Başbakan Tayyip Erdoğan, internet yasası hakkında "Yapabileceğimiz kadarını yaptık. O alanda da 30 Mart'tan sonra atacağımız yeni adımlar var" dedi. Başbakan, konuya ilişkin olarak "Bu konuda kararlılığımız var. Bu milleti Youtube'a Facebook'a yediremeyiz. Kapatılmaları da dahil" ifadelerini kullandı. İnternette yayımlanan dinlemelerden sonra normal telefon kullanmaya başladığını söyleyen Erdoğan, "Bu dinlemeler adamı ipe götürür, çok montaj var. Adamı eşinden ayırır" dedi.
Başbakan Erdoğan, hafta sonu Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç ve Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ali Koç ile yaptığı görüşme için Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani'nin aracılık yaptığını açıkladı. Erdoğan, “Mustafa Koç, benimle görüşmek için randevu istedi ama vermedim, görüşebilmek için araya Barzani'yi soktu" dedi.
A Haber kanalında Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak, Sabah yazarları Rasim Ozan Kütahyalı, Mahmut Övür ve Mehmet Barlas'ın sorularını yanıtlayan Başbakan Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
"Meydanları nasıl görüyorsunuz? Yasa dışı dinlemeler, paralel yapı tartışmaları oy tabanınızı nasıl etkiliyor? Seçim öncesi bir provokasyon riski görüyor musunuz?
Elazığ'da bugün bambaşka bir coşku vardı. Bugün Elazığ'a Başbakan olarak 16'ıncı gidişimdi. Biliyorsunuz gakkoşların heyecanı farklıdır. Çok açık ve net onu gösterdiler. O coşku bir şeyi gösteriyordu, bu paralel yapı meselesi halkı birbirine çok farklı bir şekilde kenetlemiş. Malatya'ya geldik, Malatya tarih yazdı bugün. Emniyet'in söylediği rakamlar 100 bin dediler. Paralel yapıya girmeden meydan birinci ikinci dediğiniz zaman üç kafadarın üçüncüsünü demeden halk hemen tepkisini koyuyor. vatandaş enteresan sloganlar uydurmuş. İnsan bunları görünce o duygu o tepki çok çok farklı. Öbür taraftan bakınca muhalefet montaj diyor. Bunların montaj tekniği çok farklı. Onlar onunla oyalana dursunlar biz yolumuza aynı şekilde devam ediyoruz. Milli irade sandıkta en güzel şekilde tecelli ederek en güzel cevabı verecek.
Doğrusu ben provakasyon beklemiyorum. Ama olmaz da diyemeyiz niye çünkü gittikçe hırçınlaşma var. Örneğin İstanbul'da Trabzonlular gecesi düşünün sizi kabullenmiyor toplum, siz çıkarken oradan birisi belki size laf da atmış olabilir. Ama kalkıp siz ona yumruk atarsanız bir siyasetçi olarak, bunun nasıl bir hazımsızlığı ortaya koyduğunu görmüş oluyoruz.
Bu şunu getirir demek ki, yaptırdığı kamuoyu araştırmalarında vs. beklediği neticeyi göremeyince artık bir hırçınlaşma başladı. Ertesi gün mesela yine Eyüp'te konuşma yaparken bir tane vatandaş alkışlamıyor, alkışlamayınca teneke gibi orada ne duruyorsun çek git diyor. Alkışlar veya alkışlamaz. Ondan sonra bugünkü açıklamalarını gazetelerde okuyoruz, 'O zaten Ak Partili, Fatih Belediyesi'ndeki Ak Partili Belediye Başkan Yardımcısının kardeşi diyor. Olabilir adam Trabzonlu. Adamlar Trabzonlular gecesine geldi, CHP'liler gecesine gelmedi ki. Ama sen İstanbul'a Belediye Başkanı olmaya karar verdiysen sen tüm İstanbulluların Belediye Başkanı olacaksın CHP'lilerin Belediye Başkanı olmayacaksın. Dolayısıyla mesajını da buna göre vermek zorundasın. Ama sen daha ilk elde kaybettin işi. Niye? Dedi ki 'O Ak Partililerin' Sen Ak Partililerin Belediye Başkanı olmayacak mısın? Böyle bir mantık olmaz.
