Gündem

Erinç Sağkan: TSK'nın itibarını 5 teğmen mi, yoksa bu karar mı zedelemiştir?

01 Şubat 2025 00:06

T24 Haber Merkezi

Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ihraç edilen teğmenlerin avukatlığını da üstlenen Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, ihraç kararına ilişkin olarak, "Bu metin ve Mustafa Kemal’in askeriyiz demek TSK’nın itibarını nasıl zedelemiştir? TSK’nın itibarını bu 5 teğmen mi zedelemiştir, yoksa onları Silahlı Kuvvetler’den ihraç eden Yüksek Disiplin Kurulu kararı mı zedelemiştir? Bu hükmün kamuoyu vicdanında yok hükmünde olduğunu herkesin bilmesi gerekiyor" ifadesini kullandı.

30 Ağustos’ta resmi mezuniyet töreninin sona ermesinin ardından alanda tekrar toplanarak kılıç çatan, Subay Andı okuyan ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı atan teğmenler Ebru Eroğlu, Batuhan Gazi Kılıç, Deniz Demirtaş, Talip İzzet Akarsu ve Serhat Gündar, Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ihraç edildi. MSB, 3 disiplin amiri; Bölük Komutanı Binbaşı Murat Öztürk, Tabur Komutanı Kurmay Yarbay Halit Türkoğlu ve Alay Komutanı Yardımcısı Albay Alper Sarıçam'ın da "ayırma cezası" aldığını duyurdu. Disiplin amirlerinin üst rütbeli subaylar olmaları dikkati çekti. T24'ün edindiği bilgiye göre, dokuz kişilik heyetten iki üye şerh koydu. İki üyenin ardından istifa ettiği iddia edildi.

Teğmenlerin avukatlığını da üstlenmiş olan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, teğmenlerin TSK'nın itibarını zedelemek gerekçesiyle ihraçlarının istendiğini, siyaset kurumunun ve sosyal medyada çok sayıda kişinin sürece dahil olduğunu anımsattı. Sağkan, şunları kaydetti:

"Alınan karar hukuka aykırı bir karar"

"Temele hukuku ve hukukun evrensel prensiplerini koymamız gerekiyor. İdare şunu söylemişti: Biz burada teğmenlerin ‘Mustafa Kemal’in askeriyiz’ demesiyle ilgili soruşturma başlatmadık. Burada verilen bir emre uyulmaması söz konusu, bu disiplinsizliktir denilmişti. Ancak bu böyle değil. Eğer siz TSK’nın itibarının zedelenmesi diyorsanız, ortaya konan davranışın yerini, zamanını ve yarattığı etkiyi değerlendirerek sonuca varmak zorundasınız. Baktığınızda teğmenler dışarıda herhangi bir ortamda bir araya gelerek, sosyal medyaya bir yayın yapmak üzere, daha önceden planladıkları bir hareketi hayata geçirmiyorlar.

Yaptıkları şey, onlar açısından en onur verici olan günde, hayatlarını ortaya koydukları, hedeflerine, ideallerine kavuştukları, TSK’nın şerefli bir subayı olarak yemin ettikleri günde, resmi tören sonlandıktan sonra ve devlet protokolü ayrıldıktan sonra, bu onurlu anı aileleriyle paylaşmak ve onlara TSK’nın bir mensubu olarak, Atatürk’ün askeri oldukları, uzunca yıllar edilen ve bir yıl önce mevzuattan kaldırılan, yasal olarak edilmesinde herhangi bir sakıncanın olmadığı subaylık andını okumak. Cumhuriyete, Atatürk’e bağlılığı, devletin ve milletin bölünmez bütünlüğüne sadakati vurgulayan bir metin. Bu metin ve Mustafa Kemal’in askeriyiz demek TSK’nın itibarını nasıl zedelemiştir? TSK’nın itibarını bu 5 teğmen mi zedelemiştir, yoksa onları Silahlı Kuvvetler’den ihraç eden Yüksek Disiplin Kurulu kararı mı zedelemiştir? Kamuoyunun vicdanına bu kısmı bırakmak gerekiyor.

