Gündem

Ertuğrul Özkök: İki baskıcı muhataptan demokratik bir çözüm çıkar mı

Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök, Kürt sorununun çözümü için demokratik yolların gerekliliğini vurgulayarken bir konuya dikkat çekti.

20 Ekim 2010 03:00

T24 - Kürt sorununun çözümü için demokratik yolların gerekliliğini vurgulayan Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök, "Kürt sorunu, ancak demokratik yoldan çözülebileceğine göre şu sorunun cevabı çok önemli. 'Türkiye’de bugün gerçek anlamda bir demokrasi var mı?'" diye sordu. "Türkiye’nin tamamında, otoriter bir rejim hüküm sürüyorsa; Kürt kesiminde bunun beş katı büyük bir “korku imparatorluğu” var" diyen Özkök, yaşanacak barışın demokratik olmayacağını savundu.

Ertuğrul Özkök'ün Hürriyet gazetesinde "Kapıdaki ayakkabıları unutalım mı" başlığıyla yayımlanan (20 Ekim 2001) yazısı şöyle:



Ailenizin “iflah olmaz iyimseri” yine sahnede.

O iyimser diyor ki:
Aman hemen karar vermeyelim, yine yanılmayalım.
Mesela kapı önündeki ayakkabıları unutmayalım.
Hani Merkez Bankası Başkanlığı’na seçilen, eşi başörtülü, gariban bürokrat.
O adamdan, Türkiye tarihinin en başarılı Merkez Bankası başkanlarından biri çıktı.
Bir de Haşim Kılıç olayı var.
Onun da eşi başörtülüydü ve hakkında neler yazılmıştı.
O da en üst yargının şerefine leke sürecek bir şey yapmadı.
Tam aksine, aramızdaki makul insanların önyargı duvarlarını yıkmayı başardı.
Her ne kadar Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu’na yapılan seçimlerden sonra söylediği sözler bazı insanlarda “Takiye stajı bitti” şeklinde yorumlansa da, ben Kılıç’ın sağduyusuna güvenmeye devam ediyorum.
Ama şu an için baktığımızda HSYK seçimleri, demokrasiye gönülden inandığı halde referandumda “Hayır” diyen benim gibi insanları haklı çıkarmış görünüyor.
Acaba bunlar içinden kaçı iki yıl sonra bizi yanıltacak. Yanıltabilecek mi?
Samimi söyleyeyim, umutlu değilim.
Bence 12 Eylül Türkiye’yi ileri demokrasiye değil, tam aksine, otoriter çoğunlukçuluğa götüren son adım oldu.
O yargıyı tarihe bırakıyorum. Şu an için kafamdaki soru daha acil.
HSYK seçimleri, Kürt meselesinin çözümünü kolaylaştırdı mı, zorlaştırdı mı?


* * *


Yeditepe Üniversitesi’nde Ersin Erkan isimli genç bir öğretim üyesi ile tanıştım.
Onunla bazen ders aralarında sohbet ediyoruz.
Üzerinde çalıştığı konu, “Güneydoğu Avrupa ülkelerinde etnik soruların çözümü.”
Editörlüğünü yaptığı, “Seçim sistemleri ve etnik azınlıkların parlamenter temsili” isimli bir ortak çalışma var.
Kitabın girişinde şöyle çok net ve sağlam bir yargı yer alıyor:
“Son yıllardaki deneyimler göstermiştir ki, demokrasi dışındaki çözümler etnik sorunları çözememiştir.”
Şimdi yukardaki soruyu tekrar soruyorum.
HSYK seçimleri Kürt sorununun çözümünü kolaylaştırdı mı, zorlaştırdı mı?
Gelin öyleyse bu çözümü sağlayacak olan iki taraftaki duruma bakalım.
Bir tarafta Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve onun hükümeti var.
Kürt sorunu, ancak demokratik yoldan çözülebileceğine göre şu sorunun cevabı çok önemli.
Türkiye’de bugün gerçek anlamda bir demokrasi var mı?
Hadi alt alta yazalım:
- Toplumun tamamı korkuyor.
- Medyanın hali malum.
- Seçim barajı, dünyanın hiçbir demokrasi ülkesinde olmadığı kadar yüksek.
- Yargı, son seçimden sonra “iktidarın yargısı” haline dönüşmüş, yasama-yürütme-yargı ayrılığı fiilen bitmiş.
Şimdi bu toplumda demokrasi var diyebilir misiniz?


* * *


Bir de öteki tarafa, yani Kürt tarafına geçelim.
Türkiye’nin tamamında, otoriter bir rejim hüküm sürüyorsa; Kürt kesiminde bunun beş katı büyük bir “korku imparatorluğu” var.
Örgüt başını kaldıranı, “Ama” diyeni yok ediyor.
Hadi öyleyse soruyu birlikte soralım.
İki otoriter, baskıcı muhataptan demokratik bir çözüm çıkar mı...
Bu soruyu özellikle, Diyarbakır’da, KCK kapılarında “sokak yazarlığı” yapan arkadaşlara soruyorum.
Teröre dayalı bir diktatör örgütle; yasama-yürütme-yargı ayrılığını iptal etmiş otoriter bir rejim daha kolay anlaşır, karar verir diyorsanız lafımı geri alıyorum.
Ama o zaman sakın bana “Demokratik bir çözüm bulduk” masalı okumayın.