MEHMET BARLAS: Bildiğim kadarıyla sizden randevu isteyenler kuyrukta bekliyor. Mesela ünlü medya patronuna randevu vermeyeceğinizi söylediniz. Mustafa Koç'a da şu ana kadar hiç randevu vermiyordunuz. Sonra pazar günü Mustafa koç'un Fethullah Gülen'le neler konuştuğunu anlattığı röportajı Hürriyet'te yayınlandığı gün siz de onu Ankara'da kabul ettiniz. Bir söylenti duydum doğru olabilir mi; sizden randevu alabilmek için bir dış ülkedeki kişiden aracılık istemişler. Doğru mu?
Doğru ama ismini benden almayın.
MEHMET BARLAS: Ben söylesem olur mu? Barzani. Mustafa Koç'un sizinle görüşmesi için Barzani aracı olmuş.
Kendileri de böyle bir ricada bulundular. Şöyle söyleyeyim, Koç Grubu'nun Kuzey Irak'ta da yatırımları var. Dolayısıyla bu yatırımlar nedeniyle herhalde bağlantıları oluyor. Ama bizim randevu olayı Ali Bey'den geldi. Ali Bey'den gelince dedim ki büyük ihtimal Ali Bey son zamanlarda gerek Fenerbahçe gerek vs. bu gibi konularla benle görüşecek dedim. Mustafa Bey ile ilgili konu da daha önceden olunca özel kalemime abi kardeş ikisi beraber gelsinler dedim. Geldiklerinde açıkçası Hürriyet'teki o söyleyişiye de hiç girmedim.Sadece orada özellikle yapacakları yatırımlar noktasında konuşmalarımız oldu."
'Bu dinlemeler adamı ipe götürür'
Erdoğan konuşmasının devamında şunları söyledi:
"Tehditten kurtarmak için ilk adımı attık. Bunların devamı niteliğindeki adımları da atacağız. Şu anda dinlenme riski olmadan konuşacak durumda değilim. Güvenli hat kullanmıyorum, artık normal telefondan konuşuyorum. 'Dinlerseniz dinleyin' diyorum. Bu dinlemeler adamı ipe götürür, çok montaj var. Adamı eşinden ayırır."
'Gerekirse Facebook ve Yotube kapatılır'
"İnternet yasasına malum çevreler itiraz ettiler. Yapabileceğimiz kadarını yaptık. O alanda da 30 Mart'tan sonra atacağımız yeni adımlar var. Bu konuda kararlılığımız var. Bu milleti Youtube'a Facebook'a yediremeyiz. Kapatılmaları da dahil."
Başbakan, konuşmasının devamında Ukrayna'da yaşanan Kırım kriziyle ilgili olarak şu ifadeleri kullandı:
"Bu konu ile ilgili bizi bağlayan bazı ulusalararsı bazı anlaşmalar var . Her şeyden önce bir NATO ülkesiyiz. Öğrendiğim kadarıyla bir özerk cumhuriyet olarak böyle bir referandum kararı verme yetkileri de yok. Dolayısıyla bu Ukrayna'yı çok zor bir yöne doğru götürür. Putin'le ağırlıklı olarak Kırım Özerk Cumhuriyeti hakkında konuştuk. Ayrıca Putin ile yaptığım görüşmede, Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü korumak için bütün gayretimizi göstermek zorundayız diye belirttim ve o da bu görüşüme katıldı."
"ABD'nin bu tavrı ne denli devam eder tabi onu da bilemiyorum. Biz Kırım'ın Ukrayna'dan ayrılmasını düşünemiyoruz. Ukrayna'ya yazık olur. Ukrayna'daki sokaka gösterileri merkezden yönetildi. Bizdeki gezi olaylarındaki aynı şeyler Ukrayna ve Mısır'da da vardı. Kırım hiç bir zaman sağlıklı bir yaşama kavuşamadı. Bizim Tatar kardeşlerimizie çok ciddi destekerlerimiz oldu. Okul yaptıdık, tarihi eseleri restore ettik, özgüvenleri gelişsin diye..."
‘Suriye'yi kim ayağa kaldıracak?’
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'de yaşanan olaylar ile ilgili de "Suriye konusunu Soçi'de Putin ile görüştüm ve ona Suriye'yi hala Rusya ve İran'ın silahlandırdığını söyledim. Suriye böyle gittikçe daha iyiye gitmiyor. Yarın bu Suriye Esad'a kalsa bile Suriye'yi kim ayağa kaldıracak. Esad mı kaldıracak? Dünya hala kimyasal silah konvensiyonel silah ayrımını yapmakla en büyük hatayı yapıyor" dedi.
