T24 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Suriye, enerji kaynakları noktasında yeterince zengin bir ülke olmadığı için, dünya kamuoyunda yeterince dikkat ve hassasiyetle izlenmiyor olabilir" dedi. Erdoğan, Suriye'nin refah ve huzurunu, Türkiye'nin refah ve huzuruyla eşdeğer olarak gördüklerini, bu amaçla acilen huzur ve istikrarın tesis edilmesi için gayret gösterdiklerini bildirdi.
Türk hükümeti ile Atlantic Council Dinu Patriciu Eurasia Center işbirliğinde, çok sayıda bölgesel ve uluslararası kurum ve kuruluşun desteğinde düzenlenen 3. Karadeniz Enerji ve Ekonomik Forumu'nun açılışında konuşan Erdoğan, Libya'da yaşanan acı hadiselerin çok önemli dersler verdiğini belirterek, ülkelere ve halklara, sadece yer altı kaynakları noktasından bakanların, sadece petrol zaviyesinden bakanların, çok büyük hayal kırıklığı yaşayacakları gibi, tarifi mümkün olmayan acıların da yaşanmasına zemin hazırlayacaklarını söyledi.
Ne yazık ki, kriz sürecinde, birilerinin Libya'ya baktıklarında sadece ve sadece petrol kuyularını gördüğünü ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
''Maalesef Libya'da insan unsuru gözardı edildi, Libya'da yaşanan acılar görmezden gelindi, Libya için demokrasi, Libya için temel insan hak ve hürriyetleri bir lüks olarak değerlendirildi. 20. yüzyıl, otoriter rejimler eliyle enerji arz güvenliğinin garantiye alındığı, ancak insan unsurunun ihmal edildiği bir yüzyıl oldu. 21. yüzyılda bu acımasız sistemin yürümeyeceğini dünya artık anlamak durumundadır. Tek tek ülkeler, halklar ve insanlar dikkate alınmadan, insana, insan olduğu için değer verilmeden; küresel ekonominin refaha ulaşamayacağını, enerji arz güvenliğinin sağlanamayacağını ve küresel barışın tesis edilemeyeceğini dünya görmek zorundadır. Son küresel ekonomik krizin dünyaya verdiği en büyük ders de aslında işte budur.''
Mısır, Tunus ve Libya'nın, acılı, sancılı bir dönemin ardından, yeni ve farklı bir geleceğe doğru yol almaya başladığını anlatan Erdoğan, Yasemin devriminin, hemen ardından Tunus seçimlerinin yapıldığını ve Tunus'ta yeni bir demokratik dönemin başladığını kaydetti.
Erdoğan, bugün benzer acıların ve acıların Suriye'de yaşandığına şahit olunduğunu ifade ederek şöyle konuştu:
''Suriye, enerji kaynakları noktasında yeterince zengin bir ülke olmadığı için, dünya kamuoyunda yeterince dikkat ve hassasiyetle izlenmiyor olabilir. Yeterince petrole sahip olmadığı için, Suriye, Libya kadar yankı uyandırmıyor olabilir. Ama bilmenizi isterim ki, Libya'da ölenler ne kadar insansa, ne kadar cansa, Suriye'de öldürülenler de o kadar insandır, o kadar candır. Libya için iştahlarını kabartanların, Suriye'deki katliamlar için sessiz ve tepkisiz kalması, insanlık vicdanında tamiri zor yaralar açmaktadır. Hiç şüphesiz, gerek Suriye'deki, gerek genel olarak Ortadoğu'daki sorunlar, lokal, bölgesel sorunlar değildir, küresel sorunlardır. Dolayısıyla, enerji arz güvenliği adına olduğu kadar, küresel refah, huzur, dayanışma adına, bölgede yaşanan trajediyi görmek, çığlıkları işitmek ve akan kanın durması için acilen tedbirleri almak zorundayız.''
"Suriye'nin refahı Türkiye'nin refahı ile eşdeğer"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'nin refah ve huzurunu, Türkiye'nin refah ve huzuruyla eşdeğer olarak gördüklerini, bu amaçla acilen huzur ve istikrarın tesis edilmesi için gayret gösterdiklerini bildirdi. Erdoğan, Suriye konusunda insani boyut dışında hiçbir kaygı taşımadıklarını vurguladı.
Türkiye'nin Suriye ile 910 kilometre sınırı olduğunu, akrabalık ilişkileri bulunduğunu ifade eden Erdoğan, ''Bu kadar içli dışlıyız. İleri derecede dostluk ve arkadaşlıklar geliştirmiş bir başbakanım. Ama insan söz konusu olduğu anda biz her şeyi bir kenara koyarız ve koyduk. Çünkü yaklaşımlarımız karşılığını bulmadı. Suriye'nin refah ve huzurunu, kendimizin, Türkiye'nin refah ve huzuruyla eşdeğer olarak görüyor, bu amaçla acilen huzur ve istikrarın tesis edilmesi için gayret gösteriyoruz'' dedi.
Esad yönetimine, son 9 yıllık süreçte, bir an önce reformları gerçekleştirmesi için yoğun öneri ve tavsiyelerde bulunduklarını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
''Çünkü hep bize şunu sordular? 'Siz Türkiye'de ne yaptınız da bu noktaya geldiniz?' Biz de onlara Türkiye'deki demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti yapısını saatlerce anlattık. Hatta 'Gönderin partinizin mensuplarını onlara bizler nasıl bir parti çalışması yapıyoruz anlatalım' dedik. Hatta kısmen de bunu yaptılar ama devamlılık arz etmedi. Reformların sağlıklı ve hızlı yapılması için geçmişte Suriye yönetimiyle samimi işbirliğimiz maalesef karşılık bulmadı. Ne var ki, reformlar geciktirildiği gibi, verilen sözler tutulmadı ve toplumdan yükselen tepkiler dikkate alınmadı. Şu anda da, sadece Türkiye'nin değil, birçok ülkenin ve Arap Ligi başta olmak üzere birçok kuruluşun uyarılarına rağmen, Suriye'de maalesef kan akmaya devam ediyor. Biz, Türkiye olarak, barışçı ve çözüm üretici uyarılarımıza devam ediyoruz. Suriye'nin istikrarını, bölgenin istikrarıyla eşdeğer olarak görüyor, bölge ülkelerine de konuya hassasiyet göstermeleri noktasında çağrılarımızı yapıyoruz. Suriye halkıyla bizim ayrı düşmemiz söz konusu değil.''
Başbakan Erdoğan, Suriye ile birlikte bölgesel istikrar ve enerji arz güvenliği noktasında önemli olan bir başka konunun da Irak'tan Türkiye'ye yönelen terörist saldırılar olduğunu belirtti.
Türkiye'de ekonomik büyüme istikrarlı şekilde seyrederken, demokratikleşme noktasında ciddi ve tarihi nitelikte adımlar atılırken, eş zamanlı olarak terörist saldırıların da yoğunlaştığını kaydeden Erdoğan, ''Ne yazık ki, terörle mücadele konusunda da Türkiye dünyadan yeterli desteği alamadı. Terörün gerçek yüzü noktasında diplomatik çabalarımızdan sonuç alsak da, bazı Avrupa ve bölge ülkelerinin bu hassasiyetleri paylaşmadıklarını görüyoruz. Bu toplantı vesilesiyle, Türkiye'ye yönelik terörist saldırıların, insani boyutla birlikte bölgesel ekonomi ve enerji arz güvenliğine ciddi bir tehdit teşkil ettiğini hatırlatmak isterim'' diye konuştu.