Eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, “Başkanlık değil, 'Cumhurbaşkanlığı sistemi' demek tam bir şark kurnazlığıdır. 'Alla Turca Başkanlık' arayışına yakışan bir şark kurnazlığı” dedi.
Günay, başkanlık modeline geçişi düzenleyen 21 maddelik Anayasa değişiklik teklifinin bütünüyle sakat olduğunu söyledi. Günay, “Değişikliğin esası, demokratik ülkelerde örneği olmayan 'Türk Tipi- Alla Turca' bir Güney Amerika- Orta Asya otoriter rejimlerine benzer Başkanlık modelini kabul ettirmek” dedi.
“Partili cumhurbaşkanı çok tehlikeli’
60 ve 61. Hükümet döneminde Kültür ve Turizm Bakanlığı yapan, hukukçu Ertuğrul Günay, T24’e AKP ile MHP’nin hazırladığı Anayasa değişiklik paketine ilişkin sorularını yanıtladı. Yakın geçmişimiz olan Yugoslavya ve Ukrayna’nın başına gelen acı tecrübeleri de hatırlatan Günay, ”Bugün yaşadığımız sorunlar bu tarafsızlık andının ve konumunun çiğnenmesinin ülkeyi nereye getirdiğini göstermiyor mu” diye sordu.
Anayasa değişiklik teklifiyle ‘partili cumhurbaşkanı’ modeli için Günay, “Bugünkü fiili durumun yasalaşmasını, Partisini çıkarlarını ülkenin önüne çıkarabilecek Partili Cumhurbaşkanı modelini bu açıdan çok tehlikeli buluyorum. Bir anlamda ülkenin bütünlüğüne dinamit koymak gibi, Allah korusun!” diye değerlendirdi.
T24’ün orularına Günay’ın verdiği yanıtlar şöyle:
AKP ve MHP'nin üzerinde anlaştığı Anayasa değişiklik önerisini nasıl buldunuz?
Öncelikle, devlet yönetiminde köklü değişiklikler öngören bu anayasa önerilerinin üzerinde önemli bir uzlaşma sağlanmadan, sadece MHP'nin desteğine dayanarak Meclis'e sunulmasının doğru olmadığına işaret etmek isterim. Anayasalar, geniş uzlaşmalarla hazırlanması gereken temel hukuk metinleridir. Milletin bir yarısı ile inatlaşarak Anayasa yapılamaz, yapılsa da yürütülemez, sağlıklı sonuçlar vermez. Nitekim AK Parti de 2014'e kadar bütün seçimlerde ve tüm resmi belgelerinde Anayasanın böyle büyük bir mutabakata dayanması gerektiğini hep söyleyegelmişti. Şimdi tersini yapmaya çalışıyor.
“Daha tahta çıkmadan Partilere, milletvekillerine bahşiş”
Değişiklik önerilerinin içeriği hakkında ne söyleyeceksiniz?
Yöntem baştan yanlış olunca, Meclis'e ve millete kabul ettirmek için öneriler arasına bir dolu gereksiz madde sıkıştırılmış. Değişikliğin esası, demokratik ülkelerde örneği olmayan 'Türk Tipi/ Alla Turca' bir Güney Amerika/ Orta Asya otoriter rejimlerine benzer Başkanlık modelini kabul ettirmek. Bu modelde Başkan, kuvvetler ayrılığını yok sayar biçimde güçlendiriliyor; Hükümet yok hükmünde, Başkan'ın danışman/ sekreteryası konumuna indirgeniyor ve Başkan'ın 'Parti Genel Başkanı' olarak seçtiği Meclis çoğunluğu da onay makamında.
En basit soru: İçinden bir Hükümet bile çıkmayacak olan Meclis'in üye sayısı neden artıyor? Biliyorsunuz, bizim Meclis'in geleneksel sayısı 450 idi. Çiller döneminde el çabukluğu ile 550 yapıldı. Zaten hantal olan bu sayı şimdi yetmezmiş gibi 600'e çıkarılıyor. Daha tahta çıkmadan Partilere, milletvekillerine bahşiş dağıtılmaya çalışılıyor.
“18 yaş göz boyayıcılık”
Milletvekili olma yaşı da 18'e indiriliyor?
