4 yıl boyunca Genelkurmay Başkanlığı yapan Orgeneral Necdet Özel’in görevini Kara Kuvvetleri Komutanı Hulusi Akar’a bırakmaya hazırlandığı Yüksek Askeri Şura’yı değerlendiren Yeni Şafak yazarı Abdülkadir Selvi, “Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanında Özel Paşa'nın yeri her zaman ‘Özel’ oldu. Bu sayede siyasi irade ile asker arasındaki gerilimler yerini güven ilişkisine bıraktı. TSK, Özel Paşa zamanında operasyonların dışına çıktı” dedi. Selvi, yazısında “Necdet Paşa, Erdoğan'la ilişkileri nedeniyle bir çok haksız ithama maruz kaldı ama tutuklu askerler onun zamanda tahliye edildi. Askeri Casusluk, Balyoz ve 28 Şubat davalarının seyri değişti. Çoğu zaman Necdet Paşa olmasaydı, Uludere davasının seyri böyle mi olurdu diye düşünürüm” ifadelerine yer verdi.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, 2011’de 34 kişinin öldürüldüğü katliamla ilgili soruşturmada 11 Haziran 2013’te “taksirle ölüme sebebiyet vermek”ten görevsizlik kararı vererek dosyayı Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’na göndermişti.
Askeri savcılık, 7 Ocak 2014’te soruşturmada şüpheli askerler İlhan Bölük, Yıldırım Güvenç, Aygün Eker, Halil Erkek ve Ali Rıza Kuğu hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar vermişti.
Karar metninde saldırının gerçekleştirildiği 28 Aralık 2011 tarihinde bombalama için yapılan hazırlıklara da yer verilirken, Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in operasyona evinden onay verdiği ortaya çıkmıştı.
Karar metninde, “Genelkurmay II’inci Başkanı’nca konunun, onayını almak maksadıyla, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı nedeniyle karargahta bulunmayan Genelkurmay Başkanı’na telefonla iletildiği, Genelkurmay Başkanı’nın tespitle ilgili bilgilerin işlendiği haritanın konutundaki çalışma ofisine gönderilmesini istediği, haritanın çalışma ofisine gönderildiği, Genelkurmay Başkanı’nca hava harekatının yapılmasına onay verildiği, bu işlemlerin saat 20.00 civarında neticelendiği” ifadeleri yer almıştı.
Yeni Şafak Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi, saldırının gerçekleştirildiği dönemde Genelkurmay Başkanı olan Necdet Özel ile dönemin başbakanı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan arasındaki ilişkiyi bugünkü (4 Ağustos 2015) köşesine taşıdı.
Selvi’nin “Şura’da ne olacak?” başlıklı yazısı şöyle:
ek Askeri Şura çalışmalarını yarın tamamlayacak.
Şura'da TSK'nın komuta kademesi değişecek. Önceden olsa Şura en az 1 ay önceden başlayarak tartışma konusu olurdu. Dikkat ediyor musunuz bir süredir Şura sancısı yaşanmıyor.
4 yıl önce YAŞ toplantısından 48 saat önce Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner, Kara Kuvvetleri Komutanı Erdal Ceylanoğlu, Hava Kuvvetleri Komutanı Hasan Aksay ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Eşref Uğur Yiğit istifa etmişlerdi. Necdet Özel o zaman Jandarma Genel Komutanıydı. Beş buçuk saat içerisinde Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları atandı. Ama Türkiye açısından tam bir kırılma anıydı.
Komutanlar, “Şak” diye istifa etti, siyasi irade, “Tak” diye atama yaptı.
Başbakan Erdoğan ile Cumhurbaşkanı Gül'ün liderlikleri sonucunda Cumhuriyet tarihinde ender görülen bir kriz, tereyağından kıl çekilir gibi aşıldı.
Askeri vesayetin gerilediği anlardan biriydi.
Bu Şura'da Genelkurmay Başkanlığı'ndan emekli olacak Necdet Özel Paşa'nın geleceği açısından da 4 yıl önce bir dönüm noktası yaşandı. Özel paşa Jandarma Genel Komutanıydı. Işık Koşaner ve diğer Kuvvet Komutanları, Özel Paşa'dan ayrı hareket ediyorlardı. Zaten istifaları ile bu durum ortaya çıktı.
Koşaner'in etkili olduğu Şura'da Necdet Özel'in Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na gelip gelmeyeceğini kestirmek güçtü. Koşaner Paşa cephesinden olumlu sinyaller gelmiyordu. Necdet Özel'in Kara Kuvvetleri Komutanı olmasını engellemek isteyebilirlerdi. Özel Paşa'nın kulağına da benzer söylentiler ulaşmış olmalıydı. Başarılı olurlar mıydı emin değilim. Çünkü siyasi iradenin kararlılığı tamdı. Ama Paşaların istifası ile her şey tersine döndü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanında Özel Paşa'nın yeri her zaman “Özel” oldu. Bu sayede siyasi irade ile asker arasındaki gerilimler yerini güven ilişkisine bıraktı. TSK, Özel Paşa zamanında operasyonların dışına çıktı. Necdet Paşa, Erdoğan'la ilişkileri nedeniyle bir çok haksız ithama maruz kaldı ama tutuklu askerler onun zamanda tahliye edildi. Askeri Casusluk, Balyoz ve 28 Şubat davalarının seyri değişti. Çoğu zaman Necdet Paşa olmasaydı, Uludere davasının seyri böyle mi olurdu diye düşünürüm…
Genelkurmay Başkanı Koşaner ve Kara Kuvvetleri Komutanı istifa edince Necdet Özel bir günlüğüne Kara Kuvvetleri Komutanı ve Genelkurmay Başkanvekili olarak atandı. 1 gün sonra ise Genelkurmay Başkanı olarak Yüksek Askeri Şura toplantısına girdi.
