Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “MİT’in aranan TIR’ları bizi bu Bayırbucak Türkmenlerine yardım götürüyordu. Bunlar yapıldı diye biz Bayırbucak Türkmenlerini yalnız bırakamazdık, yine de bırakmayacağız. Süleyman Şah Türbesi’ne karşı böyle bir yanlışlık olacak olursa orada da gereken yapılacaktır” dedi.
Twitter’ın arkasında Youtube’un olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan, Twitter yasağı hakkında “Bu hesaplar maalesef kapatılmıyor. Bizim yapmamız gereken sorumluluk noktasında olan biri olarak, bu işi düzelttiniz düzelttiniz. Düzeltmediniz biz de kapatırız. O zaman yasaklara uysunlar biz de yasağı kaldıralım. Twitter dediğiniz olay nedir? Bir şirket. Bu olayın arkasında aslında Youtube var. Youtube’un avukatlarıyla çalışıyorlar. Bir avukat hanım kardeşimize hiç edebe adaba uymayan bir şey yaptılar” dedi.
Başbakan Erdoğan Gülen cemaatinin rüşvete karıştığını belirterek, “Himmet adı altında rüşvet, kurban derisi topluyorlar. Bunları makbuzu yok. Nereye gittiği belli değil. Ben 17 Aralık olaylarını bir taraftan olumsuz görürken bir taraftan da her şerde bir hayır vardır diye görüyorum” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Star ve NTV’nin ortak yayınında Oğuz Haksever’in sorularını yanıtlıyor. Erdoğan’ın açıklamaları şöyle:
“Bugün önce Kastamonu’daydık. Çoşku iyi, ilgi iyi. Ardından Samsun’a geçtik. Kastamonu’da bir şey dikkatimi çok çekti. Belediye başkan adayımız yıllarca belediyede ikinci adam olarak çalışmış, fen işlerini yönetmiş, belediye başkanımızın ciddi bir rahatsızlığı var. Bu süreçte yönetimi o götürdü. Orada MHP’nin adayı ortaokul mezunu bir kişi. Belediyecilik deneyimi hiç yok. Bizim adayımız hem üniversite mezunu hem de yıllarca belediyeciliğin içinde yaşamış biri. İnanıyorum Kastamonu halkı bunu değerlendirecektir. Biz merkezi yönetim olarak Kastamonu’ya çok hizmet verdik. Bütün bunları bütünleştirmek istiyoruz. Samsun’a geldik. Samsun benim 57. mitingim oldu. Samsun tarihi bir mitingti. Öyle zannediyorum ki Cumhuriyet tarihinde Samsun’da böyle bir miting görülmemiştir. Yüz bini aşkın bir katılımın, çoşkunun olduğu bir miting oldu.”
‘Angajman kuralları ihlal edilirse karşılık verilecektir’
“Şu anda Suriye ile ilişkilerimizin geçmişi, 3 yıllık son süreç ortada. Sınır komşumuz, kardeşlerimiz ve yönetimle olan ilişkilerimiz çok çok olumluydu. Bu olaylar başlamadan önce biz bazı şeyleri kendilerine uyardık. Bu olaylar Suriye’ye de sıçrayabilir. Gelin Baas rejimini bir değişime uğratalım. Hatta beni arabasına alır gezdirirdi. Son görüşmemizi Asi Nehri kıyısında yaptık. 3,5 saatlik bir görüşmemiz oldu. Biz tabii o zamanlar böyle bir Esad’ı beklemiyorduk. Telefon diplomasisi yürüttük. Ölümler, öldürmeler devam ediyor. Ahmet Bey’i gönderdim. Kendisi 6 saat görüştü. Özel temsilcilerimi gönderdim. Niyetimiz çok samimiydi. Bir Ramazan akşamıydı camilerin bombalanması olunca ben kendisini aradım. Yarın Cuma. Ne olur talimatınızı verin, şu insanları yarın öldürmesinler. Onu dedi benim adamlarım yapmıyor dedi. Şebbia’ları kendi adamları gibi göstermiyor. Oysa onlar onun adamları. Yaklaşık 160 bin can kaybı var. 8 bin çocuk. Açık kapı politikasıyla çalışmalarımızı devam ettiriyoruz.
Yaralılar oluyor, bunlarla ilgileniyoruz. Şu anda hala öldürmeye devam ediyorlar. Daha önce bir helikopterle bizim hava sahamızı ihlal ettiler. Yeni angajman kurallarından hareketle uçaklarımız bu helikopteri vurdu. Şu anda da aynı şekilde bizim hava sahamızı ihlal eden, 1-1,5 kilometre ihlal ettikleri bana bildirildi, bizim uçaklarımız tarafından vuruldu. Kesep bölgesi tekrar Özgür Suriye Ordusu tarafından ele geçirilince bunlar orayı bombalamaya başladı. Bundan sonra da angajman kuralları ihlal ederse karşılığı verilecektir. Çirkin olan bizim muhalefetin bunu kullanması. Biz seçim sathı mahallindeyiz diye bu olaya göz mü yumacağız. Bizim 74 tane vatandaşımızı şehit ettiler. Muhalefet başta CHP olmak üzere bunları hala övmeye çalışıyor. Bu siyaset malzemesi olabilir mi? Senin yapman gereken böyle ulusal bir konuda hükümetinin, silahlı kuvvetlerinin yanında yer almak. Bu bizim bir milli meselemizde bile muhalefetin ne denli ayrı düştüğünü göstermektedir. Bizim tabii bunları dinleyecek halimiz yok.