Obama'dan Fethullah Gülen isteği
Başbakan Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama ile telefon görüşmesinin içeriği hakkında da detay verdi. Erdoğan, isim vermeden Fethullah Gülen hakkında konuştuklarını söyledi ve şu ifadeleri kullandı:
"Ben Sayın Obama ile de bu konuyu görüştüm ondan da umutluyum. Ülkemdeki huzursuzluğun kaynağı oradadır ve sizden gerekeni bekliyorum dedim. Amerika'nın iç güvenliğini tehdit edenleri nasıl benden istiyorsanız bende sizden bu konuda yardım istiyorum dedim ve o da olumlu baktı."
‘Yerel seçimden haberleri yok
"Bahçeli yerel seçimi konuşmuyor. Sen Çankaya Köşk’üne çıkamayacaksın diyor. Biz burada yerel seçimi konuşuyoruz. Adam yerel seçimi konuşmuyor. Milletimiz matematik hesap yapıyor. Ya bu yerel seçim neyin hesabını yapıyorsunuz. Haberleri yok. Meydanların diline çok önem veririm. Diğerler meydanlara çıkamayacak. Mahalle aralarında seçim korrdinasyonları kuruyorlar. Şu anki planımız 55-60 şehir. 55 şehiri alacağımızı düşünüyorum."
‘Açık ara birinci olmak istiyoruz’
"Şu andaki hedefimiz açık ara birinci parti olmak istiyor. En fazla büyükşehir belediyesi almak istiyoruz. Çünkü 30 büyük şehir yüzde 70 seçmeni temsil ediyor. Bu yüzden çok önemli."
'Ergenekon'daki yavaşlık düşündürücü'
Erdoğan'ın konuşmasının devamında dile getirdikleri özetle şöyle:
"Balyoz ve Ergenekon çok farklı. Balyoz'da çok hızlı gittiler. Ama Ergenekon'da 6 ay oldu gerekçe hala hazırlanamadı. Bu düşündürücüdür ve insan haklarına müdahaledir. İlker Paşa hakkında verilen karar da çok enteresan. Alt mahkemede gerekçesi hazırlanamadığı için üst mahkemeye itirazını yapamıyor. Bugünkü olayın manidar olan tarafı şu. AYM'nin kararı ile ilgili nöbetçi mahkeme kararını verecektir. Benim temennimde hayırlı bir şekilde kararını verecektir. Bende başından beridir Başbuğ'un Yüce Divan'da yargılanması gereklidir dedim."
'Sarıgül'ün hanımı'
"Eski hanımı Beyoğlu'ndan belediye başkanı adayı. Yeni hanımı var mı o da ayrı bir konu. Mesela ben yeni öğrendim, oğlunu da Şişli Belediyesi için meclis üyeliğine aday göstermiş."
'Bu zulümdür, bu adalet değildir'
Sadece Silivri'de on bini aşkın tutuklunun bulunduğu, çoğunun hükümlü olmadığı belirtilerek "Sizin tutuksuz yargılamak esastır değişikliği bütün bu problemlerin çözümüne yeterli olacak mı" diye sorulması üzerine Erdoğan, "Biz şimdi bu cezaların infazıyla alakalı bir orada indirime gitme yollarını aradık. Yani bu önce 4'te 3'tü sonra 5'te 3 oldu sonra işte bunu yarı yaptık" yanıtını verdi.
Tutukluluk sürelerinin çok uzun olduğunun ifade edilmesi üzerine Erdoğan, şunları söyledi:
"Burayla ilgili olarak da onlara yönelik de bir adım atalım istedik. Dolayısıyla böyle kolay kolay insanların tutuklanmasına fırsat vermeyecek şekilde bazı iyileştirmeler getirelim istedik. Mesela bunlar, diyelim ki delil karartma, kaçma vesaire gibi durumları olmayan insanlar noktasında bu işin önünü açalım. Mesela Silahlı Kuvvetlerin mensubu, bu insan, kaçma şansı bunun nedir? Adeta yok denilecek seviyededir. Nitekim bu insanların şu anda içeride olanlarının tamamı da davet edildiler ve kendileri gelip teslim olup ifadelerini verdiler ve ondan sonra da tabii bunların büyük bir kısmı, kahir ekseriyeti tutuklandı. İçerideki kalma süreleri de tabii hatırı sayılır bir noktaya geldi. Şimdi bunların içerisinde eğer mahkumiyet giymesi varsa ver mahkumiyetini, ona göre o da mahkumiyetini yaşasın. Daha sonra bu tutukluluk süresi ona sayılıyor, sayılmıyor ayrı mesele ama akıbeti meçhul. Bu insan beraat ettiği zaman ne olacak? Bunun alacağı var mı? Nasıl bunu alacak, nasıl tahsil edecek? Bu zulümdür, bu adalet değildir. Bunun üzerinde ben, arkadaşlarıma, cezacı akademisyenlere vesairelere çalışmalarımızı yaptırıyoruz. İnşallah şu sürecin içerisinde. Çünkü ben biraz da bu paralel yapıyı adeta, biraz ağır ifade olacak ama intikam timleri olarak görüyorum. Çok ağır şeyler oldu."
