Gündem

Ergenekon ve Danıştay davalarının kilit ismi Osman Yıldırım hakkında soruşturma

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da, TSK'ya kumpas ve sahte delillerle dava açılmasına yönelik iddialarla ilgili 105 gizli tanık için soruşturma başlattı

15 Ocak 2015 09:39

Ergenekon, Balyoz, Zirve Yayınevi, KCK, Erzincan ve Turgut Özal’ın zehirlenerek öldürülmesi gibi davalarda binlerce kişinin yargılanarak cezaevine girmesine yol açan ‘gizli tanık’lar hakkında soruşturma başlatıldı. Soruşturma başlatılan isimler arasında Ümraniye'de 2007 yılında bir gecekondunun çatı katında el bombalarının bulunmasıyla başlayan Ergenekon davasında sanık olarak yargılandığı sırada 'gizli tanık'lık yapan Osman Yıldırım da yer alıyor.

Hürriyet'ten Fevzi Kızıloyun'un haberine göre, Emniyet Genel Müdürlüğü müfettişleri bu kişilerin nasıl gizli tanık olduklarını ve bağlantılarını araştırırken, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da, TSK’ya kumpas ve sahte delillerle dava açılmasına yönelik iddiaları araştırıyor. Tanık Koruma Kanunu kapsamında 105 tanık, 168 tanık yakını olmak üzere 273 kişi için koruma uygulanıyor.

 

Kozmik soruşturma

 

17 ve 25 Aralık yolsuzluk operasyonlarının ardından Emniyet içerisinde ‘Paralel Yapı’ iddialarıyla başlatılan ‘kozmik soruşturma’, Türkiye’de birçok önemli davanın seyrini değiştiren ‘gizli tanık’lara ulaştı. 17 Aralık öncesi dinleme, teknik ve fiziki takip yapan polisleri araştıran müfettişler, kritik görevdeki müdür ve amirlerin bağlantılarını da mercek altına aldı. Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat, KOM ve Terör Daire Başkanlığı’nda yürütülen operasyonlar sonrası açılan önemli davalarda gizli tanık yapılan kişilerin bağlantıları araştırılıyor. Soruşturma kapsamında gizli tanıkların bilgilerine de başvurulacak. Müfettişler, soruşturma sonucunda suç unsuruna rastlamaları durumunda dosyaları cumhuriyet savcılıklarına iletecekler.

 

Davaların seyrini değiştirdiler

 

Türkiye’nin yıllardır gündemine oturan birçok davaya gizli tanıkların ifadeleri damga vurdu, kararlar onların beyanlarına dayandırılarak alındı. Başta Ergenekon, Zirve Yayınevi, KCK, Erzincan, Hrant Dink, Balyoz ve Turgut Özal’ın zehirlenerek öldürülmesi olmak üzere kritik davalarda gizli tanıklar dinlendi.

Ergenekon’da 20’nin üzerinde gizli tanık dinlendi. Bunlardan en önemlileri ise aynı dava kapsamında sanık olan Osman Yıldırım’ın ‘Gizli Tanık 9’ olarak tanıklık yapmasıydı.

Yakalandığında PKK’nın iki numarası ‘Parmaksız Zeki’ olarak bilinen Şemdin Sakık’ın da, ‘Deniz’ kod adıyla Ergenekon davasında tanıklık yapması tartışma yaratmıştı. 

Dink cinayeti davasında ise ‘Barış’ kod adlı gizli tanığın kullanıldığı belirlenmişti. 

Eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın zehirlenerek öldürülmesine ilişkin davada da gizli tanık skandalı yaşanmıştı. Zirve Yayınevi davasında ‘Deniz Uygar’ kod ismiyle gizli tanık olarak ifade verdikten sonra kimliği deşifre olan İlker Çınar’ın, Ergenekon başta olmak üzere Balyoz ve Özal’ın ölümüyle ilgili soruşturmalarda da ifadeler verdiği ortaya çıkmıştı. Özal davasının tek sanığı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, gizli tanık hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. 

Anayasa Mahkemesi’nin kararının ardından tutukluların tahliye olduğu Balyoz davasında 20 subay ve astsubayın gizli tanıklık yaptığı ortaya çıkmıştı.

Dönemin İliç Cumhuriyet Savcısı olan Bayram Bozkurt, Ergenekon savcılarına gizli tanık ‘Efe’ kod adıyla ifade verdi ve Erzincan’daki Ergenekon davasının açılmasına neden oldu. Gizli tanık Efe, Dursun Çiçek tarafından hazırlandığı ileri sürülen İrtica ile Mücadele Eylem Planı’nın; dönemin Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner, 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk ve bir grup asker tarafından uygulamaya konulduğunu iddia etti. Bu ifadeler doğrultusunda Eskişehir İl Jandarma Komutanı Albay Recep Gençoğlu, eski Erzincan Jandarma İstihbarat Kısım Komutanı Astsubay Şenol Bozkurt, dönemin 3. Ordu Komutanı Saldıray Berk ve İlhan Cihaner hakkında ‘örgüt üyeliğinden’ dava açıldı. Cihaner’in savcı olması nedeniyle dava Yargıtay’a taşındı. Sonraki süreçte gizli tanık Efe’nin İliç Cumhuriyet Savcısı Bayram Bozkurt olduğu ortaya çıktı. Savcı Bozkurt kimliğinin deşifre olmasının ardından yaklaşık 1 ay sonra 25 Haziran 2010 günü Adalet Bakanlığı’na dilekçe sunarak 7 Temmuz 2010’da kendi isteğiyle emekli oldu. Daha sonra Tanık Koruma Programı’na alınan Savcı Bozkurt’un estetik operasyonla yüzü ve kimliği değiştirildi. Bozkurt, yeni kimliğiyle bir süre Ankara’da serbest avukatlık yaptı. Savcı Bozkurt’un sağlık bakanlığı’nda görevli eczacı eşinin de kimliği değiştirildi. Bozkurt, daha sonra yeni kimliğiyle HSYK’ya başvurarak, mesleğe kabulüne karar verilmesini istedi. 5 Mart 2013’te toplanan HSYK 3. Dairesi, Bozkurt’un mesleğe kabulüne karar verdi. Savcı Bozkurt yeni kimliğiyle Cumhuriyet Savcısı olarak Ankara’nın bir ilçesine atandı. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın talimatıyla HSYK 3. Dairesi, Savcı Bozkurt’un mesleğe kabul kararını gözden geçirdi. Yeniden toplanan 3. Daire oybirliğiyle Bozkurt’un mesleğe kabul kararının kaldırılmasına karar verdi. Karara gerekçe olarak Savcı Bozkurt’un ‘bozuk sicili’ gösterildi.

