Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın reklam panolarına “Boyun eğdiremeyeceksiniz, diz çöktüremeyeceksiniz, başaramayacaksınız...” ifadeleriyle yazılan afişi üzerine yorumda bulunarak "Bu sözler kime... Hem bana bakıyor hem de “Başaramayacaksınız” dediğine göre... O yolda geçenlere sesleniyor... İşine giden insana, AKP’ye, CHP’ye, MHP’ye, HDP’ye oy veren insana mı yani..." diy sordu.
Ertuğrul Özkök'ün "Sevgili kardeşim Erol afişteki bu söz kime oradan geçen bize mi" başlığıyla yayımlanan (5 Ocak 2017) yazısının ilgili kısmı şöyle:
Önceki gün kontrol için Maslak’taki hastaneye giderken yolun sağ tarafındaki afişlere bakıyorum...
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir fotoğrafı...
Fotoğrafta yoldan geçen bize bakıyor.
*
Yanında da şu ifadeler:
“Boyun eğdiremeyeceksiniz, diz çöktüremeyeceksiniz, başaramayacaksınız...”
*
Bu sözler kime...
Hem bana bakıyor hem de “Başaramayacaksınız” dediğine göre...
O yolda geçenlere sesleniyor...
İşine giden insana, AKP’ye, CHP’ye, MHP’ye, HDP’ye oy veren insana mı yani...
*
Cebimde bu ülkenin bana verdiği kimlik kartı var...
Üzerinde vatandaşlık numaram...
Afişten bana bakan ve seslenen kişi benim Cumhurbaşkanım...
Ona oy versem de vermesem de benim de Cumhurbaşkanım...
*
Ama sanki bana da sesleniyor...
“Boyun eğdiremeyeceksin...”
*
Bir oyum var...
O yoldan geçen insanların da her birinin birer oyu var...
Milli iradenin önünde herkes boyun eğeceğine göre herhalde kasıt bu değil, o sözlerin adresi de biz değiliz diye düşünüyorum...
*
O halde kim?
O yoldan geçen yabancılar mı...
Türkçe bilmiyorlar ki...
*
Uzaklarda oturan başkaları mı...
Öyleyse bu sözleri burada bizlere söylemek yerine, gidip Washington’da, Londra, Paris, Riyad, Şam, Bağdat veya neresi ise oranın duvarlarına asmak daha doğru değil mi...
*
Ben o sözleri her gün geçtiğim yolda okuduğumda üzülüyorum...
Cumhurbaşkanım bize böyle bir şüpheyle ve öfkeyle mi bakıyor diye üzülüyorum...
O zaman da aklıma rahmetli Erol Olçok geliyor...
*
Sevgili kardeşim Erol...
Şu aşağılık darbeci seni kalleşçe şehit etmeseydi...
Yaşasaydın eğer...
Sen de her gün benim geçtiğim o yollardan geçseydin her gün...
*
Ve o afişteki o lafı görseydin...
Ne hissederdin sevgili kardeşim...
*
Sence akıllı bir iletişim mi bu...