İlker Başbuğ zamanında Hasan Iğsız krizi yaşanmış, Başbakan Erdoğan bir Korgenerali Kuvvet Komutanı yapmayı bile düşünmüştü.
Bu Şura'da da Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları değişecek.
Necdet Özel Paşa'dan boşalacak Genelkurmay Başkanlığı'na Kara Kuvvetleri Komutanı Hulusi Akar'ın getirilmesi bekleniyor. Orgeneral Akar bu görevde 4 yıl kalacak. Hulusi Paşa, Genelkurmay İkinci Başkanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı döneminde başarılı bir profil çizdi. Özellikle kriz anlarında sorun çözücü olarak hareket etti.
Akar'dan boşalacak olan Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na 1.Ordu Komutanı Salih Zeki Çolak'ın getirilmesi gündemde.
Uzunca bir süredir Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na 1.Ordu Komutanlığı'ndan gelinirdi. 28 Şubat sürecinde 1. Ordu Komutanı olan Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun Kara Kuvvetleri'ne gelmesi ciddi bir mücadelenin sonunda oldu. Kıvrıkoğlu önce Kara Kuvvetleri Komutanı sonra Genelkurmay Başkanı oldu. Çevik Bir ve ekibinin tasfiyesinde çok önemli rol oynadı. Ama veda resepsiyonu için davetiye bastıran Jandarma Genel Komutanı Aytaç Yalman'ı sürpriz bir şekilde Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na atadı. Koalisyon ortakları ANAP ve DSP'den bir grup, Irak savaşını bahane ederek Başbakan Ecevit'i Kıvrıkoğlu'nun görev süresinin uzatılması konusunda ikna etmişlerdi. Kıvrıkoğlu'nun görev süresi uzatılırsa, bu durumda Genelkurmay Başkanlığı görevini üstlenecek olan Hilmi Özkök emekliye sevk edecekti. Cumhurbaşkanı Sezer'in, Ecevit'i uyarması üzerine bu plan suya düştü. Keşke o günkü bu trafiğin içinde yer alan Ahmet Necdet Sezer, Mesut Yılmaz, Hüsamettin Özkan ya da Şükrü Sina Gürel perde arkasında nelerin yaşandığını anlatsalar... Küçük dilinizi yutar mısınız orasını bilmem ama ağzınızın bir karış açık kalacağından eminim.
Kıvrıkoğlu'nun Jandarma Genel Komutanlığı'na getirdiği Şener Eruygur ise, Ergenekon sürecinde hapis yattı ama görev yaptığı
sırada Özkök Paşa'ya kök söktürdü.
Askeri vesayetin gerilemesiyle birlikte YAŞ'taki tartışmalar, ”Eski Türkiye”de kaldı.
Bu yıl ki Şura'da Jandarma Genel Komutanı Abdullah Atay yaş haddinden emekliye ayrılacak. Atay'dan boşalacak göreve Ege Ordu Komutanı Org. Galip Mendi'nin getirilmesi bekleniyor. 1951 doğumlu Mendi bu görevde yaş haddi nedeniyle 1 yıl kaldıktan sonra emekli olacak. Bu göreve Genelkurmay 2.Başkanı Orgeneral Yaşar Güler'in atanması bekleniyor. Güler bu görevde 1 yıl kaldıktan sonra emekliye ayrılacak olan Salih Zeki Çolak'ın yerine Kara Kuvvetleri Komutanı olacak.
Güler'in ismi 2019 yılı için Hulus Akar'dan sonra Genelkurmay Başkanı olarak geçiyor.
Deniz Kuvvetleri Komutanı olması beklenen Donanma Komutanı Veysel Kösele, Askeri Casusluk davasından beraat etti. O nedenle terfisinin önünde bir engel kalmadığı düşünülüyor.
Bülent Bostanoğlu emekliye ayrılırken Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na Oramiralliğe yükselecek olan Donanma Komutanı Veysel Kösele'nin, Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk emekliye ayrılırken de yerine Org. Abidin Ünal'ın getirilmesi bekleniyor.
Ama başka şeyler konuşuluyor.
Hava ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı cephesinde bir hareketlilik söz konusu. İki komutanın görev süresinin 1 yıl uzatılacağı söyleniyor. Deniz Kuvvetleri Komutanı için uzatma ihtimali yüzde 70-80,Hava Kuvvetleri Komutanı için yüzde 50-60 deniliyor.
Bu arada yukarıda anlattığım Koşaner krizi yaşanırken Abidin Ünal Paşa'nın Hava Kuvvetleri Komutanı olacağını yazmıştım. O zaman bir uzlaşmaya varılmış, Mehmet Erten Hava Kuvvetleri Komutanı olmuş, Abidin Paşa ise yerinde kalmıştı. Haliyle benim haberim de doğru çıkmamıştı. Bakalım Abidin Paşa'yı ikinci kez Hava Kuvvetleri Komutanı yapacak mıyız?