Bu da garip bir düzenleme. Düşünülmeden yapılmış bir batı taklitçiliği. Avrupa'da nüfus yaşlı olduğu için bazı ülkelerde böyle hükümler var. Gençleri siyasete özendirmek için. Biz de nüfus zaten çok genç. Üstelik yakın zamanda seçilme yaşı 25'e indirildi. 18 yaşında Milletvekili seçilme yerine yerel yönetimlerde görev alma imkanı getirirseniz, yönetim deneyimi açısından anlamlı olabilir. Ama 18 yaşına Milletvekili seçilme imkanı vermek sadece bir göz boyayıcılıktır.
Teklifte, Cumhurbaşkanı deniliyor?
Getirilmek istenen, 'denge ve denetim' mekanizmaları olmayan, tekelci, otoriter, hukuk üstü bir Başkanlık modelidir. Şimdi böyleyken buna Başkanlık değil, 'Cumhurbaşkanlığı sistemi' demek tam bir şark kurnazlığıdır. 'Alla Turca Başkanlık' arayışına yakışan bir 'şark kurnazlığı.' Üzüldüğüm nokta, bu teklifi hazırlayanlar milleti 'göbeğini kaşıyan adam' konumunda görüyorlar. Hani bir zamanlar karşıtlarının söylediği konuma. Yahut da, Başkanlık sözünü gerçekten allerjik. kabul edilemez görüyorlar ve mazrufu (içeriğini) değil, zarfı değiştiriyorlar.
“Devletin başındaki kişinin ‘partili’ olması çok sakıncalı”
Önerilen modelde en sakıncalı bulduğunuz, en fazla karşı çıktığınız öneri nedir?
Öneri bütünüyle sakat. Türkiye'nin 150 yıldır -bedeller ödeyerek- oluşturmaya, kurumsallaştırmaya çalıştığı çoğulcu/ demokratik sistemi, kuvvetler ayrılığını yok eden otoriter bir sistem. Bu açılardan kabul edilemez. Ve çok eleştirilebilir. Ama ben bütün bunlardan da önce, adına ister Başkan, ister Cumhurbaşkanı deyin, devletin başındaki kişinin 'partili' olmasını çok sakıncalı, ülke bütünlüğünü tahrip edecek ölçüde tehlikeli bir öneri olarak görüyorum.
“60 yıldır İsmet Paşa ve Bayar döneminin yanlışlarından ders çıkarmaya çalışırken”
Türkiye, etnik köken, inanç, yaşam tarzı farklılıkları yaşayan bir ülke. Son yıllarda bu farklılıklar bir çok renklilik, zenginlik olmaktan çıktı. kamplaşma, kutuplaşma, çatışma potansiyelleri olmaya dönüştü. Partiler de, talihsiz biçimde bu farklılıklar üzerinde kümeleniyor. Parti zaten, adı üstünde 'part /hizip/ parça' demek. Demokrasilerde bu parçalardan birinin başkanı Başbakan ve Yürütmenin Başı oluyor. Diğerleri de onu denetliyor.
Cumhurbaşkanının bu parçalı yapıların üstünde, devletin ve milletin bütününü temsil etmesi gerekiyor. 60 yıldır, İsmet Paşa ve Celal Bayar döneminin yanlışlarından dersler çıkarmaya, devletin tepesinde 'tarafsız Cumhurbaşkanı' kavram ve kurumunu yerleştirmeye çalışıyoruz.
Cumhurbaşkanı, tarafsız olmak yerine bu parçalardan birinin başı olunca milletin birliğini kim ve nasıl sağlayacak? Siyaset ve devlet organlarının uyum içinde işlemesini kim, nasıl gözetecek?
“Partili cumhurbaşkanı modelini çok tehlikeli buluyorum”
Bugün yaşadığımız sorunlar bu tarafsızlık andının ve konumunun çiğnenmesinin ülkeyi nereye getirdiğini göstermiyor mu? Bugünkü fiili durumun yasalaşmasını, Partisini çıkarlarını ülkenin önüne çıkarabilecek Partili Cumhurbaşkanı modelini bu açıdan çok tehlikeli buluyorum. Bir anlamda ülkenin bütünlüğüne dinamit koymak gibi, Allah korusun!
Yakın geçmişte bu parçalanmış siyasi yapıların ve devletin tepesindeki keskin siyasi taraflılığın ülkeleri nereye götüreceğinin acı örnekleri var. Yugoslavya'nın yaşadıkları aklımızda, Ukrayna gözümüzün önünde..