Süleyman Şah Türbesi ile ilgili de burayla ilgili İŞİD’in bir sıkıntısı var. Burada Türkmenler vardı. Onların zayıf düşmesi geri çekilmelerine yol açtı. Geri çekildikleri gün 80 şehit verdiler. MİT’in aranan TIR’ları bizi bu Bayırbucak Türkmenlerine yardım götürüyordu. Bunlar yapıldı diye biz Bayırbucak Türkmenlerini yalnız bırakamazdık, yine de bırakmayacağız. Süleyman Şah Türbesi’ne karşı böyle bir yanlışlık olacak olursa orada da gereken yapılacaktır. Bu topraklar bizim topraklarımızdır. Yaklaşık 10 dönüm bir arazidir o. Uluslararası anlaşmalarla garanti altına alınmış bir toprağımızdır.”
Niğde saldırısı
“Niğde olayında bir Kosovalı, bir annesi babası farklı ülkeden, bir diğeri de Makedon. İkisi yaralı ele geçirildi, biri de yakalandı. Ankara’ya getirildiler. Bağlantıları nedir? Suriye’de aldıkları eğitimler filan. Silahı yanlarında sünnet olduğu için taşıdıklarını iddia ettiler. Belli bazı bilgiler elde edilmiş durumda. Üzerine gerek istihbarat birimlerimiz, gerek yargı gerekeni yapıyor.”
‘Pensilvanya denilen bir olay var’
“Bir defa karşımızda bu seçimlerde özellikle ortaya çıkan Pensilvanya denilen bir olay var. Bu olayın yasak olmasına rağmen bir cumhurbaşkanı, başbakan, genel kurmay başkanı dinleniyorsa, bakanlar dinleniyorsa… Bu bir defa hem yasalara aykırı he de Diyanet İşleri Başkanımız’ın dediği gibi inancımıza aykırı. İnancımızda kimseyi dinleyemezsiniz. Ama bunlar önce dinliyor, sonra bunu bir tehdit ve şantaja dönüştürüyor. Halkımızın bu konuda gereken hassasiyeti göstermesi lazım. Bunun bir kısım yargıya ulaşmış olması ve güvenlikle de ortak hareket etmesi ulusal güvenliğimiz için de sıkıntı yaratıyor. Ben alanlarda bu konuyla ilgili tepkiyi görüyorum. Vatandaşlarımızın sabırsızlığını görüyorum. Ümit ediyorum ki vatandaşlarımızın beklentisi olur. Himmet adı altında rüşvet, kurban derisi topluyorlar. Bunları makbuzu yok. Nereye gittiği belli değil. Ben 17 Aralık olaylarını bir taraftan olumsuz görürken bir taraftan da her şerde bir hayır vardır diye görüyorum.”
'Arkasında Youtube var'
“Bizi üzen boyutu budur. Şu anda biz 10 milyon tablet bilgisayar dağıtmanın hazırlığı içerisindeyiz. 260 bin tablet bilgisayar dağıttık. Bu hükümet böyle bir hükümet, Tayyip Erdoğan böyle bir hükümetin başbakanı. Bizim derdimiz Twitter’ın kendisi değil, yaklaşımı. Twitter’da böyle ahlaksızlar türer de siz defaatle uyarmamıza rağmen, mahkeme kararlarını göndermemize rağmen bunu yaparsanız bize düşen de budur. Bazı yazarlar televizyonlarda yorumlar yapıyor, Ak Parti, başbakan prestij kaybediyor. Hiçbir şey kaybettiğim yok. Ben meydanlara bakarım. Türkiye’den Twitter’a giden talep ikidir. ABD’den giden 679 talep toplam taleplerin neredeyse yüzde 80’idir. Almanya’ya geliyorum. Twitter Alman hükümetinin talebi üzerine Neo Nazi hesaplarını engellemiştir. Fransa’da ırkçı talepler mahkeme kararı üzerine kaldırılmıştır. Hindistan’da Bodo kabilesi ile ilgili çıkan olaylar nedeniyle ülke genelinde yasaklanmıştır. İngiltere Başbakan Cameron 2010 yılında çıkan olaylar sırasında provokatif olaylar nedeniyle Twitter’a yasak getirebileceğini ifade etmiştir. Ben ülkemdekilere soruyorum, bütün bu olaylar karşısında hukuk tanımazlığınız nedir? Mahkeme kararı Twitter’a iletiliyor. Hiç duymuyor. Sen benim ülkemin ulusal güvenliğini tehdit ediyorsun. Başbakana birileri kalkacak başçalan diyecek. Bütün bunlara rağmen kendileri uyarılıyor ama kaldırmıyorlar. Bu hesaplar maalesef kapatılmıyor. Bizim yapmamız gereken sorumluluk noktasında olan biri olarak, bu işi düzelttiniz düzelttiniz. Düzeltmediniz biz de kapatırız. O zaman yasaklara uysunlar biz de yasağı kaldıralım. Twitter dediğiniz olay nedir? Bir şirket. Bu olayın arkasında aslında Youtube var. Youtube’un avukatlarıyla çalışıyorlar. Bir avukat hanım kardeşimize hiç edebe adaba uymayan bir şey yaptılar. Ben anlamıyorum bu köşe yazarlarını. Neyin, kimin avukatlığını yapıyorlar. Çeşitli ülkelerden örnekler verdim. Bizim ülkemiz muz cumhuriyeti değildir. Şu anda bir iki taneyle ilgili tamam dediler ama sayı bir iki değil ki. Benim bildiğim 700’e yakın uygulama var. Bunlar şimdi peyderpey kendilerine bildiriliyor. Kaldırmaları halinde gereği yapılır. Uyarıyoruz, gereğini yapmıyorsun. Ben tabii sayın cumhurbaşkanımız böyle bir şey yapmış olabilir. Ben aynı şeyi paylaşmıyorum. Sayın cumhurbaşkanımız tweet atabilir. Ben bunlardan pek hoşlanmıyorum. Bu tür şeylerle uğraşacak vaktim de yok.”
