Gündem

Erdoğan'ın dünürü kurduğu grupla ilgili iddiaları yanıtladı: Hiç silahım olmadı, ruhsatlısı bile yok

"Ben silah değil, siren dedim"

21 Şubat 2017 09:16

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın dünürü, Bilal Erdoğan'ın kayınpederi Orhan Uzuner, darbe girişiminde halkı sokağa çıkarmak için bir platform kurdu. 'Kardeş Kal Türkiye' adlı platform Zello, WhatsApp ve radyoyla halka ulaşmayı planlıyor. Bir inşaat şirketinde yöneticilik yapan platformun kurucusu Uzuner, silahlı milis gücü kurdukları iddialarını kesin bir dille reddedip "Ben silah değil, siren dedim" diye konuştu. Uzuner "silahlı milis kurdukları" iddialarını reddederken, "Hiçbir zaman silahım olmadı, ruhsatlısı bile yok" dedi. 

Erdoğan'ın dünürü Orhan Uzuner "silah" mı dedi, 'siren' mi; işte o konuşma

"Nasıl irtibat kurulur"

Uzuner amaçlarını Hürriyet’e şöyle anlattı:

"Türkiyue, 15 Temmuz tarihinde haince bir saldırıyla karşı kaldı. Bu saldırı, Cumhurbaşkanımızın feraseti ve milletin dirayetiyle engellendi. Bir daha bu tür bir darbe girişimiyle karşılaşmamak için, darbenin gece geç saatlerde meydana gelmesi durumda halkın nasıl haberdar edilebileceği, Cumhurbaşkanı’na yönelik tehlike karşısında neler yapılabileceğine ilişkin fikir üretilip, gönüllüler tarafından oluşturulan bir oluşum kurduk. Bu fikri önce bir WhatsApp grubu kurup, en yakın arkadaşlarımla paylaştım ve 1000 kişiye attım. 500’e yakın arkadaş döndü. 3 WhatsApp grubu kuruldu. Onlara grubun gayesini anlattım. Bir gece yarısı herhangi bir kalkışma, deprem, afet ya da bilmediğimiz bir şey olabilir. Elektrik, internet kesilebilir. Bu durumda nasıl irtibat kuracağız? Bu yönde haberleşme sistemleri geliştirmek için fikir jimnastiği yaptık.

Zello ve radyo

"Platform üyeleri, internet üzerinden herkese açık olan ‘Zello’ programını kullanıyor. Darbe ya da deprem olursa insanlarla buradan konuşabileceğiz. Bir dernek değiliz. Ama gerekirse üye olduğum dernekler var, o derneklerle konuşur, üye olduğum bir yere taşınabilir. Diyelim ki grup sorumlusu olarak ben bir karar aldım, arkadaşlardan gelen fikirlerle değiştiriyoruz. Önce grup kendi arasında sonra, WhatsApp, Zello ve radyo yoluyla halka ulaşabilecek. Şu an 500 kişiyiz, ama bizim altımızda da farklı gruplar var. Karasal radyo da kurmayı düşünüyoruz.

"Hande Fırat gibi"

"Darbe kalkışmasında, Tayyip Bey önce Anadolu Ajansı’na açıklama yaptı ama bu halka ulaşamadı. Hande Fırat çok güzel bir zekayla Facetime ile Tayyip Bey’i halka ulaştırdı şiddet kullanmadan. Çıkış noktası bu. Hande Fırat ne yaptıysa onu yapacağız. Ama Hande Fırat, bunu herkes ayaktayken, internet varken yaptı. Cumhurbaşkanı halkla temas kurmasaydı, darbe gece saat 04.00’te olsaydı, tanklar çıkmış, uçaklar kalkmıştı. Devlet çökecekti. Derdimiz, devletin bekası. Devlete karşı bir darbede, ülkenin iç karışıklığa, kaosa sürükleneceği herkes tarafından kabul ediliyor. Bu kadar tehlikeye karşı ne yapabiliriz dedik.

"Sokağa inmek değil"

"Kesinlikle sokağa inmek yok, kötü bir olayda insanları sokağa çıkarmak var. İnsanların meydanlara sokağa çıkmasını istiyoruz. Aynı 15 Temmuz’da olduğu gibi. Bunun için WhatsApp lazım, Zello lazım, karasal radyo, uydu telefon lazım. Bunlar olmayınca insanları uyandırmak için, düdük, el sireni, ev sireni, araç sireni, megafon lazım. Amaç halkı uyandırmak ve megafonla halka seslenmek. Bütün çalışmalarımız zaten Twitter’dan yayınlanıyor. Bu toplantılar gizli değil.”

"Hiç silahım olmadı"

Uzuner “silahlı milis kurdukları” iddialarını reddederken, “Hiçbir zaman silahım olmadı, ruhsatlısı bile yok” dedi. Uzuner, bir toplantıdaki “Gerekirse benim aracımda da siren var” şeklindeki sözlerinin silah olarak algılanıp yansıtıldığını söyledi.

"Drone da alacağız"

"Bu toplantılarda çeşitli fikirler oluşuyor. Drone da alıp, eğitimlerini vereceğiz. İlk yardım, drone eğitimleri, fikir olarak gelişti. Telsiz de kullanacağız. Ancak eğitim ve lisans almayan kullanamayacak. Eğitim alıp, sınıfı geçecek, belgesini alıp telsizi kullanabilir. Yasal olmayanı reddediyoruz. Bazı toplantılara arkadaşlar sponsor oluyor. Cihazları herkes kendi alıyor. O gece 2 bin 500 kişiyle telefonla konuşup haber verdim öyle sokağa çıktım. Evimin bulunduğu Acıbadem’deki Türk Telekom’un önüne gittiğimde, etrafı tanklarla çevriliydi. Askerlere laf edecektim, iyi ki etmemişim. Orada muhtarı öldürdüler. Muhtar oradaki arazide bir şeyler yapmak istiyordu. Kendisine yardım edeceğimi söylemiştim, o sabah kendisiyle birlikteydik."