Gündem

Erdoğan: FETÖ'nün siyasi ayağı Bay Kemal'in yatak odasına girmiş haberi yok!

12 Şubat 2020 12:14

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaoğlu'nun kendisini FETÖ'nün siyasi ayağı olarak ilan etmesine sert sözlerle tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu'nun sorularına karşılık, "FETÖ’nun siyasi ayağı FETÖ’cülerin devirmeye çalıştıkları siyasetçi midir, yoksa yükseltmeye çalıştığı siyasetçi midir? FETÖ’nün siyasi ayağı FETÖ’nün darbe gecesi öldürmeye çalıştığı siyasetçi midir, yoksa yol verdiği siyasetçi midir?" sorularını yönelten Erdoğan, "Nereye bakarsan bak, FETÖ'nün siyasi ayağı Bay Kemal'in yatak odasına girmiş haberi yok!" dedi.

Eski genel başkan Deniz Baykal'ın 'kaset operasyonu' ile makamdan indirilerek FETÖ'nün desteğiyle Kılıçdaroğlu'nun oturtulduğunu ileri süren Erdoğan, " Seni oraya getiren FETÖ FETÖ" ifadesini kullandı. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, "Kılıçdaroğlu FETÖ'ye diyet borçludur" sözlerini kaydetti.

Erdoğan'ın İdlib'e yönelik açıklamaları için tıklayın.


Erdoğan'ın bir gün gecikmeyle gerçekleştirdiği AKP grup toplantısı konuşmasında FETÖ'nün siyasi ayağına ilişkin açıklamaları şöyle:

"Maalesef birileri içeride kafaları bulandırmanın peşinde. Üstelik bunu dışarıdan ve içeriden belli kesimlerle aynı argümanlarla aynı hedeflere saldırarak yapıyorlar. Açıkça söylüyorum bunun adı tetikçilik, alçaklık fırsatçılıktır. Siyasetçinin görevi tetikçiliğe savunmak değil ülkesinin ve milletinin ortak menfaatleri çerçevesinde sözcülüğünü yapmaktır. Türkiye'nin en büyük sorunlarından birinin ana muhalefet ve onun başındaki zat olduğunu söylemekten dilimizde tüy bitti. Madem bu kadar istiyor öyleyse işte bugün burada FETÖ’nün siyasi ayağını ben size şöyle adeta ekran diyebileceğim ekranda açıklıyorum. Tolstoy’und ediği gibi, ’Birine çamur atmadan önce iyi düşün ve sakın unutma önce senin ellerin kirlenecektir.’ Kılıçdaroğlu bize çamur atmaya çalışırken elinde çamurla yakalanmıştır. Çünkü bu ülkede FETÖ’nün en önemli siyasi ayağı bizzat Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisi ve ekibidir. Şimdi niçin böyle olduğunu sizlere ve tüm milletime tüm delilleriyle anlatacağım. FETÖ denen yapı ülkemizde uzunca bir süre bir sivil toplum yapısı görüntüsüyle varlık göstermiştir. Pek çok benzer yapı gibi FETÖ’nün faaliyetlerini müsamakâr takip etmiştir. CHP iktidarları darbe yönetimleri cunta rejimleri zamanında beri FETÖ aynı müsemmayı görmüştür. Ne zamandan beri bu yapı ülkeyi teslim almaya kalkmıştır o zaman durum değiştirmiş. Bizim FETÖ ile davamız kişisel değildir. Geçmişte iltica ile mücadele bahanesiyle bu ülkenin değerlerine yöneltilen saldırlar nasıl karşı çıktıysak FETÖ tehdidi ortaya çıktıktan sonra da bu yapıla aynı şekilde mücadele ettik.  

Bu yapıyı su örgütü olarak ilan eden ve o MGK kararı altında imzası olan benim. FETÖ’yü temsil eden kişi ve kuruluşların partimize, ve hükûmetimize karşı başlattığı savaşın herkes farkındadır ama CHP bu işin neresindedir?

Sayın Baykal’ın genel başkanlıktan ayrılması ve Kılıçdaroğlu’nun gelmesiyle birlikte CHP bu işin tam göbeğine yerleşmiştir. Kılıçdaroğlu kendisini genel başkanlığa taşıyan o kaset kumpasının dahi sorumluluğunu üzerimize yıkmaya çalışarak FETÖ’nün yolunda yürümeye başlamıştır. Seni oraya getiren FETÖ FETÖ. Bakın burası önemli FETÖ tetikçisi savcının görevden alınmasına şiddetle karşı çıkan Kılıçdaroğlu olmuştur.

Biz geçmişten bugüne kadar hukukun suç isnat etmediği tüm yapılarına saygı duyduk CHP ise FETÖ terör örgütü olarak tanımlamasına rağmen bu örgütün yanında olmuştur. CHP 17-25 Aralık’tan sonra bu kadroya FETÖ’yü de davet etmiştir.

FETÖ’nün MİT müsteşarımıza yönelik sinsi kumpasını özellikle ifade eder ve 7 Şubat hadisesinde CHP’nin ortaya koyduğu tavır FETÖ’nün siyasi ayağına yönelik başka bir örnektir.

Kılıçdaroğlu FETÖ'ye diyet borçludur.

17-25 Aralık’tan sonra CHP grup kürsüsü aylar boyunca FETÖ mensuplarının montaj kasetlerinin dinletildiği bir yere çevrilmiştir.