Bu hükmün kamuoyu vicdanında yok hükmünde olduğunu herkesin bilmesi gerekiyor. Bu süreç bir hukuk mücadelesi. Devamında idari yargıda meslektaşlarımız gerekli başvuruları yapacaklar. Ancak, o yemin töreninin olduğu günden itibaren bugüne kadar TSK’nın itibarının tartışılmasına sebebiyet veren tek unsur açılan disiplin soruşturması ve verilen bu karardır. Yoksa genç teğmenlerin ettiği yemin, Mustafa Kemal’in askeri olduklarının altını çizmesi kamuoyu tarafından memnuniyetle karşılanan ve TSK’ya duyulan güveni artıran bir tavır ve davranıştır. Suç unsuru içermez. Anılan karar tamamen hukuka aykırı bir karardır."

"İdare Mahkemesi'nin yürütme durdurma kararı vermesi gerekir"

Sağkan, "Bu karar verildikten sonra Milli Savunma Bakanlığı’nın onayı öncelikle avukatlara tebliğ edilmeliydi. Bizler de verilen kararı maalesef basından öğrendik. Müvekkilerimize basından öğrendiğimiz kararları paylaşmak durumunda kaldık. Umut ediyorum hemen yarın karar, gerekçesiyle varsa karşı oy ve karşı oy gerekçeleriyle tarafımıza tebliğ edilirse biz de kamuoyuyla belki daha hukuki bir zeminde konuyu paylaşma ihtimali buluruz" dedi. 

Sağkan, bundan sonraki hukuki adımların neler olacağına ilişkin bir soru üzerine, "Bir hukuk devletiysek bu yaşanmamalıydı. Bir hukuk devletiysek, İdare Mahkemesi’nin ivedi olarak yürütmeyi durdurma kararı vermesi gerekir. Bu, anayasanın ilgili maddesi uyarınca bir hukuk devleti olup olmadığımızla ilgili bir sorundur. Hukukçu olarak görüşüm, İdare Mahkemesi’nin açıkça gecikmesinde sakınca bulunan hal değerlendirmesi yaparak, işlemin de hukuka aykırılığının açık olduğu gerekçesiyle hiç gecikmeden yürütmeyi durdurma kararı vermesi önünde hiçbir engel bulunmadığı düşüncesindeyim" diye konuştu.

"Bilgi verme hakkı elinden alınıyor"

Sağkan, karşı oy varsa gerekçelerinin İdare Mahkemesi'nde ileri sürülecek savunmalar anlamında önem taşıdığını belirterek, şunları kaydetti:

"Önemli olan unsur, müvekkillerimize bilgi verme hakkının elinden alınıyor olması. Çünkü bir konuda avukatla çalışıyorsunuz, sizi avukat temsil ediyor, sizin adınıza savunma yapma yetkisi veriyorsunuz, tebligatları alma, tebligat yapma, aleyhinize bir karar çıktıysa üst mahkemeye taşıma yetkisini veriyorsunuz. Bu bir güven ilişkisi çerçevesinde yürüyor. Kendinizle ilgili bir kararı avukatınız bile görmeden televizyonda ya da sosyal medyada öğreniyorsunuz. Temel problem, burada aslında savunma hakkıyla ama aynı zamanda vatandaşın temel hak ve özgürlükleriyle ilgili bir sıkıntı olarak görülüyor."

Teğmen Ebru Eroğlu'nun savunması: Sonuç ne olursa olsun, bizim ve sizlerin göğsündeki Harp Okulu rozetini alamayacaklar

“Ben teklifimi iletirken sadece resmi tören için iletmiştim. Resmi tören sonrasına yönelik herhangi bir sözlü veya yazılı bir emir yoktur, hatta bu konu en ufak şekilde bile gündeme gelmedi. 20 Ağustos 2024 tarihinde Tabur Komutanımız tarafından tören provası icra edilirken, tüm tabur önünde, ses yayından tören yönetmeliğinin değiştiği ve bu sebeple yine tören esnasında bu andı okuyamayacağımız tebliğ edildi. Biz de bu emre uyduk ve törende hiçbir şekilde bu emrin hilafında hareket etmedik, böyle bir girişimde dahi bulunmadık.

