Dünya

Erdoğan'ın sözleri Hristofyas'a koz verdi

Erdal Güven'in bugün (16 Şubat) yayımlanan "Erdoğan'dan söylemesi Hristofyas'tan yazması" başlıklı yazısı şöyle:

16 Şubat 2011 02:00
T24- Radikal Yazı İşleri Müdürü Erdal Güven, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Türkiye'nin Kıbrıs'ta stratejik işi' var şeklindeki sözlerinin beklendiği gibi Rumlara koz verdiğini yazdı. Güven'in verdiği bilgiye göre,  Hristofyas AB'ye gönderdiği bir mektupta Erdoğan'ın sözlerini hatırlatarak, "Hukuken ve siyaseten AB vatandaşı sayılan yurttaşlarımız, işgalci Türk güçlerine karşı korumaya alınmalı" dedi.

Erdal Güven'in bugün (16 Şubat) yayımlanan "Erdoğan'dan söylemesi Hristofyas'tan yazması" başlıklı yazısı şöyle:


Hani deniyordu ya, Rumlar şimdi Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, Kıbrıslı Türklere ‘besleme’ demeye getiren sözlerini tepe tepe kullanacak diye… Hani deniyordu ya, Erdoğan, Türkiye’nin Kıbrıs’ta ‘stratejik işi’ bulunduğunu söyleyerek Rumların eline koz verdi, ekmeğine yağ sürdü diye…

En iyi bildikleri işlerin başında propaganda gelen Rumlar kaçırır mı hiç bu fırsatı? İlk resmi girişim yapılmış bile. Elimde Kıbrıs Cumhuriyeti hükümeti adına, Avrupa Birliği’ne gönderilmiş bir mektup var. Mektup, Avrupa Komisyonu Başkanı’na hitaben yazılmış… 8 Şubat tarihinde. AB Başkanı ve Avrupa Parlamentosu Başkanı’na da ‘cc’lenmiş. 



İhbar

Önce olup bitenler anlatılıyor, ardından Erdoğan’ın sözlerine yer veriliyor mektupta. Ve nihayet sadede geliniyor:

“Bu sözler, AB adayı bir ülkenin başbakanına aittir. O ülke ki AB üyesi bir ülkenin topraklarını işgal etmiştir ve BM Şartı’nı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni, Cenevre Sözleşmesi’ni ve AB’nin ilkelerini ihlal etmektedir.

Erdoğan, Türkiye’nin Kıbrıs’ı adadaki Türkleri korumak için değil, stratejik çıkarları uğruna işgal ettiğini kabul etmiş bulunuyor. Açıktır ki Türkiye Başbakanı, Kıbrıslı Türklere hakaret etmiş ve insan haklarını ayaklar altına almıştır. Bu yüzden hukuken ve siyaseten AB vatandaşı sayılan yurttaşlarımızın işgalci Türk güçlerine karşı korumaya alınması gerektiği ortadadır.

Anlaşılmıştır ki ‘Kıbrıslı Türklere yönelik tecrit’ten, Kıbrıs’taki işgalden ve yerleşimcilikten Kıbrıs Cumhuriyeti değil, Türkiye sorumludur. Kıbrıslı Türkler, Türkiye’nin yayılmacı politikasının kurbanı; tecrit edildikleri de safsatadan ibarettir.”

Mektup, AB’yi Türkiye’ye karşı harekete geçirmeye de çalışıyor: “Ankara’dan AB ve Kıbrıs’a yönelik yükümlülüklerini derhal yerine getirmesi; tüm askeri birliklerini adadan çekmesi; çözüm müzakerelerini etkin biçimde desteklemesi istenmelidir.” 


Kadere bak

Rum propagandası deyip geçebilirsiniz. Ama düşünebiliyor musunuz, Rum yönetimi, Türkiye’ye karşı Kıbrıslı Türklerin koruyucusu ve kollayıcısı olarak konumlandırıyor kendini.

Mektubu bana ileten Kıbrıslı Türk yetkili, bir başka gerçeğe daha dikkat çekiyor. Türkiye’nin son çıkışları nedeniyle Türk heyeti müzakere masasında da Rum muhataplarına karşı ‘ezik’ kalıyormuş. “Bizim taraf konsantrasyonunu kaybederken Rum tarafının direnci artmış belli ki. ‘Biraz daha dayanalım, Türk tarafı çökecek, Tayyip bunları harcayacak’ havasındalarmış.”
Velhasıl, ‘besleme’li çıkış, Türk tarafının pozisyonunu da zayıflatmış durumda. Eh, en çok destek veren ülke, garantör bildikleri ülke böyle yaparsa…

Ne diyor Rum yönetimi yıllardır, “KKTC sahte devlet, Kıbrıs Türk yönetimi de kukladır. Gerçek efendi Türkiye’dir…” Bu söylemi güçlendirmek Türkiye’nin Başbakanı’na düştü.

Hazin bir durum.


NOT: Geçenlerde, ‘Egemen Bağış’ın hangi davası daha önce biter’ başlıklı bir yazı yazmıştım. ‘Yumurta davası’ ön aldı. Başmüzakereci Bağış’a yumurta attığı gerekçesiyle hakkında dava açılan üniversite öğrencisi ilk duruşmada beraat etti, suç unsuru oluşmadığı için. Darısı Bağış’ın ‘AB davası’nın başına.