişte de hep bir dergi, bir yayın etrafında oldu. Bugün böyle bir şey yok. Sadece cumhuriyet yetmez. Bunun yanına mutlaka bir televizyon olmalı. Daha önceki gelişinizde TV. kanalından söz etmiştiniz. Ne oldu? Eskiden hiç değilse Perinçek'in bir kanalı vardı. Hiç değilse insan deşarj oluyordu. şimdi o da yok.
-ŞİMDİ ASKERİN DE BİR ÖLÇÜDE HÜKÜMETE TESLİM OLDUĞU İDDİALARI VAR AMA, BEN İNANMIYORUM.
En önemli şey bizim için birliktir. Askerin birliğidir. Bunu bozmuyoruz. Bizim her konuda görüşümüz belli. Laiklikle ilgili belli. Bu değişmez. Ben bunu KKK olarak söylüyorum. Deniz de hava da benim gibi düşünüyor. Aslında TSK, KKK'dır. Burasıdır.
Haa tabi sizin söylediğiniz havanın (yani en tepenin pasifliğinin) yayılmasına neden olan varsa ona da ayrı bir konu... Yani. Toplumda da bir bencillik var. Bizim okullardan mezun olanlar çok iyi yetişiyonlyar. Tümü mühendis olarak mezun oluyor, sistem mühendisi olarak. Ama kendilerine dönük gibi duruyorlar. Toplumsal konulara kafa yorma daha az.
YAŞ'ta her şeyi yüzlerine söylüyoruz. Herkes yapıyor biz de yapıyoruz, kadrolaşıyoruz diyorlar. Sonra bu dokunulmazlıklar. Avrupa Ceza Hukuku Sözleşmesini onaylamadılar. İşlerine gelmiyor diye.
Sıra Doğan Grubuna da gelecek. Bu onlara çok uygun bir dille söylendi. Bir kez daha çok daha güçlü bir şekilde söylenecek. Onlara söylüyorum. Buraya geldi söyledim. Ben onlara, ekonomik durumlyarından söz ediyorum. Tabii sizinle konuştğum gibi Atatürk ilkelerinden söz etmiyorum. Nerede ne söyleneceğini biliyoruz... Sıra Doğan Grubuna da gelcek, o gün teslim olması yetmeyecek. Hükümet onların yerine Albayrakları hazırlıyor. Ana medya grubu Albayraklar olabilir. Buna hazırlanıyorlar.
- AKP toplumu değişik bir biçimde bölmeye çalışıyor. Etnik gruplara ayırmak istiyorlar. Böylece üst kimlik olarak Türk olmak gidecek, yerine müslüman olmak gelecek. Heedfleri bu. Toplumu bir buzlu cam gibi dağıtmak istiyorlar. Bunu da özgürlükler adı altında yapmak istiyorlar
- Toplum nasıl? Ben şöyle görüyorum... AKP iktidarının ilk zamanlarında bir rahatsızlık, tedirginlik vardı. O yerini, yılgınlığa, bezginliğe bıkartı. Bu da yerini şimdi teslimiyete bırakıyor. Gidiş bu yönde. Ben bu ortamda toplumdan fazla bir şey beklemiyorum.
CUMHURBAŞKANI NASIL
Mükemmel, mükemmel, mükemmel... Kaç rakımlı tepe diyorsunuz ona, orası sağlam.”
DEĞERLENDİRME
Söz konusu yazıda yıl belirtilmemiş olup diğer notlardan yılın 2003 olduğu, netice olarak görüşmenin “18 Aralık 2003” yılında gerçekleştiği,
Açık kaynaklarda yapılan araştırma ve incelemenin genelinden‘Karamehmet’in Çukurova Holding Başkanı Mehmet Emin KARAMEHMET, ‘Ciner’inPark Holding Yönetim Kurulu Başkanı Turgay CİNER olduğu, ‘Perinçek’in İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu PERİNÇEK olduğu değerlendirilmiştir.
Ayrıca açık kaynaklarda yapılan araştırmada Ağustos 2002YAŞ kararı ile Jandarma Genel Komutanlığı görevinden Kara Kuvvetleri Komutanlığına atanan Aytaç YALMAN’ın 30 Ağustos 2004 tarihinde emekli olduğu, ayrıca dönemin Milliyet gazetesi yazarı Tuncay ÖZKAN’ın 1 Temmuz 2002 tarihinde Çukurova Medya Grubuna Başkanlığına getirildiği görülmüştür.
‘ÖNCE BİRİ İNDİRELİM, SONRA HÜKÜMETİ’
“21 Aralık... PAZAR... Saat 16.00.
Mehmet düşünüyor...hayal bu ya. Bir numara söz veriyor bu hükümeti düşüreceğim. söz veriyorum. Bitirecek. Yerel seçimlere kadar yapacağım bunu. Bunu Kuvvet Kom ve Tolona sölüyor... Biraz süre diyor. Bunnu dışındaki arayışta da... Önce deniyor biri indirelim, sonra hükümeti...Bir inmeden bir şey olmaz. Aslında bir yukarıdaki görüşlerini söylerken samimi değil. Oyalıyor. Öyle düşünüyorlar. Yerel esçimlerler sonra hükümet daha da güçlerecek böylece ben de güçlenirim diyor bir. İçimizdeki karış taraf da bana bir şey diyemez. 4 yılımı gayet sakin yaparım... Böyle düşündüğünün düşünüyorlar
Yeniden çalışmalar başladı. BÇG’nin yerine yine sanırım... Yine karargah bünyesinde Recep Paşa sorumlulğunda... Çalışma Grubu kuruldu. O aynı çalışmaları yapmaya başladı. Planlar hazırlanıyor. Yaşar’ı harcayabilirler. Biraz kızgınlar. Kolon, bire inanmıyor. Bize yalan söylüyor. Yerel seçmiden sonra bak işte bunlar çok güçlendi şu aşamadan sonra bunlara ne yapılabilir diyecek.”