"Silahlı Kuvvetlere mi?" denilmesi üzerine Erdoğan, "Herkese" yanıtını verdi. Başbakan Erdoğan, gizli tanıklığa ilişkin ise "Mesela şu gizli tanık olayı. Son olaylar, 17 Aralık, 25 Aralık olayında toplananlar, getirilenler hepsi bakıyorsunuz gizli tanık şeyiyle getiriliyor" ifadesini kullandı.
Bu konuyla ilgili bir değişiklik düşünüp düşünülmediğinin sorulması üzerine Erdoğan, "Var tabii, bu çalışmaların hepsi var. Sonra şu imzasız şikayetler de çok kötü, ihbar mektupları. Bunlar çok çirkin. Yani eğer bu işte ciddiyse atar imzasını adam gelir. İmzasız ihbarda bulun adamı götür, olur mu böyle şey" diye yanıt verdi.
'Meclis'ten geçen demokratikleşme paketinin de bölgeye getirdiği bir hava var'
Paralel yapıyla ilgili yaşananların çözüm sürecini nasıl etkileyeceği ile BDP'nin 17 Aralık sonrasındaki tavrının sorulması üzerine Başbakan Erdoğan, "Şu anda biz çözüm süreciyle ilgili olarak hala aldığımız neticeleri olumlu değerlendiriyoruz ve güzel gelişmeler var" diye konuştu. Erdoğan, şöyle devam etti:
"Güneydoğu ve doğu herhalde son yıllardaki veya geçirdiğimiz yerel olsun genel olsun son seçimlerdekinden çok daha sağlıklı bir süreci yaşıyoruz. Temenni ederim ki şu 24 gün içerisinde de bu süreç böyle devam eder. Bazı ufak tefek şeyler olmuyor değil ama çok daha sağlıklı bir şekilde gidiyor. Şimdi demokratikleşme paketini de Meclis'ten geçirdik. Meclis'ten geçen bu demokratikleşme paketinin de tabii bölgeye getirdiği bir hava var. Ben inanıyorum ki bu seçim eğer bu havada inşallah biterse bundan sonraki süreç bölge halkının umutlarını daha da artıracak. Çünkü bölgeye yatırımlar gelmeye başlayacak. Bölge teşvik bölgesi. Ciddi manada arsa tahsislerinden tutun, vergi, enerji muafiyetlerine varıncaya kadar çok ciddi destekler veriyoruz. Oraya yatırım girdiği anda bir defa işsizlikte de çok ciddi bir eksilme meydana gelecek, Bütün bunlar havayı olumlu bir şekilde etkileyecek diye düşünüyorum."
'Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak kahroluyorum'
Diyarbakır'da düzenledikleri mitingin süreç için milat olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, "Orada Mesut Barzani ile Şivan Perver ile İbrahim Tatlıses ile bir arada oluşumuz, o farklı bir hava oraya getirdi" ifadesini kullandı.
Kendisinin daha sonra ilçeleri dolaştığını hatırlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Orada mesela gençler 'Ne olur bizi bu şeyden kurtarın artık, bıktık' diyorlar. Dolaştığım o ilçenin halini görüyorum, ben tabii Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak kahroluyorum. Orada bir BDP belediyesi var ama ilçe rezalet, pislik içinde. Burada insan yaşar mı yaşamaz mı tartışılır. Hakkari, maalesef orası da öyleydi. Ben insanımı ister Kürt olsun ister Türk olsun böyle bir yerde yaşamasını istemiyorum. Buraların modern şehirler olması lazım, modern ilçeler olması lazım, pırıl pırıl olması lazım altyapısıyla üstyapısıyla. Ama maalesef ideoloji hizmetin önüne geçiyor. İdeoloji hizmetin önüne geçince de tabii siz istenileni maalesef yapamıyorsunuz."
'İftiralar hala edepsizce, ahlaksızca yapılmaya devam ediyor'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Bazı yerlerde bakıyorsunuz, ailemle ilgili, çocuklarımla ilgili bu tür iftiralar hala edepsizce, ahlaksızca yapılmaya devam ediyor. Benim evlatlarımın gırtlağından, boğazından haram lokma geçmemiş" dedi.
