T24- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan terörle mücüdelede ne gerekiyorsa yapılacağını belirterek, “Operasyonsa operasyon” dedi. Terörle mücadelenin diğer boyutlarını da göz ardı etmeyeceklerini kaydeden Erdoğan, isim vermeden BDP’yi eleştirerek, “Terörle aranıza mesafe koyun, meşruiyet zeminine dönün” dedi.
Erdoğan'ın, AK Parti İstanbul İl Başkanlığı'nın iftar yemeğinden sonra yaptığı konuşmanın satır başları şöyle:
— Yapılması gereken neyse onu yapacağız. Bu devran böyle gitmeyecek.
— Organize suç örgütlerinin nasıl iç içe geçtiği artık deşifre olmuştur. Suyun başı tutulunca sular temiz akmaya başladı.
— Hava hatekatı nedeniye yürütülen kara propogandayı biz biliyoruz.
— Gözyaşları karşında bile hiçbir insani söz söylemeyen, terör örgütüyle aynı dili kullananlar operasyonların masum halkı taciz edeceğini iddia ediyorlar. Tererle masum vatandaşı sadece siz birbirinden ayıramazsınız. Biz değil vatandaşın malına canına, tırnağına zarar gelmesini istemeyiz.
— Demokrasiye pusu kuranlar, insan öldürmeyi hayat biçimi haline getirenlere gelince... Onlar hak ettklerini bulacaklar.
— Kimse, cinayet işleyeni, adam öldüreni, kan dökeni, polise askere ensesinden silah sıkanı, vatandaşa silah doğrultanı masum vatandaşımızla karıştıramaz. Hiçbir masum vatandaşımızın bu korkuya kapılmasını istemeyiz.
— Devletin adalet ve şefkatinin hissedilmediği zamanların nasıl bedellere mal olduğunu unutmadık... Herkes şunu bilsin ki, Türkiye terörle çekilmek istenen girdaba asla düşmeyecek.
— Şunun da farkındayız. Terörle mücadele sadece güvenlik esaslı yürümez. Psikolojik, sosyo ekonomik, diplomatik ve iletişim boyutları olacaktır. Bütün bunları sizlerle birlikte ele ele yapacağız.
— Bu ülkenin bütün evlatları, 74 milyonun hukukunu kendi hukukumuz gibi korumaya devam edeceğimizden ve geleceğe bir bütün olarak yürüyeceğimizden emin olsun.
— Kimse bize devlet operasyonları durdursun demesin. Hayır, devlet bu milletin huzuru için operasyonsa operasyonu yapmakla görevlidir ve bu onun en doğal hakkıdır. Devlet mal, can, akıl güvenliği ile neslin korunmasıyla yükümlüdür. Bunları gerçekleştirmek için de ne gerekiyorsa hepsini yapacağız. Asla geri adım atamayacağız. Aynı zamanda terörle mücadele yöntemlerinde tarihin tekerrür etmesine asla izin vermeyeceğiz.
— Açık söylüyorum, eski karanlık günlerin geri gelmesini bekleyenler boşuna bekler. Demokrasiye pusu kuranlar, akıl dışı hedefleriyle baş başa kalacaklar...
— Ben Ramazan ayı başında bir şey söyledim. Kabileler, cahiliye döneminde bile, 3 aylarda birbirlerine kurşun sıkmazlardı. Mübarek ramazan ayında bu ülkede sözde teravih namazı kılan terör örgütü ve uzantıları, sivil asker demeden yavrularımızı şehit etti. Biz de ramazanın bitmesini beklemedik ve yapılması gereken operasyonlar neyse sonuna kadar yapılacaktır. Bu sivil halka yönelik değlidir, bu Kandil'den tutunuz da içerideki odaklarına yöneliktir.
— Şu anda bazı şehirlerde esnafa yıllık vergi kesen bir örgüttür bu. Şimdi şehre inmenin gayreti içindeler. Elimizde belgeleri var bu durumun. O insan benim bakanıma 'ne olur bizi kurtarın' diyor. Şimdi Hakkari'deki benim bu kürt kökenki vatandaşımın hukukunu korumak bizim görevimiz değil mi? O belgeleri teslim edenleri ininden bulup çıkarmak bizim görevimiz değil mi? Çıkaracağız, çıkaracağız.
— Yolu yordamı neyse bu adımı atmak durumundayız. Aksi takdirde ne vatandaşlara ne de tarihe hesap verebiliriz.
— Bir kez daha açıklıyoruz. Evet biz kardeşiz, yarın birbirimizi dünden daha fala seveceğiz. Ben Kürt kardeşlerimizi PKK'lılara oranla mukayese edilmeyecek kadar daha fazla seviyorum...
— Cinayet tasarlayanlar bu ülkede hayat alanı bulamayacaklar.
— Daha önce söylemediğim bir şeyi ifade etmek istiyorum. Mübarek iftar vaktine özen göstererek söylemek istiyorum. Gayri meşru, gayri insani olan ile; terör ile, kan ile, cinayet ile, pusu ile aranızdaki mesafeyi açmazsanız oy aldığınız vatandaşlara ihanet etmiş olur, meşru bir siyaset yapmamış olursunuz. Bir an evvel meşruiyet zeminine dönün, yani TBMM'ye...
— Birileri de aynı şeyi söyledi, 'arkadaşlarımız gelene kadar gelemeyeceğiz' dediler. Ne oldu, geldiler... Simav'da söyledim 'gelecekler' diye ve bir hafta sonra geldiler. Bunlar da gelecek, başka çareleri yok. Parlamento kapalı olduğu için... 1 Ekim'de onlar da gelecekler. Meşruiyet zemininden kaçanlara diyeceğizmiz şey ise 'siz bilirsiniz' olur.