Gündem

Ertuğrul Özkök | Hadi artık soralım: Orta Doğu'yu kim harabeye çevirdi; İsrail F-35’leri mi, Hizbullah Fadi füzeleri mi?

Akıl ve vicdan Orta Doğu’yu terk etti. Geriye sadece fanatizmi bıraktı

25 Eylül 2024 07:00

Birleşmiş Milletler’de kadın girişimciler üzerine bir toplantı için 3 günden beri New York’tayım.

Ama Orta Doğu kapkara bir kabus gibi çökmüş BM üzerine…

Kadın denince Gazze’nin kadınları, çocuk denince Gazze’nin çocukları, zulüm denince Netanyahu’dan başka bir şey konuşulamıyor.

Dün bir de İsrail F-35’lerinin Lübnan’ı bombalamaları ve Hizbullah’ın Fadi füzelerinin İsrail’e yollanmaları Orta Doğu’yu tam bir kabus coğrafyası haline getirdi.

Hizbullah Gazze’ye destek değil, köstek oluyor

Önce bir hissiyatımı dile getireyim.

İran yanlısı Hizbullah devreye girince, katliama uğrayan Gazze halkına olan sempati geri planda kalıyor.

İran yanlısı Hizbullah’ın İsrail’e savaş açması Filistin halkına destek değil, tam aksine köstek oluyor.

Hizbullah Gazze halkının değil, İran’ın menfaatlerinin savaşını veriyor orada.

İslamcı fanatikler dışında onlara sempati ile yaklaşanların sayısı nedir bilmiyorum ama Gazze halkının davasına büyük zarar verdiğine eminim.

Tabii sadece Gazze halkına değil…

Lübnan’ın mazlum halkına da büyük zarar veriyor.

Beyrut (Fotoğraf: Pexels)

O ışıl ışıl Beyrut şehrini kim harabeye çevirdi?

Bizim neslimiz içir Beyrut rüyaların şehriydi.

Çocukluk ve gençliğimiz Orta Doğu’nun bu en ışıklı en modern şehrine hayranlıkla geçti.

Ve ne yazık ki, 1975’de Filistinli göçmenlerin gelişiyle ülke büyük bir kaosa ve iç savaşa girdi.

Elli yıl sonra bugün o güzelim şehirden geriye bir insan enkazı kaldı.

Feyruz

Lübnan ne zaman yıkılsa Feyruz gelir aklıma

Beyrut ne zaman acılara bürünse ben Feyruz’un Le Beirut şarkısını dinlemeye başlarım.

Lübnan’ın efsane sesidir Feyruz…

O güzelim şehrin en mutlu, en acı günlerini yaşadı, ıstıraplarını hala yaşamaya devam ediyor.

Dün yine onun “Le Beirut” şarkısını dinledim.

Ey Beyrut, şimdi dört bir yanın ateş ve duman

“Ey Beyrut” diye başlayan Rodrigo’nun o şahane gitar konçertosunun Arapça uyarlaması...

“Selam sana yüreğimin derinliklerinden

Kabul edin selamımı ey denizler, evler

Ve eski denizlerin yeni yüzü çöller

Yaşlı bir denizcinin yüzü kadar

Eski ve onurlu bir selam sana

Beyrut halkının kokusu yasemindi...

Şimdi her taraf ateş ve duman oldu...”

21 Eylül'de İsrail ordusunun Lübnan'ın başkenti Beyrut'un güneyindeki Dahiye bölgesine düzenlediği hava saldırısı (Fotoğraf: AA)

İnancı terör haline getiren lanetlenmiş bir coğrafya

Feyruz bugün 89 yaşında ve yasemin kokularından kalan şehir artık bu işte...

İnancı terör haline getiren bir coğrafyanın enkazı...

Üç tek tanrılı dini doğurup da onları kendi eliyle katleden uğursuz, lanetlenmiş bir coğrafya...

2 bin 700 ton amonyum nitratı böylesine pespaye bir vurdumduymazlıkla sokağa bırakmış bir zihniyetin anavatanı...

Dün Ey Beyrut’u dinlerken hep şunları düşündüm

Dün bütün gün Feyruz’un içimi yakan ağıdını dinledim.

Dinlerken de hep düşündüm.

İstikametimizi Batı’ya çeviren Osmanlı sultanlarını...

Batı’ya karşı Kurtuluş Savaşı verip de Türkiye’yi bu uğursuz coğrafyadan çıkarıp Batı’ya yürüten Atatürk’ümüzü...

Onları düşündüm...

İnşallah kimse Türkiye’nin istikametini bu uğursuz coğrafyaya çeviremez

Türkler, ilk kuruluş hikâyelerinden itibaren hep Batı’ya yürüdüler...

Atalarımız çok haklıymış..

İnşallah hiçbir güç ecdadımızın ve cumhuriyetin bu istikametini dibimizdeki bu lanetli coğrafyaya çeviremez.

Başın bir kere daha sağ olsun ey Beyrut...

Allah size yine o yasemin kokulu şehrinizi geri versin...

Orta Doğu’nun siyasetçisinden umudu kestim, Allah'a dua ediyorum

Yıllardır birbirini gırtlaklayan Orta Doğu insanından çoktandır umudumu kestim...

Bu bölgenin siyasetçisinden, İslamcısından, ihvancısından, Müslüman Kardeş'inden umudu kestim.

O yüzden sadece Allah’a dua ediyorum.

Akıl ve vicdan Orta Doğu’yu terk etti…

Geriye sadece fanatizmi bıraktı…

Acımasız, insanlığını tamamen kaybetmiş, inançlarını ölüm, intikam, vahşet çığlıklarına çevirmiş Yahudi ve Müslüman fanatikler el ele bu güzelim coğrafyayı mahvettiler.

Geriye sadece onların vicdansız egoları kaldı.

Bugünün Beyrut’u işte bu enkazdan ibaret hayalet bir şehirdir artık…

Kızılcık Şerbeti’nin iftiracı “deli kadınları” iş başında; Sönmez ve Pembe’ye sevgili adayı yok mu?