Başbakan Erdoğan, yerel seçimlere yönelik bir soruyu yanıtlarken, il genel meclislerinde alınacak oyların, partilerin Türkiye genelindeki oy oranlarını göstereceğini ifade ederek, partisinin, şu anda seçmenlerin genel seçim olsa kime oy vereceği, yerel seçimlerde kime oy vereceği konusunda çalışma yaptığını anlattı.
Erdoğan, anket sonuçlarına değinirken, "Hamdolsun, şu andaki görüntü iyi. Ama tabii, hedefimiz büyükşehirlerin çoğunluğunu almak istikametinde" diye konuştu.
'Bu tür muhalefetiniz olursa işiniz çok kolay'
"Diyelim ki hedefinize ulaştınız, başarılı oldunuz. O takdirde Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı mı kalacağı, yoksa Başbakanlığa geçeceği gibi tartışmalar ondan sonra mı başlayacak" sorusunu Erdoğan, şöyle yanıtladı:
"Her yaptığımız toplantıda, bu tür televizyon oturumlarında vs. illa bizi oradan köşeye sıkıştırma gayreti var. Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili konuyu... Yani ben şimdi diyorum ki bunu Bahçeli konuşuyor da, bırakalım Bahçeli konuşsun bu konuyu. Bahçeli çünkü yerel seçimi konuşmuyor. 'Sen Cumhurbaşkanlığı Köşkü'ne çıkamayacaksın' diyor. 'Çankaya'da ayaklarının feri, dermanı kesilecek' diyor. Biz şimdi yerel seçim yapıyoruz. Bırak yerel seçimi konuşalım. Yerel seçim için bu ülkede senin partin ne yapacak, onu anlat. Adam onu anlatmıyor, geliyor bunu anlatıyor. Ben de hamd ediyorum. 'Bu tür muhalefetiniz olursa, zaten işiniz çok kolay' diyorum. Rahat rahat yola yürür, devam edersiniz."
'Siyasetin matematiğini de öğrenmiş değil'
Partisinin bütün teşkilatının yerel seçimlere odaklandığını ifade eden Erdoğan, 30 Mart'ın, millet nezdindeki bir güven oylaması olduğunu söyledi.
Erdoğan, "Bunu bir görmemiz lazım. Milletimiz ne diyor? Bakın şimdi matematik hesapları yapıyor. '51 olursa, bu hükümet gider' diyor. Bu yerel seçim ya, genel seçim değil. Ne gider? Hala bunu anlamış değil. Bundan önceki yerel seçimde 39 aldık, arkasından geldik 50 aldık. Niye gitmedik? Siyasetle matematiği karıştırdığı gibi siyasetin matematiğini de henüz öğrenmiş değil" değerlendirmesinde bulundu.
Meydanların diline çok önem verdiğini ve siyasette meydanların dilinin çok önemli olduğunu belirten Erdoğan, diğer liderlerin meydanlara çıkamadığını, sokak aralarında seçim koordinasyon merkezi açılışı, kahve toplantısı yaptıklarını anlattı. Kendisinin ise bunları çoktan tamamlamış olduğunu vurgulayan Erdoğan, 30'u büyükşehir olmak üzere 55 ilde miting yapmayı planladığını, bu sayının 60'a kadar yükselebileceğini kaydetti.
Erdoğan, yerel seçimler kapsamında gelecek günlerde yapacağı mitinglere ilişkin bilgiler vererek, final mitingini İstanbul'da yapacaklarını bildirdi.
'Hedef en fazla büyükşehir belediyesini almak'
"Yüzde kaç oy alırsanız kendinizi başarılı addedeceksiniz" sorusu üzerine Erdoğan, "Ben şimdi burada oran vermeyeyim. Şu andaki hedefimiz açık ara birinci parti çıkmaktır seçimden. 'Şu oran' demek, yıldızları saymaktır. Hedef o değil, hedef birinci parti olmak. Bunun yanında bir de en fazla büyükşehir belediyesini almak. Bu 16 olur, 17 olur, 20 olur, 20'nin üzerinde olur. Burada hedef bu" dedi.
Erdoğan, 30 büyükşehrin, seçmenlerin yüzde 75'ini temsil ettiğine dikkati çekerek, bunun çok önemli bir oran olduğunu vurguladı.