 

‘Osmanım’ hem tanık, hem sanıktı

 

Savcı ve polislerin “Osmanım” diye hitap ettiği Osman Yıldırım, Ergenekon davasının en önemli gizlik tanıklarındandı. Yıldırım, 17 Mayıs 2006’da gerçekleştirilen Danıştay saldırısıyla ilgili Ankara 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davada müebbet hapis cezasına çaptırıldı. Cezaevinden mahkemeye dilekçeler gönderen Yıldırım, daha önceki ifadelerini reddederek Danıştay saldırısını ve Cumhuriyet Gazetesi’nin bombalanma olaylarını Ergenekon’un talimatıyla yaptıklarını söyledi. 2008’de Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz, Yıldırım’ın tanık olarak ifadesini aldı. Bu ifadeyle Danıştay saldırısı, Ergenekon davasıyla birleştirildi. Yıldırım sanığı olduğu davanın tanıklarından biri oldu. Dava sürecinde, ‘Gizli tanık 9’un da Osman Yıldırım olduğu anlaşıldı. Yıldırım, Danıştay ve Cumhuriyet Gazetesi’ne yönelik saldırılarla ilgili beraat etti. ‘Terör örgütü üyeliği’nden verilen 15 yıl hapis cezası “İşlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi” nedeniyle 4’te 3 oranında indirilip 3 yıl 9 aya düştü. ‘Tehlikeli madde bulundurmak’tan da 5 yıl 3 ay hapis cezası alan Yıldırım’ın toplam cezası 9 yıl oldu. Yıldırım, tutuklu kaldığı süre gözönüne alınarak 5 Ağustos 2013’te tahliye edildi. Ergenekon Savcıları Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın, davanın temyiz dilekçesinde “Suçun işlenmesinden gönüllü olarak vazgeçtiği” için Yıldırım’a ceza verilmemesini istedi. Tanık Koruma Programı sayesinde izini kaybettiren Yıldırım’ın suç dosyası da kabarık: 1986 yılında ablası Miyase Yıldırım’ı öldürüp kaçtı. 20 yıl hapis aldı, 4 yıl yatıp çıktı. 1993’te öz yeğenini erkeklere pazarladığı gerekçesiyle 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. 1994 ‘te alacak verecek meselesi yüzünden 1 kişiyi vurdu. Aftan yararlanarak 2000 yılında çıktı. 1998 yılında Kırklareli’nde sahte kimlik çıkarmaya çalışırken yakalandı. 2008 yılında kamu görevlisine ve Atatürk’ün hatırasına alenen hakaretten 3 yıl 9 ay ceza aldı. Ergenekon davasındaki ‘kumpas’ iddialarını soruşturan İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mesut Erdinç Bayhan’ın tekrar ifadesini almak istediği Yıldırım, ‘sır’ oldu.

 

105’ine koruma 12’sine estetik

 

Tanık Koruma Kanunu kapsamında, Tanık Koruma Kurulu kararları ile 105 tanık, 168 tanık yakını olmak üzere 273 kişi hakkında koruma tedbiri uygulanıyor. Koruma kapsamında, “Fizyolojik görünümünün estetik cerrahi yoluyla veya estetik cerrahi gerektirmeksizin değiştirilmesi” tedbiriyle 12 gizli tanığa estetik uygulandı. Estetik uygulanan 5 gizli tanığa saç ektirildi. 68 gizli tanığın adres bilgileri değiştirilerek farklı bir ile nakledildi. Yurtdışına gönderilen gizli tanık ise bulunmuyor. 

 

FBI modeli

 

Tanık Koruma Kanunu kapsamına alınan gizli tanıklara, FBI modeli uygulanıyor. Gizli tanıklık yapan kişiler ve aileleri, yargılama bitene kadar deşifre olmayan ‘güvenli evlerde’ korundu. Ardından gizli tanığın isteğine bağlı olarak adresleri gizli tutulan başka illere veya bölgelere taşındı. Ağır ceza mahkemelerinin bulunduğu illerde ev, villa, çiftlik evi satın alınarak veya kiralanarak güvenli evler oluşturuldu. Gizli tanıkların tutulduğu bu evlerin yeri konusunda sadece Tanık Koruma Dairesi’nin bilgisi oldu. Can güvenlikleri açısından gizli tanık ya da ailelerinin, akrabaları ya da yakınları ile sınırlı seviyede temas kurmasına izin verildi.