Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mısır Çarşısı'nın restorasyon işlemlerinin tamamlandığını belirterek, "Ben de burada şarküteri ürünleri satan esnaftım. Her zaman söylediğim gibi biz, köksüz bir millet değiliz" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ana muhalefet partisi CHP'ye yüklenerek "Bakınız, ne yaptı? 15 milletvekilini gitti, bir tane sözde partiye verdi. Ondan sonra parlamentoda sıralara baktık, o milletvekilleri yok. Bir gariplikler, transferler. Bu ne haldir? Milletin iradesini satın almaktan daha beter bir şey olabilir mi? Şimdi bunu yapanlar bu ülkeyi idare edeceğiz diyorlar. Sizden bu ülkeye fayda olmaz" eleştirisinde bulundu.
İstanbul'da Mısır Çarşısı restorayonunda konuşan Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:
- Çarşımız yapılan restorasyonla çağdaş standartlarda hizmet verir hale gelmiştir. Tophane'de de hem Nusretiye Camisi'ni ziyaret ettik. Bu güzel eserin restorasyonunun da hayırlı olmasını diliyorum.
- Mısır Çarşısı Valide Safiye Sultan tarafından inşaatı başlatılan, Valide Hatice Sultan tarafından bitirilen nadide bir eserdir. Zaman içerisinde özellikle cumhuriyet döneminde pek çok orijinal özelliği tahrip edilen bu eser, aslına uygun şekilde baştan sona elden geçirilmiştir. Yaklaşık 16 milyon liralık restorasyon çalışmasıyla eskisinden daha güzel, daha sağlam ve daha cazip bir görünüme kavuşmuştur.
- Ben de burada şarküteri ürünleri satan esnaftım. Her zaman söylediğim gibi biz, köksüz bir millet değiliz.
- Orta Asya'dan Balkanlara, Kırım'a kadar coğrafyamızın neresine gidersek gidelim ecdadımızın geride bıraktığı eserlerle karşılaşıyorsunuz. Buhara'ya geçtik, 4 gün Özbekistan ve Kuzey Kore'deydik. Buhara'da her yerde atalarımızın gurur verici eserlerle karşılaştık. Yaklaşık 1,5 yıl önceki ziyaretimizde de Semerkant'ı görme ve oradaki eserleri ziyaret etme fırsatı bulmuştuk.
İnşallah bu yıl 40 yıllık rekor turist sayısı kıracak
- Genel olarak Orta Asya ve özellikle de Özbekistan adeta keşfedilmeyi bekleyen bir inci gibi. Oralara gidince Türkiye'nin hizmet sektöründe ulaştığı seviyeyi çok iyi görüyoruz. Şu tarihi yarımada pek çok ülkenin toplam turist sayısından çok daha fazla ziyaretçiyi ağırlıyor. Bu büyük bir mutluluk. İnşallah devam eden restorasyonlarımızın ardından bu bölgemizi çok daha cazip hale getirerek daha fazla ziyaretçi ağırlayacağız.
- Turizmimiz yoğun iç ve dış saldırılardan dolayı irtifa kaybetmişti. İnşallah bu yıl 40 yıllık rekor turist sayısı kıracak. İhracat ve turizmde kaydettiğimiz bu büyük ilerleme bir lokomotif görevi ifa ederek diğer alanlarda da bizi hedefimize yaklaştıracaktır. Bizim elimizde İstanbul gibi bir hazine varken, bu milletin, bu devletin sırtı yere gelmez. Ama bizim de İstanbul'un kıymetini bilmemiz gerekir.
- Uğruna nice mücadelelerin verildiği bu şehrin 600 yıl boyunca her köşesini nakış gibi işledik. Ancak İstanbul'u cumhuriyet döneminde hak ettiği gibi yönetemediğimizi itiraf etmeliyiz.
- Bakir alanlara kadar her yerin, çirkin yapıların istilasına uğramasını önleyemedik. Bu felaketin sorumlusu, millet değil, İstanbul'u yönetenlerin imkansızlıktan ziyade vizyonsuzluk kokan ihmalleridir. Siz insanlara eğer yaşayacakları imkanları, kullanacakları altyapıları göstermezseniz onlar da nereyi bulursa oraya yerleşir, mücadelesini verir.
- Bu kardeşinizi belediye başkanı yaptınız değil mi? Hava kirliliği nasıldı, çöp dağları nasıldı, susuzluk nasıldı? Ama gençler bunu bilmez. Ne oldu, biz geldik. Istıranca Dağları'ndan suyu getirdik. 180 kilometre. Çöp dağlarını kaldırdık. Hava kirliliği için gazeteler gaz maskesi dağıtıyordu. Biz o maskeleri kaldırdık ve benim halkım rahatlıkla sokakta dolaşır hale geldi. Dün Kore'deydik. Bu ülkenin de İkinci Dünya Savaşı sonrası hepimize dert olacak nitelikte.