DEĞERLENDİRME
Söz konusu yazıda yıl belirtilmediğinden dolayı takvim üzerinde yapılan incelemede 21 Aralık’ın 2003 yılında Pazar gününe rast geldiği ve bu nedenle söz konusu görüşmenin “21 Aralık 2003” tarihinde yapıldığı,
Açık kaynaklarda yapılan araştırma ve incelmenin genelinden ‘Memet’in üst düzey bir askeri personel, ‘Tolon’un dönemin Ege Ordu Komutanı Hurşit TOLON, ‘Yaşar’ın dönemin 1.ordu Komutanı Yaşar BÜYÜKANIT olduğu değerlendirilmiştir.
Ayrıca açık kaynaklarda yapılan araştırmada 28 Mart 2004 tarihinde Mahalli İdareler Genel Seçimleri yapıldığı görülmüştür.
ERUYGUR: ÇANKAYA ÇOK KRİTİK BİR DURUMDA NE YAPAR?
“29 aralı
Şener’le görüşme... Müthiş gergin.
- Yahu ben demokrat biriyim. Yaşamım boyunca en demokratik şeyleri istedim ama bunlara hazmedemiyorum. Bu kadar olmaz... Bakın bir kuran kursunda visayetname ele geçirdi. Adam telvizoyon izlemeyin, şeirat gibi yaşayın diyor. Biz 80. yıla bunlarla mı girecektir.
- Asıl Çankaya’ya bakıyoruz. Ne ölçüde güvenenibiliiz. Çok kritik bir durumda ne yapar. Bunu bilmemiz lazım... aslında laikliğinden hiçbir kuşkumuz yok.
- Yapılması gereken diye düşünüyorum, çıkış yolu arıyorum... Sanki, yeni bir par... mevcudu bırakıp... bir şekilde bunu gerçekleştirip.
- En önemli unsur içimizdeki durum, birin durumu. Artık onu da içimizde göstereceğiz. Aramızdaki bir kişi ölü bile olsa, aramıza alıp, ayakta gösterip, bunu kanıtlamamız lazım.”
DEĞERLENDİRME
Söz konusu yazıda yıl belirtilmemiş olup diğer notlardan yılın 2003 olduğu, netice olarak görüşmenin “29 Aralık 2003” tarihinde gerçekleştiği,
Açık kaynaklarda yapılan araştırma ve incelmenin genelinden ‘Şener’in dönemin Jandarma Genel Komutanı Mehmet Şener ERUYGUR, ‘Çankaya’nın ise eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER, olduğu değerlendirilmiştir.
ERUYGUR: BİZİM ABD’YE BUNLARIN O KADAR GĞÜÇLÜ OLMADIĞINI ANLATMAMIZ LAZIM
“16 Ocak Cuma... İS'le ŞE'yle görüşme... sabah 9.30-10.4
İS: kritik bir dönem... Bunlar devletle tanışıyor. Bakarsınız, iktidarda kalmak için ne yapmamız gerekir diye düşünebilirler.
ŞE: yok efendim, siz kendi akıl ve mantık çizginiz içinde bunu söylüyorsunuz ama, benim bunlardan umudum yok... Bunların beyni uyuşmuş... Benim umudum yok...bunların yetişmesi böyle.
İS: tabii biz sizinleyiz. Siz bir bütün olarak hassassınız... Ama sizi bölünmüş göstermek isteyenler var. Bu çok önemli.
ŞE: ne dediğinizi çok iyi anlıyorum. ona dikkat ediyoruz.
İS: ben çok şey yaşadım. 9-11 yaşadık. Yani öyle bir şey olmasın isterim. Bir kez daha biz yenilen tarafta olursak, hiç istemiyorum. Bundan korkuyorum
ŞE: korkunuzu anlıyorum, endişeniz olmasın. Ona dikkat ediyoruz.
İS: burada uluslararası dengeler çok önemli. Çok önemli... ABD ne yapar? Bunlara destek veriyor.
ŞE: anlıyorum. Biz de ona dikkat ediyoruz. Bakıyoruz, şu aşamada öyle görünüyorlar ama, onlar düzeni kim sağlayacak ona bakar. Bizim onlara, bunların o kadar güçlü olmadığını anlatmamız lazım.
İS: MB önde şimdi. Onun kendisine çok dikkat etmesi lazım. Özel hayatına özen göstermesi lazım. Her türlü çamuru atabilirler
ŞE: evet, yakaşıklı ama, her yaklaşanın salt bu özelliği nedeniyle yaklaşmadığını bilmesi lazım... İşte CHP biraz hareketlendi. Geç oldu ama, iyi oldu. Şimdi KOÇU da arayıp tebrek edeceğim.
DEĞERLENDİRME
Söz konusu yazıda yıl belirtilmediğinden dolayı takvim üzerinde yapılan incelemede 16 Ocak’ın 2004 yılında Cuma gününe rast geldiği ve bu nedenle söz konusu görüşmenin “16 Ocak 2004” tarihinde yapıldığı,
Açık kaynaklarda yapılan araştırma ve incelemenin genelinden ‘İS’nin Cumhuriyet Gazetesi imtiyaz sahibi İlhan SELÇUK, ‘ŞE’nin ise dönemin Jandarma Genel Komutanı Mehmet Şener ERUYGUR olduğu değerlendirilmiştir.
Sonraki Sayfa >