Başbakan Erdoğan, "partisinin üç dönem şartının seçimden sonra mı gündeme geleceği" sorusu üzerine, bunun, şu anda gündemde olmadığını ifade etti. Erdoğan, "Bunlar Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra, partinin kongresi ve üç dönem olayıyla ilgili karar, bir defa partimizin genel kurulunun yetkisinde olan bir şeydir, benim yetkimde olan bir şey değildir. Partimizi kurarken arkadaşlarımızla bu konuyu oturduk, konuştuk, değerlendirdik, dedik ki 'halkın bir de böyle beklentisi var. Nedir? Birileri genel başkan olarak koltuğa oturdu mu, bir daha burayı bırakmak istemiyor. Dedik ki bir farklılık getirelim" diye konuştu.
'Seçme ve seçilme yaşını 18'e indireceğiz'
Erdoğan, seçme ve seçilme yaşının 18 olması gerektiğini dile getirdiğinde, birçok kişinin kendisiyle dalga geçtiğini söyledi. Bu konuda çalışma yaptırdığı arkadaşlarının Almanya'dan Hollanda'ya kadar bütün ülkelerde seçme ve seçilme yaşının 18 olduğunu gördüklerini anlatan Erdoğan, "Genç kuşakların, bir tane, iki tane, parlamentoya girmesi önemli bir olay. Avrupa Parlamentosu'nda bakıyorsun 25 yaşında, geliyor orada bakanlık yapıyor. Bunu görmemezlikten gelmek kendi insanına bir defa hakarettir. MHP'linin bir tanesi, yanına o gençleri aldı, 'bunlar mı parlamentoya gelecek' diyor. Benim gencim, MHP'ye gönül veren o genç kardeşlerim, bu adamların peşinden gidiyor. Sana değer vermiyor bunlar, seni adam yerine koymuyor" ifadelerini kullandı.
Partisinin, şu anda 25-30 yaş arasında 2-3 milletvekili olduğunu hatırlatan Erdoğan, bunun daha da artacağını bildirdi. Seçme ve seçilme yaşını da 25'e partisinin indirdiğine işaret eden Erdoğan, "Seçme ve seçilme yaşını 18'e indireceğiz, indirmemiz lazım. Çünkü bu, genç kuşaklara ayrı bir değer vermeyi getirecektir" değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, zor olanın seçilmek değil, seçmek olduğunu dile getirerek, "Hatırlayın, bir zamanlar, '4 ayaklı eşeği Taksim Meydanı'na koysam seçilir' diyen siyasiler çıktı bu ülkede. Bu ülke bunları gördü. Biz böyle bir şeyi göstermek istemiyoruz. Bugün 18, 19, 20 yaşında okumuş, yetişmiş, gayet yetenekli, cevval gençlerimiz var. Bunların önünü açmamız lazım" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu ve Bahçeli'nin montaj görüntüleri izlendi
Programda daha sonra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin montajlanmış görüntülerinin hazır olduğu belirtilerek, Erdoğan'dan görüntülerin izlenmesini isteyip istemediği soruldu.
Erdoğan, "Montajın nerelere vardığını halkımın görmesi bakımından bunu çok önemsiyorum. Hiç istemediğiniz bir şeyle, sizi montajla vururlar. Bunu bir gösterirseniz, çok isabetli olur. Montajla neler yapılabileceğini göstermesi bakımından önemli" dedikten sonra iki lidere ait görüntüler yayınlandı.
Kılıçdaroğlu'na "Mustafa Sarıgül'ün yargılanması ve cezalandırılması gerekirdi", MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye ise "Öcalan, barış ve özgürlük savaşçısıdır, terörist değildir" sözlerinin yüklendiği montaj görüntüler izlendikten sonra Erdoğan, "Dudak hareketlerine varıncaya kadar, dikkat ederseniz, kelimesi kelimesine... Yani o denli, bu iş artık profesyonelleşmiş. Ama bunu hala anlamak istemeyenler var. Bazı yerlerde bakıyorsunuz, ailemle ilgili, çocuklarımla ilgili bu tür iftiralar hala edepsizce, ahlaksızca yapılmaya devam ediyor. Benim evlatlarımın gırtlağından, boğazından haram lokma geçmemiş. Adam kalkıyor, 'şunu yaptı, bunu yaptı' falan filan" ifadesini kullandı.
'Son çeteyi çökertinceye kadar mücadeleyi sürdüreceğiz'
Başbakan Erdoğan, "Seçimi kazandığınızı var sayalım. Nasıl bir son nokta koyacağız? Nasıl bir çıkış yapacağız" sorusu üzerine, çıkışın ilk etabının, karar mekanizmalarında paralel yapının temizlenmesi olacağını bildirdi. Bu yapıldıktan sonra sürecin aşağı doğru gideceğini kaydeden Erdoğan, bir taraftan da bunların yargıya sevk edileceğini anlattı.
