"Ergenekon" soruşturmasını yürüten özel yetkili cumhuriyet savcılarının, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na (HSYK) sunulan şikayet dilekçesinde kendilerine "hakaret edildiği" gerekçesiyle gazeteci Uğur Dündar ve avukatı Vural Ergül hakkında suç duyurusunda bulundukları belirtildi.
Uğur Dündar hakkında suç duyurusunda bulundukları öğrenilen soruşturma savcılarının, ikinci iddianamede yer almasına ilişkin canlı yayında söylediği sözler nedeniyle değil, avukatı aracılığıyla HSYK'ya sunduğu şikayet dilekçesinde "hakaret" sözcükleri kullanıldığı gerekçesiyle suç duyurusunda bulundukları öğrenildi.
Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı'na yapılan suç duyurusunun, Dündar'ın avukatı Vural Ergül hakkında da yapıldığı ifade edildi.
Yine soruşturma savcılarının, Dündar'ın HSYK'ya sunulan dilekçesindeki iddialara haberlerinde yer veren 3 gazete hakkında da Bakırköy, Şişli ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılıkları'na suç duyurusunda bulundukları kaydedildi.
Uğur Dündar böyle konuşmuştu
Star Haber Grup başkanı Uğur Dündar, iddianamede ailesiyle ilgili bir e-postaya yer verilmesi üzerine Star Ana Haber’de, “Böyle bir iftarının Ergenekon’la ne ilgisi var. Sayın Başbakan sizin ailenizle bir iddia yer verilse ne yapardınız” diye isyan etmişti.
Dündar, iddianamede gazeteci Güler Kömürcü’ye İlhami Yangın adlı bir gazetecinin yolladığı ve ’eşinin sürekli Brezilya’ya gittiği’iddialarını içeren e-postaya yer verilmesine çok sert tepki göstermişti. Söz konusu kişinin Tansu Çiller’in başbakanlığı döneminde yayın yapan BTV’nin haber müdürü olduğunu ve ’ipe sapa gelmez bir iddiayı yazdığını’söyleyen Dündar, eşinin evlilikleri süresince hiçbir zaman Brezilya’ya gitmediğini söylemişti. Dündar, canlı yayında şunları söylemişti:
“Namusuma kurşun sıkıldı. Bu bizim yargımızın Ergenekon iddianamesini hazırlayan savcılar benim onuruma, şerefime aile namusuma kurşun sıktı. BTV’nin haber müdürünün bir mailinde yazanlar: Uğur Dündar ile ilgili ciddi belgeler ve fotoğraflar vardı. Mesela Dündar’ın aile ilişkileri. Karısının sürekli Brezilya’ya gidişi...”
“İntihar ederim. Benim eşim evlendikten sonra hiç bir zaman tek başına yurt dışına çıkmadığı gibi hayatında Brezilya’ya gitmedi. Evliliğimiz döneminde Brezilya’ya gittiğini biri çıksın ispat etsin. Ben şu dakikada görevimi bırakacağım. Hatta intihar bile ederim. Bu namus meselesi. Yandaş basına malzeme: Birisi iftira atacak ve siz savcı olarak onun peşine düşmek varken onu aynen alacak ve onu yandaş basının kullanması için malzeme hazırlayacaksınız. Bunun Ergenekon davası ile ne ilgisi var.”
Dündar da savcıları şikayet etmişti
Gazeteci Uğur Dündar, Ergenekon soruşmasına ilişkin hazırlanan ikinci iddianamede özel hayatıyla ilgili bazı iddiaların yer alması üzerine savcılar hakkında Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu’na şikayette bulundu.
Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanlığı'na avukatı aracılığıyla dilekçe gönderen Uğur Dündar, iddianameyi hazırlayan Cumhuriyet savcıları Ercan Şafak, M. Ali Pekgüzel, Fikret Seçen, Mehmet Murat Yönder, Zekeriya Öz ve Nihat Taşkın'dan Şikâyetçi olduğunu belirtti. Dilekçede, savcıların hazırladıkları iddianamede meslek ve ahlak kurallarına aykırı olarak, soruşturma konusu ile hiçbir ilişiği bulunmayan, gerçeğe aykırı, mesnetsiz, iftira ve hakaretlere yer vermek suretiyle Dündar'ın kişisel haklarına, onur, şeref ve saygınlığına saldırıda bulundukları ileri sürüldü. Dilekçede, " Bağımsız, Tarafsız, Doğru ve Tutarlı, Dürüst, Eşitlikçi, Ehliyet Ve Liyakat sahibi olmaktan uzak şikâyetli savcıların haklarında gerçekleştirecek soruşturma sonucunda, kamu davası açılarak cezalandırılmaları talep ederiz. Müvekkilim Uğur Dündar tarafından da kamuoyuna ifade olunduğu üzere, 'Birisi bizim namusumuzla oynarsa, bunun hesabını yargıda sorarız. Ama yargı, bizim namusumuzla oynarsa ne yapacağız? ' Müvekkilim Uğur Dündar, kişisel haklarına, namusuna, ahlakına yönelik saldırıya karşılık hukuka sığınmakta ve işbu haklı şikâyette bulunmaktadır. " denildi.
Dündar'ın kişisel haklarına, onur, şeref ve saygınlığına "hukuk adına saldırıda bulunulduğu, böylelikle eşi ve çocukları ile aile yaşamına açıkça zarar verildiği kaydedilerek, bizzat şikâyetli savcılar tarafından namusuna dil uzatıldığı belirtildi.
Dündar ile ilgili kişisel haklarına, onur, şeref ve saygınlığına saldırıda bulunulan ifadelere savcıların niçin yer verdiğinin iddianame yazım tekniği, ahlak, izan, insaf, vicdan ve namus ölçütleri içerisinde anlaşılamadığı anlatılan dilekçede ayrıca şunlar anlatıldı: "Şikâyetimiz, kişisel olarak müvekkilimin uğradığı haksız saldırının cezalandırılması olduğu kadar aynı zamanda demokratik hukuk toplumlarının en etkin ve temel toplumsal denetim mekanizmalarından biri olan hukuka olan inanç ve güvenin sağlanması ve korunması amacını taşımaktadır. Hukukun üstünde hiçbir güç olmadığını, hukukun ve kanunların, politik dâhil hiçbir gücün etkisinde kalmadan, tarafsız, özgür ve bağımsız, cesaret ve kararlılıkla ve ancak sorumluluk duyularak, hakkaniyetle uygulanacağı, adaletin, güç emrine verilmeyeceğinden kesinlikle emin olunması gerektiği çerçevede, hâkim ve savcıların görevlerini yasalara ve yerleşmiş yüksek yargı içtihatlarına dayanarak yerine getirmeleri gerektiği tüm yurttaşlarımızca olduğu gibi müvekkilimce de gayet iyi bilinmekte ve beklenilmektedir. Bu çerçevede Hukuk Fakültesi eğitimlerini tamamlamış ve halen savcı olarak görev yapan şikâyetlilerin, özellikle hâkim ve savcılara yönelik, meslek ahlâkı standartlarını oluşturmak amacıyla belirlenmiş temel ölçütlerden haberdar olmaması muhakkak ki düşünülemez. "
Şikâyetli savcıların; hâkim ve savcılık meslek ve ahlak kurallarına ve yasaya açıkça aykırı olarak soruşturma konusu ile hiçbir ilişiği bulunmayan, mesnetsiz, ahlaksız iftira ve hakaretlere yer vermek suretiyle, Dündar'ın kişisel haklarına, onur, şeref ve saygınlığına saldırı suçunda, suç işleme kastı ile hareket ettiklerinin tüm açıklığı ile ortaya çıktığı iddia edildi.