“Harbiye'ye yakışır bir asker olduğumu düşünüyorum”

Bizler zaten Harp Okulu'na 27.09.2019 tarihinde Menteş Tören Alanında askerlik yeminini okuyarak girdik. Atatürk'ün de mezun olduğu okuldan mezun olurken de geleneksel kılıç atma esnasında son kez birlik beraberlik içinde subay andının benim tarafımdan okunmasının devre birincisi olarak benim üzerine düşen bir sorumluluk olduğunu düşünerek hareket ettim. Kesinlikle disiplinsizlik gibi bir amacım yoktur. Harp Okulu safahatım incelendiğinde Harbiye'ye yakışır bir asker olduğumu düşünüyorum. Yapılan bu eylemde kesinlikle derinden bağlı olduğum Türk Silahlı Kuvvetleri'ni tartışmaya açmak, itibarını zedelemek, ayrıştırıcı bir tavır takınmak gibi amacım yoktur, olamaz.

“Bu olay yaşanırken basın yayın organlarını davet etmedim”

Bu olay yaşanırken basın yayın organlarını davet etmedim. Mikrofondan da bu yönde bir anons yapmadım. Ben protokol, tören alanını terk ettikten sonra basının da protokolle hareket ettiğini düşünüyordum. Çünkü bugüne kadar haber kanalları Cumhurbaşkanı alanı terk ettikten sonra yayını kestiler, törenin tamamını veya sonrasını yayımlamadılar.Bu faaliyette basını ilgilendiren hiçbir şey yoktur, bir fotoğraf veya video çekimi olmasını isteseydim en başında ailemi oraya davet ederdim. Hatta ailemin elinde bu ana ait hiçbir video yok. Basın yayın organlarının oraya gelişi bizim davetimizle değil, aksine koşarak ve oluşturduğumuz çemberi yararak girmeleriyle olmuştur.

Ben Harp Okulu'na 1'inci olarak girdim ve 1'inci olarak bitirdim. Öğrencilik sürem boyunca; Tabur Onur Teşkilatı üyesi, Bölük Kıdemli Yardımcısı, Harbiyeli Bölük Komutanı, Harbiyeli Tabur Komutanı, Harbiyeli Alay S1/S4, Bölük Ceza Sorumlusu, Kadın Harbiyelilerin kıdemlisi gibi görevlerde bulundum. Başarılı bir personel olduğum için Kayseri'de icra edilen kayak kursuna katıldım, Menteş'te yapılan dalgıçlık kursuna katıldım ve dalgıç sertifikam bulunmakta, İtalya'da düzenlenen Harp Okulları Arası Silahlı Çatışma Hukuku konulu yarışmaya Bakanlık onayı ile katıldım.

“Disiplin kurallarına uymak konusunda asla tereddüt göstermedim”

Harp Okulu'nda icra edilen 13 Mart gösterisi, 29 Ekim yürüyüşü, 27 Aralık koşusu, 30 Ağustos tören görevi gibi çeşitli faaliyetlere gönüllü olarak katıldım. İntibakta yapılan İngilizce sınavını başarıyla geçerek ikinci yabancı dil okuma hakkı kazandım. Hava Harp Okulu'nda icra edilen Harp Okulları arası koşu yarışmasında katıldım ve 1'inci olduk. Atış ve spor başarı rozetim vardır. Komando Temel Kursunu erkek harbiyelilerin de dahil olduğu sıralamada 58'inci olarak bitirdim. Sıralı amirlerimden askerlik ve akademik eğitim ile disiplin konularında takdirler aldım. Harp Okulu hayatım boyunca TSK'ya ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne yakışır bir Harbiyeli ve subay olmaya çalıştım, bunun için çabaladım. Disiplin kurallarına uymak konusunda asla tereddüt göstermedim.

Bugün sonuç ne olursa olsun, bizim ve sizlerin göğsündeki Harp Okulu rozetini alamayacaklar. Bizler Atatürk'ün önce sıra arkadaşı, sonra silah arkadaşı olduk. Hayatımızın geri kalanında da bu minvalde hareket edeceğiz şüphesiz."

İhraç edilen teğmen dönüş davasını geri çekti; "Harp Okulu'nda yapı var"

TOLGA ŞARDAN YAZDI - Kara Harp Okulu’ndaki teğmen krizinde “Cumhurbaşkanı” detayı

FARUK BİLDİRİCİ YAZDI - Teğmenlere ceza telaşında düşülen komiklik


T24 Özel

Tek tıkla Zeugma Müzesi’ni kazı başkanının anlatımıyla gezin