Bu süreçte kendileri için Yargıtay'ın birinci derecede, Danıştay'ın ikinci derecede önemli olduğunu kaydeden Erdoğan, "Biz burada son çeteyi çökertinceye kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Çünkü bir defa bu dini bir cemaat falan değil. Saf, o alttaki takım var ya, onlar cemaat. Yoksa bu örgüt. Bunların demokrasi memokrasi diye de bir şeyleri yok. Kesinlikle vesayet rejimi. Bizim bu vesayet rejimini kabullenmemiz, bunlara prim vermemiz asla mümkün değil" diye konuştu.
'Bunlar için çok davalar çıkabilir'
Erdoğan, "Bu kararı devlet aldı, değil mi" sorusuna karşılık, konunun istişari bir kurul olan MGK'da da konuşulduğunu, milletin refah ve huzuru için ulusal güvenliğe tehdit olan son gelişmeler hakkında gerekli tedbirleri hükümetin alacağını söyledi.
"Bütün bunlara rağmen, hala Aydın Doğan medyasının paralel örgütle ittifak yapması, paralel örgütle bu kadar kol kola girilebilmesi, acaba Fethullah Gülen'e konuşmasında 'ilgilenmenizden memnun olduğum iki husus var' dediği iki husus, Yargıtay'daki iki husus mu? Yargıtay'daki iki dava mı? Oradan mı acaba Aydın Doğan kilitlendi" sorusu üzerine Erdoğan, "Bunlar için çok çok davalar çıkabilir" dedi.
'Yüreğini ortaya koyacak hepsi'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Bu bakan da olabilir milletvekili de olabilir, yüreğini ortaya koyacak hepsi. Çünkü gerçekleri görüyorlar, bu bir istiklal mücadelesiyse bu mücadeleyi beraber vereceğiz" dedi.
Başbakan Erdoğan, soru üzerine İstanbul CHP adayının adını dahi ağzına almak istemediğini belirterek, yapısını bildiğini ve ikircikli bir yapıya sahip olduğunu dile getirdi.
Bir insanın özüyle sözünün aynı olması gerektiğine işaret eden Erdoğan, "Yolsuzluk klasörünün önünde resim çektiren kişi, biliyorsunuz Kılıçdaroğlu'nun kendisiydi. Bugün bana çok enteresandır, miting meydanında ben, bu konuya girdiğim anda hemen telefonları uzatmaya başladılar. Hepsinin telefonunda Kılıçdaroğlu'nun o yolsuzluk dosyası önünde İstanbul adayının çektirdiği resim" ifadesini kullandı.
"Sen bunun bir defa yolsuzluk klasörünü hazırlatmışsın ve bundan dolayı da partiden ihraç etmişsin" diyen Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"İhraç ettiğin kişiyi de şimdi getiriyorsun İstanbul'a, İstanbul gibi bir şehre büyükşehir belediye başkan adayı yapıyorsun. Adam, aile partisi gibi bugün öğrendim bilmiyordum, mesela oğlunu da Şişli'den dördüncü sıradan meclis üyesi yapmış. Eski hanım da Beyoğlu'ndan belediye başkan adayı. Yeni hanım var mı bilmiyorum, o da ayrı bir konu. Şimdi böyle bir yapı söz konusu. CHP'nin yönetimi bu konuda bir defa güven telkin etmiyor. Zaten yolsuzluklar noktasında bir aynaya bakması lazım. Rahşan affı çıkmamış olsaydı bugün kendisi de içerideydi, Rahşan affıyla işi yırttı böyle bir durum var. Çünkü bu ülkede, benim vatandaşım ilacını bulamıyorsa sen bir defa arkadaş, başarılı bir genel müdür değilsin. Biz geldik bu ülkede ilacı olmayan yere hemen çözüm getirdik. Dedik ki, 'eczacı, hemen ecza deposuyla irtibatını kuracak, motosikletle hemen ilaçlar gelecek'. Şu anda vatandaş oturuyor eczanede, hemen ecza deposundan telefonla ilacı geliyor ve reçetede ne varsa bütün ilaçlarını alıyor. Biz böyle bir dönemin içine girdik."
Başbakan Erdoğan, kendisinin İstanbul'daki belediyeyi CHP'den aldığını hatırlatarak, CHP'nin yolsuzluklar içinde olduğunu söyledi.