‘Obama'nın telefonunu dinleyebilir misiniz’
“Bunlar çarpıtılan şeyler. İşlerine geldiğinde Avrupa Birliği’ne aykırıdır filan hep söylerler. Avrupa Birliği önce üzerine düşeni bir yapsın. Hukuka saygıları varsa önce gereğini yapsınlar. Bu bizim iç hukuk meselimizdir. Mahkeme kararları var. Avrupa Birliği o zaman diğer ülkelere uygulananı niye göz ardı ediyor. Biz bu özgürlükler meselesini bu Avrupa Birliği üyelerinden çok daha ileride hallettik. Adam kalkıyor hakaret ediyor ne oluyor. Avrupa ülkelerinin çoğunda bunu yapamazsınız. Özgürlük hala bizim ülkemizde tam anlaşılmış değil. Burada çok önemli olan özel hayatın ihlali de söz konusu. Yapamazsınız. Buradan hareketle bizim TİB de devreye girdi. Adımı buna göre attı. Siz Obama’nın telefonunu dinleyebilir misiniz? Bir Merkel’in telefonunun dinlendiği ortaya çıktı. Ayağa kalktılar. Biz de niye böyle oluyor, Avrupa Birliği böyle hareket ediyor? Bizim yorumcularımızın, köşe yazarlarımızın bunu görmesi lazım.”
“17 Aralık, 25 Aralık bütün bunlar 30 Mart seçimleriyle çok daha farklı bir şekilde göz önüne alınacak. 17 Aralık millete karşı yapılmış bir devrimdir. Benim şahsıma değil, hükümetime değil. Millete karşı. 25 Aralık da öyle. Bu bir istiklal ve istikbal mücadelesidir. O denli önemlidir. Olay yargıda. Bütün bunların ötesinde hemen seçimin arkasından atacağımız adımlar var. Milli irade hırsızlığı yapanlar 30 Mart’ta milletin cevabını alacak. CHP, MHP, Pensilvanya, hepsine bir cevap var. Milletimiz bize negatif bir cevap verirse başımız gözümüz üzerine. Ama diğerlerine verdiği zaman onlar ne yapacaklar. Kılıçdaroğlu yüzde 40’ın altında alırsam bırakacağım dedi. 26 aldı. Bıraktı mı, bırakmadı. Bu zat dürüst değil. Bahçeli 16,17 yıldır partinin başında. Bir kere birinci parti olamadı. Biz 6,7 aylıkken birinci parti olduk. Yine birinci parti olacağız. Bu milletin yaptıklarımıza karşı takdirini gösteriyor. Siz millete bir şey yaparsanız millet sizi ödüllendirir. Ama millete zulüm ederseniz bu millet sizi sırtında taşımaya mecbur değil. Bakın seçime gidiyoruz hiç seçim ekonomisi asla yapmayız. Biz seçim ekonomisi yaparsak bunun sıkıntısını fakir fukara garip guraba vatandaşım çeker. Pazar günü yaptığımız mitingde İstanbul tarih yazdı. 2 milyonu aşkın insan gelip buluştu. Bu bir sevdadır, bu bir aşktır. İstanbul Türkiye’nin özetidir. İstanbul bir mesaj veriyor. Şu anda üç büyük şehirde de adaylarımız başa oynuyor. Kamuoyu araştırmaları çok çok olumlu. Millet bunu gösteriyor. İzmir, orada yaptığım mitingde de gördüm. Ankara ha keza. Bunların hepsi bir şey gösteriyor. Bu bir yerel seçim değil aslında. Bu bir genel seçim havasına girdi. Ahlaki olmayan bir hava nedeniyle oldu bu. Şimdi millet bunu bir genel seçime dönüştürdü. Bu anlayış milletimiz ve bizim şahsımızla da bütünleşti.”