Bu 16 yıllık atılımı 2. Dünya Savaşı sonrası yapsaydık, 10. en büyük ekonomi olacaktık
- Onlara da baktım maske takıyorlar. Biz o yönde onları aştık. Sanayileşmesine, şehirleşmesine her şeyi planlayan, insanları buna göre eğiten bir ülkenin nereden nereye gelebileceğini gördük. Takdire şayan. Aynı dönemde bize baktığımızda tek parti zihniyeti CHP görünüyor. Vatandaşı karneye mecbur bırakan, şu gördüğünüz sur içinde mescit bırakmayan bir tek parti iktidarı vardı. İstanbul'u CHP belediyesinden aldım. Aldığım zaman çöp dağları vardı hava kirliliği vardı, atık su kanalları vardı. Çünkü CHP zihniyeti kirliliktir. CHP zihniyeti çöp dağlarıdır.
- Bunları yaşayanlar bilir, onlara soracaksınız gençler. Milletimizin rahmetli Menderes'le yapmaya çalıştığı atılımın önünü iftiralarla, kumpaslarla, olmayınca darbelerle önleyen zihniyetin ülkemize maliyeti çok fazladır. Bu 16 yıllık atılımı 2. Dünya Savaşı sonrası yapsaydık, 10. en büyük ekonomi olacaktık.
- Yetmez, biz de ilk 10'a gireceğiz. Milletlerin ve ülkelerin zenginliği iki türlü olur. Birincisi, çok para getiren tabii zenginlikleriniz, buna karşılık az nüfusunuz vardır, en önlere geçersiniz. Zenginleşmişlerdir ama hiçbir zaman gerçek anlamda huzurlu ve gelişmiş olamamışlardır. İkinci yöntem ise 2. Dünya Savaşı sonrası yıkım yaşamış olmasına rağmen çok hızlı toparlayıp yüksek teknolojiyle dünya devi olursunuz.
- Güney Kore'nin de içinde olduğu bu grup gerçek zengin ülkelerdir. Türkiye bu grupta yer alma fırsatını darbeler, muhtıralar, terör olayları, siyasi çekişmeler ve toplumsal kavgalarla kaybetmiştir. Biz bu ülke bir daha bu duruma düşmesin dedik ve çözümü yönetim sistemini değiştirmekte bulduk. İnsanlar geçici, yönetim sistemi kalıcıdır.
Yeni hükümet sistemimiz rahmetli Özal dahil Türkiye'de hemen her siyasetçinin özlemiydi
- 24 Haziran'da cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine hazır mıyız? Hanım kardeşlerim çalışacak mıyız, gençler çalışacak mıyız, ana kademe çalışacak mıyız, durmak yok yola devam diyor muyuz? Türkiye çok partili siyasi hayata geçtiğinden beri yaşadığı krizlerin üstesinden geleceği bir fırsat elde etmiştir. En çok da gençlerimiz için bu değişikliği yaptık. Yeni hükümet sistemimiz rahmetli Özal dahil Türkiye'de hemen her siyasetçinin özlemiydi. Çok geniş bir uzlaşma gerektirdiği için daha önce kimse başaramamıştı. Biz bunu başardık. Tabii bu noktaya durup dururken gelmedik. Bunun ardında 2008 yılındaki kriz yatıyor.
- Biz de çözümü milletimize gitmekte bulduk. Bu arada erken seçim kararıyla birlikte cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesi yolunu açarak kritik bir adım attık. 2014'te milletimin oylarıyla cumhurbaşkanı seçildiğimde farklı bir cumhurbaşkanı olacağımı peşinen ifade etmiştim. Çankaya'da oturup suya sabuna dokunmadan, her türlü yetkiye sahip olup sorumluluk üstlenmeyen bir cumhurbaşkanı olmayacağım demiştim. Ne oldu, Çankaya'ya çıktım. Farklı bir cumhurbaşkanlığı sürecini başlattık. İlk günden itibaren anayasanın verdiği tüm yetkileri sonuna kadar kullanarak, her türlü sorunun çözümünde en önde yer aldım. Tüm önemli toplantılara periyodik olarak başkanlık yaparak alınan kararları yakından takip ettim.
- 2015'te anayasadan aldığım yetkiyle ülkemizi yeniden seçime götürdüm ve önemli siyasi krizin atlatılmasını sağladım. Kiminle, milletimle. Nihai kararı verecek olan sizdiniz. Kasımda dediniz ki, "Olmaz." Yeniden tek başına AK Parti iktidarı dediniz. Terörle mücadele eden güvenlik güçlerimizin daima yanında yer aldım. Hamdolsun FETÖ ihanet çetesinin bu hain girişimini kısa sürede bertaraf ettik, ülkemizi uçurumun kenarından çevirdik.
MHP'yle birlikte bu sorumluluğun gereğini yerine getirdik
- MHP'yle birlikte bu sorumluluğun gereğini yerine getirdik ve 16 Nisan halk oylamasında milletimiz tarafından da tasdiklenen anayasa değişikliğini gerçekleştirdik. Cumhur İttifakı'nda hep beraberiz. Aramızda ayrılık yok. Parlamento cumhurun ittifakıyla daha güçlü. Bu seçimlerin 2019 Kasım'ında yapılmasını planlamıştık fakat böyle bir gelişme olunca 24 Haziran'a çektik. Ne olur ne olmaz dedik. Ana muhalefetin boyunun ölçüsünü daha önce defalarca aldığımız için meydan okumalara itibar etmedik. Belki bu boyun ölçüsü olmaz yeni bir ölçü alalım.