CHP'den o dönemde belediyeyi 2,5 milyar dolar borçla devraldıklarını kaydeden Erdoğan, şunları kaydetti:
"1,2 milyar dolar ile devrettik. Ama o arada yapılan yatırımlar, Cumhuriyet tarihinde İstanbul'a yapılan yatırımların fevkindeydi. Şu anda Kadir Bey'in döneminde de İstanbul'a gerek merkezi yönetim olarak gerekse de büyükşehir belediyesi olarak yapılan yatırımların hepsi a'dan z'ye ortada... Bugün Türkiye'nin hiçbir şehrinde İstanbul kadar metro ağı yok. Üçüncü köprü, Marmaray bitti, bir tane daha denizin altında çift katlı otomobilleri içeren bir geçiş yapıyoruz. İstanbul'a getirilen bu yatırımlar yolsuzlukların iktidarında olacak şeyler değil. Eğer varsa CHP'nin kendi 5 yıllık belediye yatırımında bunları bize çıkarsınlar, göstersinler ne yapmışlar o zaman. Ama biz bunların hepsini dönemimizde gerçekleştirdik hala da gerçekleştirmeye devam ediyoruz."
Günde 3 öğün yiyorum
"Günde kaç saat uyuyorsunuz? Sürekli mitingdesiniz, ne yiyorsunuz ki bu enerjiyi üretiyorsunuz" sorusunu Başbakan Erdoğan, "Bu ara 6-7, üstüne çıkamıyoruz. Çünkü mitinglerden geliyorum dosyalar hazır, başlıyoruz imza atmaya. İmzalar var, onları da yapmak zorundayız" diye yanıtladı.
Kendisinin, "yoğun bakıma girdi" haberlerinin yazıldığının hatırlatılması üzerine Erdoğan, "Yoğun bakıma girdim, malum gazete" dedi.
Yoğun temposunda nasıl beslendiğinin sorulması üzerine de Başbakan Erdoğan, "Bal var tabii, yani onda eksiğimiz olmaz. Bal, kaymak, kahvaltımızda onu eksik etmiyoruz. Günde 3 öğün yiyorum" diye konuştu.
Erdoğan, Malatya'nın havalimanından şehre kadar çok değiştiğine de değindi.
'Yiğitlik istiyorum'
"İşadamı ve medya patronlarının dinlendiğinin" ifade edilmesi üzerine Başbakan Erdoğan, "Ben de işte bunlardan yiğitlik istiyorum. Biz, onları kalkıp da teşhir etmeyeceğiz ki. Onlar bize kalkacaklar sadece ne zaman, nasıl oldu, kimler tarafından oldu? Gelsinler bize, bunu anlatsınlar, bilelim. Kim, kimdir diye bunu bilelim, bunu bilelim ki, ona göre de biz üzerine gidelim bu işin. Mesela bize bazıları geliyor diyor ki; 'ben, televizyona çıkıp anlatmak istiyorum' diyor. Ben de 'isabetli olur' dedim. Çıkacaklar belki de bu arada, doğru anlatacaklar" ifadesini kullandı.
AK Parti'li milletvekillerinin de bu yüreği ortaya koymaları gerektiğinin altını çizen Erdoğan, bu durumdan rahatsız olduğuna da dikkati çekti.
Erdoğan, "Bu bakan da olabilir milletvekili de olabilir, yüreğini ortaya koyacak hepsi. Çünkü gerçekleri görüyorlar, bu bir istiklal mücadelesiyse bu mücadeleyi beraber vereceğiz" dedi.
"Rahatsız mısınız konuşmamalarından" yönündeki soru üzerine Erdoğan, "Tabii. Kenarından, kıyısından acaba birisi incinir mi, şu olur mu bu olur mu?" diye konuştu.
Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Kul eğer adaletsizlik yapıyorsa, haksızlık yapıyorsa hiç kusura bakmasın. Ona hakkı, doğruyu, güzeli söyleyeceğiz, tabi söylemenin şekli var, o ayrı mesele. Onun için de insanların akıllarının alacağı şekilde konuşmak da yeri geldiği zaman gerekiyor. Çünkü herkes Hz. Ebubekir değildir, herkes Ömer değildir, herkes Osman değildir, herkes Ali değildir. Hepsinin dikkat ederseniz mizacı, meşrebi her şeyi farklıdır. Biz de bu noktada hassasiyetimizi koruyarak gerçekleri, doğruları anlatacağız ki, millet bu noktada ayağa kalksın, uyansın, bir olsun, beraber olsun, diri olsun ve hep birlikte Türkiye olsun."