Ertuğrul Özkök, eşinin adına gönderme yapan "Tansu'ya Mektuplar" başlığı altında yazdığı ve "newsletter" olarak paylaştığı yazılarında bugün, Ahmet Güneştekin’in kızı Ezgi Güneştekin ile iş insanı Ozan Demir'in düğününden izlenimlerini aktardı. Özkök, Karadeniz gezisiyle gündem olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun salonda büyük bir alkış aldığını yazdı. Özkök, "Bütün ülke bitip tükenmeyen bir intikam ateşi ile yanıyor. Her gelen bir ötekinden hesap soruyor. Bitmeyen bir kan davasından hepimiz muzdaribiz… Herkes kendini dürüst, ötekileri namussuz görüyor." düşüncesini dile getirdi.
Özkök'ün "Dün gece ilginç bir düğün masası" başlıklı yazısı şöyle:
Dün gece ilginç bir düğün masası
Dün gece Swissotel’de ilginç bir düğüne davetliydik.
Dostluğunla ve sanatınla övündüğüm Ahmet Güneştekin’in kızı Ezgi Güneştekin ile genç iş insanı Ozan Demir evleniyordu.
Bir dost olarak davetliler arasındaydım ama, bir gazeteci ve sosyolog olarak da çok ilgimi çeken görüntüler vardı.
Ekrem İmamoğlu'na tepki nasıldı?
Tabii gecenin merkezi nikâhı kıyan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve eşi Dilek İmamoğlu’ydu…
Son Karadeniz gezisinden salondan nasıl bir tepki geleceğini merak ediyordum.
Büyük bir alkış aldı.
Ama düğünde asıl dikkatimi çeken ortadaki masaydı.
Çünkü o masanın çok ilginç bir dağılımı vardı.
Ekrem İmamoğlu ile aynı masadakiler
Ekrem İmamoğlu’nun yanında Fox TV sabah haberlerinin başarılı sunucusu İsmail Küçükkaya oturuyordu.
Gece boyunca ona gösterilen ilgiden anladım ki, çok popüler ve sevilen bir gazeteci.
Onun yanında bir başka ilginç isim vardı.
Eski Maliye Bakanı Mehmet Şimşek…
Şimdi Londra’da başarılı bir bankacı ve yatırımcı olarak devam ediyor. Tahminim önümüzdeki yıllarda Türk siyasetinde yine onun adını işiteceğiz.
İmamoğlu'nun yanına bir AKP kurucusu
Onun yanındaki kişi de ilginçti.
İhsan Aslan.
Kuruluş yıllarında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en yakın dostlarından biri.
AKP kurucusu ve 2002-2011 arası AKP milletvekili.
Masadaki CHP'li ve DEVA Partili kimdi?
Onun yanındaki kişi ise bir CHP’liydi…
CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu…
Gelelim onun sağına. Orada da ilginç bir siyasi kişilik var.
Mehmet Emin Ekmen…
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı.
Yani Ali Babacan’ın partisinden.
Yaşar Kemal'in eşi de o masada
Bu masada siyaset dışından da bir isim vardı.
Ayşe Semiha Baban…
Yani Yaşar Kemal’in eşi…
Herkesin Ayşe Ablası…
Bilim insanı…
Yan masalarda kimler vardı?
Yana masalara geçince…
Orada Mücahit Aslan’ı görüyorum.
AKP milletvekili. Bir zamanlar Erdoğan’ın en yakını…
İş adamı Ahmet Çalık. Sabah gazetesinin eski sahibi.
Fettah Tamince…
Otelcilik alanında çok başarılı bir iş insanı.
Bilfen okullarının sahibi Fatih Öztürk… Namet’in sahibi Tarık Kayar.
Dossi Dossi Fashion’ın sahibi Hikmet Eraslan.
Düğündeki dört gazeteci
Sonra davetli gazetecilere bakıyorum.
Benim ve İsmail Küçükkaya dışında Karar gazetesinde iki yazar görüyorum.
Akif Beki Mustafa Karaalioğlu.
Akif ve ben İmamoğlu’nun tartışılan Karadeniz gezisinin gazileri…
Masada görmediğim tek parti hangisi?
Yani muhalefetin “Altılı Masası” ve artı iktidar orada.
Bir tek HDP’den bir siyasetçi göremedim.
Ama eminim salonda gönlünde HDP olan insanlar da vardı…
Xero Abbası'ın sevdiğim şarkıları
Gece boyunca çok sevdiğim Kürt sanatçısı Xero Abbas’ın söylediği şarkıları dinledik.
Onun “Westiya Bu” adlı şarkısı benim için Orta Doğu’nun klasiklerinden biridir.
“Derda Duri Ye’si”, “Axin’i” ve daha niceleri…
Bir ara kendimi tutamadım, sahneye gidip elini sıktım ve hoş geldin dedim.
Dünyada tanıdığım en zarif ve nazik insanlardan biridir.
İnsana iyimserlik veren bir duruşu, gülüşü, konuşması vardır.
Herkes halaydayken ben niye yerimden kımıldamadım?
Bütün gece halaylar çekildi. Vallahi kendimi zor tuttum.
Ama son Diyarbakır gezisinden başıma gelenlerden sonra, yerimden kımıldamadım.
Zaten Tansu da sıkı sıkı tembih etmişti, yerinden kımıldamayacaksın diye.
Ama bir kere daha anladım.
Dans etmek güzel bir şeydir.
İnsanları barıştırır…
Benim sevdiğim Türkiye bu işte.
Ağır iftiraları, hatta ağır dost hakaretlerini bile göze alıp yaptığım şeylerle amacım böyle bir Türkiye…
Bu yolda 35 yıldır hakaretlerle karşılaşıyorum.
Bazen soruyorlar nasıl dayanıyorsun diye…
Çünkü böyleyim.
Yumruklarımı sıkamıyorum…
Herkesin bir karakteri var. Kiminin eli yumruk, vurduğu yerden kan çıkarıyor…
Benim karakterim ise açık el…El sıkışmaya hazır…
Hatta yalvarmaya, dua etmeye de hazır…
Kin tutamıyorum.
Karakterli yumruklar, karaktersiz açık eller
Bütün ülke bitip tükenmeyen bir intikam ateşi ile yanıyor.
Her gelen bir ötekinden hesap soruyor.
Bitmeyen bir kan davasından hepimiz muzdaribiz…
Herkes kendini dürüst, ötekileri namussuz görüyor.
İşte o nedenle, “dürüst gazetecilerin”, “medya mahallesinin namus erbabının”, “cesur yüreklerin” yumruklarından, hakaretlerinden nakavt olmuş vaziyette kafamı yerden kaldırıp cılız bir sesle fısıldıyorum.
“Yahu arkadaş; Bırakın bir de 'karaktersiz' diye nitelediğiniz el sıkışmaya hazır açık eller denesin…Bakarsınız onlar barıştırır bizi… Merak etmeyin, hepiniz kitleleri, zümreleri, herkesi, her şeyi temsil ediyorsunuz, güçlüsünüz, mahalleleriniz arkanızda, kimse köşelerinizi elinizden alma, alamaz...'
Köşelerinizin kralısınız…
Karakteriniz haline gelmiş cesur yumruklarınızla yine herkesi kan revan içinde bırakmaya devam edersiniz."