Adana’daki Mit TIR’larının durdurulması. Kılıdaroğlu bu kumpası savcının görevi bu değil mi diyerek FETÖ’nün siyasi ayağı olduğunu bir kez daha göstermiştir. CHP’nin yayın organı gibi çalışan Cumhuriyet gazetesi bu operasyonu yürüten savcı görevden alınınca röportaj yapan MİT suç işledi başlığı atıyor. Genel Yayın Yönetmeni şimdi nerede? Almanya’da.

Genel Başkanı başta olmak üzere CHP milletvekilleri kapatılan FETÖ’nün gazetelerinin binalarına giderek dayanışma gösteriler yaparak aynı zamanda siyasi ayağını belli etmiş oldular.

Kentlerini yıllarca Atatürkçü olarak pazarlayan CHP destekçisi kimi yazarların bir anda en büyük FETÖ davalısı kesilmeleri projenin genişliğini gösteriyor.

Halen ByLock dahil pek çok delille FETÖ’den hapiste olan Kılıçdaroğlu’nun yazışmalarında bu durum anlatılıyor. Kılıçdaroğlu sözde adalet yürüyüşünü aslında FETÖ’cüelr için yapmıştır.

Madem bu işler soru sorarak oluyor. Öyleyse ben de burada birkaç soru sorayım. Ben daha kısa ve az FETÖ’nun siyasi ayağı FETÖ’cülerin devirmeye çalıştıkları siyasetçi midir, yoksa yükseltmeye çalıştığı siyasetçi midir? FETÖ’nün siyasi ayağı FETÖ’nün darbe gecesi öldürmeye çalıştığı siyasetçi midir, yoksa yol verdiği siyasetçi midir?

Altı tane danışman FETÖ’cü çıktı, buyurun. Urla Belediye Başkanı malum, şu anda içeride. Nereye bakarsan bak, FETÖ’nün siyasi ayağı tamamen Bay Kemal’in yatak odasına girmiş haberi yok. FETÖ’nün siyasi ayağı bu yapı terör örgütü olarak tanımlanmadan önce görüntü verenler midir, yoksa  terör örgütü olarak tanımlandıktan sonra yanından ayrılmayan mıdır; FETÖ tehlikesi ayyuka çıktıktan sonra tüm gücüyle desteklediği parti midir; FETÖ adına yumruk sallayan parti midir, FETÖ’nün organlarına adamlarına sahip çıkan onlara göğüslerini siper edenler midir? FETÖ’nün siyasi ayağı FETÖ ile mücadeleye tam destek vermek yerine kafaları karıştırmaya kalkan değil midir? FETÖ’nün siyasi ayağı darbeyi kontrollü diyerek darbeyi meşrulaştırmaya çalışan mıdır?

Kılıçdaroğlu sürekli suçunu bastırmaya çalışıyor. Bugünlerde doğrudan meclisin yasama dokunulmazlığına saldırı anlamına gelen bir kampanya başlattılar. Tam kadro destek verdikleri bir düzenlemeyi hemen arkasından Anayasa Mahkemesi'ne götürenlerin kulaklarının kimler tarafından çekildiği ortadadır. Tüm milletvekillerimizin derhal dava açması önemlidir ama ben şimdi soruyorum; malum genel kurmay başkanı bir diğeri de şu anda ölü, bunlar bildiriyi hazırladılar. Bu yetmez; her ikisinin de genel kurmay başkanlığı döneminde çıkıp şunu söylesinler; 'biz şu kadar FETÖ’cü subayı ordudan ihraç ettik.' Bu görev benim değil sizin görevinizdi. Niye ihraç etmediniz? Yahu kimi aldatıyorsunuz? Şahsım, Milli Savunma Bakanım ve generaller, her şey hazırlanır, önümüze gelir, imzalar atılır. Bunların içinde çoğu zaman FETÖ’cü değil bu nurcuların içerisinden Kurtoğlu takımı vardır. Onlardan da bunların ihraç ettikleri olmuştur. Biz onlara dahi imza atmadık. Peki bunlar neye atıyordu imzayı, onlara. PEKİ FETÖ’cüleri niye atmadınız? Bana bunun cevabını verin. Çıkıp sağda solda başbakana şunu bunu söyledim deme, yalan söylüyorsun. Sadece yargıdan endişe edip korktuğun için bundan dolayı da acaba biz bunu çözer miyiz diye bize bunları anlattınız. Ama elinizde rahatlıkla ihraç edebileceğiniz subaylar vardı. Niye bunların tespitini yapmadınız. Şimdi televizyon televizyon dolanan bir korgeneral de var. Bizim bugün eğer genel kurmay başkanını savunma bakanı yaparak sivilleşme sürecine girdiysek, işte sivilleşme sürecinin anlamı budur. Bunu istemiyorlardı. Şimdi bu beyefendi de istemiyor aslında. Ama biz bu adımı atarak nitekim AB’nin de 2014 sonuna kadar tamamıyla savunma bakanlıkların sivil olması tezini de halletmiş olduk. Ama rahatsız bundan. Demek ki artık bu süreç mütekait olanlarla değil daha kararlı daha ciddi bir biçimde yürüyor. FETÖ’cüler 15 temmuzda TSK’dan temizlenmiş oldu. Bitti mi? Daha yapacağımız işler var. Ama yanlış iş yaptın şimdi bunu düzelt. Avukatlığına kim soyundu? Kılıçdaroğlu. Çok anlamlı dimi? Herhalde bir şeyler vadettiler. Sırtında resmi kıyafeti varken boruyu çıkarıp gösteriyordu ama şimdi artık onlar yok."