- Bir an önce asıl işlerimize dönmek için mümkün olan en kısa tarihi açıkladık. 24 Haziran seçimlerinin ülkemiz, milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
- Milli iradenin en yüksek düzeyde tezahür ettiği, halkın kendi geleceğini biçimlendirdiği demokratik tercihlerin tezahür zamanlarıdır. Yeni yönetim sistemimizin ruhu gereği hükümetle meclis tamamen ayrılacağı için sandıktan çıkacak neticelerin etkileri çok daha güçlü, etkili olacaktır. Yeni sistemde Allah'ın izniyle koalisyona fırsat olmayacaktır. Seçilen cumhurbaşkanı kendi iradesiyle kurduğu hükümetle ülkeyi bir sonraki seçime kadar gidecektir. 5 yıllığına dönüşü yoktur, milletimizin oyunu kullanarak her zamankinden daha çok şartları değerlendirmesi gerekiyor.
- Cumhurbaşkanına hükümeti kurma yetkisi verirken onu mecliste yalnız bırakmak da olmaz. Dolayısıyla Meclis kanunları ve denetim yetkileriyle ne kadar uyum içinde çalışırsa Türkiye o kadar çok kazanır. Bunun için milletimizin cumhurbaşkanlığı konusundaki tercihini onu mecliste güçlü bir grupla seçerek taçlandıracağına inanıyorum. İlkler her zaman zordur, sıkıntılıdır ama neticesi bereketlidir. Türkiye, yeni yönetim sisteminin ilk seçimini inşallah kolay bir şekilde gerçekleştirecektir. Meclisimiz çıkardığı yasalarla, YSK aldığı önlemlerle 24 Haziran'daki seçimlerin tam bir demokrasi şöleni halinde geçmesini sağlayacaktır. İki haftalık dönemde kimin ülkeye hizmete her zaman hazır olduğuna, kimin günlük manevralarla günü kurtarmaya çalıştığını gördünüz.
Pazar günü cumhurbaşkanlığı seçim manifestomuzu açıklayacağız
- Bakınız, ne yaptı? 15 milletvekilini gitti, bir tane sözde partiye verdi. Ondan sonra parlamentoda sıralara baktık, o milletvekilleri yok. Bir gariplikler, transferler. Bu ne haldir? Milletin iradesini satın almaktan daha beter bir şey olabilir mi? Şimdi bunu yapanlar bu ülkeyi idare edeceğiz diyorlar. Sizden bu ülkeye fayda olmaz. Her şeyden önce demokrasi dürüstlüktür. Bir yerde namus meselesidir. Bu ittifakların amaçları bu milletin derdine derman olmak değildir. Bir planları, vizyonları olsa, ne yapacaklarını çıkar milletin önünde açıklarlardı.
- Pazar günü cumhurbaşkanlığı seçim manifestomuzu, yaklaşık bir hafta sonra da seçim beyannamemizi açıklayacağım. Manifestomuzda ülkemizi nasıl yöneteciğimizi bütün teferruatıyla açıklayacağım. Peki öteki ittifaklar ne yapıyor diye baktığımızda tek projeleri vardır. O da Recep Tayyip Erdoğan'ı indirmektir. Diyelim ki bunu başardınız ve yönetimi aldınız. Siz millete ne vaat ediyorsunuz? Siz ülkeye hangi büyük yatırımları yapacaksınız? Yavuz Sultan Selim Köprüsü mü yapacaksınız, Marmaray mı yapacaksınız, Avrasya Tüneli mi yapacaksınız, 3. havalimanı mı yapacaksınız, Kanal İstanbul'u mu yapacaksınız? Ne yapacaksınız ya, ne yapacaksınız. Onu söyleyin. Sizin başınızdaki şahıs zaten SSK Genel Müdürü'yken bu milleti inim inim inleten kişidir.
- Bunlarda milli gelir büyütmek, ihracatı, istihdamı artırmak için sorun bakalım ne yapacaksınız? Bunların eğitim, sağlık, tarım alanında bir projesi var mı? Biz yapacaklarımızla değil, yaptıklarımızla konuşuyoruz. Eğer bize saldıranlar Afrin'de bunlar iktidarda olsa inanın vatan elden giderdi. Biz şu anda son rakam ne biliyor musunuz? Etkisiz hale getirilen terörist sayısı 4376. Kuzey Irak'ta 379. Cudi'de, Gabar'da, Tendürek'te 297. Ne dedik biz, size söz verdik. İnlerine gireceğiz. Sizin huzurunuz bizim sorumluluğumuzdur. Sizlerden rica ediyorum. Lütfen, karşınıza geçip, Erdoğan'a hakaretten başka söyleyecek sözü olmayanlara bu soruyu sorun. Sizi tatmin ederlerse de tercihinizi onlardan yana kullanın. Biz bunların ciğerlerini biliriz. Bunlar bedavacılığa alışmışlar.